Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1429 E. 2013/38 K. 05.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1429
KARAR NO : 2013/38
KARAR TARİHİ : 05.02.2013

6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan sanık B.. Ç..’ın aynı Kanunun 12/1, 5237 sayılı TCK’nun 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 375 lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.03.2008 gün ve 207-84 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.02.2012 gün ve 4395-4972 sayı ile;
“Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanığın üzerinde ele geçen tabancaları satmak amacıyla taşıdığına ilişkin, istihbari bilgiyi doğrulayan, mahkumiyete yeterli, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi yerine yazılı şekilde aynı Yasanın 12/1. maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 19.06.2012 gün ve 247-323 sayı ile;
“…Sanığın sabıka kaydı incelendiğinde Diyarbakır 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 05.07.1989 tarihli kararında sanığın bireysel olarak silah ticareti yapmaktan dolayı cezalandırılması cihetine gittiği ve Fethiye Ağır Ceza Mahkemesince 1991 yılında şartlı tahliye kararı verildiği, sanığın başka eylemlerinin bulunup bulunmadığına ilişkin olarak Uyap üzerinden yapılan kontrollerde sanık adına Diyarbakır 5 Asliye Ceza Mahkemesinde 6136 sayılı Yasa kapsamında sanığa ait ceza ile ilgili dosyaları da incelendiğinde, sanığın üzerinde yakalanan silahları çocukları için getirdiği savunmasının inandırıcılıktan uzak olduğu, sanığın üzerinde yakalanan silah sayısı ve diğer dosyaları da dikkate alındığında sanığın eyleminin 6136 sayılı Yasa kapsamında silah ticareti yapmak suçunu oluşturduğunun kabulü gerektiği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 27.11.2012 gün ve 244848 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın eyleminin nitelendirilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Arama, yakalama ve el koyma tutanağına göre, Diyarbakır ili ve çevresinde yapılan istihbari çalışmalarda aslen Diyarbakır ili Lice ilçesi Çağdaş köyü nüfusuna kayıtlı, S..ve A..’den olma 1947 Lice doğumlu B.. Ç.. isimli şahsın Mardin ve Şırnak ilinden temin etmiş olduğu değişik çap ve markalarda silahları Diyarbakır’a getirerek pazarlamak için müşteri aradığı, 03.10.2007 günü Diyarbakır’dan hareketle Mardin ve Şırnak illerine gideceği, buralardan temin edeceği silahları aynı gün Diyarbakır’a getireceği şeklinde bilgi elde edilmesi üzerine, konu ile ilgili olarak 03.10.2007 günü saat 20.00 sıralarında Diyarbakır Mardin yolu S.. Petrol önünde Diyarbakır’a giriş yapan araçlarda bulunanların kimlik kontrolü yapılmaya başlandığı, saat 22.30 sıralarında Cizre’den hareket ederek Diyarbakır’a gelen Ö.. C.. N..firmasına ait …. plaka sayılı aracın uygulama noktasına geldiğinde, araç içersinde yapılan kimlik kontrolünde kimliği bildirilen B.. Ç.. isimli şahsın 23 nolu koltukta oturduğunun görüldüğü, şahsın araçtan indirildiği, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2007/1893 sayılı arama kararı uyarınca yapılan üst aramasında beline takılı vaziyette beyaz ve siyah naylona sarılı, koli bantıyla yapıştırılmış iki adet, sağ ve sol bacak kısmının diz altında siyah ve beyaz naylon ile ayrıca poşete sarılı koli bantı ile bacak kısmına yapıştırılmış iki adet olmak üzere toplam dört adet silahın elde edildiği, ayrıca sanığın cebinde de altı adet 7.65 çapında MKE yapımı dolu fişek bulunduğu,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarının 17.10.2007 gün ve 3228 sayılı raporunda, suça konu tabancalar ve fişeklerin 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliğe haiz ateşli silah ve fişeklerinden olduğu, ancak nitelikleri itibariyle aynı kanunun 12/4. maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığının belirtildiği,
Tutanak düzenleyicilerden tanık E.. B..’ın mahkemede, tutanak içeriğinin doğru olduğunu, yapılan istihbari araştırmalar doğrultusunda şüpheli olarak B.. Ç..’ı tespit ettiklerini, uygulama noktasında hedefi takip ettiklerini, yakalandığında istihbarat doğrultusunda silahlar çıktığını ve tutanak düzenlediklerini, çalışmanın istihbari olduğu için bu hususta tutanak tutulmadığını beyan ettiği,
Diğer tutanak düzenleyicisi tanıklarının beyanlarının da aynı doğrultuda olduğu,
