YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/310
KARAR NO : 2014/351
KARAR TARİHİ : 02.07.2014
Mahkemesi : EMİRDAĞ Asliye Ceza
Günü : 12.10.2006
Sayısı : 344-208
Sanık Ş. T.ın cinsel taciz suçundan 5237 sayılı TCK’nun 105/1, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 2 ay 15 gün hapis; şantaj suçundan aynı kanunun 107/2 maddesi delaletiyle 107/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 6160 lira adli para, tehdit suçundan ise anılan kanunun 106/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3000 lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, mahsuba ve hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına ilişkin, Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.10.2006 gün ve 344-208 sayılı hükmün, üst Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 11.04.2013 gün ve 21959-11201 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.06.2013 gün ve 23394 sayı ile;
“Yerel mahkemenin hüküm tarihi olan 12.10.2006’dan sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş bulunduğundan, bu yasal değişikliğin sanığın hukuki durumunu etkileyip, etkilemeyeceği hususu itirazımızın özünü oluşturmaktadır…
İnceleme konusu somut olayda, sanığa isnat edilen eylemler şantaj, tehdit ve cinsel taciz suçlarını oluşturmakta olup, atılı suçlar gerek hükmolunan ceza miktarı gerekse suç niteliği yönünden 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında yer almaktadır. Kasıtlı bir suç işlemediği saptanan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin diğer koşullar cümlesinden olan zararın ödenmesi, suç işleme hususundaki eğilimi yerel mahkemece değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17.04.2014 gün ve 20918-12350 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkındaki yerel mahkeme hükmünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece cinsel taciz suçundan hükmolunan 2 ay 15 gün hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak, “sanığın geçmişteki hali, suç isleme hususundaki eğilimine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği hususunda kanaat gelmediği” şeklinde gerekçe gösterildiği,
Şantaj ve tehdit suçlarından verilen adli para cezaları yönünden erteleme hususunun kanuni engel nedeniyle değerlendirilmediği,
12.10.2006 olan hüküm tarihi itibariyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanması mümkün bulunmadığından, bu konuda değerlendirme yapılmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mahiyeti ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.
Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesiyle de 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunla 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
a) Suça ilişkin olarak;
1- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmesi ve hükmolunan cezanın, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
2- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
b) Sanığa ilişkin olarak;
1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
2- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
3- Mahkemece; sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
4- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının bulunmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkeme hüküm tarihinin 12.10.2006 olması ve 5560 sayılı Kanunla getirilen düzenlemenin henüz yürürlüğe girmemiş olması nedeniyle kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan veren ve bu yönüyle sanık lehine olduğunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklar hakkında uygulanıp uygulanmayacağının yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiği düşünülebilecek ise de; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklar hakkında uygulanabilmesi için objektif şartların varlığının yanında, “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması” gerektiği, 5560 sayılı Kanunla yetişkinler bakımından getirilen ve 5728 sayılı Kanunla şartları genişletilen CMK’nun 231. maddesinin uygulanma şartlarından birisinin de bu sübjektif şart olduğu, yerel mahkemece; “sanığın geçmişteki hali, suç işleme hususundaki eğilimine göre cezasının ertelenmesi halinde ileride suç işlemekten çekineceği hususunda kanaat gelmediğinden cezasının ertelenmesine yer olmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin gerek hüküm tarihinde, gerekse 5560 sayılı kanunla getirilip 5728 sayılı Kanunla değiştirilen CMK’nun 231. maddesinde aynı şekilde yer alan bu subjektif şarta uygun olduğu, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaatini açıklayan yerel mahkemece bu konunun tekrar değerlendirilmesinin bir fayda sağlamayacağı gibi, yargılamayı gereksiz yere uzatacağı hususları gözönüne alındığında, Özel Dairece hükmün onanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Nitekim CGK’nun 07.05.2013 gün ve 1367-239 ile 30.04.2013 gün ve 1446-154 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Öte yandan, yerel mahkemece cinsel taciz suçundan hükmolunan kısa süreli hapis cezası ertelenmediği halde, sanık hakkında TCK’nun hak yoksunluğuna ilişkin 53. maddesinin uygulanmaması, kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olması nedeniyle, bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, yerel mahkeme hükmünden sonra 5560 sayılı Kanunla getirilen ve 5728 sayılı Kanunla CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden değerlendirme yapılması amacıyla hükmün bozulması gerektiği görüşüne dayanan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi; “hükümden sonra yürürlüğe giren kanunla getirilmiş olması nedeniyle hükmün verildiği tarihte mahkemece değerlendirilmesi mümkün olmayan ve sanık lehine bulunan ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılması’ kurumunun sanık hakkında uygulanıp uygulanmayacağının, TCK’nun 51/1-b maddesinde öngörülen sübjektif şartın CMK’nun 231/6-b maddesinden farklı şekilde ‘yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşmasına’ bağlı olarak değerlendirilmesi gerektiği de gözetilip mahallinde tartışılmasında zorunluluk bulunduğu” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.07.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.