Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/827 E. 2014/118 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/827
KARAR NO : 2014/118
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 11.10.2012
Sayısı : 196-188

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve bu amaçla kurulan örgüte üye olma suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, sanıkların yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-c-d-h, 35/2, 62 ve 53. maddeleri gereğince 5 yıl 5 ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı kanunun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve üye olma suçlarından ise beraatlarına ilişkin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.12.2009 gün ve 202-429 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.10.2011 gün ve 10616-43814 sayı ile;
“Sanıkların yüklenen suçları kurup yönettikleri ve üyesi olarak içinde bulundukları çıkar amaçlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işledikleri iddiasıyla özel yetkili ağır ceza mahkemesinde kamu davası açılmış ise de, yargılamaya konu diğer suçların örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmediği kabul edilerek örgüt kurmak ve yönetmek suçundan beraatına karar verilmiş olması karşısında, Ceza Genel Kurulunun 23.02.2010 gün ve 8-151 sayılı kararında belirtildiği gibi, doğal yargıç ilkesi, savunma hakkı, özel görevli mahkemenin görev alanının sınırlı oluşu dikkate alınarak, görevsizlik kararı verilip dosyanın genel görevli mahkemeye gönderilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise 11.10.2012 gün ve 196-188 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından bozma ilamından sonra verilen sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan açılan kamu davasında suçun sabit olmaması nedeni ile bu suçtan beraatlerine, araç suç niteliğinde bulunan, bağlantı nedeniyle CMK’nın 250. maddesi uyarınca kurulan ağır ceza mahkemesine düzenlenen iddianamede yer alan suçlardan cezalandırılmasına karar verilen olayda özel görevli ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçtan beraat kararı verdiği, görev alanına girmeyen suçlarından da yargılamayı sonuçlandırıp mahkumiyet kararı vermesinde, adalet dağıtımında istikrar ve çabukluk sağlanması, dava ekonomisi, davaların en hızlı ve doğru şekilde bitirilmesi ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda, usul ve yasaya aykırılık olmadığı yönündeki ilam dikkate alındığında yağma yönünden mahkememizin ilk ilamında direnilmesine karar verilmelidir” şeklindeki gerekçelerle önceki hükmünde direnmiştir.
Hükmün sanıklar müdafileri ile katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.12.2013 gün ve 369244 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; adam kaldırma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçlarından açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, özel görevli ağır ceza mahkemesi tarafından suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve üye olma suçundan beraat kararı verilmesi durumunda, diğer suçlar yönünden görevsizlik kararı ile dosyanın genel görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Özel Dairelerin görev yönünden bozma kararlarına direnilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 3. maddesi uyarınca mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Mahkemelerin görevi, suçun niteliği ya da sanığın sıfatıyla bağlantılı olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Aynı kanunun 4. maddesi uyarınca davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığını kovuşturma evresinin her aşamasında talep bulunmasa dahi dikkate alacak, taraflar da mahkemenin görevli olup olmadığını ileri sürebileceklerdir.
Ayrıntısına Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.04.2002 gün ve 114-238, 22.06.1999 gün ve 168-169, 15.10.1990 gün ve 210-234, 21.09.1987 gün ve 317-383, 30.06.1986 gün ve 211-380, 21.05.1985 gün ve 445-36 sayılı kararlarında yer verildiği üzere, CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 323. maddesinde, hükmün mahkemenin hukuka aykırı olarak kendisini görevli veya yetkili görmesinden dolayı bozulması halinde Yargıtay’ın aynı zamanda işi görevli mahkemeye göndereceği açıklanmak suretiyle göreve ilişkin bozulan hükümlere karşı mahkemelere direnme hakkı vermeyecek şekilde düzenleme yapılmıştır.
Özel Dairece hükmün, mahkemenin görevsiz ya da yetkisiz bulunması nedeniyle bozulması halinde, dosyanın doğrudan görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilecek, yargılamaya görevli ve yetkili mahkemede devam olunacaktır. Bu durumda kararı bozulan mahkeme, bozma sonrasında yargılama yapamayacağından ilk hükmünde direnme kararı da veremeyecektir. Dosyanın kararı bozulan mahkemeye gönderilmesi durumunda da yerel mahkemece önceki hükümde direnilmesi imkan dahilinde olmayacaktır. Aksi halde, dosya ilk hükmü veren mahkemeye gönderildiğinde direnilebilecek, görevli ve yetkili bulunduğu belirtilen mahkemeye gönderilmesi halinde ise direnilemeyecek ve eşitsizlik doğacak, bu durum kanun koyucunun amacına açıkça aykırı olacaktır. Bu nedenle, mahkemenin görevli bulunmaması nedeniyle yapılan bozma kararlarına karşı yerel mahkemelerin direnme hakkı olmayıp, bozmaya uymaları zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Özel Dairenin görev yönünden bozmaya ilişkin ilamına uyularak görevsizlik kararı ile dosyanın genel görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekirken, yerel mahkemece önceki hükmünde ısrar edilmesi kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtayın görev yönünden yapmış oldukları bozma kararlarına direnilmesi mümkün olmadığından yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle bu nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.10.2012 gün ve 196-188 sayılı direnme hükmünün Yargıtayın görev yönünden yapmış olduğu bozma kararlarına direnilmesinin mümkün olmaması nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.03.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.