Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/236 E. 2015/378 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/236
KARAR NO : 2015/378
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Mahkemesi : … Asliye Ceza
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık …’ın aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62, 50/1-a, 52/2, 52/4 ve 54. maddeleri uyarınca doğrudan verilen 500 Lira ve hapis cezasından çevrilen 6.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye ilişkin, … Asliye Ceza Mahkemesince verilen … gün ve … sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay … Ceza Dairesince … gün ve … sayı ile;
“Dosyada mevcut ekspertiz raporlarına göre; davaya konu gaz tabancalarının namlusu içerisinde bulunan gaz ayırıcı parçasının daire şeklinde delikli bir yapıda olduğu, bu haliyle özel şekil ve nitelikteki fişeklerin ucunda bulunan kurşun, küre veya saçma tanelerinin geçebileceği kadar bir boşluk sağladığının belirtildiği, silahların orjinal haline göre değişiklik yapıldığını gösterir herhangi bir bulgu ve emarenin görülmediğinin belirtilmesi karşısında; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından marka, model ve üretim yılı itibariyle bu silahların mevcut haliyle üretilmesine izin verilip verilmediği sorulup, bu silahların üretim şeması getirtilip, üretim şemasının temin edilememesi halinde suça konu silahın gaz ayırıcı parçasının fotoğrafları, varsa faturası ve dosyadaki Adli Tıp ve Polis Kriminal raporları eklenip üretici firmadan gaz ayırıcı parçanın mevcut şekli ile imal edilip edilmediği, üretim iznine uygun imalattan sonra gaz ayırıcı parça üzerinde mermi çekirdiği geçişine imkan verecek şekilde tadilat yapılıp yapılmadığı sorulup dosya kül halinde tekrar Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek silahların üretim izni verilen orjinal haline uygun şekilde bilye geçişine imkan verecek nitelikte gaz ayırıcı parçasının tadil edilip edilmediğine dair alınacak bir rapor ile 6136 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığı hususu kesin olarak saptandıktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise … gün ve … sayı ile;
“Olay günü sanığın üzerinde yapılan üst aramasında suç konusu tabancanın yakalandığı, İstanbul Kriminal Polis Laboratuarının … sayı ve … tarihli ekspertiz raporunda yakalanan tabancanın atışa salih olduğunun, vahim nitelikte olmadığının bildirildiği, keza Adli Tıp Kurumunun Balistik Şube Müdürlüğünden temin edilen … tarih ve … sayılı raporda da silahın atışa salih olduğunun belirtildiği, mahkememizce verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay… Ceza Dairesince eksik inceleme sebebiyle bozulduğu, ancak mahkememizce eski hükümde ısrar edildiği” görüşüyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının … gün ve … sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kolluk görevlilerince yapılan yol kontrolü sırasında, sanığa ait aracın içerisinde, koltuk üzerinde 1 adet KOBRA MAGNUM marka, 57771 seri numaralı tabanca ve şarjörün görülüp el konulduğu,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporlarında; suça konu silahın ateşleme sisteminde yer alan mekanik aksamın sağlam ve işler durumda olduğu, deneme atışlarında çapına uygun ses ve gaz fişeklerini patlattığı, namlusu içerisindeki dairesel yapıda (ortasında boşluk bulunan) gaz ayırıcı parçası bulunduğu, bu parçanın ortasındaki boşluktan uygun çapta özel şekil ve nitelikte saçma, kurşun, metal küre vb. bir cisim geçebileceği müşahade edildiği, bu haliyle Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin c ve ç bentlerinde yer alan teknik şartları karşılamadığı, ses ve gaz fişeklerinden tadil özel şekil ve nitelikte fişekleri atabileceği görülen tabancanın 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olduğu bilgilerine yer verildiği,
Sanığın üzerine atılı suçu kabul etmediği, silahı bulduğunu beyan ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir biçimde çözümlenebilmesi için öncelikle ateşli silahlar ile ses ve gaz fişeği atabilen silahlar hakkındaki mevzuat hükümlerinin gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır.
6136 sayılı Kanunun 1. maddesinde; “Ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulmasının bu kanun hükümlerine tâbidir”,
13. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur”,
Aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; “Kurusıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişinin birinci fıkra hükümlerine göre cezalandırılır”,
Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde;
“Bu yönetmelikte geçen;…
b) Silah: uzaktan veya yakından canlıları öldürebilen, yaralayan, etkisiz bırakan, canlı organizmaları hasta eden, cansızları parçalayan veya yok eden, ruhsata tabi araç ve aletlerin tümünü,…
e) Ateşli Silah: mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahları,
f) Tabanca: tam otomatik olmamak şartıyla, namlu uzunluğu fişek yatağı hariç otuz santimetreyi ve tüm uzunluğu elli santimetreyi geçmeyen, dumanlı veya dumansız barut veya bu neviden bir patlayıcı ve itici güç ile gülle, mermi, saçma veya füze ile gaz ya da diğer nesneleri atabilen, belli bir çapta namluya uygun imal edilmiş ateşli silahları,… İfade eder”,
12.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanunun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı, ses ve gaz fişeği atabilen silahların nitelikleri, imali, ithali, ihracı, satışı, edinilmesi, bulundurulması ve taşınması hakkındaki usul ve esaslar ile bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemlerini düzenlemektir.
