Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/737 E. 2014/144 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/737
KARAR NO : 2014/144
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 16.06.2010
Sayısı : 215-399

Petrol kaçakçılığı suçundan sanığın 5015 sayılı Kanunun Ek 5/1, 5237 sayılı TCK’nun 62 ve 53. maddeleri gereğince iki yıl altı ay hapis ve 2.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.06.2010 gün ve 215-399 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkemece 14.12.2010 gün ve 215-399 sayı ile, süresinden sonra olduğundan bahisle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Temyiz isteminin reddi kararının da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince 15.04.2013 gün ve 29698-8776 sayı ile;
“Temyiz talebinin reddine dair yerel mahkemenin 14.12.2010 gün ve 215-399 sayılı ek kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, sanık müdafiinin temyiz itirazının reddiyle, redde dair hükmün onanmasına” oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Daire Üyeleri S. Çilesiz ve …; “Kararın tefhim bölümünde ‘tefhim tebliğ’den itibaren yedi gün içerisinde denilmek suretiyle sanığın kararın tebliğini bekleyeceği gözetilerek tefhimdeki yanılgıdan dolayı temyiz süresinde olduğu kabul edilip dosyanın esastan incelenmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.06.2013 gün ve 32772 sayı ile;
“Yerel mahkeme hükmünde; sanığın yüzüne karşı, müdahil vekilinin yokluğunda, tebliğ tefhimden itibaren yedi gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiğinin belirtildiği ve gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmediği, yasa yolu açıklamasında hükmün yoklukta ve yüze karşı verilenler açısından başvuru süresinin ne zaman başlayacağının ayrı ayrı tefhim veya tebliği belirtilmemesi nedeniyle sanığın yasa yoluna başvuru hususunda yanıltıldığı, CMK’nun 40. maddesi uyarınca bu hususun eski hale getirme nedeni sayıldığı anlaşıldığından, hükümden sonra müdafilik görevini üstlenen sanık vekilinin öğrenme üzerine verdiği temyiz dilekçesinin süresi içinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire ret kararının onanması kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK’nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 12.09.2013 gün ve 11387-18028 sayı ile, oyçokluğuyla itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın yüzüne karşı tefhim olunan hükümde gösterilen kanun yolu bildiriminin yanılgıya yol açıp açmadığı ve buna bağlı olarak müdafiinin temyizinin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın hazır bulunduğu oturumda tefhim olunan hükmün kanun yolu bildiriminin; “…sanığın yüzüne karşı, müdahil vekilinin yokluğunda, tebliğ-tefhimden itibaren yedi gün içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere” şeklinde gösterildiği, gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilmediği ve kesinleştirilip infazına başlandığı, sanığın, hükmün kesinleşme tarihinden sonra görevlendirdiği müdafii tarafından hükmün temyiz edildiği ve dilekçesinde; “sanığın okuryazar olmadığını, Türkçe’yi yeterince bilmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını, yüzüne okunan kararın ne olduğunu bilmediğini, daha sonra mahiyetini anladığını haliyle süresinde temyiz edilmediğini” belirttiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 310. maddesinde, yüze karşı verilen kararlarda temyiz isteminin hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içerisinde hükmü veren mahkemeye verilecek dilekçe ya da zabıt kâtibine yapılacak beyanla olacağı, bu takdirde beyanının tutanağa geçirilip hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda ise temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiştir.
5271 sayılı CMK’nun 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde ise, hüküm ve kararlarda başvurulacak kanun yolu, başvurunun yapılacağı merci, başvuru yöntemi ve süresinin hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak biçimde açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükme aykırılık, aynı kanunun 40. maddesi gereği eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildirimdeki temel amaç, süjelerin başvuru haklarını etkin biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni olabilecek husus, eksik ya da hatalı kanun yolu bildirimi nedeniyle hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece hükmün açıklandığı tarihte müdafii bulunmayan sanığın yüzüne karşı verilen hükümde kanun yolu bildirimi; “sanığın yüzüne karşı, müdahil kurum vekilinin yokluğunda, tebliğ-tefhimden itibaren yedi gün içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere” şeklinde yapılmış olup, temyiz süresinin başlangıcının tebliğden itibaren mi, yoksa tefhimden itibaren mi başlayacağı konusunda tereddüde yol açılmıştır.
Bu nedenle, yerel mahkemece tefhim edilen kararda gösterilen kanun yolu bildiriminde olması gereken temyiz süresinin başlangıcının tereddüde yer vermeyecek şekilde yazılmaması CMK’nun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni olup, sanık müdafiinin kanuni süreden sonra verdiği dilekçesinin eski hale getirme talebi mahiyetinde bulunduğu kabul edilerek, yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılıp, temyiz incelemesinin yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire ret kararının onanması kararı ile yerel mahkemenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına, temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 15.04.2013 gün ve 29698-8776 sayılı ret kararının onanması kararı ile Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesinin 14.12.2010 gün ve 215-399 sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, temyiz incelemesi yapılması amacıyla Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2014 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.