Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/527 E. 2013/393 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/527
KARAR NO : 2013/393
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

Kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanık Kemal G.’nin 5237 TCK’nun 81/1, 35, 62/1, 53 ve 63 maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin, Tokat Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.02.2012 gün ve 197-32 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.04.2013 gün ve 5794-2769 sayı ile;
“…Oluşa, dosya içeriğine ve sanığın aksi kanıtlanamayan savunmasına göre, mağdurun olay anında küfür etmesi nedeniyle sanığın bıçak ile mağduru hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle TCK’nun 29. maddesi gereğince asgari hadden indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 07.05.2013 gün ve 68039 sayı ile;
“Sanığın, daha önce tanık Özlem ile arkadaşlık ettiği, belli bir süre beraber yaşadıkları ve daha sonra ayrıldıkları, tanık Özlem ile aralarındaki ilişkiyi devam ettirmek istediği, Özlem’in, bunu kabul etmeyerek mağdur ile arkadaşlık ettiği ve bundan rahatsız olan sanık; tanık Özlem ile daha önceden aralarında mevcut iken sonuçlanmış olan ilişkiye devam etmek istemesi nedeni ile, tanık Özlem vasıtası ile;
Mağdura haber gönderip onu tehdit eden sanıktır,
Mağdur ile konuşmak ve olay yerinde buluşmak isteyen sanıktır,
Olay yerine bıçakla hazırlıklı gelen sanıktır,
Tanık Özlem’in olayın sıcağı sıcağına kollukta verdiği ifadesi ve mağdurun istikrarlı olan beyanlarına göre ilk küfür eden ve bıçakla mağdura saldıran yine sanıktır.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez.
Sanığın eşi, nişanlısı, akrabası olmayan tanık Özlem ile daha önceden aralarında mevcut iken sonuçlanmış olan ilişkiye devam etmek istemesi nedeni ile, mağduru bıçaklaması eyleminde, mağdurdan kaynaklanan ve haksız tahrik teşkil eden herhangi bir söz ve davranış bulunmadığından, Özel Dairenin süreklilik arz eden uygulamaları da gözetilerek, hükmün onanması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 1. Ceza Dairesince itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinde bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, kasten öldürme suçuna teşebbüs ile sınırlı olarak yapılmış olup, sübuta ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesinine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Mağdurun aşamalarda, olay tarihinde sanığın telefonla arayarak konuşmak istediğini , bunun üzerine sanığı arkadaşları ile oturdukları kahveye çağırdığını, sanığın kahvehanenin önüne geldikten sonra koluna girdiğini, kahvenin karşısında bulunan araya gittiklerini, Özlem’le arasında ne olduğunu sorduğunu, aralarında bir şey olmadığını, uzaktan akraba ve arkadaş olduklarını söylediğini, ayrıca; “öyle bir şey olsa da sen buna karışamazsın” dediğini ve arkasını dönüp gittiği sırada sanığın; “yanlış yaptın, geber” diyerek ve sinkaflı küfür ederek bıçakla saldırdığını ve sekiz yerinden bıçakladığını ifade ettiği,
Karardan önce mahkemeye hitaben yazdığı dilekçede ise, olay günü sanıkla telefonla konuşurken sanığa sert şekilde cevap verdiğini, yarım saat sonra buluştuklarında ise sanığın Özlem’le arasında ne olduğunu sorması üzerine sert bir şekilde cevap verdiğini ve küfür ettiğini, sonrasında ise; “Özlem’in numarasını sileceksin bir daha da aramayacaksın, sen kimsin ki Özlem’le beraber olacaksın” dediğini beyan ettiği,
Soruşturma aşamasında dinlenen tanıkların mağdurun bıçaklanma ânı ile ilgili olarak görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı,
Tanık Metin G.’nin mahkemede, olay tarihinde evden çarşıya gittiği sırada Gülistan kahvehanesinin önünde bir bağırtı duyduğunu, baktığında Adem’in Kemal’e sinkaflı küfürler ettiğini, ifade ettiği,
Sanığın aşamalarda istikrarlı olarak, yaklaşık iki yıldır birlikte yaşadığı Özlem’in katılan ile birlikte yaşamaya başladığını öğrenmesi üzerine olay tarihinde mağduru aradığını, telefonda “a… koduğumun bebesi, gel lan sulu sokaktaki kahveye gel a.. koyduğumun g..t vereni” şeklinde sözler söylemesi üzerine mağdurun bulunduğu kahvehaneye gittiğini, mağdurun koluna girip gel bakalım şöyle diyerek kahvehanenin karşısındaki araya gittiklerini, mağdurun; “Özlem’le ben beraberim, artık arama, sorma, numarasını telefonundan sil, silmezsen ananı avradını sinkaf ederim” dediğini, mağdura abi diyerek hitap etmesine rağmen sinkaflı küfür etmeye devam ettiğini ve aniden belinden ekmek bıçağını çıkardığını ve üzerine doğru saldırdığını, bunun üzerine kendisini korumak için yanında taşıdığı bıçağı çıkardığını, mağduru itmek istediği sırada bıçağın mağdurun göğsüne saplandığını beyan ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Haksız tahrik, 5237 sayılı TCK’nun 29. maddesinde; “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir, diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenmiştir.
Haksız tahrik, failin haksız bir fiilin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder ki, bu durumda fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir.
Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil olmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
5237 sayılı Kanunda, 765 sayılı TCK’nunda yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayırımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hakim tarafından değerlendirilmesi yapılıp, sanığın iradesine olan etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mağrun ve tanık anlatımları ile sanığın aksi ispatlanamayan istikrarlı savunmalarından, olayın öncesinde sanığın Özlem D. isimli bayanla yaklaşık 2 yıl gayrı resmi olarak birlikte yaşadığı, olaydan kısa bir süre önce ayrıldıkları, Özlem D. isimli bayanın sanıktan ayrıldıktan sonra mağdur ile arkadaşlık yapmaya başladığı, olay tarihinde bu durumu öğrenen sanığın mağduru arayarak bu konu hakkında konuşmak istediğini söylemesi üzerine, mağdurun sinkaflı küfürler ederek bulunduğu kahvehaneye çağırdığı, sanığın kahvehaneye gelmesinden sonra sanık ile mağdurun birlikte konuşmak için kahvehanenin karşısında bulunan sokak arasına girdikleri, burada mağdurun sanığa; “Özlem’le ben beraberim, artık arama, sorma, numarasını telefonundan sil, sen kimsin ki Özlem’le birklikte olacaksın, sen Özlem’e değil kendine bak, silmezsen ananı avradını sinkaf ederim” dediği, bunun üzerine sanığın üzerinde bulunan bıçağı çıkararak mağdura doğru bir kaç kez salladığı anlaşılmaktadır.
Mağdurun olay günü, kendisine telefonda soru soran sanığa sinkaflı şekilde küfür ederek ters bir şekilde cevap vermesi, sonrasında yanına gelen sanıkla alaycı bir şekilde konuşup sinkaflı küfürlerine devam etmesi, sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren haksız bir davranış olup, sanığın mağdurdan kaynaklanan haksız davranışın oluşturduğu öfkenin etkisi altında kalarak kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemini gerçekleştirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; “İtirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.