Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/63 E. 2014/145 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/63
KARAR NO : 2014/145
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 17.12.2008
Sayısı : 307-502

2313 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık …’un aynı kanunun 23/5. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 5237 sayılı TCK’nun 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin, Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.2008 gün ve 307-502 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 18680-1459 sayı ile;
“Sanığın, izinsiz hint keneviri ekme suçundan mahkûmiyetine ilişkin kuşku sınırlarını aşan, yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraati yerine, yeterli olmayan gerekçeyle mahkûmiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.04.2012 gün ve 47828 sayı ile;
“12.09.2008 tarihli olay yakalama ve el koyma tutanağı kapsamına göre, Ceyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Grup Amirliği görevlilerince yapılan istihbari çalışmalarda, Yeni Adana Seyahat firmasında muavin olarak çalıştığı tesbit edilen…. İlgün isimli şahsın Ceyhan’dan batı illerine yüklü miktarda esrar maddesi götüreceği bilgileri alınması üzerine şahıs Ceyhan Otogarında takibe alındığı, bir süre sonra sanığın sevk ve idaresindeki….plakalı araçla otogara gelerek bu şahısla buluştuğu, birlikte PTT Müdürlüğüne gittikleri,…. İlgün’ün vezneden para çektiği ve beraber Adana istikametine hareket ettikleri görülerek araç izlenmeye başlandığı, Yılankale Yolu kavşağında durarak araçtan inen sanığın aracın arka koltuğunun altından aldığı bir poşeti…. İlgün’e verdiği sırada yapılan operasyonla her iki şahsın yakalandığı, sanığın araçtan çıkardığı koli bandı ile sarılmış poşette 800 gr kubar esrar maddesi bulunduğu tespit edilmiştir.
Sanığın olay tutanağına geçirilen şifahi beyanında, sözkonusu esrarı ekmiş olduğu kenevir bitkisinden elde ettiğini, kenevire ait bitki kırıntılarını ise Ceyhan Cezaevinin ilerisinde yol kenarına bıraktığını belirtmesi üzerine refakate alınarak söylediği yere intikal edilmiş ve gösterdiği yerde daralı 90 gr hint keneviri bitkisi kırıntısı bulunmuştur.
Sanık susma hakkını kullanarak zabıtada ifade vermemiş, Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda alınan 13.09.2008 tarihli ifadesinde, içici olduğunu, esrarı polislere gösterdiği yerde cezaevinin yan tarafında ektiği 5-6 kökten elde ettiğini belirterek suçu ikrar etmiş, Sulh Ceza Mahkemesinde alınan aynı tarihli ifadesinde ise esrar maddesini cezaevinin yan tarafında bulunan arkadaşına ait tarlada daha önce tesadüfen gördüğü 5-6 kökten elde ettiğini, daha önceden aynı suçtan sabıkası bulunduğunu, ancak ekme işini bıraktığını beyan etmiştir.
Uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanık hakkındaki soruşturma evrakı ayrılarak 2313 sayılı Yasaya aykırılık suçundan ayrıca cezalandırılması istemiyle bu dava açılmıştır.
Sanık mahkemedeki 17.12.2008 tarihli savunmasında, suçlamayı kabul etmeyerek, arkadaşının fıstık tarlasının sulamasını yaparken rastgele bulduğu kenevir bitkilerinden toplayarak esrar elde ettiğini, kenevir ekmediğini ifade etmiştir.
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre;
Sanık …,…. İlgün isimli şahsa kubar esrar maddesi satarken yakalanmış, söz konusu esrarı elde ettiği hint kenevirlerini ektiği yeri görevlilere göstermiş, gösterdiği yerde hint keneviri bitki kırıntıları elde edilmiştir.
Sanık, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda alınan ifadesinde suçu ikrar etmiştir.
Uyuşturucu maddelerden esrar ham maddesi olan hint kenevirinin doğada kendiliğinden yetişmesi sözkonusu olmayıp, öncelikle tohumunun ekilmesi, bakımının yapılması, sulanması, erkek bitkilerin ayıklanması gerekir. Sanığın yargılama aşamasındaki savunmasında belirttiği şekilde fıstık tarlasında tesadüfen ya da rast gele kenevir bitkisi bulunması mümkün değildir.
Sanığın daha önce de uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan yargılandığı ve mahkumiyetine karar verilen Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/108-200 esas, karar sayılı dosyasında da kenevir bitkisi ektiğini beyan ettiği nazara alındığında bu işi meslek edindiği ve savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu açıktır.
