YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/453
KARAR NO : 2015/63
KARAR TARİHİ : 24.03.2015
Kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanık M.. Ç..’ın 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 35, 29, 62, 53 ve 54. maddeleri gereğince 5 yıl hapis; sanık A.. Çalışkan’ın 81/1, 35, 39, 29, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Silifke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.07.2011 gün ve 170-308 sayılı hükmün sanıklar ve müdafii ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.03.2013 gün ve 360-2200 sayı ile;
“…Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık……….. kasten öldürmeye teşebbüs, sanık……. kasten öldürmeye teşebbüse yardım suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların nitelikleri tayin, tahrike ve takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin niteliği ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştiri ve düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar …….. ile sanıklar müdafiinin eksik soruşturM.., suç niteliğine, haksız tahrikte indirim oranına, sübuta vesaireye, Cumhuriyet savcısının suç niteliğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5320 sayılı Kanunun 13/1. maddesi gereğince baro tarafından sanıklara atanan müdafiilere ödenen ücretin sanıklara yargılama gideri olarak yüklenmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı ise de aykırılık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının ilgili bölümüne ‘5320 sayılı Kanunun 13/1. maddesi gereğince baro tarafından sanıklara atanan müdafiilere ödenen 498 TL müdafii ücretinin sanıklar M.. ve A..’den ayrı ayrı tahsil edilen hazine adına irat kaydına’ ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak düzeltilen hükümlerin onanmasına” karar verilmiş, Daire üyeleri M. Şahin ve M. Üstüner; “Sanıklar …………. fail olarak TCK’nun 37. maddesi yollamasıyla ‘tasarlayarak öldürmeye teşebbüs’ suçundan cezalandırılmaları gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.04.2013 gün ve 133065 sayı ile;
“…Mağdur İ.. ile şüphelilerden …. evlendikleri ve 30.05.2006 tarihinde boşandıkları, mağdur İ..’nın, sanık ….ve ailesini ölümle tehdit ederek rahatsız etmeye devam ettiği, sanık …..ve kardeşi….., mağduru ortadan kaldırmaya karar verdikleri, aralarında yaptıkları plan uyarınca,….. mağdurla telefonla görüşerek, ‘29.08.2007 gecesi hazır olacağım, gel beni Topkaya Köyünden al’ dediği, sanık …… teklifini kabul eden mağdur İ.., …..götürmek için arkadaşları……ile sanık …. babası ve sanık …. ile oturduğu köye gittikleri, mağdurun arkadaşları olan…… köyün dışında bekledikleri, mağdurun ise sanık .. almak üzere kaldığı yere gittiği, …. elinde çanta ile dışarıya çıkıp sanık …’nın beklediği yere yakın olmak için ve gerekmediği halde ……..’kapıya doğru yaklaş’ diyerek mağduru hedefe doğru çağırdığı, bu sırada orada olay yerinde silahla hazır bekleyen sanık …..’nin kardeşi diğer sanık M.. Ç..’ın av tüfeği ile 3-4 metre mesafeden 2 el ateş ederek İ..’yı yaraladığı, sanık ………..’nin olaydan 1-1,5 ay kadar önce mağduru aradığı, tasarlamanın oluşması için, elverişli ve makul bir süre olduğu, olay gününe kadar da geçen bu süre içerisinde sebat ve ısrar gösterdikleri, planladıkları karardan dönmedikleri, sanıkların mağduru öldürme konusunda önceden verdikleri karar gereğince sanık …….’nın elinde av tüfeği ile gece saat 10.00 sıralarında dışarda hazır olarak beklediği, sanık ……….’nin mağduru kapıya çağırdığıı, önceden verdikleri kararın kabul edilmemesi durumunda sanık ……..’nın elinde av tüfeği ile gece saat 10.00 sıralarında dışarda hazır olarak beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşıldığından, tasarlayarak öldürmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmaları gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.05.2013 gün ve 2168-3934 sayı ile, oyçokluğuyla itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine karar verilen ve suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayan olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık sanıkların kasten öldürme suçuna teşebbüs eylemlerini tasarlayarak gerçekleştirip gerçekleştirmediklerinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.03.2003 tarihinde evlenen ve müşterek bir çocukları olan sanık ile mağdur 2004 yılında ayrı yaşamaya başladıkları, babasının evine dönen …..’nin 08.02.2005 günü boşanma davası açtığı,
Karaman Aile Mahkemesince 29.03.2006 tarihinde boşanmalarına karar verildiği ve ilamın 30.05.2006 günü kesinleştiği,
Boşanma davası derdest iken, sanık ..’nin ablasının eşi olan ……… karşı İ..’nın 07.02.2005 tarihinde gerçekleştirdiği iddia olunan tehdit suçu nedeniyle hakkında kamu davası açıldığı, suç tarihinde derdest olan bu yargılama neticesinde Karaman Sulh Ceza Mahkemesince 19.10.2006 gün ve 418-657 sayı ile mahkûmiyetine karar verildiği,
Mağdur İ..’nın 14.02.2005 tarihinde …. ablası H.. G..’e karşı gerçekleştirdiği iddia olunan silahla tehdit suçu nedeniyle de hakkında kamu davası açıldığı, Karaman 1. Aliye Ceza Mahkemesince 19.07.2006 gün ve 449-447 sayı ile mahkûmiyetine karar verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Mağdur İ.. K.. ile O.. M.. hakkında M.. Ç..’a yönelik 31.05.2005 tarihinde gerçekleştirildiği iddia olunan silahla kasten yaralama ve bu suça azmettirmeden açılan kamu davasının yargılaması sonucunda ise, Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesince 30.06.2009 gün ve 244-384 sayı ile yeterli delil bulunmadığından bahisle beraat kararı verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Böylelikle suç tarihi itibarıyla mağdur İ.. ile eşi A..’nin boşandığı ve fakat A..’nin yakınları ile İ.. arasında soruşturma ve kovuşturmalara da konu olan çeşitli husumetlerin bulunduğu,
Sanık …..’nin boşandığı eşi olan İ..’ya telefonda, ailesi ile arasının açıldığını ve evine geri dönmek istediğini belirterek, 29.08.2006 günü kendisini Topkaya Köyünde bulunan babasının evinden almasını söylediği, olay tarihinde de İ..’nın Karaman’dan tanıdığı patronu ……….. ve onun arkadaşı …………. alarak yola çıktığı, yolda …………ile telefon görüşmeleri yaptıkları,………. “ne zaman geliyorsun, nerede kaldınız” şeklinde sorular sorduğu, köyün girişine geldiklerinde ……. araçta kaldıkları, İ..’nın yürüyerek eve doğru ilerlediği, ……….yi elinde iki valizle bir iki kez kapının dışına çıkıp içeri girerken gördüğü, eve geldiğinde ……… “kapıya doğru yaklaş” demesi üzerine biraz daha ilerleyen mağdurun, sanık ………… kısa namlulu tek kırma av tüfeği ile 3-4 metre mesafeden iki el ateş etmesi neticesinde sol dirseğinden yaralandığı, ormanlık alana kaçıp birlikte geldiği ……… telefonla arayarak vurulduğunu söylediği, bir süre sonra köye geri döndüğü ve köy camisine yakın bir yerde yere kendinden geçtiği, Köy girişinde bekleyen …. ve …….’in silah sesini duyduktan sonra hızla köyden ayrıldıkları, telefonla kendilerini arayan İ..’dan yaralandığını öğrenmeleri üzerine yolda araçlarını durduran kolluk görevlilerine durumu ilettikleri, köy muhtarından da silahla yaralama olayını haber alan görevlilerin köye giderek mağdurun hastaneye sevkini sağladıkları,