Bu kanunda geçen ses ve gaz fişeği atan silah; kurusıkı silah olarak da tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları ifade eder”,
2. maddesinin ikinci fıkrasında;
“Bu Kanun kapsamına giren silahların 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülemeyecek ve üzerinde 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silahlardan rengi ve şekli belirtilerek açıkça ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilmelerinin zorunludur. Bu zorunluluk ithalatta da aranır…”,
4. maddesinin birinci fıkrasında ise;
” (1) Bu Kanun kapsamındaki silahları yetkili mercilerden izin almadan veya 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülecek şekilde imal edenler veya satanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır”,
Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (c) bendinde;
“Bu yönetmelikte yer alan;…
c) Ses ve gaz fişeği atabilen silâh: Ses ve gaz fişeği atabilen, 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun hükümlerine tâbi silâh vasfında olmayan, kurusıkı silah olarak da tabir edilen silâhları…
İfade eder”,
“Üretim esasları” başlıklı 5. maddesinde ise;
“(1) İmal edilecek ses ve gaz fişeği atabilen silâhların çalışma sistemleri, mekanik yapıları ve görünümleri aşağıdaki şekilde olmalıdır:
a) Sadece ses ve gaz fişeği atabilen silâhlarda kullanılmak üzere imal edilmiş nitelikteki fişekleri kullanabilecek yapıda olmalıdır.
b) Birden fazla fişeği seri olarak atamayacak nitelikte; yarı otomatik, tek tek veya toplu tabanca çalışma sisteminde imal edilmiş olmalıdır.
c) Gaz çıkışı;
1) Namlu ucundan olacak silahlarda namlu içerisinde; fişek yatağı hariç olmak üzere namlu uzunluğunun en az yarısı uzunlukta çelikten imal edilmiş “namlu emniyet sacı” ve bu sac ile namlu ucu arasında kalan kısımda olacak şekilde sacın geniş yüzeyine dik olarak konumlandırılmış çelikten imal edilmiş “namlu emniyet pimi” olmalıdır. Emniyet sacı fişek yatağı tarafında olmalıdır. Belirtilen sac ve pim, namlu içerisine kolayca çıkartılamayacak şekilde yerleştirilmelidir.
2) Fişek yatağı bitiminde olacak silahlarda namlu içerisine, namlu çapını tam kapatacak şekilde sertleştirilmiş çelikten imal edilmiş “namlu emniyet çelikleri” yerleştirilmelidir. Bu çeliklerin fişek yatağı ve namlu ucuna dönük kısımları delinmeyi engellemeye yönelik geometrik şekillere sahip olmalıdır ve aynı zamanda bu çelikler sökülmeye elverişsiz şekilde namlu içerisine yerleştirilmelidir. Namlu emniyet çelikleri fişek yatağı bitimine olabilecek en yakın konumda olmalıdır.
ç) Namlu ile gövde, sökülmek sureti ile birbirinden ayrılamayacak yapıda imal edilmelidir.
d) Namlu ağzının çevresi karşıdan bakıldığında görülecek şekilde ve kolayca çıkmayacak turuncu renkli fosforlu boya ile boyalı olmalıdır.
e) Namlu uzunluğu fişek yatağı hariç 300 milimetreyi ve tüm uzunluğu 500 milimetreyi geçmeyecek şekilde imal edilmiş olmalıdır.
f) Görünümü toplu veya yarı otomatik tabanca şeklinde olmalıdır. Güvenlik kuvvetlerince kullanılan tam otomatik silâh şeklinde veya görünümünde olmamalıdır.
g) İmal edilen silâhlar üzerine marka, model, çap, imal yılı ve seri numaraları silinmeyecek şekilde vurulmalı, üretimde seri numarası atlaması yapılmamalıdır.
ğ) Bu silâhların ambalaj ve kutularına Ek-1’de yer alan yasal uyarının ve silâhın kullanım kılavuzunun konulması zorunludur.
