Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/548 E. 2014/531 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/548
KARAR NO : 2014/531
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 04.05.2010
Sayısı : 208-225

İftira suçundan sanık …’in beraatine ilişkin, Mut Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.05.2010 gün ve 208-225 sayılı hükmün o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.02.2013 gün ve 10945-2726 sayı ile;
“Sanığın bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla aracının katılanlar tarafından düz kontak yapılmak suretiyle bulunduğu yerden alınıp götürüldüğü şeklindeki başvurusunun Anayasa’nın 74. maddesi ile garanti altına alınan ‘anayasal dilekçe-şikâyet hakkı’ kapsamında bulunduğu ve başvurusunu doğrulayan delillerin de olduğu anlaşıldığından, mahkemece yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraat hükmü kurulması gerekirken, atılı suçun sanık tarafından işlendiğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesi ile beraat kararı verilmesinin sonucu itibariyle doğru olduğu” açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.04.2013 gün ve 285973 sayı ile;
“…Sanık …’in olay tarihinden yaklaşık 6 ay önce …’dan 13 adet büyükbaş hayvan alarak 15.000 TL borçlandığı, …’ın Sefa’dan alacağını istediğinde Sefa’nın borcunu ödeyeceğini, teminat olarak da kendisine ait ….plaka sayılı Isuzu marka kamyonetini alabileceğini söylediği ve aracın kontak anahtarını bizzat müştekiye verdiği, olay tarihinde Sefa’ya ait ….plaka sayılı kamyonetin Mut ilçesinde olması nedeniyle….’nın yanında eşi Ayşe ve kayınvalidesi…. de olduğu halde Mut ilçesine gelerek kamyoneti Kargıpınarı Kasabasına götürdükleri, sanık …’nın 10.06.2009 günü Mut İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat ederek borcunu ödemediği için kamyonetini düz kontak yapılmak suretiyle çalındığını söyleyerek katılanlardan şikâyetçi olduğu, katılanlar hakkında hırsızlık suçundan soruşturma yapılmasına sebebiyet verdiği, bu soruşturma ile ilgili ifade veren Sefa’nın, 10.06.2009 günü Silifke ilçesi Çeşmeli Jandarma Karakolunda alınan ifadesinde ….plaka sayılı aracı borcuna karşılık kendisinin verdiğini açıkça beyan etmesi karşısında; üzerine atılı suçu işlediği tüm dosya kapsamından sabit olduğu halde, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi kanuna aykırı bulunduğundan hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Dairesince 04.06.2013 gün ve 4539-8394 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen iftira suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca, öncelikle yerel mahkemece eksik araştırma ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın 10.06.2009 tarihinde Mut İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat ederek, 15.000 TL borçlu olduğu …’ın yanında ismini bilmediği kişiler ile birlikte Mut Sebze Halinde park halinde duran kapıları kilitli ….plakalı kamyonetini çaldıklarını belirterek şikayetçi olduğu, karakola gelen aracın şoförü tanık …’ün de sanığı doğrular biçimde anlatımda bulunduğu, sanığın müracaatı üzerine katılan …’ın ikamet ettiği Mersin Erdemli Kargapınarı Kasabasında aracın bulunup sanığa iade edildiği, jandarmada ifadeleri alınan katılanlar …, … ve …’ın aracı çalmadıklarını, sanık tarafından borcuna karşılık teminat olarak verildiğini söyledikleri, mağdurların ifade tutanakları ile aracın teslimine ilişkin tutanağın faks cevabından ibaret olup aslının dosya içerisinde bulunmadığı, aracın bulunmasından sonra sanığın jandarmada müdafii hazır bulunmaksızın alınan ifadesinde aslında aracının çalınmadığını, borcuna karşılık …’a kendisinin verdiğini, aracı teslim ederken daha önceden verdiği teminat senetlerini geri almadığını, senetlerin verilmeyeceğinden korktuğu için şikayetçi olduğunu beyan ettiği, sanığın bu beyanı üzerine katılanlar hakkında hırsızlık suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilip sanık hakkında iftira suçundan kamu davası açıldığı, kovuşturma aşamasında katılanların eski beyanlarını tekrar ettikleri, sanığın aracı çalınmadığı halde kendilerine iftira attığını belirtikleri, tanık …’ün kolluk anlatımıyla kısmen çelişki oluşturacak biçimde aracı kilitlediğini ancak anahtarları yanına almayıp sebze halinde bulunan bir restorana bıraktığını ifade ettiği, sanığın ise tekrar ilk müracaatında olduğu gibi aracının düz kontak yapılmak suretiyle çalındığını söyleyip iftira suçlamasını kabul etmediği, yerel mahkemece sanığın jandarmada müdafi hazır bulunmaksızın alınan ifadesinin mahkeme huzurunda doğrulanmaması nedeniyle hükme esas alınamayacağı belirtilerek delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Maddi gerçeğe ulaşmada başvurulan en önemli ispat araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken, hükme esas alınan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadır. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için belgenin aslının veya bunun mümkün olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onaylanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Dosya içerisinde bulunan delillerden suça konu aracın bulunma yeri ve şekli anlaşılamamakta olup, sanığın iddia ettiği gibi aracın düz kontak yapılmak suretiyle mi, yoksa herhangi bir zor kullanılmadan mı götürüldüğü, ele geçirildiğinde ruhsatı ve anahtarlarının katılanlarda olup olmadığı hususu belli değildir. Gündüz vakti ilçenin sebze halinde park halinde duran ve tanık beyanına göre lastiklerinin havası indirilmiş bir kamyonetin bulunduğu yerden götürülmesiyle ilgili olay mahallindeki çalışan ve görevlilerin bilgi sahibi olması muhtemel olup, bu yönde bir araştırma da yapılmamıştır. Ayrıca olayın tanığı olan katılanların beyanlarına niçin itibar edilmediği ve sanık ile tanığın beyanlarının kendi içerisinde ve birbirleri arasındaki mevcut çelişkiler karar yerinde tartışılmamıştır. Belirtilen bu hususlara ilişkin herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan ve yeterince gerekçe gösterilmeden hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Diğer taraftan, katılanların kolluk beyanları ve aracın teslimine ilişkin tutanaklar faks cevabından ibaret olup, aslı veya onaylı suretleri bulunmayan bu belgeler hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, çalındığı iddia olunan aracın bulunduğu yerden ne şekilde alındığına ilişkin gerekli araştırmanın yapılmaması ve yeterli gerekçe de gösterilmeden onaysız belgelere dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 21.02.2013 gün ve 10945-2726 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Mut Asliye Ceza Mahkemesinin 04.05.2010 gün ve 208-225 sayılı kararının, çalındığı iddia olunan aracın bulunduğu yerden ne şeklde alındığına ilişkin gerekli araştırmanın yapılmaması ve yeterli gerekçe de gösterilmeden onaysız belgelere dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.12.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybrliğiyle karar verildi.