Dosyada, sanığın mahkumiyeti için yeterli deliller mevcut olup, yerel mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı düşünülmektedir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 05.12.2012 gün ve 19410-18027 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın esrar elde etmek amacıyla hint keneviri ekme suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
12.09.2008 tarihli olay, yakalama ve el koyma tutanağında; Ceyhan Emniyet Müdürlü- ğünce yapılan istihbarı çalışmalar sırasında bir otobüs firmasında muavin olarak çalışan…. İlgün isimli şahsın batı illerine yüklü miktarda uyuşturucu madde nakledeceğinin öğrenilmesi üzerine nöbetçi Cumhuriyet savcısının yazılı talimatı üzerine gerekli tedbirlerin alındığı,…. İlgün’ün saat 13.00 sıralarında sanık ile otogar önünde buluştuğu, sanığa ait araçla birlikte postane istikametine gittikleri, sanığın aracı postane önünde park ettiği,….’in postaneden para çekip araca bindiği, sanığın aracı hareket ettirerek Adana istikametine doğru yöneldiği, Yılankale Kavşağına geldiklerinde her iki şahsın araçtan indiği, sanığın aracın bagajından çıkarttığı kırmızı renkli bir poşeti….’e verdiğinin görülmesi üzerine kolluk görevlilerinin harekete geçerek şahısları yakaladığı, sanığın araçtan çıkarmış olduğu kırmızı renkli poşet içerisinde daralı ağırlığı yaklaşık 800 gram kubar esrar maddesinin ele geçirildiği,
2313 sayılı Kanuna muhalefet suçundan yapılan soruşturmanın uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan soruşturmadan tefrik edildiği,
Uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan soruşturma neticesinde sanıklar … ve…. İlgün’ün 5237 sayılı TCK’nun 188/3. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesince 10.02.2009 gün ve 338-40 sayı ile sanık …’un 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 2.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, sanık hakkında TCK’nun 58. maddesinin uygulanmasına, sanık…. İlgün’ün 5237 sayılı TCK’nun 188/3, 192/3, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 1.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 11.12.2013 gün ve 8454-11283 sayı ile hükmedilen para cezasının Türk Lirasına dönüştürülmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
İnceleme konusu 2313 sayılı Kanuna muhalefet suçundan ise sanık hakkında Ceyhan 3. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
12.09.2008 tarihli olay yakalama ve el koyma tutanağının uyuşmazlıkla ilgili bölümünün “şüpheli şahıslardan…. İlgin bahse konu esrar maddesine 500 Lira para karşılığında … isimli şahıstan satın aldığını, parasını mal tesliminde vereceğini, parayı vermeden yakalandığını beyan etmiş, … isimli şahıs söz konusu esrarı ekmiş olduğu kenevir bitkisinden elde ettiğini, kenevir bitkisine ait kırıntıların ise Ceyhan Cezaevi Müdürlüğü ilerisine yol kenarına bıraktığını beyan etmesi üzerine, … isimli şahıs refakate alınarak Ceyhan Cezaevi Müdürlüğü ilerisinde yol kenarına intikal edilmiş, şahsın göstermiş olduğu yerden daralı 90 gram kenevir bitkisine ait kırıntılar bulunarak el konulmuştur” şeklinde olduğu,
Adana Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünün 10.10.2008 gün ve 2894 sayılı raporuna göre; araçta ele geçen ve (1) ile numaralandırılan poşet içindeki maddenin kenevir bitkisi olup, elde edilebilecek esrar maddesinin 211,8 gram, sanığın yer göstermesi sonucu ele geçen ve (2) ile numaralandırılan poşet içindeki kenevir bitkisinden elde edilebilecek esrar maddesinin 32,8 gram olduğu,
Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesinin 3.11.2008 gün ve 4652 sayılı raporuna göre; sanığın kan ve idrarında uyutucu, uyuşturucu maddelerin bulunmadığı, inceleme dışı ve esrar maddesinin alıcısı olduğu anlaşılan…. İlgün’ün idrarında THC (esrar) bulunduğu,
Sanığın soruşturma aşamasında kollukta; susma hakkını kullandığı,
Cumhuriyet savcılığında; suçlamayı kabul etmediğini, kimseye bir şey satmadığını, uyuşturucu kullandığını, araçta bulunan esrar maddesinin kendisine ait olduğunu, içmek için yanında bulundurduğunu, kimseye uyuşturucu satmadığını, esrar maddesini polislere gösterdiği yerde ektiğini, toplam 5-6 kök olduğunu, bu yerin cezaevinin yakınlarında bulunduğunu, gösterdiği yerde esrar kırıntıları tespit edildiğini,
Sorguda; kimseye esrar satmadığı gibi kimseden de para almadığını, esrar kullandığını, araçta bulunan esrarın kendisine ait olduğunu, esrar maddesini cezaevinin yan tarafında bulunan ve bir arkadaşına ait tarlada daha önce tesadüfen gördüğü 5-6 kökten elde ettiğini,
Duruşmada; suçlamayı kabul etmediğini, arkadaşının fıstık tarlasında sulama yaparken görmüş olduğu kenevir bitkilerini topladığını, kuruması için tarlanın kenarına bıraktığını, olay günü elemek suretiyle esrar elde ettiğini, kesinlikle kenevir ekmediğini ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunun 3. maddesi;
“Münhasıran esrar yapmak için kenevir ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı yasaktır”,
23. maddesi ise;
“Lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının iznine tabidir. Bakanlık, bu gibi amaçlarla kenevir ekimi yapılacak yerleri tespit, ilan ve üretimini kontrol eder. Bu hususlara ait uygulama esasları, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmelikte belirlenir.
