YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/331
KARAR NO : 2015/101
KARAR TARİHİ : 14.04.2015
2863 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık İ.. K..’in 5271 sayılı CMK’nun 223/2-c. maddesi uyarınca beraatine ilişkin, Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.12.2007 gün ve 125-645 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 07.03.2012 gün ve 8124-6381 sayı ile;
“Sanığın uzun yıllardan beri kullandığı ve bilirkişi raporuna göre üzerindeki figürlerden ve taşın niteliğinden tarihi eser olduğu açıkça anlaşılan kültür varlığını ilgili kurumlara ihbar etmemek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmasına rağmen yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 13.09.2012 gün ve 583-709 sayı ile;
“Sanığın aşamalarda değişmeyen savunması, bu savunmayı doğrulayan olay yeri tespit tutanağında iddianame konusu tarihi eser vasfındaki taşın uzun zamandır hayvanlara tuz vermek için kullanıldığının anlaşılması, alınan bilirkişi raporları kapsamı ve tüm dosya kapsamı beraber değerlendirildiğinde; sanığın evinin avlusunda tarihi eser olduğu anlaşılan taşın ihbar sonucu bulunduğu ancak dosya kapsamında bu taşın sanığın dedesinden beri hayvanlara tuz vermek için kullanıldığının anlaşıldığı, çocukluğundan beri bu taşın hayvanlara tuz vermek için kullanıldığını gören sanıktan bu taşı yetkili makamlara bildirmek gibi bir davranışın beklenemeyeceği, sanığın bu taşı cezai ehliyete sahip bir dönemde kendisinin bulmadığı veya ele geçirmediği ayrıca bu taşı koleksiyon yapmak veya satmak amacıyla bulundurmadığı, hayvanlar için tuz vermek amacıyla kullanılan taşın sanık tarafından yetkili makamlara bildirilmesi hususunda suçun temel unsuru olan kastın bulunamayacağı, sanığın yaşı, kişisel durumu, yaşadığı sosyal çevre, tarihi eserin bulunma ve kullanma biçimi nazara alındığında sanığın kastının bulunmadığının açık ve net olduğu, çok uzun yıllar başka amaçla kullanılan bir taşı bildirme yükümlülüğünün sanığa yüklenmesinin hak ve nısfet kurallarına aykırı olacağı, hali hazırda sanığın içinde bulunduğu durumun karşı konulamaz bir hata durumu olduğu” gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 05.11.2013 gün ve 287944 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın suç kastının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İnceleme konusu olayda; Özel Dairece ilk hükmün bozulmasına karar verilmesinden sonra yerel mahkemece önceki hükmünde yer almayan; “Sanığın aşamalarda değişmeyen savunması, bu savunmayı doğrulayan olay yeri tespit tutanağında iddianame konusu tarihi eser vasfındaki taşın uzun zamandır hayvanlara tuz vermek için kullanıldığının anlaşılması, alınan bilirkişi raporları kapsamı ve tüm dosya kapsamı beraber değerlendirildiğinde sanığın evinin avlusunda tarihi eser olduğu anlaşılan taşın ihbar sonucu bulunduğu, ancak dosya kapsamında bu taşın sanığın dedesinden beri hayvanlara tuz vermek için kullanıldığının anlaşıldığı, çocukluğundan beri bu taşın hayvanlara tuz vermek için kullanıldığını gören sanıktan bu taşı yetkili makamlara bildirmek gibi bir davranışın beklenemeyeceği, sanığın bu taşı cezai ehliyete sahip bir dönemde kendisinin bulmadığı veya ele geçirmediği ayrıca bu taşı koleksiyon yapmak veya satmak amacıyla bulundurmadığı, hayvanlar için tuz vermek amacıyla kullanılan taşın sanık tarafından yetkili makamlara bildirilmesi hususunda suçun temel unsuru olan kastın bulunamayacağı, sanığın yaşı, kişisel durumu, yaşadığı sosyal çevre, tarihi eserin bulunma ve kullanma biçimi nazara alındığında sanığın kastının bulunmadığının açık ve net olduğu, çok uzun yıllar başka amaçla kullanılan bir taşı bildirme yükümlülüğünün sanığa yüklenmesinin hak ve nısfet kurallarına aykırı olacağı, hali hazırda sanığın içinde bulunduğu durumun karşı konulamaz bir hata durumu olduğu” şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnilerek, sanığın ilk hükümde olduğu gibi beraatına karar verilmiştir.
İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Kütahya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.09.2012 gün ve 583-709 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.