Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/383 E. 2014/458 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/383
KARAR NO : 2014/458
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 30.11.2012
Sayısı : 1029-1373

Sanık …’un Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet suçundan beraatine, kaçak çay ve sigaraların müsaderesine ilişkin, İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2007 gün ve 367-611 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 06.06.2012 gün ve 14329-22629 sayı ile;
“Sanık….adına başka bir koli sebebiyle 28.12.2005 tarihinde Fillo Kargo Şirketi tarafından imza ve TC kimlik numarası alınmak suretiyle teslimat yapıldığı anlaşılmakla, sanığın serbest imza ve yazı örnekleri bulunarak anılan irsaliyedeki imza örneğinin sanığa ait olup olmadığı hususu araştırıldıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 30.11.2012 gün ve 1029-1373 sayı ile;
“Sanık adına daha önce gelen bir kargonun sanık tarafından alındığı imzanın da ona ait olduğu kabul edilse bile bu hususun daha sonraki günlerde yine sanık adına gönderilen kargonun da ona aidiyetini gösteremeyeceği, çünkü davaya konu olaydaki kargonun sanık tarafından alınmadığı, sadece sanığın adının yazıldığı, mahkememizde görülen bir çok davada da başka kişiler adlarına da kargoların gönderildiğinin bilindiği” gerekçesiyle direnerek, ilk hükümdeki gibi sanığın atılı suçtan beraatine, kaçak çay ve sigaraların müsaderesine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının “onama” istekli 31.05.2014 gün ve 41052 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet suçundan sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının tespitine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İzmir Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Mali Büro ekiplerince tanzim edilen 30.12.2005 tarihli tutanakta, “İzmir’de faaliyet gösteren Fillo Kargo isimli firmaya yurt dışından kaçak yoldan ülkemize sokulan sigaraların Güneydoğu illerinden gönderileceğinin öğrenilmesi üzerine söz konusu firmaya gidilerek yapılan kontrolde, alt kısmı yırtık olan bir çuval içerisinde kaçak sigara ve çayların bulunduğunun görüldüğü, incelendiğinde bu çuvalın göndericisi Cemal Hacıbey (Hatay), alıcısı Abdulgazi Aykut, Haberli, Basmane/İzmir yazılı, Fillo Kargoya ait H 371258 numaralı irsaliye ile gönderildiğinin anlaşıldığı, irsaliye ekinde herhangi bir faturanın bulunmadığının görülmesi nedeniyle eşya sahibi Abdulgazi Aykut’un gelmesi, saat 16.00-20.00 arasında beklenildiği halde şahsın kargoyu almaya gelmediği, kargo yetkilileriyle yapılan görüşmede, 28.12.2005 tarihinde göndericisi ve alıcısı aynı olan 371099 nolu kargo irsaliyesi ile gelen bir kolinin, 28010285040 TC kimlik numarasını kullanan Abdulbaki Aykut tarafından teslim alındığının öğrenildiği, bu ambar tesellüm fişinin kargo görevlileri tarafından teslim edildiği” bilgilerine yer verildiği,
Nöbetçi Cumhuriyet savcısı huzurunda açılan çuvalda, 12 karton kısa LM, 20 karton kısa Marlboro, 24 karton Davidoff marka sigaralar ile 450 gramlık paketler halinde 44 adet Layalin marka Sri Lanka menşeli çay bulunduğunun tespit edildiği,
Yargılama aşamasında yapılan keşifte görevlendirilen bilirkişi tarafından, suça konu sigaralarda Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna ait (TAPDK) bandrollerin bulunmadığı gibi, çaylar üzerinde de Tarım ve Köyişleri Bakanlığının hangi tarih ve sayılı izniyle ve hangi firma tarafından ithal edildiğini gösterir bilgi bandrollerininde mevcut olmadığı bu haliyle hem sigaraların hemde çayların kaçak eşya vasfında oldukları yönünde görüş bildirildiği,
Soruşturma aşamasında temin edilemeyen sanığın duruşmada, 15 senedir İzmir’de oturduğunu, sigara gönderdiği belirtilen şahsı hiç tanımadığını, kendisinin böyle bir mal istemediğini, kaçak eşya da satmadığını, suçlamayı kabul etmediğini, yaz aylarında midye, kışın da tatlı sattığını ayrıca daha önce kargo ile gönderilen bir şeyi almadığını ifade ettiği,
Bozma sonrasında da, herhangi bir şeklide kargo istemediğini, gönderenden de işlem yapan kargocudan da şikayetçi olduğunu savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın uzantısı olan, Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkan vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkumiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Kargo şirketi aracılığıyla sanık adına gönderilen ve içerisinde kaçak sigara ile çaylar bulunan çuvalın sanık tarafından teslim alınmadığı, kolluk görevlilerince makul bir süre beklenildiği halde kargoyu almak için kimsenin gelmediği, adına gönderilen kargodan haberdar olduğuna ilişkin dosya içerisinde bir delil bulunmayan sanığın, olaydan iki gün önce aynı gönderici tarafından aynı kargo şirketi aracığıyla adına gönderilip isim ve kimlik numarası yazılarak imza karşılığı teslim aldığı iddia olunan koliyi almadığını savunduğu, önceki kolinin sanık tarafından teslim alındığı ispatlanıp kabul edilse bile, içerisinde kaçak bir eşyanın varlığına ilişkin bir tespit bulunmadığı gibi geriye dönük olarak da herhangi bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı somut olayda, davaya konu kaçak eşyaların sanığa gönderildiği, kargo sanık tarafından içeriğine vakıf olunmadan kabul edilmiş olsa bile, sanığın bu eşyayı göndericiden isteyip onunla irade birliği içerisinde hareket ederek suç işlediğini kabule imkan bulunmamaktadır. Kaldı ki içinde kaçak eşya bulunan kargo sanık tarafından teslim de alınmamıştır. Aksinin kabulü halinde, en temel özelliği bireylere hukuki güvence sağlamak olan bir hukuk devletinde, kendisine kargo ile suç teşkil edecek bir eşya gönderilen, hatta içeriğine vakıf olmaksızın bu kargoyu kabul eden kişilerin sadece bu nedenle suçlanabilecekleri ve cezai sorumluluğa sahip olacakları gibi hukuki olmayan bir sonuca ulaşılacaktır.
Bu nedenle, davaya konu kaçak sigara ve çayların, sanığın bilgisi ve isteği doğrultusunda kendisine gönderildiği hususunda oluşan şüphe yerel mahkemece sanık lehine değerlendirilerek beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, isabetli olan yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi; “İlk kargonun isim düzeltilerek alındığı, ikinci olayda sanığın kargoyu almak için gelmediği, kolluğu fark ettiği için gelmemiş olabileceği, ilk kargonun sanık tarafından teslim alındığının tespiti halinde başkaca yeni delillerin de ortaya çıkabileceği, sanığın kendisine kargo gönderilmediğini savunduğu, ilk kargoyu teslim eden kargo görevlisi ile gönderici olarak yazılmış şahsın araştırılıp dinlenilmesinin de gerektiği, Özel Dairece verilen bozma kararının mahkûmiyete yönelik olmayıp eksik araştırmaya ilişkin olduğu” görüşüyle, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Usul ve kanuna uygun bulunan İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2012 gün ve 1029-1373 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.10.2014 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.