Her ne maksatla olursa olsun izinsiz olarak kenevir yetiştirmek yasaktır. İzinsiz yetiştirilen kenevir bitkisi, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı teşkilatında görevli ziraat mühendislerinin, bunların bulunmadığı yerlerde ziraat teknisyenlerinin vereceği rapor üzerine mahallin en büyük mülki amirinin emriyle zabıta tarafından imha edilir veya ettirilir.
İmhada kullanılacak araç ve gereçler, Jandarma Genel Komutanlığı bütçesine konulacak ödenekten sağlanır. İmha dolayısıyla ortaya çıkan masraf, sonradan izinsiz ekim yapanlardan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edilir.
İzin belgesi almadan ya da izin belgesi almasına rağmen bilerek belgesinde belirtilen alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı yerden başka yerde kenevir ekimi yapan kişi, elli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
Münhasıran esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi bir yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu madde kapsamında ekim yapma ibaresinden, tohumun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadarki süreç anlaşılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanunun 3. maddesinde münhasıran esrar elde etmek için kenevir ekilmesi ve her ne şekilde olursa olsun esrarın ihzar, ithal, ihraç ve satışı yasaklanmıştır. 23. maddeye göre lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir ekimi, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlanmış ve bu hususlara ait uygulama esaslarının Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiş, her ne maksatla olursa olsun izinsiz olarak kenevir yetiştirmek yasaklanmıştır. Kenevir ekim bölgelerinde izin belgesi almadan veya izin belgesi almasına rağmen belgesinde belirtilen alandan fazla yerde veya izin belgesinde kayıtlı yerden başka yerde ekim yapanlar hakkında para cezasına hükmoluna- cağı düzenlenmiştir. Lif tohum ve benzeri amaçlarla kenevir ekimine sadece ekim bölgesinde izin verilmiş, yönetmelikle belirlenen bölgeler dışında kenevir ekimi yasaklanmıştır. Kanunda bu bölgelerdeki ekilen alanlardan bitkilerin sökülmesi ve imhası ve doğan zararın ekimi yapanlardan tahsili düzenlenmiştir
Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekiminde ise; ekim yapılan yerin izin verilen bölgelerden olup olmamasının önemi yoktur. Bu amaçla ekim yapmak mutlak olarak yasaklanmış ve suç olarak düzenlenmiştir. Kenevir ekiminin esrar elde etmeye yönelik olup olmadığının tespiti için failin kastının belirlenmesi gerekmektedir. Kast failin iç dünyası ile ilgili olduğundan, kastın neye yönelik olduğunun belirlenmesi ancak dışa yansıyan failin olay öncesi, sonrası ve olay sırasındaki davranışları dikkate alınarak mümkün olabilecektir.
