YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/201
KARAR NO : 2014/405
KARAR TARİHİ : 30.09.2014
Mahkemesi : ANKARA 10. Asliye Ceza
Günü : 05.11.2013
Sayısı : 591-653
Sanıkların kasten yaralama suçundan 5237 sayılı TCK’nun 86/2. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.04.2011 gün ve 882-261 sayılı hükmün, sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 14.05.2013 gün ve 17400-19784 sayı ile;
“Gerekçeli kararda sanıkların mağdur Nurettin’e karşı olan eylemlerinin takibi şikayete bağlı 5237 sayılı TCK’nun 86/2. maddesinde düzenlenen basit kasten yaralama suçuna uyduğu belirtilmesine ve mağdur Nurettin’in dosya içerisinde bulunan 08.01.2010 tarihli sanıklar hakkında şikayetten vazgeçtiğine ilişkin dilekçesi bulunması karşısında, bu suçtan sanıklara şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak sonucuna göre düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İlk hükümde direndiği belirten yerel mahkeme ise 05.11.2013 gün ve 591-653 sayı ile; “…Sanıklar şikayetten vazgeçmeyi kabul etmediklerine yönelik dosyada hiçbir delil ve bilgi olmadığından sanıklardan şikayetten vazgeçmeye karşı diyeceklerinin sorulmasına yasal gerek görülmemiştir.
Kanun bilmemek mazeret sayılmadığına göre; şikayetten vazgeçmeyi kabul etmeyen bir sanığın bunu açıkça kendisi ya da vekili yoluyla dosyaya bir şekilde beyan etmesinin yasanın amacına uygun düştüğü sonucuna varılmıştır” şeklindeki gerekçeyle, mağdurun şikayetten vazgeçtiğinden bahisle sanıklar hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar vermiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 31.03.2014 gün ve 392489 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
İnceleme, sanıkların mağdur Nurettin’e yönelik olarak gerçekleştirmiş oldukları yaralama suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; takibi şikayete bağlı olan bir suçta müştekinin şikayetten vazgeçmesini kabul edip etmediğinin sanığa sorulmasının zorunlu olup olmadığına ilişkin ise de, yerel mahkemenin son kararının yeni hüküm niteliğinde bulunup bulunmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıkların doktor raporuna göre mağdur Nurettin’i hayati tehlike geçirmeksizin, basit tıbbi bir müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladıkları, yargılamanın başlangıcında mağdurun sanıklardan şikayetçi olduğu ve davaya katıldığı, ancak henüz hüküm kurulmadan önce 08.01.2010 tarihli dilekçesi ile sanıklar hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği, yerel mahkemece ilk hükümde sanıkların 5237 sayılı TCK’nun 86/2. maddesi uyarınca 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün Özel Dairece bozulması üzerine bu kez ilk hükümde direnildiği belirtilmesine rağmen, mağdurun şikayetten vazgeçmesi nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar verildiği, direnme gerekçesi olarak da “sanıkların şikayetten vazgeçmeyi kabul etmediklerine yönelik dosyada hiçbir delil ve bilgi olmadığından sanıklardan şikayetten vazgeçmeye karşı diyeceklerinin sorulmasına yasal gerek görülmemiştir” açıklamasına yer verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da ilk karardan farklı yeni bir hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili dairesi tarafından yapılmalıdır.
Somut olayda, yerel mahkemece ilk hükümde sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği halde, bozmadan sonra kurulan hükümde bu kez ilk hükümden farklı olarak, mağdurun şikayetten vazgeçmiş olması gerekçesiyle sanıklar hakkında açılan kamu davasının düşmesine karar verilmiş, ayrıca “sanıkların şikayetten vazgeçmeyi kabul etmediklerine yönelik dosyada hiçbir delil ve bilgi olmadığından sanıklardan şikayetten vazgeçmeye karşı diyeceklerinin sorulmasına yasal gerek görülmemiştir” şeklindeki açıklamayla bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir.
Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.11.2013 gün ve 591-653 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.09.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.