Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/597 E. 2015/238 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/597
KARAR NO : 2015/238
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

Mala zarar verme suçundan sanık A.. A..’nun beraatine ilişkin, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.06.2007 gün ve 915-482 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 29.09.2011 gün ve 17064-27639 sayı ile;
“Sanığın katılana ait duvara katılanın rızası haricinde 46 adet 8’lik çivi çakma ve 20 adet matkapla delik açmak suretiyle zarar verdiğinin tüm dosya kapsamı ile anlaşılması karşısında yüklenen suçtan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçe ile beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiş,
Daire Başkan Vekili E.E.; “mahkemenin sanığın zarar verme kastı olmadığı, katılanın zararının hukuki nitelikte bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile vermiş olduğu beraat kararında bir isabetsizlik bulunmadığı” düşüncesi ile karşıoy kullanmıştır.
Yerel mahkeme ise 09.02.2012 gün ve 723-23 sayı ile;
“…Sanığın katılanın yöneticisi olduğu iş hanının duvarından elektrik kablosunu geçirme eylemini mağdura zarar verme kastı ile değil çalıştığı inşaatın elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla elektrik idaresi yetkililerinin yönlendirmesi ve talimatı ile gerçekleştirdiği tartışmasız olup bu eylemi nedeniyle katılan mağdurun zararı olması halinde bunun hukuk davası yoluyla istenmesi ve giderilmesi olanaklıdır.
Mala zarar verme suçunun oluşması için failde bu yönde kastının varlığı gerekir. Özel olayımızda sanık şantiye şefi olup mağdur ise iş hanı yöneticisidir. Aralarında herhangi bir özel anlaşmazlıktan kaynaklanan husumet bulunmayıp sanığın suç kastı ile hareket ettiğini ifade mümkün değildir.
Bedaş ile katılan arasında yapılan kira sözleşmesinde, mülkiyeti katılana ait olan binada tesis edilen trafodan Bedaş’ın üçüncü kişilere ve kuruluşlara enerji vermekte serbest olacağı ve trafo tesisinden çekilecek kabloların güzergahı için kiraya verenin hiçbir müdahalede bulunmayacağı, ancak bozulan yerlerin Bedaş tarafından onarılacağı hüküm altına alınmıştır. Bedaş Enerji Tahsis Komisyonu tarafından bu sözleşmeye dayalı olarak sanığın çalıştığı iş yerine enerji bağlama müsaadesi verilmesi üzerine sanığın kabloların geçirilmesi için gerekli ve zorunlu olan iş ve işlemleri gerçekleştirdiği, bunların dışında mala zarar verme kastıyla herhangi bir eylemde bulunmadığı ve bu yönde de bir iddianın bulunmadığı gözetildiğinde sanığın eyleminde atılı suçun manevi unsuru itibariyle oluşmadığı” gerekçesiyle direnerek, ilk hükümdeki gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.07.2013 gün ve 145398 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa yüklenen mala zarar verme suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nun 66. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 67/4. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978-250 ile 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça vurgulandığı gibi, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa yüklenen mala zarar verme suçunun 5237 sayılı TCK’nun 151/1. maddesinde öngörülen yaptırımı dört aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası olup, anılan kanunun 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı 8 yıl, 67/4. maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı 12 yıldır.
Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 13.09.2006 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan eylemle ilgili olarak dava zamanaşımını kesen en son işlem 19.01.2007 tarihli sanığın sorgusu olup bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir işlemin gerçekleşmediği gözetildiğinde, 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e maddesindeki 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresi inceleme tarihinden önce 19.01.2015 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.02.2012 gün ve 723-23 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.