Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/93 E. 2014/113 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/93
KARAR NO : 2014/113
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza
Günü : 13.05.2008
Sayısı : 381-393

Parada sahtecilik suçundan sanık …’in beraatine ilişkin hükmün, katılma talebinde bulunan ancak bu istemiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeyen müşteki Fortisbank A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesince 13.05.2008 gün ve 381-393 sayılı ek karar ile; katılan sıfatını kazanmayan şikâyetçinin hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmadığından bahisle temyiz istemi reddedilmiş, bu kararın da müşteki vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 08.05.2012 gün ve 15734-15523 sayı ile;
“Müşteki Fortis Bank AŞ’nin suçtan zarar görme ihtimalinin bulunması ve dosyada müdahale dilekçesinin olması karşısında temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Müşteki Fortis Bank A.Ş. vekilinin dosya içerisinde bulunan 15.02.2007 havale tarihli katılma talebini içerir dilekçesi hususunda bir karar verilmemesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.07.2012 gün ve 86194 sayı ile;
“…Müşteki bankanın temyiz dilekçesi kapsamı nazara alındığında 5271 sayılı CMK’nun 237/2. maddesi uyarınca katılma isteği hususunda Özel Dairece bir karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Dairesince 11.12.2012 gün ve 24131-37784 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılma istemi konusunda yerel mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş bulunan ve temyiz dilekçesinde bu istemin kabulünü talep eden müşteki vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece hükmün “müşteki vekilinin katılma talebini içerir dilekçesi hususunda bir karar verilmemesi” gerekçesiyle bozulmasının isabetli olup olmadığının ve bu bağlamda Özel Dairece temyiz aşamasında katılma konusunda bir karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın olay günü kredi kartı borcunu ödemek için Fortisbank Ümraniye şubesine geldiği, banka görevlisine verdiği toplam 300 YTL değerindeki 4 adet banknottan 1 adet 100 YTL’lik banknotun sahte olduğunun tespit edildiği, banka yetkilisinin şikâyeti üzerine yapılan soruşturma sonucunda sanık hakkında bilmeden aldığı sahte parayı bilerek tedavüle koymak suçundan kamu davası açıldığı, kovuşturma aşamasında müşteki banka vekilince 15.02.2007 havale tarihli dilekçeyle katılma isteminde bulunulduğu, mahkemece katılma istemi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, yargılama sonucunda sanığın beraatine hükmolunduğu, öğrenme üzerine müşteki vekilince hükmün süresinde temyiz edildiği, yerel mahkemece katılan sıfatını kazanmayan şikâyetçinin hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddedildiği, şikâyetçi vekilince temyiz isteminin reddi kararının da süresinde temyiz edildiği, temyiz dilekçesinde açıkça katılma isteminin kabulünün de talep edildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesi;
“1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”,
“Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise;
“1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemelerinde, kovuşturma aşamasında hüküm verilinceye kadar, suçtan zarar gören, mağdur veya malen sorumlu olanların, mahkemesine bir dilekçe vermek veya katılma istemini içeren sözlü başvurularının tutanağa geçirilmesi suretiyle kamu davasına katılabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Kanun yolu yargılamasında katılma isteminde bulunulmasının mümkün olmadığı kural olarak benimsenmiş olmakla birlikte, 5271 sayılı CMK’nun 260. maddesinde, katılma isteği reddedilmiş veya karara bağlanmamış olanların kanun yollarına başvuru hakkı bulunduğu belirtilerek, böyle bir başvuru halinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi halinde inceleme merciince incelenip karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
TBMM’ne sunulan tasarıda, ilk derece mahkemesince reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin istinaf yolu başvurusunda açıkça belirtilmek koşuluyla karara bağlanacağı belirtilmiş ise de, Tasarının 249. maddesinin 2. fıkrasındaki, “Bölge Adliye Mahkemesi” ve “İstinaf” ibareleri “Kanun yolu” şeklinde değiştirilerek 237. madde bütünlüğü altında kabul edilmiş bulunduğundan, kanun yolu ibaresinin temyiz incelemesini de kapsadığını kabul etmekte zorunluluk bulunmaktadır.
CMK’nun 238. maddesindeki katılmaya ilişkin merasimin Yargıtayca yerine getirilmesinin imkânsızlığı nedeniyle, katılma isteminin Yargıtay tarafından karara bağlanamayacağı ileri sürülebilir ise de, 238. maddesi usulüne uygun bir katılma istemi üzerine ilk derece mahkemesince yapılması gereken işlemleri belirtmekte olup, 237. maddesinin 2. fıkrasındaki istisnai durumu kapsamamaktadır. 237/2. maddesi hükmünün katılma istemleri hakkında özel bir düzenleme getirdiği, usul tasarrufu amacı güttüğü ve 238. maddede öngörülen genel statüye üst derece mahkemelerinde özel bir istisna oluşturduğu nazara alındığında, Yargıtayca katılma istemi konusunda, temyiz incelemesi aşamasında herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesinin mümkün bulunduğu ahvalde, öncelikle dairesince karar verilmeli, makul sürede yargılanma ilkesi hayata geçirilmeli, araştırma zorunluluğunun doğduğu ahvalde ise bu husus bozma nedeni yapılarak sorun çözümlenmelidir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Müşteki vekilinin kovuşturma aşamasında davaya katılma talebinde bulunduğu, mahkemece bu istemin karara bağlanmadığı, 5271 sayılı CMK’nun 260. maddesi uyarınca “katılma isteği karara bağlanmamış” kişi sıfatıyla kanun yoluna başvurma hakkı bulunan müşteki vekilinin hükmü temyiz ettiği ve temyiz dilekçesinde katılma isteminin kabulünü de açıkça talep ettiği, dosya kapsamından da katılma konusunda karar verilebilmesi için herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasının gerekmediği anlaşılmakla; 5271 sayılı CMK’nun 237/2. maddesinin “ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır” hükmü uyarınca katılma istemi konusunda Özel Dairece bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, şikâyetçi vekilinin katılma istemi konusunda bir karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 08.05.2012 gün ve 15734-15523 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, müşteki Fortisbank AŞ.vekilinin katılma istemi konusunda bir karar verilmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.