Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/98 E. 2013/249 K. 21.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/98
KARAR NO : 2013/249
KARAR TARİHİ : 21.05.2013

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 08.12.2011
Sayısı : 224-445

6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık …’nin aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62 ve 52. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 6000 Lira ve doğrudan hükmolunan 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, kasıtlı suçlardan mahkumiyetinin bulunması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde kanaat oluşmadığı gerekçeleriyle hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Bozüyük Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.04.2008 gün ve 120-125 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 01.04.2009 gün ve 15446-5077 sayı ile;
“Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesindeki koşulların varlığı halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması zorunluluğu” nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme 17.09.2009 gün ve 196-279 sayı ile;
“Mahkememizin 24.04.2008 tarih, 2007/120 Esas ve 2008/125 Karar sayılı gerekçeli kararında, ‘5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin değerlendirilmesi’ başlığı altında sanığın geçmişteki hali ve kişilik özellikleri değerlendirilerek ‘sanığın daha önce kasıtlı suçlardan mahkum olmuş olması ve duruşmadaki tutum ve davranışları ile gözlenen kişilik özellikleri göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaatin oluşmamış olması’ gerekçesi ile tayin olunan hükmün açıklanmasına karar verildiği halde bu husus gözden kaçırılarak Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2008/15446 Esas ve 2009/5077 Karar sayılı bozma ilamına konu edildiği” görüşüyle direnerek, ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 29.03.2011 gün ve 26-30 sayı ile;
“Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemenin 24.04.2008 günlü ilk kararında sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanmayacağı konusunda değerlendirme yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; direnme hükmünün 5271 sayılı CMK’nun 230. maddesi anlamında gerekçe içerip içermediği konusu öncelikle değerlendirilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.03.2002 gün ve 81-207 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararı ile Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında vurgulandığı üzere, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından yerel mahkemelerce direnme kararlarında da 5271 sayılı CMK’nun 230, 231, 232 ve 309. maddeleri gereğince yeniden hüküm kurulmalıdır.
Karar; sorun, gerekçe ve sonuç bölümlerinden oluşur. ‘Sorun’ bölümünde, somut olay ile suçun işlenmesindeki özellikler ve suçun ne şekilde işlendiği açıklanmalı, ‘gerekçe’ kısmında mevcut deliller irdelenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ, diğer bir söylemle neden bu sonuca varıldığı anlatılmalı ve hukuki nitelendirme yer almalıdır. ‘Sonuç’, hüküm kısmında ise, CMK’nun 232. maddesi uyarınca, verilen kararın ne olduğu, uygulanan kanun maddeleri, hükmolunan ceza miktarı, kanun yollarına başvurmanın mümkün bulunup bulunmadığı tereddüte yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir. İncelenen dosyada, yerel mahkeme bu ilkeler doğrultusunda işlem yapmamış, bozulmakla ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verdikten sonra, sadece direnme nedenlerini açıklamakla yetinmiş, suçun sübutu ve delillerin değerlendirilmesi noktasında bozulmakla ortadan kalkan hükümdeki gerekçeye gönderme yapılmıştır. Direnme kararında, olay anlatılmamış, neden bu sonuca ulaşıldığı açıklanmamış ve hukuki nitelendirmeye yer verilmemiştir.
Bu itibarla, direnme kararının, sorun ve gerekçe bölümünü ihtiva etmemesi nedeniyle diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle bu usuli nedenden dolayı bozulmasına” karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulu bozma kararına uyan ve bozmanın gereğinin yerine getiren yerel mahkemece 08.12.2011 gün ve 224-445 sayı ile; ilk hükümdeki gibi sanığın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62 ve 52. maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 6000 Lira ve doğrudan hükmolunan 375 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, bir daha suç işlemeyeceği kanaati oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının “direnme hükmü niteliğindeki yerel mahkeme kararının onanması” istekli 11.01.2013 gün ve 20054 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemenin 24.04.2008 günlü ilk kararında sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir değerlendirme yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; yerel mahkemenin son kararının direnme hükmü niteliğinde olup olmadığı hususu öncelikle değerlendirilecektir.
İncelen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemenin 17.09.2009 gün ve 196-279 sayılı direnme kararının Ceza Genel Kurulunca usuli nedenle bozulduğu, bozma kararına uyan yerel mahkemenin, tek celsede yaptığı yargılamada bozmanın gereğini yerine getirerek hükmün gerekçesinde sorun ve gerekçe bölümlerine yer vermek suretiyle, ilk hükümdeki gibi sanığın cezalandırılmasına ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verdiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun uyum ve süreklilik gösteren kararları gereğince, bozma kararı ile direnme hükmü tümüyle ortadan kalkmıştır. Yerel mahkeme artık, yeni ve değişik bir karar vermekte serbesttir. Bozmaya uyularak verilen kararlar da yeni bir karar olup, hukuken direnme niteliğinde değildir. Bu nedenle öncelikle Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir. Özel Dairece incelenmeyen bir hükmün doğrudan doğruya ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi kanuna aykırıdır. Ceza Genel Kurulunun 21.05.2002 gün ve 131-258 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, direnme hükmü niteliğinde olmayan yerel mahkeme kararına ilişkin temyiz isteminin incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir direnme hükmü bulunmadığından, dosyanın temyiz isteminin incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.05.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.