Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/96 E. 2013/358 K. 09.07.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/96
KARAR NO : 2013/358
KARAR TARİHİ : 09.07.2013

Tebliğname : 2012/292235
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BAKIRKÖY 12. Asliye Ceza
Günü : 28.02.2012
Sayısı : 541-118
6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık B.Ş..’in aynı kanunun 13/1 ve 5237 sayılı TCK’nun 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 450 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin, Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.12.2006 gün ve 331-687 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.06.2011 gün ve 7295-5042 sayı ile;
“…5237 sayılı TCK’nun 7. maddesinde suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinde de ‘lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir’ hükmü uyarınca; 5237 sayılı TCK’nun 62. maddesi hükmü 765 sayılı TCK’nun 59. maddesine göre lehe bir düzenleme olması, yine 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesinin, 647 sayılı Yasanın 6. maddesine göre lehe erteleme koşulları öngördüğü gözönüne alınıp, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesine uygun olarak karşılaştırma ve belirleme yapıldıktan sonra 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan karar verilmesi gerektiği gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 28.02.2012 gün ve 541-118 sayı ile;
“Sanık hakkındaki takdiri indirim nedeni olan 765 sayılı TCK’nun 59. maddesinin amacı hükmün cezanın şahsilleştirilmesi, cezanın suçlunun kişiliğine uyarlanmasıdır. Dosyadan sanığın kişiliği, sabıkalı olması, olayın oluş biçimi ve yargılama sürecindeki davranışları dikkate alınarak sanık hakkında takdiri indirim nedeni olan TCK’nun 59. maddesi uygulanmasına gerek görülmemiş ve aynı nedenler ile sanık hakkında verilen cezanın da teciline gerek olmadığına karar verildiği halde Yargıtay 8. Ceza Dairesi TCK’nun 59. ve 647 sayılı Yasanın 6. maddeleri uygulanmış gibi 5237 sayılı Yasanın 62 ve 51. maddeleri kıyaslama yapılmaması nedeni ile mahkememizin kararını bozmuş olduğundan uygulanmayan maddelerin kıyaslanmasının da sonucu değiştirmeyeceği kanaatine varıldığı” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “zamanaşımı nedeniyle bozma ve düşme” istekli 19.01.2013 gün ve 292235 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında lehe kanun değerlendirilmesi yapılmasına gerek olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve dava zamanaşımı yönünden lehe hükümler içeren 765 sayılı TCK’nun 102. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin dördüncü fıkrasında da beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 104/2. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak olan zamanaşımı, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 31.10.2012 gün ve 655-1823 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı ruhsatsız silah taşıma suçuna 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesinde bir seneden üç seneye kadar hapis ve adli para cezası öngörülmüştür. 765 sayılı TCK’nun 102/4. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 5 yıl, 104/2. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı 7 yıl 6 aydır. Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 10.03.2005 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımı, yerel mahkemece direnme hükmünün verildiği 28.02.2012 tarihinden sonra, ancak dosyanın henüz Ceza Genel Kuruluna intikalinden önce 10.09.2012 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, 765 sayılı TCK’nun 36/2. maddesindeki; “Kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat teşkil eden eşya bir ceza mahkumiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile mutlaka zabıt ve müsadere olunur” hükmü uyarınca suç tarihinde sanıkta yakalanarak el konulan, ruhsatsız olarak taşınması ve bulundurulması suç teşkil eden adli emanete kayıtlı ruhsatsız tabanca, şarjör, bir adet mermi çekirdeği gömleği parçası, bir adet nüve ve bir adet kovanın müsaderesine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca düşmesine ve adli emanete kayıtlı olan ruhsatsız tabanca, şarjör, bir adet mermi çekirdeği gömleği parçası, bir adet nüve ve bir adet kovanın sanık hakkında zamanaşımı yönünden lehe kanun olarak 765 sayılı TCK’nun kabul edildiği de gözetilerek 765 sayılı TCK’nun 36/2. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2012 gün ve 541-118 sayılı direnme hükmünün dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Adli emanetin 2005/1242 sırasında kayıtlı 44444 numaralı ruhsatsız tabanca, şarjör, bir adet mermi çekirdeği gömleği parçası, bir adet nüve ve bir adet kovanın 765 sayılı TCK’nun 36/2. maddesi uyarınca MÜSADERESİNE,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.07.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.