Kenevir ekme, kenevir tohumunun toprağa ekilmesinden ürünün hasadına kadar geçen süreç olarak tanımlandığından, kenevir bitkisinin hasadı yapıldıktan sonra, diğer bir anlatımla bitkiler toplandıktan sonra kenevir ekme suçunun yanında, elde edilen delillere göre TCK’nun 188/3 veya 191. maddesinde düzenlenen suçlar oluşabilecektir. Buna göre esrar elde etmek için kasten kenevir tohumunu toprağa ekenler veya ekilmiş kenevir bitkilerinin bakımını yapanlar ve bu eylemlere iştirak edenler 2313 sayılı Kanunun 23/5. maddesi uyarınca cezalandırılacaktır. Ancak failin bu suçtan cezalandırılabilmesi için eylemleri gerçekleştirdiğinin kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan ceza yargılamasında, somut olaya münhasır kanıtlardan birisi de “beyan” delilidir. Beyan; tanığa, sanığa veya sanığın dışındaki birisine ait olabilir. Sanığın isnat bakımından önemli görülen olayları beyanıyla kabul etmesi şeklinde tanımlanabilecek olan ikrar; eylem hakkında en çok bilgisi bulunanın beyanı olması, soruşturmayı esaslı surette kolaylaştırması, özgür iradeyle verilip gerçeğe de uygun olduğunun belirlenmesi halinde hakimin vicdani kanaatinin oluşumunda olumlu katkısının bulunması itibarıyla önemli bir sübut vasıtasıdır.
Buna göre, vicdani delil sisteminin geçerli olduğu ceza muhakemesi hukukumuzda, özgür iradeye dayalı olan ikrarın da, dosyada varlığını koruyan diğer tüm deliller gibi hakim tarafından serbestçe takdir edilip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bir kimsenin, hangi saikle olursa olsun suçlu olmadığı halde kendisini suçlu sayması, bir başkasının suçunu kabullenmesi veya daha ağır bir suçtan kurtulmak için işlemediği bir suçu işlediğini ifade etmesi mümkündür. Bu durumda, ikrarın hangi aşamada gerçekleştiği, özgür iradeye dayalı olup olmadığı, ikrarda bulunanın beyanının ciddiyetini ve doğacak sonuçlarını bilip bilmediği, ikrarın başka delillerle desteklenip desteklenmediği, hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, şüpheden arınmışlığını ve güvenilirliğini zayıflatacak biçimde ikrardan dönülüp dönülmediği gibi hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle, somut olaydaki ikrarın delil değeri ortaya konulmalı ve ispat sorunu bu şekilde çözümlenmelidir.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Uyuşturucu madde ticareti suçundan sabıkası bulunan sanık hakkında Ceyhan Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı suçtan yürütülen soruşturma kapsamında yapılan fiziki takip sırasında sanığın uyuşturucu maddeyi alıcısına teslimat yaparken yakalandığı, sanığın soruşturma aşamasında uyuşturucu madde ticareti suçlamasından kurtulmak için uyuşturucu kullandığını, kimseye esrar satmadığını, üzerinde yakalanan esrar maddesini ise kullanmak amacıyla kenevir ekmek suretiyle temin ettiğini ifade ettiği, sanığın savunmasını güçlendirme amacıyla kenevir bitkisini elediği yeri gösterdiği, yer gösterme sırasında eleme yapılan yerde 90 gram kenevir kırıntısına rastlanıldığı, ancak kenevir bitkisinin ekildiği alanın belirlenemediği, bitki köklerine de ulaşılamadığı, soruşturmada kenevir bitkisinin nereye ekildiği ve kim tarafından yetiştirildiği hususlarının açıklığa kavuşturulamadığı, yargılama aşamasında ise sanığın önceki ikrarından döndüğü anlaşılmakta olup, sanığın daha ağır bir yaptırım öngören uyuşturucu ticareti suçundan kurtulmak için ortaya koyduğu, diğer delillerle doğrulanmayan ve sonradan dönülen ikrara dayalı olarak mahkumiyetine karar verilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, sanığın esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçunu işlediğine dair somut, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, Özel Dairece yerel mahkeme hükmünün bozulmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi …; “Sanığın Cumhuriyet Savcısına müdafii huzurunda verdiği 13.09.2008 günlü ifadesinde içici olduğunu ve esrarı polislere gösterdiği cezaevinin yan tarafında ektiği 5-6 kökten elde ettiğini belirterek suçunu ikrar etmesine, gösterdiği yerde hint keneviri bitki kırıntıları elde edilmesine, sanığın daha öncede Ceyhan Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/108-200 sayılı dosyasında da kenevir ektiğini söylemiş ve 4 yıl 2 ay hapis ile 80 Lira adli para cezasına hükmedilmesine göre bu işi meslek edindiği anlaşılmaktadır.
Olayımızda da…. İlgin’e kubar esrar satarken yakalanması karşısında daha sonra inkara yönelik savunmaları suçtan kurtulmaya yönelik olup, sanığın mahkumiyetine ilişkin mahalli mahkeme kararı doğru olduğundan Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü gerekir” düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Genel Kurul Üyesi de; benzer düşüncelerle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.03.2014 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.