Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1422 E. 2013/385 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1422
KARAR NO : 2013/385
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan sanık Hülya Ö.’ın 5237 sayılı TCK’nun 228/1, 62, 50/1-a, 52/2 ve 54. maddeleri uyarınca 500 TL hapisten çevrilme ve 80 TL doğrudan hükmolunan adli para cezası ile cezalandırılmasına ve 2.765 TL değerindeki suça konu eşyaların zoralıma ilişkin, Bakırköy 7. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.02.2009 gün ve 605-90 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 01.12.2011 gün ve 33528-40354 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250, 2009/13 karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararda, mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, olayda katılanın bir tazminat talebi bulunmadığı gibi, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde sanığa yüklenen kumar oynanması için yer ve imkan sağlamak suçundan doğan herhangi bir maddi zararın da bulunmadığı ve adli sicil kaydındaki 3167 sayılı Yasa’nın 13/1. maddesi ile verilen mahkumiyetinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmadığı gibi, adli sicilden silinme koşullarının da oluştuğu anlaşılan sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen ‘sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması’ koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, ‘sabıkasının bulunduğu, kamu zararının karşılanmadığı, yeniden suç işlemeyeceğine dair vicdani kanaatin oluşmadığı’ biçimindeki gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.02.2012 gün ve 335612 sayı ile;
“…5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesine 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile eklenen beşinci fıkrası ile:
‘Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için,
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,
b) Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir’ hükmünü getirmiştir.
…Sanığın sabıka kaydında; 18.08.1997 tarihinde 3167 sayılı Kanuna aykırılıktan para cezasına mahkum olduğu anlaşılmış ise de, bu mahkumiyetin CMK’nun 231. maddesinin uygulanmasına engel olmadığı uygulamalarla sabittir.
Sanığa isnat edilen suçtan dolayı herhangi bir maddi zararın oluşmadığı da anlaşılmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sübjektif şartı olan;
Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması şartının incelenmesinde; yerel mahkeme ‘sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememizde vicdani kanaat oluşmadığını’ kararın gerekçesinde belirterek sanık hakkında bu maddeyi uygulamak istemediğini göstermiş, objektif şartları da belirterek uygulamama iradesini güçlendirmiştir” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 01.11.2012 gün ve 23571-44837 sayı ile, itirazın süresinde yapılmadığından bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan sanığın mahkûmiyetine karar verilen olayda Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmaması yönünde gösterilen gerekçenin yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın süresinde olup olmadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden; yerel mahkeme hükmünün sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yeterli olmadığından bahisle bozulmasına ilişkin Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 22.12.2011 tarihinde teslim edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 01.02.2012 tarihinde sanık aleyhine olacak şekilde yerel mahkeme gerekçesinin kanuni ve yeterli olduğu görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK’nun olağanüstü kanun yollarının düzenlendiği “Altıncı Kitap”, “Üçüncü Kısım”, “Birinci Bölüm”de yer alan 308. maddede;
“(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir” şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde ceza daireleri kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurabileceği öngörülmüş, ancak 1412 sayılı CMUK’ndaki düzenlemeden farklı bir hüküm getirilmek suretiyle sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kuralı benimsenmiştir. Bu düzenleme uyarınca sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde belirlenen aykırılıklarla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan ve olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz 30 günlük bir süre ile sınırlandırılmış olup, bu süre Daire kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği tarihten itibaren başlayacak ve süre geçtikten sonra sanık aleyhine itiraz kanun yoluna gidilemeyecektir.
CMK’nun 308. maddesinin 2. fıkrası uyarınca inceleme yapan ilgili Ceza Daireleri ile dosyanın gönderildiği Ceza Genel Kurulunca da öncelikle itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilecek, ön inceleme sonucunda itirazın süresinde olduğunun belirlenmesi halinde, esasa girilip kararın hukuka uygun olup olmadığı saptanacak, sürenin geçtiğinin anlaşılması durumunda ise itiraz reddedilecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmünün, Özel Dairece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yeterli olmadığından bahisle bozulmasına karar verilmesinden sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yerel mahkeme gerekçesinin kanuni ve yeterli olduğu görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Özel Dairece Sanık lehine verilen bozma kararının kaldırılmasına ilişkin olan ve sanık aleyhine olduğunda şüphe bulunmayan bu itirazın 5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiinden itibaren 30 günlük süreye tabi olduğu, dosya içeriğine göre 22.12.2011 tarihinde başlayan itiraz süresinin son günün resmi tatile rastlaması nedeniyle 23.01.2012 tarihinde sona erdiği, itiraz kanun yoluna ise 01.02.2012 tarihinde başvurulduğu görülmektedir.
Bu nedenle, 30 günlük kanuni süreden sonra yapılan sanık aleyhindeki itirazın Ceza Genel Kurulunca görüşülmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kanunun öngördüğü 30 günlük süre içinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının süre yönünden REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.09.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi