YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/89
KARAR NO : 2013/356
KARAR TARİHİ : 09.07.2013
İtirazname : 2007/284399
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KIRIKHAN Asliye Ceza
Günü : 09.05.2007
Sayısı : 171-178
Hırsızlık suçundan sanık İ. K..’ın 765 sayılı TCK’nun 493/1, 65, 522 ve 59. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kırıkhan Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2007 gün ve 171-178 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 14.02.2012 gün ve 16794-2576 sayı ile;
“Dosya kapsamına göre sanığın hırsızlık suçunu asli fail olarak işlediği gözetilmeden suça konu malları saklayarak suça feri fail olarak katıldığı kabul edilip yazılı şekilde uygulama yapılması,
İskenderun 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.1996 tarih 1996/230 esas 1997/574 sayılı kararıyla tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,
Suç tarihindeki ekonomik koşullara, paranın satın alma gücüne ve yerleşik uygulamaya göre çalınan malların 2000 TL olan toplam değerinin normal yerine hafif kabulü; uygulamaya göre de; aynı kanunun 522/son maddesinin gözetilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
…Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Kırıkhan Asliye Ceza Mahkemesinin 16.05.2005 tarih 2004/190 esas 2005/198 sayılı kararıyla yakınana ait işyerinden hırsızlık suçunu işlediği iddasıyla dava açılıp beraat kararı verilen sanığın kardeşi M.K..hakkında Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30.01.2004 tarihli yetkisizlik kararında; M.K..’ın hırsızlık yaptıktan sonra yakınana ait malları evrakı tefrik edilen sanık İ..’in evine getirdiğinden bahsedildiği, sanık hakkında mahkumiyete konu bu davanın M.K.. hakkında verilen beraat kararı sonrası suç ihbarı üzerine açıldığı, yetkisizlik kararında tefrik edildiği anlaşılan evrakın sonucunun dosya kapsamından anlaşılamaması karşısında, öncelikle sanık hakkında Reyhanlı Cumhuriyet Başsavcılığınca tefrik edilen evrakın araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki vasfının tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,” isabetsizliğinden, 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.04.2012 gün ve 284399 sayı ile;
“Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesinin bozma kararının incelenmesinden, yerel mahkeme kararının eksik incelemeden dolayı bozulduğu, bozma sebebinin suçun sübutuna veya kabulüne ilişkin olmadığı anlaşılmaktadır.
…Hukuki bir kuralın hiç uygulanmaması veya yanlış uygulanması yasaya muhalefettir. Somut olayda yerel mahkeme maddi vakıaya ve dosya kapsamına uygun olmayan bir uygulama ile eksik ceza tayin etmiştir. Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin, bir başka nedenden dolayı yerel mahkemenin anılan kararının bozulmasına karar verirken, CMUK’nun 320/1 maddesi gereğince eleştiri konusu yapılan ancak bir bozma nedeni olan husus yönünden de, CMUK’nun 326/son maddesinin tatbik edilmesinin gözetilmesi gerektiğine işaret ederek bozma kararı vermesi gerekmektedir. Bir bozma nedeni hakkında eleştiri yapılarak başka bir nedenden dolayı hükmün bozulması halinde, hukuka aykırı olduğu bozma ilamındaki eleştiri ile sabit olan bir husus, mahkemesince hukuka uygunmuş gibi değerlendirilecek ve yapılacak uygulama ile sanık yararına hukuka aykırı bir durum doğması söz konusu olabilecektir. Yüksek Daire tarafından CMUK’nun 326/son maddesi işaret edilerek, lehe ve aleyhe tüm bozma nedenleri hakkında bozma kararı verilmiş olması halinde, yerel mahkemece hukuka uygun bir uygulama yapıldıktan sonra, CMUK’nun 326/son maddesi gereği sanığa verilen “ceza yönünden” uygulama yapılacaktır. Zira CMUK’nun 326/son maddesi, kazanılmış hakkı yalnızca ceza yönünden kabul etmiş, önceki kararla verilen ceza dışında kalan diğer hususlar kazanılmış hak konusu olarak görülmemiştir. Yüksek Daire tarafından tespit edilen hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmadığında, CMUK’nun 326/son maddesinde düzenlenen kazanılmış hakkın kapsamı da, sanıklar lehine hukuka aykırı olarak genişleyecektir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve bozma nedeni yapılan hususla birlikte, aleyhe temyiz olmadığı gerekçesiyle eleştiri konusu yapılan sebeplerin de ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla bozma nedeni yapılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Ceza Genel Kurulunca 10.07.2012 gün ve 650-1253 sayı ile, 6352 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca itiraz konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın gönderilmesi üzerine, CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.11.2012 gün ve 16901-19514 sayı ile; “30 günlük yasal süreden sonra yapılan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aleyhe olan 09.04.2012 tarihli itirazının reddine” karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairece eleştiri konusu yapılan hususların da kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla bozma nedeni yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin ise de öncelikle;
1-)Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının süresinde olup olmadığı,
2-)Süresinde olduğunun kabulü halinde;
a-Özel Dairece itirazın süre yönünden reddedilmiş olması nedeniyle öncelikle itiraz hakkında bir değerlendirme yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği,
b-Özel Dairece öncelikle değerlendirme yapılmasına gerek olmadığının kabulü halinde ise, Özel Dairece eleştiri konusu yapılan hususlara karşı itiraz yoluna gelinip gelinemeyeceği,
Belirlenmelidir.
Özel Daire ve Yargıtay C.Başsavcılığı kayıtlarına göre, Özel Dairenin 14.02.2012 gün ve 16794-2576 sayılı ilamının, Yargıtay C.Başsavcılığına 12.03.2012 tarihinde teslim edildiği, itiraz kanun yoluna ise 09.04.2012 tarihinde başvurulduğu ve bu nedenle sanık aleyhine olan itirazın CMK’nun 308. maddesi uyarınca 30 günlük kanuni süre içinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının süresinde olduğunun kabulünden sonra, Özel Dairece itirazın süre yönünden reddedilmiş olması nedeniyle öncelikle itiraz hakkında bir değerlendirme yapılması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir.
Olağanüstü kanun yolları arasında yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nun 308. maddesinde; “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz” şeklinde düzenlenmiş olup, 05.07.2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile;
“(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir” şeklinde iki fıkra eklenmek suretiyle madde son şeklini almıştır. 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna 6352 sayılı Kanunun 101. maddesi ile; “Ceza Muhakemesi Kanununun 308 inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır” şeklindeki geçici madde eklenmek suretiyle de kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Ceza Genel Kurulunda bulunan dosyaların da itiraz konusunda bir karar verilmek üzere Dairelere gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi 6352 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle birlikte göz önüne alındığında; Özel Daire kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildiğinde dosyanın itiraz konusunda bir karar verilmek üzere öncelikle Özel Daireye gönderilmesi gerekmekte olup, en kısa sürede itirazı inceleyecek olan Özel Dairenin itirazı yerinde gördüğü takdirde kararını düzeltmesi, aksi takdirde itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle itiraz konusunda bir karar verilmek üzere dosyayı Ceza Genel Kuruluna göndermesi gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Özel Dairenin 14.02.2012 gün ve 16794-2576 sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itiraz üzerine dosyanın gönderildiği Özel Dairece itiraz nedenlerinin yerinde olup olmadığı yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, aleyhe olan itirazın 30 günlük kanuni süreden sonra yapıldığı gerekçesiyle dosya Ceza Genel Kuruluna gönderilmiş olup, 5271 sayılı CMK’nun 6352 sayılı Kanunla değişik 308. maddesi uyarınca itiraz nedenlerinin yerinde görülüp görülmediği konusunda öncelikle Özel Dairece karar verilmesi gerektiğinden, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
İtirazın Özel Dairece incelenmesi gerektiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi ise; “6352 sayılı Kanunun 101. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Özel Daire tarafından, 1412 sayılı CMUK’nun 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik 308. maddesi uyarınca itirazın değerlendirilerek süresinde olmadığı gerekçesiyle yerinde görülmediği ve Ceza Genel Kuruluna gönderildiği anlaşıldığından, Ceza Genel Kurulunca itiraz hakkında karar verilmesi gerektiği, bu nedenle itirazın süresinde olduğu gerekçesiyle değerlendirme yapılmak üzere dosyanın tekrar Özel Daireye gönderilmesinin yasal dayanağı olmadığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
5271 sayılı CMK’nun 6352 sayılı Kanunla değişik 308. maddesi uyarınca, itiraz nedenlerinin yerinde olup olmadığı konusunda öncelikle karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.07.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.