Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1484 E. 2013/353 K. 09.07.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1484
KARAR NO : 2013/353
KARAR TARİHİ : 09.07.2013

Tebliğname : 2011/15489
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : HAKKARİ Ağır Ceza
Günü : 06.09.2010
Sayısı : 117-273
Davacının haksız tutuklanma sonucu uğramış olduğu zararlar nedeniyle 10.000 Lira maddi ve 15.000 Lira manevi tazminatın kanuni faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden tahsiline yönelik talebinin kısmen kabulü ile, 1.493,22 Lira maddi, 8.400 Lira manevi tazminatın 20.03.2001 tarihten itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2007 gün ve 53-184 sayılı hükmün davalı hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.01.2010 gün ve 12796-352 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.03.2000 gün ve 44-48 sayılı kararı da gözetilerek; tazminat istemine ilişkin davanın, beraat kararının verildiği tarihten uzunca bir süre geçtikten sonra açıldığı; davacının bu süre içinde hakkındaki hükmün kesinleştiğini bilmediğinden söz edilmesinin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı, bu durumda davanın 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde öngörülen süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olamayacağı gözetilmeden davanın süre yönünden reddi yerine kabulüne karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 06.09.2010 gün ve 117-273 sayı ile;
“…1412 sayılı CMUK’nun 326/2. maddesi uyarınca; Yargıtay CGK’nun 23.03.2010 tarih ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararında açıklandığı üzere 466 sayılı Kanunun 2/1. maddesinde kesinleşen kararın ilgilisine tebliğinden itibaren 3 aylık süre içerisinde tazminat davasının açılması gerektiğinin öngörüldüğü, başkaca bir sürenin düzenlenmediği, bu itibarla dava açma süresinin kesinleşen beraat kararın bizzat ilgilisine tebliği tarihinden başlayacağı, kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edilmemiş olması nedeniyle 466 sayılı kanunun 2/1. maddesi uyarınca 3 aylık yasal süresinde açıldığının kabulü gerektiği” gerekçesiyle direnerek, ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2012 gün ve 15489 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay 12. Ceza Dairesine, Özel Dairece de 05.11.2012 gün ve 26572-22976 sayı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 466 sayılı Kanuna göre tazminat istemine ilişkin davanın kanuni süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Davacının terör örgütüne yardım suçundan 01.04.2000 tarihinde tutuklandığı, Van 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince 01.03.2001 tarihinde tahliyesine ve beraatına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 09.03.2001 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen beraat kararı davacıya tebliğ edilmediği gibi davacı tarafından dava tarihinden önce öğrenildiğine ilişkin bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı, incelemeye konu davanın 17.01.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı CMK’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı Kanunun Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat talep etme şartları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ise de, 5320 sayılı Kanunun 6. maddesindeki;
“(1) Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
(2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmü uyarınca, 466 sayılı Kanun hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleşen işlemler yönünden varlığını sürdürmelerine imkan sağlandığından, uyuşmazlık konusunun 466 sayılı Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
15.05.1964 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 466 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan davalar sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde, ikametgahlarının bulunduğu mahal ağır ceza mahkemesine bir dilekçeyle başvurarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebilirler” hükmüne yer verilmiştir.
Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat verilmesine ilişkin esasların ayrıntısına yer verilen Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 gün ve 256-57 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın gerek yokluğundan gerekse yüzüne karşı hükmolunan beraat kararının kesinleşme şerhi ile birlikte ilgiliye tebliği zorunlu olup, 466 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen üç aylık dava açma süresi, 21.04.1975 gün ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davacı hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan ceza davasının kesinleştiğinin tebliği veya bu kesinleşmenin öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığa tefhim edilip temyiz edilmeksizin kesinleşen beraat kararı sanık veya müdafiine tebliğ edilmemiş ve uyuşmazlık konusu dava, davacı vekili tarafından 17.01.2007 tarihinde açılmış olup, davacı ya da vekilinin beraat kararının kesinleştiğini dava tarihinden önce öğrendiklerine ilişkin, dosya içerisinde herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığından, tazminat talebine ilişkin davanın 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen 3 aylık kanuni süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın süresinde açıldığına ilişkin yerel mahkeme direnme gerekçesi isabetli olup, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesi uyarınca Dairelerin İş Bölümüne ilişkin olmak üzere Yargıtay Büyük Genel Kurulunca alınan 2011/1 ve 2012/1 sayılı kararlara göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Hakkari Ağır Ceza Mahkemesinin 06.09.2010 gün ve 117-273 sayılı kararındaki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.07.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.