YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/809
KARAR NO : 2015/50
KARAR TARİHİ : 17.03.2015
Nitelikli yağma suçundan sanık C.. D..’ın 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-c, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba ilişkin, Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.04.2010 gün ve 368-105 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 18.12.2012 gün ve 20807-24282 sayı ile;
“1-Sanığa ek savunma hakkı tanınmadan iddianamede belirtilmeyen 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca uygulama yapılarak, 5271 sayılı CMK’nun 226/1. maddesine muhalefet edilerek savunma hakkının kısıtlanması,
2-5271 sayılı CMK’nun 235. maddesinde müştekinin beyanının alınmasının zorunlu görüldüğü hallerde adresinin yanlışlığı, eksikliği, adres değişikliğini bildirmemesi durumunda bile mutlaka adresinin araştırılarak müştekinin dinlenilmesi gerektiği belirtilmiş, aynı Kanunun 236. maddesinde mağdurun tanık olarak dinlenilmesi düzenlenmiş, 210. maddesinde ise, olayın delilinin bir tek tanığın açıklamasından ibaret olduğu hallerde bu tanığın mutlaka duruşmada dinlenilmesi, soruşturma aşamasında alınan ifadelerinin duruşmada okunulmasıyla yetinilmemesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmakla; bu husus gözetilmeden eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi ise 14.03.2013 gün ve 35-74 sayı ile; mahkeme üyelerinden İ.T.’in “bozma ilamında belirtilen eksik hususlar giderildikten sonra hüküm kurulması gerektiği” yönündeki karşı oyuyla ve oyçokluğuyla önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 07.12.2013 gün ve 118961 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairece hükmün “sanığa ek savunma hakkı verilmeden 5237 sayılı TCK hükümlerinin uygulanması ve aynı zamanda olayın tek tanığı olan müşteki duruşmada dinlenilmeden soruşturma aşamasında alınan ifadesinin okunulmasıyla yetinilerek eksik araştırmayla hüküm kurulması” gerekçeleriyle bozulmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkemece direnme kararı verilirken usulüne uygun şekilde oylama yapılıp yapılmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nun 188, 224 ve 229. maddelerinde karar ve hükümlerin verilmesini sağlamaya yönelik “duruşmada hazır bulunacaklar”, “karar ve hükümlerde gerekli oy sayısı” ve “oyların toplanması” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup 229. maddenin 2. fıkrası uyarınca toplu mahkemelerde hüküm kurulması sırasında ortaya çıkan herhangi bir konu veya sorunun öncelikle çözülmesi ve sonraki aşamada son (nihai) kararın verilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı üzere, soruşturmanın genişletilmesi CMK’nun 229/2. maddesinde yazılı sorunlardan olup bu yöndeki oylar, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca kendisine yakın olan oya ilâve edilebilecek, davayı sonuçlandırıcı oylardan değildir. Bu nedenle soruşturmanın genişletilmesine ilişkin görüş, “ön sorun” olarak öncelikle oylanmalı, oylama sonucunda bu konudaki oylar azınlıkta kalmış ise, azınlık oyunu oluşturan üyelerin de katılımı ile davanın esası hakkında nihai (sonuçlandırıcı) oylama yapılmalıdır.
İncelenen dosyada, hükmün esasını oluşturan ve sanık müdafiinin yüzüne karşı tefhim edilen kısa kararda kullanılan karşı oy, niteliği itibariyle soruşturmanın genişletilmesine yönelik olup, adı geçen hâkimin işin esası hakkında görüşünü açıklayacak şekilde oy kullanmadığı, bu suretle CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılmak suretiyle usulüne uygun bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle saptanan bu usuli nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 14.03.2013 gün ve 35-74 sayılı direnme hükmünün, CMK’nun 229/2. maddesine aykırı davranılarak usulüne uygun oylama yapılmadan hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.