Sanığın aşamalarda; Silopi’ye keçi ve koyun almak üzere gitttiğini, hayvan pazarında hayvan bakarken kırk yaşlarında bir şahsın yanına gelerek konuşmaya başladığını, Diyarbakırlı olduğunu öğrenince, silah lazım mı diye sorduğunu, kendisinin de dört adet tabancaya ihtiyacı olduğunu söylediğini, bunun üzerine şahıs ile pazarlık yaptıklarını, silahların tanesi 800 Liradan olmak üzere anlaştıklarını, şahsın kendisini hayvan pazarının çıkışına, evlerin olmadığı boş tankerlerin bulunduğu bir araziye götürdüğünü, burada poşet içersinde bulunan dört adet silahı teslim ettiğini, silahları teslim alırken sadece birini incelediğini, çalıştığına kanaat getirince diğerlerine bakmadığını, silahları beline ve ayaklarına koli bandıyla bağladığını, silahları kendisi ve çocukları için aldığını, Çağdaş köyünde bulunan Çiçekler ve Baltalar olarak bilinen aileler ile kan davaları olduğundan can güvenliğini sağlamak amacıyla silahları satın aldığını beyan ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Yerel mahkeme tarafından sanığın eyleminin 6136 sayılı Kanunun 12/1. maddesi, Özel Daire tarafından ise aynı kanunun 13/1. maddesi kapsamında kaldığının kabul edilmesi ve uyuşmazlığın da buna ilişkin olması nedeniyle anılan kanun maddelerindeki düzenlemelerin üzerinde durulmalıdır.
6136 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1.fıkrasının suç tarihinde yürürlükteki hali;
“(1)Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları Türkiye’de Harp Silah ve Mühimmatı Yapan Hususi Sanayi Müesseselerinin Kontrolu Hakkındaki 3763 ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu Hakkındaki 5591 sayılı Kanunların hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan sekiz yıla kadar ağır hapis ve onbeşbin liradan altmışbin liraya kadar ağır para cezasıyle cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup, 5728 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle hapis cezasının üst sınırı 12 yıla çıkarılmış, hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte hükmolunacak para cezası ise adli para cezası olarak belirlenmiştir.
Aynı kanunun 13. maddesinin konumuza ilişkin 1. fıkrası ise; “(1)Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” biçiminde düzenlenmiş olup, 5728 sayılı Kanun ile hapis cezasının alt ve üst sınırlarında bir değişiklik yapılmamış, hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte hükmolunacak para cezası adli para cezası olarak düzenlenmiştir.
Buna göre, 6136 sayılı Kanunun 12. maddesi gereğince, ateşli silahlarla, bunlara ait mermilerin ülkeye sokulması veya sokmaya teşebbüs ya da aracılık edilmesi, ateşli silahlarla, bunlara ait mermilerin ilgili Kanun hükümleri dışında ülkede yapılması veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahlar veya mermilerin bir yerden diğer bir yere taşınması ya da yollanması veya taşımaya bilerek aracılık edilmesi, satılması, satmaya aracılık edilmesi veya bu amaçla bulundurulması yasaklanmıştır.
Buna karşılık, aynı kanunun 13. maddesinde ise; ateşli silahlarla, bunlara ait mermileri satın alan, taşıyan veya bulunduranların cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Şırnak ve Mardin illerinden temin ettiği silahları Diyarbakır’da sattığı yolunda istihbari bilgi edinilen sanığın üzerinde Diyarbakır ili girişinde, bulunduğu otobüs durdurularak mahkeme kararı uyarınca yapılan aramada, iki adedi poşete sarılı ve şeffaf bant ile bantlanmış halde belde takılı vaziyette, iki adedi ise aynı biçimde poşete sarılı, şeffaf bant ile bantlanmış ve sağ ve sol ayak diz altlarından bacaklara koli bandı ile yapıştırılmış vaziyette olmak üzere toplam dört adet 7.65 mm çapında tabanca ile 6 adet 7.65 mm çapında dolu fişek bulunduğunun anlaşılması karşısında, istihbari bilgi doğrultusunda sanığın dört adet tabancayla yakalanması, silahları ustalıkla vücuduna sarmak suretiyle saklaması ve silahları kullanmak için aldığı yönündeki savunmasının da ele geçen silahların sayısı göz önünde bulundurulduğunda hayatın olağan akışına uygun olmaması nedeniyle, sanığın eyleminin 6136 sayılı Kanunun 12/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme hükmü isabetli olduğundan, onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı ve dokuz Genel Kurul Üyesi; “Dosyadaki mevcut delillere göre sanığının eyleminin 6136 sayılı Kanunun 13/1. maddesi kapsamında kaldığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Diyarbakır 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2012 gün ve 247-323 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.01.2013 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 05.02.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.