Olay yeri tespit tutanağına göre; 29.08.2006 günü saat 01.15 sıralarında Topkaya köyü muhtarının jandarma komutanını arayarak birkaç el silah sesi duyduğunu, ardından bir otomobilin hızla uzaklaştığını ve yaralı ya da ölü olabileceğini beyan etmesi üzerine köyden geldiği tahmin edilen ……………..plakalı aracın durdurulduğu, içindeki ……… İ.. K..’yı Topkaya köyüne bırakıp ayrıldıklarını beyan etmeleri üzerine aynı araçla saat 02.00 sıralarında köye gelindiğinde, köy camisi yakınlarında yerde yatan mağdurun kanlar içinde görüldüğü ve hastaneye kaldırıldığı, H.. Ç..’ın evinin terasında bir adet boş av tüfeği kartuşu ele geçtiği, mağdur İ.. ile onunla birlikte köye geldiği anlaşılan ve ………. silah ele geçmediği,
Sanık M..’nın aynı gün saat 19.00 da suçta kullandığı av tüfeğini getirerek teslim olduğu,
Adli Tıp Mersin Şube Müdürlüğünün 10.03.2010 günlü raporuna göre, mağdurun sol dirseğinde meydana gelen yaralanmanın hayati tehlike oluşturduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı,
HTS raporlarına göre; mağdur …’nın sanıkların babası ……..’e ait ev telefonunu 27.08.2006 tarihinde saat 10.07, 12.48 ve 13.37 sıralarında üç kez aradığı, aynı gün saat 13.42 ilâ 15.29 arasında altı kere sanık ….’nin ablası H.. G..’ün telefonundan mağdurun arandığı, 28.08.2006 tarihinde de aynı telefondan saat 02.04, 02.21 ve 08.00 de olmak üzere üç kere mağdurun arandığı, aynı gün mağdurun ise …….’e ait ev telefonunu saat 08.17, 08.29, 13.45, 14.44, 15.01, 15.02, 16.18, 17.16, 17.22, 22.23, 22.29, 23.51, 00.17, 00.35, 00.46, 00.54, 00.55 olmak üzere 17 kere aradığı,
27.08.2006 günü sanık…. karşı gerçekleştirildiği iddia olunan eylemlerden dolayı ……………hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından açılan kamu davasında Karaman 2. Asliye Ceza Mahkemesince 17.05.2012 gün ve 479 sayı ile beraat kararı verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur İ..; ayrıldığı eşi …..’nin suç tarihinden bir buçuk ay önce kendisini aradığını, ailesi ile problemler yaşadığını ve geri dönmek istediğini söylediğini, olay günü de babasının evinden kendisini almasını istemesi üzerine arkadaşları ile birlikte köye gittiklerini, Ramazan ve Ahmet’in köyün dışında beklediklerini, eve doğru ilerlerken ‘yi elinde valizlerle gördüğünü, eve yaklaşınca ‘nin “kapıya doğru yaklaş” dediğini, ardından M.. tarafından iki el ateş edildiğini, bu şekilde kendisinin pusuya düşürüldüğünü beyan etmiş,
Katılanlar A.. Ç.. ve R.. K..; İ..’nın boşandığı eşi …’nin telefon açarak kendisini almasını istemesi üzerine İ.. ile birlikte köye gitmek üzere yola çıktıklarını, yolda A..’nin arayarak nerede olduklarını sorduğunu, köye ulaşınca İ..’nın yürüyerek eve doğru ilerlediğini, kendilerinin araçta kaldıklarını, kısa bir süre sonra silah sesi duyunca jandarma görevlilerine müracaat ettiklerini dile getirmiş,
Sanık ayrıldığı eşi İ.. ile telefon görüşmesi yapmadığını, kardeşinin eyleminden de haberinin olmadığını, olay gecesi babasının evinde uyurken silah seslerini duyduktan sonra İ..’nın kardeşi tarafından vurulduğunu öğrendiğini ifade etmiş,
Sanık olaydan bir gün önce İ.. ve yanındaki üç kişinin Karaman’da kendisini silah zoruyla arabaya bindirerek bir elma bahçesine götürdüklerini, evine dönmesini istediklerini, olay gecesi de İ..’nın babasının evine geleceğinden şüphelendiği için av tüfeğiyle gece saat 01.00’e kadar beklediğini, İ.., …..her biri silahlı olmak üzere köye gelmeleri nedeniyle kendini korumak için iki el ateş etmek zorunda kaldığını savunmuştur.
Savunmuşlardır.
5237 sayılı TCK’nun “Nitelikli hâller” başlıklı 82. maddesinde; “(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
…İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli halleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde “tasarlama” kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından “soğukkanlılık” ve “planlama teorisi” olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştı