Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/356 E. 2015/402 K. 17.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/356
KARAR NO : 2015/402
KARAR TARİHİ : 17.11.2015

Mahkemesi : …ANADOLU 1. Çocuk
Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından sanıkların beraatlerine ilişkin, … Çocuk Mahkemesince verilen … gün ve … sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay … Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“Mağdurun babası katılan …’nın 07.05.2007 tarihli beyanında ‘çocuğu olan mağdurun bağırması üzerine sesin geldiği terk edilmiş metruk binaya girdiği ve çocuğunun sanıklar tarafından sıkıştırıldığını gördüğünü’, 08.05.2007 tarihli beyanında ‘evin içerisinde çocuğunun kıyafetlerinin üzerinde olduğunu beyan ettiği’, 15.10.2008 tarihli mahkemede alınan beyanında, ‘çocuğunun ağlama sesini duyduğunu ve sesin geldiği metruk boş binaya gittiğinde çocuğunun odanın ortasında pantolonunun indirilmeye çalışıldığını gördüğünü’ beyan etmesi karşısında katılanın aşamalarda vermiş olduğu ifadeler arasındaki çelişkinin giderilmesi ve mağdurun özünde istikrarlı ama yaşı itibarıyla kısmi farklılık arz eden beyanı dikkate alınarak buna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmayla hükme varılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
… Çocuk Mahkemesi … gün ve … sayı ile;
“Katılanın kendini ifade edebilecek akli, ruhi ve fikri gelişkinlikte bulunduğu, aşamalardaki farklı olan beyanlarının serbest ve hür iradesi ile vermiş olduğu, çelişkinin giderilmesini mümkün bulunmadığı mağdurun ise davranışsal bozukluklar sergilediği belirtilir adli tıp raporu ve tüm dosya kapsamında suça sürüklenen çocukların üzerine atılı suçu işlediklerine dair iddia dışında şüpheden uzak ceza almalarını gerektirir yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı, suça sürüklenen çocukların üzerine atılı suçu işledikleri sabit olmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de nazara alındığında haklarında beraatlerine karar verilmesi gerekeceği ” gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Re’sen temyize tabi olmayan bu karar, taraflar ve Cumhuriyet savcısınca da temyiz edilmemiş olmasına karşın, yerel mahkemece kendiliğinden Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmiş, dosya; Yargıtay C. Başsavcılığının … gün ve .. sayılı “incelenmeksizin mahalline iade” istekli tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; çocuğun cinsel istismarı suçundan sanıklar hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, taraflarca temyiz edilmeyen yerel mahkeme direnme hükmünün Ceza Genel Kurulunca incelenmesinin mümkün olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.03.2014 günlü direnme kararının katılan vekili ve suça sürüklenen çocuklar müdafiinin yüzüne karşı verildiği, re’sen temyize tabi olmayan bu hükmün taraflar ve Cumhuriyet savcısınca da temyiz edilmemiş olmasına karşın yerel mahkemece kendiliğinden Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmaktadır.
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 310. maddesine göre iki şartın varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre şartıdır. Kanunun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlenmiştir. Temyiz süresi 310. maddenin 3. fıkrasındaki farklı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci şart ise istek şartıdır. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan “davasız yargılama olmaz” ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. 1412 sayılı CMUK’nun halen yürürlükte bulunan 305. maddesinin 1. fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek şartlarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay’ca incelenmesi mümkün değildir. Yerel mahkemelerin direnme kararlarının temyizen incelenmesi bakımından da aynı şartlar geçerlidir.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Re’sen temyize tabi olmayan direnme kararı, katılan vekili ile suça sürüklenen çocuklar müdafiinin yüzüne karşı verilmiş olmasına karşın, taraflar ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmemiştir. Bu nedenle açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle direnme kararının Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, yerel mahkeme de direnme kararına karşı açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kararın kendiliğinden de temyize tâbi olmaması nedeniyle dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- … Çocuk Mahkemesinin … gün ve … sayılı direnme kararının, açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve kendiliğinden temyize tâbi de olmaması nedeniyle, dosyanın İNCELENMEKSİZİN MAHALLİNE İADESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.