Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/440 E. 2015/15 K. 24.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/440
KARAR NO : 2015/15
KARAR TARİHİ : 24.02.2015

Mahkemesi : KARŞIYAKA 6. Asliye Ceza
Günü : 28.12.2012
Sayısı : 761-51

Hırsızlık suçundan sanık G… B.’nın beraatına ilişkin, Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.10.2008 gün ve 324-677 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 26.03.2012 gün ve 30914-7456 sayı ile;
“Sanığın işyerinde yapılan denetimde düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağında ‘borcu olduğu halde kendisi açmak suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının ve endeksin 8775 kwh olduğunun’ belirtilmesi karşısında; kuruma kaydı bulunmayan sayacın kullanıcı tarafından istenildiği zaman değiştirilmesi mümkün olduğu da dikkate alındığında, faydalanma kastının bulunup bulunmadığı yönünden, sanığın işyerini hangi tarihten itibaren kullanmaya başladığının tespitinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesi ise 06.06.2012 gün ve 420- 486 sayı ile;
“…Üzerinden enerji kullanılan sayaç kuruma kaydı olan 234046 nolu sayaçtır ve nitekim dosyada bulunan 04.04.2007 tarihli elektrik kesme ve mühürleme belgesinde de bu sayaç üzerinden geçmekte olan enerjinin kesildiği ve kesme anında sayaçtaki endeksin 8538 olarak belirlendiği, usulsüz elektrik tespit tutanağı başlıklı 10.05.2007 tarihli tutanakta da aynı sayaç üzerinden kullanımın belirlendiği ve endeksin de 8775 olarak saptandığı, karara dayanak alınan G.. A.. Çiğli İşletme ve Bakım Müdürlüğünün 12.02.2007 tarihli yanıt yazısında da abonelik kaydı oluşturulmuş sayaç üzerinden kullanımın söz konusu olduğunun ve abonenin sayaç ölçümünü etkileyecek fiilinin bulunmadığının açıkça belirlendiği göz önüne alındığında,
Bozmaya dayanak alınan işyerinde ve kuruma kayıtlı bulunmayan sayaç kullanım belirlemesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmış olup, gerekçe bölümünde açıkça belirtildiği gibi, yargılamaya konu olan olayda aynı konutta oturmaya devam eden, kuruma kayıtlı sayaç üzerinden enerji kullanan, sayaca ölçümü etkileme amaçlı müdahalesi bulunmayan ve tespit sonrasında tahakkuk eden cezalı ödemeyi derhal yapan ve kayınpederi A… K… adına abonelik kaydı oluşturulmuş konutta oturmakta olan sanığın, karşılıksız yararlanma amacı ve genel suç kastının bulunmadığının belirlenmiş olduğu, bu konuda ayrı bir araştırma yapılmasının gerekmediği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.07.2012 gün ve 25221 sayı ile, 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade yazısı üzerine duruşma açarak yargılama yapan Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesince 28.12.2012 gün ve 761-51 sayı ile;
“…Üzerinden enerji kullanılan sayaç kuruma kaydı olan 234046 nolu sayaçtır ve nitekim dosyada bulunan 04.04.2007 tarihli elektrik kesme ve mühürleme belgesinde de bu sayaç üzerinden geçmekte olan enerjinin kesildiği ve kesme anında sayaçtaki endeksin 8538 olarak belirlendiği, usulsüz elektrik tespit tutanağı başlıklı 10.05.2007 tarihli tutanakta da aynı sayaç üzerinden kullanımın belirlendiği ve endeksin de 8775 olarak saptandığı, karara dayanak alınan G.. A.. Çiğli İşletme ve Bakım Müdürlüğünün 12.02.2007 tarihli yanıt yazısında da abonelik kaydı oluşturulmuş sayaç üzerinden kullanımın söz konusu olduğunun ve abonenin sayaç ölçümünü etkileyecek fiilinin bulunmadığının açıkça belirlendiği göz önüne alındığında,
Bozmaya dayanak alınan işyerinde ve kuruma kayıtlı bulunmayan sayaç kullanım belirlemesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı, maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmış olup, gerekçe bölümünde açıkça belirtildiği gibi, yargılamaya konu olan olayda aynı konutta oturmaya devam eden, kuruma kayıtlı sayaç üzerinden enerji kullanan, sayaca ölçümü etkileme amaçlı müdahalesi bulunmayan ve tespit sonrasında tahakkuk eden cezalı ödemeyi derhal yapan ve kayınpederi A…. adına abonelik kaydı oluşturulmuş konutta oturmakta olan sanığın, karşılıksız yararlanma amacı ve genel suç kastının bulunmadığının belirlenmiş olduğu, bu konuda ayrı bir araştırma yapılmasının gerekmediği,
…İade yazısı doğrultusunda değerlendirme yapıldığında ise;
Sanığın suç oluşturduğu ileri sürülen fiilden kaynaklanan idare zararını Gediz Elektrik Çiğli Merkez İşletme Müdürlüğünün Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığına yönelik 05.10.2007 tarih, 1361 sayılı suç duyurusu yazısı içeriğine göre, idare zararının karşılanmış olduğu belirlenmiş ve 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2. maddesinde kaçak kullanımdan kaynaklanan idare zararının 05.01.2013 mesai bitimine kadar ödenmesi durumunda ilgili şahsa ceza verilmeyeceği düzenlemesine yer verilmiş ise de,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 38/4. maddesinde ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz’ şeklinde ifade edilen;
Tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. maddesinde ‘Bir suç ile itham edilen her şahıs suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar masum sayılır’ biçiminde düzenlenmiş olan; masumiyet karinesine göre, beraat kararı verilmesinin öncelikli kural olduğu,
Nitekim CYY’nın 223. maddesinin 2. fıkrasından beraat kararı verilebilecek durumların öncelikli olarak düzenlenmiş olduğu, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi nedenlerini düzenleyen CYY’nın 223. maddesinin 4. paragrafında yer alan ‘işlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen’ cümlesinden de anlaşılacağı gibi, etkin pişmanlık nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilmesi için öncelikle sanığın gerçekleştirmiş olduğu fiilin suç oluşturması gerektiği, sanığın fiilinin suç oluşturmadığının kabul edilmiş olması, 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2. maddesindeki düzenlemenin, Ceza Yargılaması Yasasının 223. maddesine istisna oluşturduğuna ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu madde ile ilgili tasarı, Adalet Alt Komisyonu ve Adalet Komisyonu gerekçeleri incelendiğinde yorumla bu sonuca varılmayı gerektirecek herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olduğu ve yukarıda da belirtildiği gibi sanığın eyleminde suç tarihi itibariyle TCY’nın 142/1-f maddesinde düzenlenen elektrik enerjisi hırsızlığı ve karar tarihi itibariyle de 6352 sayılı Yasa ile TCY’nın 163. maddesine eklenen 3. fıkradaki karşılıksız yararlanma suçunun oluşmadığı, bu nedenle beraat kararı vermek gerektiği gibi,
Sanığın kendisini vekille temsil ettirmiş olması ve beraatine karar verilmiş olması nedeniyle 1136 sayılı Yasanın 169 ve Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 13/5. maddelerine göre ilk kararda sanık lehine vekalet ücreti takdir edilmiş olduğu, beraattan dönülerek ödeme yapılmış olması gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi durumunda sanık lehine vekalet ücreti takdirinin mümkün olmayacağı, TCY’nın 7. maddesinde sonradan yürürlüğe giren yasaların sanık lehine olması durumunda uygulanabileceği, aleyhe sonuç doğurması durumunda uygulanamayacağına ilişkin yasal düzenleme göz önüne alındığında beraat kararının öncelikli olduğu” gerekçeleriyle önceki hükmünde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.06.2013 gün ve 83444 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık suçundan beraatına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün eksik araştırmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca direnme kararından sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca dosyanın iade edilmesi üzerine yerel mahkemece yasal değişiklikle ilgili bir değerlendirme yaptıktan sonra yeniden verilen direnme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle ele alınması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçelerle veya sonradan yürürlüğe girip lehe hükümler içermekle uygulanması gereken yeni kanun normlarına dayanarak hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın beraatına ilişkin yerel mahkemece verilen hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu, yerel mahkemenin eksik araştırmanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle ilk hükmünde direndiği, direnme hükmünün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca direnme kararından sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi için dosyanın yerel mahkemeye iade edildiği, yerel mahkemece duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda 6352 sayılı Kanun hükümleri de değerlendirilmek suretiyle eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulmadığı ve beraat kararının ceza verilmesine yer olmadığı kararına göre daha lehe olduğu gerekçeleriyle yeniden direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi; yerel mahkemece ilk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuştur. Bu durumda, Özel Dairenin bozma kararında yer alan ve eksik araştırmaya ilişen nedenlere karşı direnilmiş olması Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenebilecek bir hüküm meydana getirmez. Bu hükmün yeni bir hüküm olduğu ve incelemenin Özel Daire tarafından yapılması gerektiği süreklilik kazanan içtihatlar gereğidir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün olmadığından dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Karşıyaka 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.12.2012 gün ve 761-51 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.02.2015 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.