Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1408 E. 2014/122 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1408
KARAR NO : 2014/122
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 23.03.2011
Sayısı : 05-229

Hırsızlık suçundan sanık …’ın 765 sayılı TCK’nun 491/2-son, 522, 55/3 ve 647 sayılı Kanunun 4/1. maddeleri uyarınca 2.420.577.000 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine ilişkin, Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.03.2004 gün ve 5-229 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin 29.03.2004 tarihinde kesinleşmiştir.
Sanığın deneme süresinde suç işlediği hususunun Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından ihbar edilmesi üzerine, “Erteli para cezasının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca yerine getirilmesine” ilişkin Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.03.2011 gün ve 5-229 sayı ek karar da kanun yoluna başvurulmaksızın 24.06.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu karara karşı Adalet Bakanlığınca 14.10.2011 gün ve 12945-53038 sayı ile kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 18.04.2012 gün ve 2308-9690 sayı ile;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde sadece hapis cezalarının ertelenmesi ve erteli hapis cezasının aynen infazına ilişkin hususların düzenlendiği, anılan maddede para cezalarının ertelenmesi ve aynen infazı konusunda ise bir düzenleme bulunmadığı gözetilmeden, sanığın önceden işlemiş bulunduğu suç sebebiyle Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2004 tarihli ve 2003/5 esas, 2004/229 sayılı kararı ile verilen 2.420.577.000 Türk lirası erteli ağır para cezasının aynen infazına karar verilmesinde isabet görülmediğinden, kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden kabulü ile hırsızlık suçundan sanık … hakkında Kayseri 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen 23.03.2011 tarihli ve 2003/5-2004/229 sayılı ek kararın CMK’nun 309. maddesi gereğince bozulmasına, anılan Kanun maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca; 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesinin uygulanmamasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.06.2012 gün ve 374208 sayı ile;
“… Erteli adli para cezasından ibaret mahkumiyet hükmü bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içerisinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu işleyip, mahkum olması karşısında, erteli cezanın 765 sayılı TCK’nun 95. maddesinin 2. fıkrası gereğince aynen infazına karar verilmesi yerinde olduğundan, Özel Dairece haklı nedene dayanmayan kanun yararına bozma isteminin reddi yerine, erteli para cezasının aynen infazına dair kararın kaldırılmasına karar vermesinin isabetli olmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 13. Ceza Dairesince 15.10.2012 gün ve 18278-22041 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hakkında 765 sayılı TCK hükümlerinin uygulanması suretiyle verilen ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenen para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü bulunan sanığın, deneme süresi içerisinde yeni bir suç işlemesi halinde, erteli para cezasının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece sanık hakkında hırsızlık suçundan 765 sayılı TCK’nun 491/2-son, 522, 55/3, 647 sayılı Kanunun 4/1 ve 6. maddeleri uyarınca 2.420.577.000 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine 19.03.2004 tarihinde karar verildiği ve hükmün 29.03.2004 günü kesinleştiği,
Sanığın deneme süresi içerisinde 04.06.2004 tarihinde işlediği kullanma amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesince 5237 sayılı TCK’nun 191/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 1 yıl denetimli serbestik tedbirine tâbi tutulmasına karar verildiği ve bu hükmün de 23.09.2009 tarihinde kesinleştiği,
Deneme süresinde suç işlediği hususunun Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından ihbar edilmesi üzerine yerel mahkemece, sanık hakkında hükmolunan erteli para cezasının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca yerine getirilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun “Hapis cezasının ertelenmesi” başlıklı 51. maddesinde, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezasının ertelenebileceği, bu sürenin üst sınırının, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından ise üç yıl olacağı öngörülmüş olup, yalnızca hürriyeti bağlayıcı cezaların ertelenebileceği hüküm altına alınmış ve aynı maddenin yedinci fıkrasında da; “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir” şeklindeki hükme yer verilmiştir.
Buna göre, 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca adli para cezalarının ertelenmesi mümkün olmayıp yalnızca hürriyeti bağlayıcı cezalar ertelenebileceğinden, erteli cezanın anılan kanunun 51. maddesinin 7. fıkrası uyarınca kısmen ya da tamamen çektirilmesine karar verilebilmesinin, erteli cezanın hürriyeti bağlayıcı cezaya ilişkin olması halinde mümkün olabileceği hususunda şüphe bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, 765 sayılı TCK’nun yürürlükte olduğu dönemde hükmolunan para cezalarının da ertelenmesi mümkün olup, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun “Cezaların ertelenmesi” başlıklı 6. maddesi; “Adliye mahkemelerince para cezasından başka bir ceza ile mahkum olmayan kimse, işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar (bir yıl dahil) ağır hapis veya iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkum olur ve geçmişteki hali ve suç işleme hususunda eğilimine göre cezanın ertelenmesi ileride suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse, bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir. Bu halde ertelemenin sebebi hükümde yazılır.
Suç tarihinde 18 yaşını doldurmamış olanlar ile 65 yaşını ikmal etmiş bulunanların mahkum oldukları ağır hapis cezası iki yıldan, hapis veya hafif hapis cezası üç yıldan fazla olmadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanabilir.
Bazı suçlara ilişkin cezalar ile askeri suçlar ve disiplin suçlarına ilişkin cezaların ertelenemeyeceğine dair özel kanun hükümleri saklıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
Erteli cezanın aynen infazına ilişkin 765 sayılı TCK’nun 95. maddesinin ikinci fıkrasında da; “…Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur” şeklinde hüküm öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, hükmolunan para cezası ya da hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesine göre, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden bir cezaya ya da hapis cezasına mahkûm olması halinde, aynen infazına karar verilmesi mümkün olacaktır. Deneme süresi içinde işlenen suçun 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girmesinden önce ya da sonra işlenmiş olmasının önemi olmadığı gibi, erteli cezanın hapis veya para cezası olmasının da ehemmiyeti bulunmamaktadır.
647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca erteli para cezasından ibaret mahkûmiyeti bulunan sanığın beş yıllık deneme süresi içinde suç işlemesi durumunda, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi uyarınca yalnızca hürriyeti bağlayıcı cezaların ertelenmesine ve aynen çektirilmesine karar verilebileceğinden bahisle, 647 sayılı Kanun uyarınca erteli para cezasının aynen infazının mümkün olmadığından söz edilmesi, karma uygulamaya neden olacak ve kanunların birbirlerine karıştırılmadan ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ilkesinin de ihlali anlamına gelecektir.
Nitekim CGK’nun 08.12.2009 gün ve 241-286, 13.12.2011 gün ve 211-260 ile, 27.12.2011 gün ve 183-304 sayılı kararlarında, 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca erteli para cezasından ibaret mahkûmiyeti bulunan sanığın, beş yıllık deneme süresi içinde suç işlemesi nedeniyle, erteli cezanın 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesinin mümkün olduğuna işaret edilmiş ve bu hususun karma uygulama olmaması bakımında da önem arzettiğine vurgu yapılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmiş 2.420.577.000 Lira ağır para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü bulunan sanığın, deneme süresi içinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle para cezasının 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilmesi mümkün olduğundan, Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan ihbar üzerine yerel mahkemece erteli para cezasının aynen çektirilmesine karar verilmesi isabetli olup, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin usul ve kanuna uygun olmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 18.04.2012 gün ve 2308-9690 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığının 14.10.2011 gün ve 12945-53038 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.03.2014 günlü müzakerede oybirliğiyle karar verildi.