Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/338 E. 2014/380 K. 16.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/338
KARAR NO : 2014/380
KARAR TARİHİ : 16.09.2014

Mahkemesi : ADANA 2. Ağır Ceza
Günü : 21.02.2013
Sayısı : 139-190

Sanık M.. O..’un maktuller N.. T.. ve H.. T..’u kasten öldürme suçundan 765 sayılı TCK’nun 450/5, 59/1, 31 ve 33; Z.. T.., E.. T.. ve H.. T…u kasten öldürme suçundan aynı kanunun 450/9, 59/1, 31 ve 33; F..T..’u kasten öldürme suçundan ise aynı kanunun 450/1, 59/1, 31 ve 33. maddeleri uyarınca (3 kez) müebbet ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezalarının aynı kanunun 70. maddesi uyarınca 9 ayı geceli gündüzlü bir hücrede tecrit edilerek geçirilmek suretiyle müebbet ağır hapis cezası olarak içtimaına, müebbeten kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ve ceza süresi içinde kanuni kısıtlılık altında bulundurulmasına ilişkin, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.06.1991 gün ve 139-190 sayılı hüküm, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.10.1991 gün ve 2171-243 sayılı kararla onanarak kesinleşmiştir.
01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesi üzerine infaz işlemlerini yürüten Adana Cumhuriyet Başsavcılığının talebine istinaden dosyayı yeniden ele alan Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 24.07.2009 gün ve 139-190 sayılı ek karar ile; “uyarlama talebinin reddine, karardaki ‘ağır hapis’ cezasının, ‘hapis’ cezası olarak infaz aşamasında değerlendirilmesine” karar verilmiş, re’sen temyize tâbi olan bu hükmün, hükümlü müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.04.2011 gün ve 6455-2232 sayı ile;
“765 sayılı Türk Ceza Kanunu uygulanarak verilmiş ve kesinleşmiş olan hükmün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesi gereğince yeniden ele alınıp, lehe olan kanunun belirlenmesi ve uygulanması sırasında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen 17.04.2007 gün ve 2007/1-32-97 sayılı kararı uyarınca 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarda, her suç yönünden ayrı ayrı yapılan değerlendirme sonucu her suçla ilgili lehe kanun ve buna göre her suçun sonuç cezasının belirlenmesi, 765 sayılı TCK’nun uygulanması suretiyle belirlenecek ceza miktarı ile 5237 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle belirlenecek ceza miktarının aynı olması halinde de, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 765 sayılı Kanunun 31. maddesine göre daha lehe olması nedeniyle, 5237 sayılı Kanunun lehe olduğunun kabul edilerek ona göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 29.12.2011 gün ve 139-190 sayı ile; hükümlünün “ağır hapis” cezası “hapis” cezasına dönüştürmek suretiyle kesinleşen karardaki gibi cezalandırılmasına karar verilmiş, re’sen temyize tâbi olan bu hüküm, hükümlü müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.07.2012 gün ve 2165-5628 sayı ile;
“Dairemizin 12.4.2011 tarihli 201016455 Esas ve 2011/2232 Karar sayılı bozma ilamında Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen 17.4.2007 gün ve 2007/1-32-97 sayılı kararı uyarınca 1 Haziran 2005 tarihinde önce işlenen suçlarda, her suç yönünden ayrı ayrı yapılan değerlendirme sonucu her suçla ilgili lehe kanun ve buna göre her suçun sonuç cezasının belirlenmesi, 765 sayılı TCK’nun uygulanması suretiyle belirlenecek ceza miktarı ile 5237 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle belirlenecek ceza miktarının aynı olması halinde de; 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin 765 sayılı Kanunun 31. maddesine göre daha lehe olması nedeniyle, 5237 sayılı Kanunun lehe olduğunun kabul edilerek buna göre hüküm kurulması gerektiği belirtildiği ve bozma ilamına uyulduğu halde; bozmaya uygun şekilde karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bu bozmaya da uyan Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 21.02.2013 gün ve 139-190 sayı ile; hükümlünün maktuller N.. T.. ve H.. T..’u kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca (2) kez 25 yıl hapis; maktuller Z.. T.., E.. T.., H.. T.. ve F.. T..’u kasten öldürme suçundan ise aynı kanunun 82/1-e-h, 62 ve 53. maddeleri uyarınca (4) kez müebbet hapis cezasına ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Bu hükmün de re’sen temyize tâbi olması nedeniyle, Yargıtay C.Başsavcılığının 20.05.2014 gün ve 172724 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

Resen temyize tâbi olan yerel mahkeme hükmüne ilişkin tebliğname Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Yargıtay Ceza Genel Kuruluna hitaben düzenlenmiş ise de; yerel mahkemece bozmaya uyularak karar verilmesi karşısında öncelikle ortada Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir direnme kararının mevcut olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından; Özel Dairece hükmün, lehe kanun değerlendirmesinin usul ve kanuna uygun olarak yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, yerel mahkemece bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra ve bozma doğrultusunda yeni bir hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun uyum ve süreklilik gösteren kararlarında da belirtildiği gibi, bir hüküm bozulmakla tümüyle ortadan kalkmaktadır. Yerel mahkeme, bozma üzerine yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bozmaya uyularak verilen kararlar da yeni bir hüküm olup, direnme kararı niteliğinde olmadığından, öncelikle Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Bozmaya uyulmak suretiyle verilen ve Özel Dairece incelenmeyen bir hükmün, doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi kanunen mümkün değildir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmü direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2013 gün ve 139-190 sayılı hüküm direnme kararı niteliğinde olmayıp Özel Dairenin bozmasına uyulmak suretiyle verilen yeni bir hüküm olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.09.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.