Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1260 E. 2013/352 K. 09.07.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1260
KARAR NO : 2013/352
KARAR TARİHİ : 09.07.2013

Tebliğname : 2010/299112
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : HAKKARİ Ağır Ceza
Günü : 24.05.2010
Sayısı : 152-167
Davacının haksız tutuklanma sonucu uğramış olduğu zararlar nedeniyle 5.000 Lira maddi ve 5.000 Lira manevi tazminatın kanuni faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden tahsiline yönelik talebinin kısmen kabulü ile, 293,67 Lira maddi, 1.750 Lira manevi tazminatın gözaltına alma tarihi olan 20.03.2001 gününden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2008 gün ve 90-138 sayılı hükmün davalı hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 17.02.2010 gün ve 21639-2092 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.03.2000 gün ve 44-48 sayılı kararı da nazara alınarak; tazminat istemine ilişkin dava beraat kararının kesinleştiği tarihten uzunca bir süre sonra açılmıştır. Davacının bu süre içinde hakkındaki hükmün kesinleştiğini bilmediğinden söz etmek yaşamın olağan akışına uygun bulunmamakla olup, davanın 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde öngörülen süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 24.05.2010 gün ve 152-167 sayı ile;
“…1412 sayılı CMUK’nın 326/2. maddesi uyarınca; bu tür davalar bakımından gerek Yargıtay Ceza Daireleri, gerekse yerel mahkemeler arasında uygulama birliği olması, aksi bir durumun daha önce görülüp kesinleşen davalar bakımından eşitsizliklere yol açacağı ve iş bu davaya konu kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edilmemiş olması nedeniyle 466 sayılı Kanunun 2/1. maddesi uyarınca 3 aylık yasal süresinde açıldığının kabulü gerektiği…” gerekçesiyle direnerek, ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2012 gün ve 299112 sayılı “onama” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 466 sayılı Kanuna göre tazminat istemine ilişkin davanın kanuni süresinde açılıp açılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Terör örgütüne yardım suçundan 20.03.2001 tarihinde gözaltına alınan davacının 21.03.2001 tarihinde tutuklandığı, Van 1 nolu Devlet Güvenlik Mahkemesince 29.05.2001 tarihinde tahliyesine, 09.09.2003 tarihinde de beraatına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 14.10.2003 tarihinde kesinleştiği, kesinleşen beraat kararının davacıya tebliğ edilmediği gibi, davacı veya vekili tarafından dava tarihinden önce öğrenildiğine ilişkin bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı, incelemeye konu davanın 20.03.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı CMK’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı Kanunun Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat talep etme şartları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ise de, 5320 sayılı Kanunun 6. maddesindeki;
“(1) Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
(2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmü uyarınca, 466 sayılı Kanun hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden önce gerçekleşen işlemler yönünden varlığını sürdürmelerine imkan sağlandığından, uyuşmazlık konusunun 466 sayılı Kanun hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
15.05.1964 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 466 sayılı Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında; “1 nci maddede yazılı sebeplerle zarara uğrayanlar, kendilerine zarar veren işlemlerin yapılmasına esas olan iddialar sebebiyle haklarında açılan davalar sonunda verilen kararların kesinleştiği veya bu iddiaların mercilerince karara bağlandığı tarihten itibaren üç ay içinde, ikametgahlarının bulunduğu mahal ağır ceza mahkemesine bir dilekçeyle başvurarak uğradıkları her türlü zararın tazminini isteyebilirler” hükmüne yer verilmiştir.
Kanun dışı yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat verilmesine ilişkin esasların ayrıntısına yer verilen Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 gün ve 256-57 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın gerek yokluğundan gerekse yüzüne karşı hükmolunan beraat kararının kesinleşme şerhi ile birlikte ilgiliye tebliği zorunlu olup, 466 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen üç aylık dava açma süresi, 21.04.1975 gün ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davacı hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan ceza davasının kesinleştiğinin tebliği veya bu kesinleşmenin öğrenilmesinden itibaren başlamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ve müdafiinin yokluğunda verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen beraat kararı sanık ve müdafiine tebliğ edilmemiş ve uyuşmazlık konusu dava, davacı vekili tarafından 20.03.2008 tarihinde açılmış olup, davacı ya da vekilinin beraat kararının kesinleştiğini dava tarihinden önce öğrendiklerine ilişkin, dosya içerisinde herhangi bilgi ya da belge bulunmadığından, tazminat talebine ilişkin davanın 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen 3 aylık kanuni süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın süresinde açıldığına ilişkin yerel mahkeme direnme gerekçesi isabetli olup, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun, 6110 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 14. maddesi uyarınca Dairelerin İş Bölümüne ilişkin olmak üzere Yargıtay Büyük Genel Kurulunca alınan 2011/1 ve 2012/1 sayılı kararlara göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Hakkari Ağır Ceza Mahkemesinin 24.05.2010 gün ve 152-167 sayılı kararındaki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.07.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.