Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/67 E. 2014/110 K. 04.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/67
KARAR NO : 2014/110
KARAR TARİHİ : 04.03.2014

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 19.10.2011
Sayısı : 105-154

Silahlı terör örgütünün sair efradı olma suçundan sanık …’ın lehe kabul edilen 5237 sayılı TCK’nun 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 62, 53 ve 58/9. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2007 gün ve 309-203 sayılı hükmün, sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.03.2011 gün ve 5158-1768 sayı ile;
“Örgütle irtibata geçtiği belirlenemeyen sanığın, örgütün dağ kadrosuna eleman göndermekten ibaret eyleminin, 765 sayılı TCK’nun 169. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece ise 19.10.2011 gün ve 105-154 sayı ile;
“…Silahlı terör örgütünün dağ kadrosuna eleman yollamak şeklindeki eylemin ancak belli aşamalardan geçmek ve gizlilik kurallarına uyulmak suretiyle gerçekleştirilebileceği, terör örgütünün terör faaliyetlerinin devamı bakımından silahlı dağ kadrosuna eleman temininin birincil önem taşıdığı, sanığın böyle bir organizasyona dayalı faaliyeti salt terör örgütüne yardım amacıyla yapmasının fiilin ağırlığı ve ortaya çıkması halindeki sonuçları dikkate alındığında mümkün görülemeyeceği, ayrıca sanığın dosyaya yansıyan ve İstanbul’da örgüt amaçları doğrultusunda yapılan korsan gösterilere katılması da dikkate alındığında mahkemece kabul edilen silahlı terör örgütüne üyeliğinin süreklilik arz ettiği” gerekçesiyle direnilerek, sanığın ilk hükümdeki gibi cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 14.09.2012 gün ve 42870 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; silahlı terör örgütünün dağ kadrosuna eleman gönderen sanığın, eyleminin vasıflandırılmasına ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’ın bir korsan gösteri öncesinde tanıştığı Orhan Ekinci’yi silahlı terör örgütü PKK/KADEK’in dağ kadrosuna katılmaya ikna ettiği, Orhan Ekinci’yi 14.11.2003 tarihinde İstanbul Esenler Otogarından Mardin ili Midyat ilçesine giden ve saat 13.00′ te kalkan otobüse bindirdiği, otobüs biletinin parasının Orhan tarafından ödendiği, sanığın Orhan’a Midyat’ta kendisini bir kişinin karşılayacağını söylediği, 15.11.2003 günü saat 12.30 sıralarında Midyat’a varan Orhan’ı sanığın kurduğu irtibat sonucu Zübeyir Atuğ isimli kişinin karşılayıp evine götürdüğü, bir süre sonra emniyet görevlilerinin bu eve gelmesi üzerine Orhan’ın kaçmaya başladığı, ancak kovalama sonucu yakalandığı, Orhan’ın 15.11.2003 tarihinde kollukta yaptırılan fotoğraf teşhisinde sanık …’i teşhis ettiği, sanık …’in 27.10.2004 tarihinde İstanbul’da yol aramasında yakalandığı,
Orhan Ekinci’nin kolluk, savcılık ve sorguda özetle; İstanbul Şişli’de yapılacak olan 1 Eylül 2003 Dünya Barış Günü etkinliğine katılmadan önce sanıkla İstanbul ili Küçükçekmece ilçesi Kanarya mahallesinde bulunan bir parkta tanıştığını, birlikte Şişli’deki mitinge katıldıklarını, “biji apo” sloganları attıklarını, bir hafta sonra Dehap isimli partinin Güngören ilçesinde bulunan binasında buluştuklarını, sanığın kendisini PKK’nın dağ kadrosuna katılmaya ikna ettiğini, maddi durumu kötü olduğu ve geçinmekte zorlandığı için örgüte katılmaya karar verdiğini, sanığın kendisini 14 Kasım 2003 tarihinde İstanbul Esenler otogarından yolcu ettiğini, ertesi günü varacağı Mardin ili Midyat ilçesinde otobüs firmasının yazıhanesinin önünden alınacağını söylediğini, otobüs biletini kendi parasıyla aldığını, 15.11.2003 günü saat 11.30 sıralarında Midyat’a vardığını, Zübeyir Atuğ isimli kişinin kendisini saat 13.30’da aldığını, sanığın kendisini bir kişinin alacağını söylediği ancak isminden sözetmediğini, kendisinin örgüte nasıl ve ne şekilde katılacağını bilmediğini, sanığın talimatıyla Midyat’a geldiğini ve örgütün kendisinden istediklerini yapacağını beyan ettiği, mahkemede ise bu ifadelerini kabul etmeyerek sanığı tanımadığını dile getirdiği,
Orhan Ekinci ve Zübeyir Atuğ’un Diyarbakır 2. Nolu DGM’nin 30.03.2004 gün ve 258-108 sayılı kararıyla beraatlerine karar verildiği,
Sabıkası bulunmayan sanığın tüm aşamalarda Orhan’ı tanımadığını beyan ederek suçlamaları kabul etmediği,
Anlaşılmaktadır.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nun 168. maddesinde yer alan; “Her kim, 125, 131, 146, 147, 149 ve 156 ncı maddelerde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet ve çete teşkil eder yahut böyle bir cemiyet ve çetede amirliği ve kumandayı ve hususi bir vazifeyi haiz olursa onbeş seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasına mahküm olur.
Cemiyet ve çetenin sair efradı on yıldan onbeş yıla kadar ağır hapisle cezalandırılır” şeklindeki düzenlemenin birinci fıkrasında, kanunun 125, 131, 146, 147, 149 ve 156. maddelerinde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet ve çete oluşturmak veya böyle bir cemiyet ve çetede amirlik, yöneticilik ve hususi bir vazife üstlenmek eylemleri yaptırıma bağlanmıştır. Silahlı cemiyet ve çetenin sair efradı olmanın cezai müeyyidesi de maddenin 2. fıkrasında düzenlenmiş olup, birçok yargısal kararda vurgulandığı üzere; silahlı cemiyet ve çetede amirlik, yöneticilik ve hususi bir görev almayan, çeteye basit şekilde katılan, ulaşılmak istenen amaca ait konularda irade birliği içinde olan, çeteye katılırken çetenin niteliğini bilen ve çetenin ulaşmak istediği amacı kendi amacına uygun görenler ise cemiyet ve çetenin sair efradıdır.
Silahlı cemiyet ve çeteye yardım suçu ise 765 sayılı TCK’nun 169. maddesinde; “64 ve 65 inci maddelerde beyan olunan hal haricinde her kim, böyle bir cemiyete ve çeteye hal ve sıfatlarını bilerek barınacak yer gösterir veya yardım eder yahut erzak veya esliha ve cephane veya elbise tedarik …ederse üç seneden beş seneye kadar ağır hapis ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninde yer alan; “eder veya her ne suretle olursa olsun hareketlerini teshil” ibaresi, suç tarihinden önce 30.07.2003 tarih ve 4963 sayılı Kanunun 2. maddesiyle metinden çıkarılmıştır.
TCK’nun 169. maddesinde, 765 sayılı TCK’nun 64 ve 65. maddelerinde öngörülen iştirak halleri dışında, aynı kanunun 168. maddesinde sayılan suçları işlemek amacıyla oluşturulan silahlı çeteye, seçimlik olarak sayılmış özel yardım halleri suç olarak düzenlenmiştir. Bu suçun oluşması için failin, 168. maddede nitelikleri belirtilen silahlı cemiyet ve çete mensuplarının eylemlerine iştirak etmeksizin, onların hal ve sıfatlarını bilerek barınacak yer göstermesi veya yardım etmesi, yahut erzak, silah, cephane veya giysi temin etmesi gerekmektedir. Suçun oluşması için silahlı çeteye, silahlı çete mensuplarının hal ve sıfatlarını bilerek ve isteyerek yardım edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde Orhan Ekinci adlı kişiyi PKK/Kongragel silahlı terör örgütünün dağ kadrosuna katılması için teşvik eden ve dağ kadrosuna gitmesi için İstanbul ilinden Mardin ili Midyat ilçesine göndererek orada bir kişi tarafından karşılanmasını sağlayan sanığın eylemi, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olarak veya bu keyfiyeti ortaya koyacak bir organizasyon kapsamında yaptığının belirlenememesi nedeniyle, 765 sayılı TCK’nun 169. maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle, yerel mahkeme direnme hükmünde isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan yerel mahkeme hükmünün, Ceza Genel Kurulunca tespit edilen suç niteliği dikkate alınarak zamanaşımı yönünden de değerlendirilmesi zorunluluğu doğmuştur. Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken, dava zamanaşımının gerçekleştiğinin belirlenmesi durumunda kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekmektedir. İnceleme konusu yapılan olayda, sanığın yukarıda açıklanan ve Ceza Genel Kurulunca, 765 sayılı TCK’nun 3 seneden 5 seneye kadar ağır hapis cezasının öngörüldüğü 169. maddesi kapsamında kabul edilen eylemine ilişkin olarak, zamanaşımı yönünden lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca suçun işlendiği 15.11.2003 tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık olağanüstü zamanaşımı direnme hükmünün verilmesinden önce 15.05.2011’de gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün suç vasfının hatalı olarak belirlenmesi ve belirlenen yeni suç vasfı gözönüne alındığında dava zamanaşımının hüküm tarihinden önce gerçekleştiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; “Sanığın eyleminin silahlı terör örgütünün sair efradı olmak suçunu oluşturduğu, bu nedenle usul ve kanuna uygun bulunan direnme hükmünün onanması gerektiği” düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.10.2011 gün ve 105-154 sayılı direnme hükmünün, suç vasfının hatalı belirlenmesi ve belirlenen yeni suç vasfına göre hüküm tarihinden önce dava zamanaşımının gerçekleştiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında silahlı terör örgütünün sair efradı olma suçundan açılan kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.03.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.