Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2013/377 E. 2014/495 K. 18.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/377
KARAR NO : 2014/495
KARAR TARİHİ : 18.11.2014

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 25.11.2008
Sayısı : 911-872

6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanığın aynı kanunun 13/1, TCK’nun 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 450 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.11.2008 gün ve 911-872 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.09.2012 gün ve 821- 26885 sayı ile;
“Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak;
Hüküm tarihinde yürürlükte olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi ve bu maddenin altıncı fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle gözetilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemece değerlendirme yapılması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.10.2012 gün ve 99014 sayı ile;
“Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanabilmesi için gereken daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama şartının gerçekleşmemesi nedeniyle, kararın hükmün açıklamasının geri bırakılmasının uygulama koşullarının değerlendirilmesi amacıyla bozulması yasaya aykırı olup hükmün esastan incelenerek karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 18.02.2013 gün ve 31684-5674 sayıyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulu tarafından çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkındaki kararın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasının isabetli bulunup bulunmadığının tespit edilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık hakkında ruhsatsız silah bulundurmak ve taşımak suçundan kamu davası açılıp 25.11.2008 tarihinde aynı suçtan cezalandırılmasına karar verildiği, yerel mahkemece kararın gerekçe bölümünde ve hüküm fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı,
Kovuşturma aşamasında getirtilen adli sicil kaydına göre sanığın sabıkasız olduğu, 09.06.2008 tarihli talimat duruşma tutanağında ise sabıkalı olduğunun belirtildiği,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılarak alınan, kimlik bilgileriyle uyumlu, ancak nüfusa kayıtlı bulunduğu yer bakımından ilk kayıtla çelişkili olan sabıka kaydına göre ise; Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesince 19.12.2005 gün ve 141-261 sayıyla, kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 35/2, 29/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca verilip, 05.10.2007 tarihinde kesinleşen ve suç tarihi itibarıyla adli sicilden silinme şartları gerçekleşmemiş olan 3 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin sabıkası ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile neticelenen başka bir ilamının bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının incelenmesi gerekmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddeye 6545 sayılı Kanunla “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” hükmü eklenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesidir. Burada kastedilen maddi zarar olup manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan bir diğeri, sanığın kasıtlı suçtan mahkûm olmamasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte, ceza kararnamesi ile verilmiş veya adli sicil kaydından silinme şartlarının gerçekleşmiş olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesine kanuni engel bulunmamaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin sübjektif şartı ise; mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmasıdır.
Görüldüğü gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmiş bulunmasının yanında, suça ve sanığa ilişkin tüm objektif şartların gerçekleşmiş olması yeterli değildir. Ayrıca mahkemenin, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde bulundurarak ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varması da gereklidir. Böylece kanun koyucu, suça ve faile ilişkin bütün objektif şartları taşıyan herkes için otomatik olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmemiş, mahkemeye belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel mahkeme tarafından yargılama aşamasında alınan adli sicil kaydında sabıkasız, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi kullanılarak çıkarılan ve nüfusa kayıtlı olduğu yer bakımından önceki kayıtla farklılık gösteren kayda göre ise birisi hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan, diğeri kasıtlı bir suç nedeniyle verilip silinme şartları gerçekleşmeyen mahkûmiyeti olan ve talimat duruşma tutanağında da sabıkalı bulunduğu kayda geçen sanığın sabıkalı olup olmadığı hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırıldıktan ve adli sicil kaydıyla, gerekirse sabıka kaydına konu ilamlar da getirtilip kendisine okunduktan sonra hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasında isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.11.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.