Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/382 E. 2015/436 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/382
KARAR NO : 2015/436
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

Mahkemesi : …. Asliye Ceza
Sanık …’ın görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 265/1. maddesi uyarınca 6 ay; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 109/2 ve 109/3-a-f maddeleri gereğince 4 yıl; kasten yaralama suçundan 86/1 ve 87/1-c-son maddeleri gereğince 3 yıl, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan 170/1-a maddesi gereğince 6 ay; kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan ise 125/3-a, 125/4, 43/2-1, 53, 63 ve 58. maddeleri gereğince 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve hükmolunan hapis cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, …. Asliye Ceza Mahkemesince verilen … gün ve … sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay … Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kasten yaralama, görevli memura hakaret, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlerin onanmasına,
Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan verilen hükmün incelenmesinde ise;
Sanık ve mağdurenin beyanları, mağdurenin babası tanık …’ın beyanı ve tüm dosya kapsamından, sanığın mağdurenin öz amcası olduğu ve kardeşinin bakma gücü olmadığından mağdureye 5 yaşından beri kendisinin baktığı, mağdurenin sanığın yanında kaldığı, olay günü sanığın mağdureyi hürriyetinden yoksun bırakmaya yönelik bir kastının olmadığı gibi mağdurenin de dışarıdan gelen sesler üzerine çıktığı sırada kendisine işlem yapmak isteyen polis memurlarına engel olmak için mağdureye karşı kasten yaralama suçunu işlediği anlaşılmakla, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu yönünden beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise … gün ve ..sayı ile;
“Sanık hakkında elinde şüpheli görülen çuvallarla yolda giderken, polis memurlarının kimlik ve çuvallarda ne olduğunu sormalarına sinirlenmesi üzerine evine giderek memurlara direnip bahçede bulunan odun ve diğer malzemeleri yaktığı, bilahare evin içine girerek …’ı elinde satır olduğu halde rehin alarak, elindeki taşları görevlilere atıp, hakarette de bulunduğu, eyleminden vazgeçmesi için ikna çabalarına rağmen sanığın, aldığı piknik tüpünün gazını açıp yere bıraktıktan sonra tineri çocuklarının üzerine döküp birlikte yaşadığı …’den çocukları yakmasını istediği, yapmaması üzerine kendisinin memurlara sövüp, kibriti de yakıp mağdur …’nın üzerine attığı ve yanan mağduru polislerin kurtarması şeklinde gelişen olaylar nedeniyle sanık hakkında TCK’nun 265/1, 109/3-a-f, 87/1-c ve 170/1-a maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır. Mahkeme duruşma aşamasında hakaret suçundan ek savunma vererek bu suçtan da ayrıca mahkumiyet hükmü kurmuştur.
İddianamede sanığın mağdur ve müştekilere karşı gerçekleştirdiği suçlara ilişkin eylemler anlatılırken, bu eylemlerin öncesi ve sonrası da anlatılmaktadır ki, ne sevk maddelerinde ne de eylemin nitelendirilmesinde hakaret suçundan bahsedilmemiştir. Anılan suç ayrı bir suç teşkil ettiğine göre ayrıca ve açıkça gösterilmek suretiyle bu suçtan da kamu davası açıldığı belirtilmelidir. Bu durumda iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması gerektiğinden, hakaret suçundan açılmış bir kamu davasının bulunmadığı gözükmektedir. Bu sebeplerle sanık hakkında kamu davası açılmamış suçtan ceza tayini yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Dairenin hakaret suçu yönünden onama kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bu suç yönünden bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK’nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece … gün ve … sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan açılmış bir kamu davasının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
… Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamenin suç adı bölümünde; “görevi yaptırmamak için direnme, kasten yaralama, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ile birlikte açıkça “görevli memura hakaret” suçunun yazıldığı, anlatım kısmında da; “Olay tarihinde ilimiz Kazım Karabekir Caddesi Karaçay Sağlık Ocağı üzerinde iki şüpheli şahsın ellerinde bulunan çuvallarla Karaçay yönüne doğru gittiklerinin bildirilmesi üzerine görevli polis memurlarının tarif edilen yere gittikleri, burada görevliler tarafından tanınan ve hakkında yakalama müzekkeresi de bulunan şüpheli … ile … adlı şahısların çuvallarla Karaçay yönüne doğru gittiklerinin görüldüğü, kendilerine kimlikleri sorularak çuvallarda ne olduğunun sorulduğu, bunun üzerine şüphelinin ‘ne var lan ben hırsız mıyım, bir hafta önce gene böyle yaptınız’ diyerek evine doğru koşmaya başladığı, bu sırada da ‘yeter lan evimi çocuklarımı yakacağım’ diyerek bahçede bulunan taşları görevli polis memurlarına doğru fırlatmaya başladığı, sonrasında olay yerine gelen takviye ekiplerle birlikte görevli personelin ikaz için havaya birkaç el ateş ettiği, şüphelinin ise bahçede bulunan odun ve benzeri malzemeleri ateşe verdiği, bunun üzerine itfaiyeye de haber verildiği, daha sonra şüphelinin evine girerek mağdur …’ı elindeki satırla rehin alıp kendisine siper yaparak elindeki taşları görevli memurlara atıp bir yandan da ‘hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, evlerinizi öğrenip, evlerinizi de yakacağım’ diyerek hakaret ve tehdit sözleri sarf ettiği,görevli memurların şüpheliyi eyleminden vazgeçmesi için iknaya çalışmalarına rağmen şüphelinin eline aldığı piknik tüpünün gazını açıp yere bıraktığı, ardından tineri çocuklarının üzerine döküp birlikte yaşadığı …’e ‘yak çocukları’ diye bağırdığı, ancak yakmadığını görünce kibriti kendisi alarak çocukları yakacağını söylediği, müştekilerin ‘tamam biz çekiliyoruz, tüpü kapat ve kibriti bırak, sana birşey yapmayacağız’ şeklinde sözlerle şüpheliyi iknaya çalıştıkları, akabinde şüphelinin ‘sizin ananızı avradınızı sinkaf edeyim, aha çocuğu da yakıyorum, sizin çocuklarınızı da yakacağım’ diyerek kibriti ateşlediği, yanan kibriti mağdur …’ın üzerine doğru atınca mağdurun alev aldığı, görevli memurların hemen olaya müdahale edip mağduru söndürdüğü, şüpheliyi zor kullanarak yakaladıkları” şeklinde açıklamalara yer verildiği, sevk maddelerinin ise 5237 sayılı TCK’nun 265/1, 109/3-a-f, 87/1-c ve 170/1-a, 53, 54 ve 63 olarak gösterildiği, sanığa TCK’nun 125/3-a, 125/4 ve 43. maddelerinden ek savunma hakkı verilerek kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan da mahkumiyet hükmü kurulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 170. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza davası; dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında, kural olarak bir iddianame ile açılır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise; “iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK’nun 225. maddesi uyarınca da; “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” Bu düzenleme gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Yukarıdaki kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan fiilin dışına çıkılması, dolayısıyla sanık hakkında davaya konu edilmeyen fiil ya da olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan bir davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak açıklanan bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Soruşturma neticesinde elde ettiği delillerle ulaştığı sonuca göre iddianame hazırlamakla görevli olan iddia makamı, iddianame ile kovuşturma aşamasının sınırlarını da belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil ya da fiillerin nelerden ibaret olduğunun tereddüde yer vermeyecek biçimde açıklanması zorunludur. Bunun sonucu olarak sanık, iddianameden üzerine atılı suç ve uygulanması talep edilen kanun maddelerinin neler olduğunu hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde anlayacak, buna göre savunmasını yapabilecek ve delillerini sunabilecektir.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Yargılamanın esasını oluşturan iddianamenin suç adı bölümünde; “görevi yaptırmamak için direnme, kasten yaralama, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ile birlikte açıkça “görevli memura hakaret” suçunun da yazıldığı, anlatım kısmında da; “şüphelinin elindeki taşları görevli memurlara atıp bir yandan da ‘hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, evlerinizi öğrenip, evlerinizi de yakacağım’ diyerek hakaret ve tehdit sözleri sarf ettiği, …müştekilerin ‘tamam biz çekiliyoruz, tüpü kapat ve kibriti bırak, sana birşey yapmayacağız’ şeklinde sözlerle şüpheliyi iknaya çalıştıkları, akabinde şüphelinin ‘sizin ananızı avradınızı sinkaf edeyim, aha çocuğu da yakıyorum, sizin çocuklarınızı da yakacağım’ diyerek kibriti ateşlediği” şeklinde açıklamalara yer verilerek, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan da usulüne uygun biçimde kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkında kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan kamu davası açıldığını kabul edip hüküm kuran yerel mahkeme kararı ile bu hükmü onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; “görevli memura hakaret suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığından itirazın kabulü gerektiği” düşüncesiyle yönünde karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.12.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.