(2) Yalnızca film yapımı, tiyatro, şenlik, kutlama, tören gibi etkinliklerde kullanılmak üzere yapılacak imalatlarda; birinci fıkranın (b), (d), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen üretim esasları aranmaz. Bu amaçla yapılacak üretimde, üretici firma ile etkinliği gerçekleştirecek gerçek veya tüzel kişiler arasında üretime ilişkin düzenlenecek bir sözleşme ibraz edilmek sureti ile İçişleri Bakanlığından alınacak uygun görüş yazısı ve sözleşmenin bir suretinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına sunulmasını takiben Üretim İzin Belgesi için gereken işlemler başlatılır. İmalatçı firma; üretimi tamamladıktan sonra sözleşmeyi yaptığı gerçek veya tüzel kişiye silahları teslim ettiğine dair bir belge ile birlikte bu silahlara ilişkin Üretim İzin Belgesini Sanayi ve Ticaret Bakanlığına teslim eder “,
Hükümleri yer almaktadır
Görüldüğü üzere ses ve gaz fişeği atabilen silahların, 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülemeyecek ve aynı kanun hükümlerine tâbi silahlardan açıkça ayırt edilmesini sağlayan rengi ve şekli belirtilen bir işaret taşıyacak şekilde üretilmeleri zorunludur. Bu tip silahları 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülecek şekilde imal edenler veya satanlar 5729 sayılı Kanunun 4/1, ticaret kastı taşımadan teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştürenler ise 6136 sayılı Kanunun 13/5. maddesi delaletiyle 13/1. maddesi uyarınca cezalandırılacaktır. Usulüne uygun imal edilmemesi ya da sonradan teknik özelliklerinde değişiklik yapılması nedeniyle yalnızca ses ve gaz fişeği değil, ayrıca mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki cisimleri de atabilen silahlar yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olup memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulması 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olacaktır.
Bu nedenle, ses ve gaz fişeği atabilen bir silahın teknik özelliklerinde bir değişiklik olmamasına karşın 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz ateşli silah olduğu iddiasıyla bir kamu davası açılması durumunda öncelikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından silahın üretim tarihi, marka ve modeline göre mevcut şekilde üretilmesine ve ithaline izin verilip verilmediği sorulup, doğrudan mevzuatta öngörülen usul ve esaslara aykırı olarak 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfında mı üretildiği, yoksa anılan kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülebilecek şekilde üretilip bilahare de bu imkandan yararlanılarak teknik özelliklerinde değişiklik yapılması sonucunda bu kanun hükümlerine tâbi silah vasfına mı dönüştürüldüğü tereddüte yer bırakmayacak biçimde tespit edilmeli, daha sonra da suça konu silahın üretim tarihi, bu tarih itibariyle üretim ve ithalinin tabi olduğu usul ve esaslar, mekanik yapısı, görünümü, silahla birlikte çapına uygun ateşli silah fişeği ele geçip geçmediği gibi hususlar üzerinde durularak, niteliğinin 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğunun bilinip bilmediği belirlenmeli, sonucuna göre de sanığın hukuki durumu takdir ve tayin edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kriminal Polis Laboratuvarı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince düzenlenen raporlarda; sanığın arabasında ele geçen silahın namlusu içerisindeki gaz ayırıcı parçasının ortasındaki boşluktan uygun çapta özel şekil ve nitelikte saçma, kurşun, metal küre vb. cisimlerin geçebileceği ve mevzuattaki teknik şartları karşılamadığı belirtilmiş, ancak ele geçen silahın mevcut hali ile mi üretildiği, yoksa sonradan teknik özelliklerinde değişiklik yapılarak anılan kanun hükümlerine tâbi silah vasfına mı dönüştürüldüğü noktasında bir açıklama yapılmamıştır.
Şu halde öncelikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından silahın üretim tarihi, marka ve modeline göre mevcut şekilde üretilmesine ve ithaline izin verilip verilmediği sorulup, doğrudan mevzuatta öngörülen usul ve esaslara aykırı olarak 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfında mı üretildiği, yoksa 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına dönüştürülebilecek şekilde üretilmesi ve bilahare de bu imkandan yararlanılarak teknik özelliklerinde değişiklik yapılması sonucunda 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi silah vasfına mı dönüştürüldüğü tespit edilmeli, silahın teknik özelliklerinde sonradan bir değişiklik yapılmışsa bu değişikliğin sanık tarafından mı yoksa bilgisi dahilinde mi yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, ayrıca silah mevcut hali ile üretilmiş ise üretim tarihi, bu tarih itibariyle üretim ve ithalinin tâbi olduğu usul ve esaslar, mekanik yapısı, görünümü, silahla birlikte çapına uygun ateşli silah fişeği ele geçip geçmediği gibi hususlar üzerinde durularak, niteliğinin 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğunun sanık tarafından bilinip bilmediği araştırılmalı ve sonucuna göre sanığın hukuki durumu takdir ve tayin edilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- … Asliye Ceza Mahkemesinin 30.05.2013 gün ve 215-358 sayılı direnme hükmünün, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.