Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/766 E. 2015/61 K. 24.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/766
KARAR NO : 2015/61
KARAR TARİHİ : 24.03.2015

Davacı vekilinin, müvekkiline ait araca haksız olarak el konulması nedeniyle 13.147 Lira ardiye bedeli ile 1.000 Lira maddi ve 1.000 Lira manevi tazminatın davalıdan tahsiline yönelik talebinin, davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle reddine ilişkin, Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20.02.2006 gün ve 685-52 sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 02.04.2007 gün ve 6027-4267 sayı ile;
“…5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ‘Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat’ başlıklı yedinci bölümünün 141. maddesinde tazminat istemi ve 141. maddesinin 1. fıkrasının j bendinde ise ‘Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, kişiler maddi ve manevi her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler’ şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Yine aynı Yasanın 142/2. fıkrasında ise istemin Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanacağı ifade edilmiştir.
Mahkemece, davanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekeceğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın yargı yolu bakımından reddi usul ve yasaya uygun düşmediği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyan Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 05.07.2007 gün ve 286-361 sayılı görevsizlik kararıyla dosyanın gönderildiği Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince 14.11.2008 gün ve 298-336 sayı ile, yetkisizlik kararı verilerek dosya davacının ikametgah mahkemesi olan Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesince ise 09.09.2009 gün ve 139-108 sayı ile, tazminat talebinin kısmen kabulü ile 14.147 Lira maddi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 05.06.2012 gün ve 13169-14178 sayı ile;
“Davacının aracına 01.05.1998-01.09.2005 tarihleri arasında haksız el konulmasından dolayı 5271 sayılı CMK’nun 141. ve devamı maddeleri gereğince tazminat davası açtığı anlaşılmakla; davacı hakkında Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 150-143 sayılı kararıyla toplu kaçakçılık suçundan beraat kararı ve kararın kesinleşmesiyle de aracın davacıya iadesine karar verildiği, hükmün temyizinde Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 02.05.2005 tarihli kararı ile kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ve suça konu aracın davacıya iadesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 5320 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince 5271 sayılı Kanunun 141. maddesinin 01.06.2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce yapılan işlemlere ilişkin tazminat davalarının genel hükümlere göre görülmesi gerektiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi ise 07.11.2012 gün ve 93-109 sayı ile;
“Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararı usul ve yasaya uygun gözükmekle birlikte davanın ilk açıldığı Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin karanın temyizi sonucu Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 6027-4267 sayılı ilamı ile davaya Ağır Ceza Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesi ile kararın bozulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda ortada birbiriyle çelişen iki Yargıtay kararı mevcuttur. Sorun iki kararın birisinin Yargıtay Ceza Dairesinin diğerinin Yargıtay Hukuk Dairesine ait olmasıdır. Öncelikle Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararına uyulması halinde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin önceki kararı da gözönüne alınarak davacının tekrar Hukuk Mahkemesinde dava açıp zararının tazmin ettirmesi mümkün olamayacaktır. Bu durum kişilerin ve toplumun adalete ve yargıya olan güvenini ciddi manada sarsacaktır. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin kararının kanuna daha uygun olduğu düşünülmekle birlikte Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu konuda bir karar çıkması halinde Genel Kurul Kararının Yargatay Hukuk Dairesi Kararından daha üstün olacağı ve bu konuda Genel Kurulda 12. Ceza Dairesinin kararı doğrultusunda bir karar çıktığı takdirde bu karara istinaden davacının Hukuk Mahkemelerinde zararını tazmin etmesini mümkün olabileceği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 16.11.2013 gün ve 23965 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; davacı lehine 5271 sayılı CMK’nun 141/1-j maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi durumunda ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece ilk hüküm, tazminat talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmuş, yerel mahkemece önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle direnme kararı verilmiştir. Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu yeni ve değişik gerekçelerin doğrudan ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün olmadığından, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.11.2012 gün ve 93-109 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.