Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/350 E. 2015/115 K. 21.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/350
KARAR NO : 2015/115
KARAR TARİHİ : 21.04.2015

İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçuna teşebbüsten sanık Y.. K..’nın 5237 sayılı TCK’nun 297/1, 35, 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 3.000 Lira adli para cezasına cezalandırılmasına ilişkin, Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.01.2012 gün ve 145-37 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9.Ceza Dairesince 01.04.2014 gün ve 2455-3849 sayı ile;
“…Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hapis cezasından çevrilerek tayin olunan adli para cezasının bir gün karşılığı olarak gösterilen miktarın takdirinde uygulanan kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle bozulmasına, bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK’nun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün paraya çevirme ile ilgili 6. fıkrasına ‘TCK’nın 52/2. maddesi gereğince’ ibaresi eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.02.2014 gün ve 94644 sayı ile;
“…Yargıtay 9. Ceza Dairesinin benzer dosyalara ilişkin, ele geçirilen mobil telefona ait sim kartın suç tarihinde aktif olup olmadığının aktif değilse sonradan aktif hale getirilip getirilemeyeceğinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan sorulup tespit edildikten sonra belirecek duruma göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile mahkumiyet hükmü kurulması nedeniyle bozulması yönünde birçok kararı bulunmasına rağmen, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2013/5139 Esas 2013/13003 Karar sayılı ilamında önceki kararları ile çelişir şekilde sim kartın teknik arızası olmayıp kullanıcı talimatıyla her zaman görüşmelere açılabilecek olması gerekçe gösterilerek düzeltilerek onama kararı verilmiştir.
Somut olay incelendiğinde; dosya içindeki 12/05/2011 tarihli Turkcell yazısında sim kartın sanık olmayan bir bayan adına kayıtlı ve suç tarihinden yaklaşık 1 ay önce 28/10/2010 tarihinde abone talebine istinaden tamamen görüşmeye kapatılmış olup aboneliği askıya alınmamış olduğu bildirilmiştir. Görüşmeye kapatılan hattın tüm vergileri abone tarafından yeniden yatırılması halinde bizzat abone tarafından görüşmeye açılabileceği, sanığın kartı görüşmeye açtırma yetkisinin bulunmadığı hususu değerlendirilmemiş, hat sahibi G.. bu hususta ifadesi alınmadan karar verilmiştir.
Şüpheden sanık yararlanır genel ilkesi yerine, mahkemece sanık madem sim kartı kargo ile montun cebinde yolladı, sim kart başkası adına da olsa da açtırabilir gibi maddi delile dayanmayan bir varsayımdan hareketle mahkûmiyet kararı verilmiştir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.04.2014 gün ve 2455-3849 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç konusu sim kartın sahibi G…bilgi ve görgüsüne başvurulmadan, mevcut delillere göre sanık hakkında infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan mahkûmiyet kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık Y.. K..’nın kardeşi olan E.. K..’nın 18.09.2010-29.12.2010 tarihleri arasında Silivri Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu kaldığı,
Sanığın tutuklu E.. K..’ya 09.11.2010 günü PTT kargo ile bir paket gönderdiği, 25.11.2010 tarihinde infaz kurumuna ulaşan kargo paketi görevlilerce açıldığında içinde bir montun yer aldığı ve cebinde de bir adet Turkcell sim kart bulunduğunun tespit edildiği,
Turkcell Servis Sağlayıcısı yetkililerinin 12.05.2011 tarihli yazısına göre, suç konusu sim kartın İstanbul Bahçelievler’de oturan ve kimlik bilgileri bildirilen G.. adına kayıtlı olduğu ve fakat hattın 28.10.2010 tarihinde abone talebine istinaden görüşmelere kapatıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık E.. K..; Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunduğu suç tarihinde ailesinden kışlık kıyafet istediğini, ailesinin montun cebini dikkatli incelemediği ve cezaevine göndermenin suç olduğunu bilmediği için ağabeyi Y.. ile gönderdiği montun cebinde sim kartın bulunduğunu, sim kartı kendisinin veya diğer kardeşi O.koymuş olabileceğini, kimin adına kayıtlı olduğunu bilmediğini ve kasıtlı olarak gönderildiğini düşünmediğini beyan etmiştir.
Sanık soruşturma aşamasında; kardeşinin montunu PTT kargo ile gönderirken üstünkörü baktığı ve simkart küçük olduğu için fark edemediğini, suç kastının olmadığını ve kuralları çiğnemek istemediğini ifade etmiş, mahkemede; bayram ziyaretinde kalabalık olmasından dolayı montu almadıkları için kargo ile gönderdiğini, ceplerine bakmadığını, kardeşine sorduğunda açık hat olarak aldığı bir simkart olduğunu ve çift hat kullandığını söylediğini savunmuş ve fakat son oturumda; sim kartı kardeşi O.’ın bulup cebine attığını, fakat mahkemece tespit edilmesi üzerine hat sahibi bayanla görüşerek sim kartını kendisine verebileceğini söylediğini açıklamıştır.
5237 sayılı TCK’nun “İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak” başlıklı 297. maddesinin birinci fıkrası; “İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır” şeklindedir.
Bu düzenlemeye göre suçun oluşabilmesi için iki seçimlik hareket öngörülmüş olup, bunlardan birincisi; “İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokma”, ikincisi ise; “İnfaz kurumunda veya tutukevinde silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı bulundurma” dır. TCK’nun 297. maddesinin birinci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için bu iki seçimlik hareketten birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Elektronik haberleşme aracı; cep telefonu, sim kart, çağrı cihazı, telsiz, kamera, bilgisayar, fax makinesı vb. araçlar olabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın infaz kurumunda bulunan kardeşine gönderdiği kargo paketindeki montun cebinde ele geçen sim kartın suç tarihinde aktif olmayıp, hat sahibi G.. talebi üzerine görüşmeye kapatıldığı servis sağlayıcının yazı cevabından anlaşılmakta ise de, operatör uygulamalarına göre talep üzerine yeniden aktif hale getirilebildiği bilinmektedir. Bir tehlike suçu niteliğinde olan infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçunun sabit olması için kişinin bu suçun tipik hareketlerini gerçekleştirmesi yeterli olup, hat sahibi olan şahsın tanık olarak dinlenerek bilgi ve görgüsüne başvurulması yargılamaya bir katkı sağlamayacak ve sonuca etkili olmayacaktır.
Bu nedenle, suç konusu sim kartın sahibi G..n bilgi ve görgüsüne başvurulmasına ya da başkaca bir araştırmaya gerek bulunmayıp, her an aktif hale getirilebilecek olan sim kartı mont içinde infaz kurumuna kargo ile gönderen sanığın hukuki durumunun mevcut delillere göre tayin ve takdir edilmesi isabetlidir.
Bu itibarla, mevcut delillere göre sanığın mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ve bu hükmün düzeltilerek onanmasına dair Özel Daire kararı isabetli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan onbir Genel Kurul Üyesi; “suç konusu sim kartın sahibi G..bilgi ve görgüsüne başvurulması sanığın hukuki durumunu etkileyecek olduğundan, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.