Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1449 E. 2013/534 K. 26.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1449
KARAR NO : 2013/534
KARAR TARİHİ : 26.11.2013

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 21.04.2008
Sayısı : 32-37

Görevliye hakaret suçundan sanık …’in Bahçe Asliye Ceza Mahkemesince 18.04.2005 gün ve 95-29 sayı ile, 765 sayılı TCK’nun 266/1, 269, 272, 59, 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri uyarınca 556,92 Lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verilmiş, bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Hükümlünün 5 yıllık deneme süresi içinde işlediği mala zarar verme suçundan yargılama yaparak 5237 sayılı TCK’nun 152/1-1, 21/2, 168, 62 ve 50. maddeleri uyarınca mahkumiyetine karar veren Bahçe Asliye Ceza Mahkemesince 25.02.2008 gün ve 96-17 sayı ile ihbarda bulunması üzerine dosyayı ele alan ve 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesi nedeniyle lehe yasa değerlendirmesi de yapan yerel mahkemece 21.04.2008 gün ve 32-37 sayı ile; 765 sayılı TCK’nun lehe olduğuna, CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, TCK’nun 95/2 maddesi uyarınca erteli para cezasının 458 Lira adli para cezası olarak aynen infazına ve gecikme faizi uygulanmasına ilişkin paragrafın hükümden çıkartılmasına karar verilmiştir.
Hükümlünün temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 26.10.2011 gün ve 26187-37530 sayı ile;
“Sanık hakkında 18.04.2005 tarih ve 2004/95-2005/29 sayılı hüküm ile hakaret suçundan mahkumiyetine karar verilip hükmedilen cezasının ertelenmesine karar verilmesinden sonra, bu mahkumiyetin silinme koşulları oluşmadan 5 yıllık süre içerisinde 20.08.2007 tarihinde mala zarar verme suçunu işlemesi ile 25.02.2008 tarihinde mahkumiyet kararı verilip, 15.03.2008 tarihinde de kesinleştiği, bunun üzerine mahkemece hakaret suçuna ilişkin tecilli ilamın aynen infazına yönelik bir karar verilmesinin talep edilmesi üzerine, 5252 sayılı Kanunun 9/1. maddesi gereğince 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş olan bu hükümle ilgili olarak mahkemece, hem 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesini değerlendirilmek hem de uyarlama yapmak üzere duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda kurulan hükmün temyizi kabil olduğu belirlenerek yapılan incelemede,
Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
5237 sayılı TCK’nun da adli para cezalarının aynen infazına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, tecilli olan adli para cezasına ilişkin mahkumiyetinin 765 sayılı TCK’nun 95/2.maddesi gereğince aynen infazına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.12.2011 gün ve 163354 sayı ile;
“…Aynen infaz kararı verilebilmesi için, uyarlama yargılamasının yapılmasının zorunlu olması ve mahkemece bu zorunluluğa uyulması, yine lehe aleyhe yasa değerlendirmesinin de yapılmış olması ve 765 sayılı TCK hükümlerinin sanığın daha lehine olması sebebiyle, erteli adlî para cezasının aynen infazına karar verilmesi mümkündür. Bu hükmün uygulanmaması için lehe yasanın 5237 sayılı TCK olması gerekmektedir.
Somut olayda, sanığın önceki adlî para cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmiş olduğu nazara alındığında, uyarlama sonucunda lehe olduğu kabul edilen 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilebilmesi mümkündür” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 31.10.2012 gün ve 23515-44728 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükümlünün 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmiş olan adli para cezasının, deneme süresi içinde ve 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesinden sonra işlediği suç nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın Bahçe Asliye Ceza Mahkemesince 18.04.2005 gün ve 95-29 sayı ile, 765 sayılı TCK’nun 266/1, 269, 272, 59, 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri uyarınca 556,92 Lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine karar verildiği, bu hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, hükümlünün deneme süresi içinde ve 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesinden sonra işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı yargılama yaparak mahkumiyetine karar veren mahkeme tarafından ihbarda bulunulması üzerine, yerel mahkemece hem bu ihbar nedeniyle hem de 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesi nedeniyle lehe kanun değerlendirmesi için dosya ele alınarak yapılan yargılama sonucunda 765 sayılı TCK’nun lehe olduğuna, CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, erteli para cezasının 458 Lira adli para cezası olarak 765 sayılı TCK’nun 95/2 maddesi uyarınca aynen infazına ve gecikme faizi uygulanmasına ilişkin paragrafın hükümden çıkartılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Erteli cezanın aynen infazı 765 sayılı TCK’nun 95. maddesinin ikinci fıkrasında; “…Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur”, 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesinin yedinci fıkrasında ise; “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Kesinleşmiş olmak şartıyla hükmolunan cezanın 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesine göre, hükümlünün hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden bir cezaya ya da hapis cezasına mahkûm olması halinde, aynen infazına karar verilmesi gerekmektedir. Deneme süresi içinde işlenen suçun 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesinden sonra işlenmiş olmasının bir önemi olmadığı gibi, erteli cezanın hapis veya para cezası olmasının da bir önemi bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 51. maddesinde, yalnızca hürriyeti bağlayıcı cezaların ertelenebileceği öngörüldüğünden, erteli cezanın 51/7. maddesi uyarınca çektirilmesine karar verilebilmesi, ancak erteli cezanın da hürriyeti bağlayıcı cezaya ilişkin olması halinde mümkün olabilecektir.
Erteli cezanın 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmiş para cezası olması halinde, karma uygulama olmaması açısından şartları oluştuğunda aynen infaz kararının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca verilmesi gerekmektedir. Deneme süresi içinde işlenen suçun 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesinden sonra işlenmiş olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun uyarınca hüküm kurulmuş olması, 765 sayılı Kanunun uygulaması suretiyle verilen ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenen para cezasının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesine engel oluşturmadığı gibi, 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesinde adli para cezalarının ertelenmesi ve buna bağlı olarak aynen infazına karar verilmesi imkanının bulunmaması da bu sonucu değiştirmeyecektir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 13.12.2011 gün ve 252-260 ile 27.12.2011 gün ve 183-304 sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Hükümlü hakkında 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca verilen ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenen para cezası mahkumiyetinin yerel mahekemece, şartlarının oluşması nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 95/2 maddesine göre aynen infazına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 26.10.2011 gün ve 26187-37530 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Usul ve kanuna uygun olan Bahçe Asliye Ceza Mahkemesinin 21.04.2008 gün ve 32-37 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.11.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.