Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/457 E. 2015/374 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/457
KARAR NO : 2015/374
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Tebliğname :2013/252408
Mahkemesi : Elazığ 2. Ağır Ceza
Günü : 26.06.2013
Sayısı : 171-184

Kasten öldürme suçuna teşebbüsten suçundan sanık M.. Ö..’in 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 35/2, 29, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.07.2009 gün ve 147-174 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.09.2010 gün ve 1875-6067 sayı ile;
“..Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A- Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdurun kullandığı belediye otobüsüne yolcu olarak binen ve Elazığ Belediyesinde işçi olarak çalışan sanığın, durağa gelmeden önce otobüsten inmek istediği, mağdurun indiremeyeceğini, durağa kadar beklemesi gerektiğini söylemesi üzerine aralarında tartışma çıktığı, otobüste bulunan vatandaşların araya girerek kavga çıkmasına engel oldukları, durağa gelince orta kapıdan inen sanığın, ön kapıya doğru gelerek mağdura küfredip, otobüse tekme ile vurmaya başladığı, mağdurun da eline demir levye alarak aşağıya indiği, sanığa vurmaya başladığı, aralarında çıkan kavga sırasında sanığın, ele geçirelemeyen çakı bıçağını çıkartarak rastgele salladığı, mağdurun batın ve sol testis bölgesinden yaralandığı olayda; sanık ile şikayetinden vazgeçen mağdurun birbirlerini daha önceden tanımamaları, aralarında öldürmeyi gerektirecek husumetin olmaması, aniden çıkan kavga sırasında silahtan sayılan demir levye ile yapılan saldırı karşısında hayati bölgeleri hedef alma olanağı bulduğu saptanamayan sanığın, rastgele salladığı iki bıçak darbesinden sadece birisinin yaşamsal tehlike yaratması, sanığın, engel sebep bulunmadığı halde kendiliğinden eylemine son verip olay yerinden kaçması, savunmanın aksinin ispatlanmaması birlikte değerlendirildiğinde; öldürme kastı ile hareket edildiğini gösterir kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, silahla yaralama suçu yerine öldürmeye teşebbüs suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
B- Sanığın mağdura küfretmesi, otobüse vurması şeklindeki haksız haraketleri ve buna karşılık eline demir levye alıp sanığa vurmaya başlayan mağdurun eylemi değerlendirildiğinde, etki ile tepki arasındaki aşırı dengesizlik gözetilerek, haksız tahrik nedeniyle 1/4’den 3/4’e kadar indirim öngören 5237 sayılı TCK’nun 29. maddesi ile uygulama yapıldığı sırada makul oranda bir indirim yerine 1/4 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini,
C- 1976 ve 1977 yıllarında işlenmiş suçlar nedeniyle alınmış sabıka kayıtlarının silinme koşullarının oluştuğu, sanığın, aynı tür suçlardan sabıkasının bulunmadığı gözardı edilerek, ‘dosya kapsamı, sanığın geçmişinden anlaşılan aynı tür suçlara yönelik sabıkalı hali dikkate alınarak gerektirici bir sebep de görülmediğinden’ sözedilerek, yasal ve yeterli olmayan bir gerekçe ile TCK’nun 62. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesince 08.12.2010 gün ve 265-291 sayı ile; sanığın değişen suç vasfına göre silahla kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK’nun 86/1, 86/3-e, 87/1-d, 29, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 25.04.2013 gün ve 4444-3356 sayı ile;
“…Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Tanık A.. Ç..’in sanığın lehine olan ifadesinin gerekçeli kararda tartışılmaması; tanık T.. A..’ın hazırlıktaki ve duruşmadaki ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmemesi; tanık T.. ile tanıklar N.. A.. ve A..Ç..’in ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi için yüzleştirme yapılmaması sonucu, olayı başlatanın sanık olduğu kabul edilerek, haksız tahrik nedeniyle yazılı şekilde indirim yapılarak fazla ceza tayini;
2- Kabule göre; duruşmada sanıktan şikayetçi olmadığını söyleyen mağdur E..’ın, bir metre kadar uzunlukta olan ve silahtan sayılan demir levye ile sanığa saldırdığı, kafasına vurduğu, kafasını korumak için elini kafasına götüren sanığın kafasından ve elinden yaralandığı, bunun üzerine sanığın, çakı bıçağı ile mağduru yaraladığı olayda; özellikle sanığın kafasındaki yaranın niteliğini bilebilecek durumda olmadığı ve demir levyeyle yapılan saldırının sürdürüldüğü göz önüne alındığında, mağdurdan gelen haksız hareketin, niteliği ve işleniş biçimi itibariyle önemli boyutlara ulaştığı, haksız tahrik nedeniyle hak, nesafet ve adalet kurallarına uygun bir indirim yapılması gerektiği anlaşıldığı halde, 1/4 den 3/4 e kadar indirim öngören TCK’nun 29. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.06.2013 gün ve 171-184 sayı ile; “…Tanıklar A.. Ç.. ve N.. A..’ın olay tarihinden hemen sonra dinlenmemeleri, sonradan temin edilip, ilk ifadelerini olay tarihinden 8 gün sonra 12.05.2009 tarihinde vermeleri, verdikleri ifadelerinin olağan akışa uygunsuzluğu, zira hiçbir araç sürücüsünün inmek isteyen yolcuya ‘inemezsin lan’, ‘şerefsiz ben seni nerede indireceğimi biliyorum’ şeklindeki hitabının taraflar arasında önceden husumetin olmayışı da dikkate alındığında mümkün görülmeyişi, tanık T.. A..’ın, mağdurun başlangıçtaki beyanlarını doğrulayarak, sanığın, mağdura küfür edip, aracı tekmelediğini, sonrasında mağdurun levye ile sanığa saldırdığını belirtmesi ve oluşa göre sanığın gerçekten de durak harici inmek istemesi karşısında, mağdurun haklı olarak indirmeyip, durağa geldikten sonra orta kapıdan inen sanığın aracı tekmelediğinin açık oluşu ve beyanları mağdur ifadesine ve oluşa uygun olan tanık T..’ın ifadesiyle anlaşılacağı üzere, sanığa küfür etmek suretiyle ilk haksız hareketi başlattığının anlaşılması karşısında, tanık T.. A..’ın beyanları diğer iki tanık N.. A.. ve A.. Ç..’in beyanlarına üstün tutulmuş, yukarıda belirtildiği üzere bu aşamadan sonra adı geçen tanıkların tekrar çağrılarak birbirleriyle yüzleştirilmeleri, ifadelerinin tekrar sorulması, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına herhangi bir katkı sağlamayacağı” gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2014 gün ve 252408 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sanık hakkında eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulup kurulmadığının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme direnme kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Daire tarafından hükmün; “…1-Tanık A.. Ç..’in sanığın lehine olan ifadesinin gerekçeli kararda tartışılmaması; tanık T.. A..’ın hazırlıktaki ve duruşmadaki ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmemesi; tanık T.. ile tanıklar N.. A.. ve A.. Ç..’in ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi için yüzleştirme yapılmaması sonucu, olayı başlatanın sanık olduğu kabul edilerek, haksız tahrik nedeniyle yazılı şekilde indirim yapılarak fazla ceza tayini;
2- Kabule göre; duruşmada sanıktan şikayetçi olmadığını söyleyen mağdur E..’ın, bir metre kadar uzunlukta olan ve silahtan sayılan demir levye ile sanığa saldırdığı, kafasına vurduğu, kafasını korumak için elini kafasına götüren sanığın kafasından ve elinden yaralandığı, bunun üzerine sanığın, çakı bıçağı ile mağduru yaraladığı olayda; özellikle sanığın kafasındaki yaranın niteliğini bilebilecek durumda olmadığı ve demir levyeyle yapılan saldırının sürdürüldüğü göz önüne alındığında, mağdurdan gelen haksız hareketin, niteliği ve işleniş biçimi itibariyle önemli boyutlara ulaştığı, haksız tahrik nedeniyle hak, nesafet ve adalet kurallarına uygun bir indirim yapılması gerektiği anlaşıldığı halde, 1/4 den 3/4 e kadar indirim öngören TCK’nun 29. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini” isabetsizliklerinden bozulmasından sonra yerel mahkemece; “…Tanıklar A.. Ç.. ve N.. A..’ın olay tarihinden hemen sonra dinlenmemeleri, sonradan temin edilip, ilk ifadelerini olay tarihinden 8 gün sonra 12.05.2009 tarihinde vermeleri, verdikleri ifadelerinin olağan akışa uygunsuzluğu, zira hiçbir araç sürücüsünün inmek isteyen yolcuya ‘inemezsin lan’, ‘şerefsiz ben seni nerede indireceğimi biliyorum’ şeklindeki hitabının taraflar arasında önceden husumetin olmayışı da dikkate alındığında mümkün görülmeyişi, tanık T.. A..’ın, mağdurun başlangıçtaki beyanlarını doğrulayarak, sanığın, mağdura küfür edip, aracı tekmelediğini, sonrasında mağdurun levye ile sanığa saldırdığını belirtmesi ve oluşa göre sanığın gerçekten de durak harici inmek istemesi karşısında, mağdurun haklı olarak indirmeyip, durağa geldikten sonra orta kapıdan inen sanığın aracı tekmelediğinin açık oluşu ve beyanları mağdur ifadesine ve oluşa uygun olan tanık T..’ın ifadesiyle anlaşılacağı üzere, sanığa küfür etmek suretiyle ilk haksız hareketi başlattığının anlaşılması karşısında, tanık T.. A..’ın beyanları diğer iki tanık N.. A.. ve A.. Ç..’in beyanlarına üstün tutulmuş, yukarıda belirtildiği üzere bu aşamadan sonra adı geçen tanıkların tekrar çağrılarak birbirleriyle yüzleştirilmeleri, ifadelerinin tekrar sorulması, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına herhangi bir katkı sağlamayacağı” şeklindeki bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar değerlendirilerek, yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp, bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra “eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm” niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.06.2013 gün ve 171-184 sayılı karar, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.