Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2012/1143 E. 2013/47 K. 12.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/1143
KARAR NO : 2013/47
KARAR TARİHİ : 12.02.2013

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 01.03.2011
Sayısı : 38-46

Nitelikli yağma suçundan sanık …’in 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-c-d-h, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Salihli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.10.2009 gün ve 10–213 sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 09.12.2010 gün ve 11052-19935 sayı ile;
“Sanığın, yüklenen yağma suçunu işlediğini gösterir, aynı eylem nedeniyle başka dosyada haklarında verilen mahkumiyet hükümleri kesinleşen…. … ve…’ün aşamalardaki soyut suç atmaları dışında, suçlamayı kabul etmediği savunmasının aksine, her türlü kuşkudan uzak, hükümlülüğüne yeterli, kesin ve inandırıcı hukuka uygun kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hükümlülüğüne karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 01.03.2011 gün ve 38-46 sayı ile;
“…Sanıklar… ve…. …’ün yanında bulunan üçüncü kişinin … olduğu açıktır. Sanıklar …. … ve…’ün sanık …’e haksız yere isnatta bulunmaları için bir neden bulunmamaktadır. İsnat edilen suç yönünden sanıkların itirafta bulunmaları halinde ceza indiriminden yararlanmaları söz konusu olmadığı gibi taraflar arasında bir husumetde mevcut değildir. Aksine sanıklar …. ve ….’ün sanık … ile daha önceden aynı mahallede oturdukları, aynı tabldot fabrikasında çalıştıkları, arkadaş oldukları bu nedenle yakinen tanıdıkları ve açık kimliğini bildikleri sanık …’ı korumak amacıyla ifade verdikleri gerçek kimliğini gizledikleri kanaatine varılmıştır. Sanıklar…. … ve… yakalandıktan kısa süre sonra yanlarında bulunan kişinin Atatürk Mahallesinde oturan Seyhan isimli kişi olduğunu belirtmişler, evlerini ve mahalleyi yakından tanımalarına rağmen bu konuda beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece yapılan soruşturma sırasında … ismine ulaşıldığında da yine koruyucu beyanlarda bulunmuşlar, yanlarındaki Seyhan’ın Hakkarili olduğunu, …’in de Hakkarili olduğunu ancak olaya katılmadığını belirtmişlerdir. Oysa Atatürk Mahallesinde tanıdıkları … dışında Seyhan isimli kişi bulunmamaktadır.
Sanık …’in işlediği fiilin farkında olup aynı gün sabahleyin mesai saatleri içerisinde Salihli Devlet Hastanesine müracaat ederek psikolojik yakınmada bulunduğu ve muayene olarak sağlık karnesinde yazılı ilaçları aldığı görülmüştür.
Sanık yakalandıktan sonra mahkememizde müdafi huzurunda alınan savunmasında; suçu dolaylı olarak ikrar etmiş, diğer sanıklarla birlikte mağdura ait iş yerine gidip cep telefonu ve 500 TL parayı aldığını hatırlamadığını, böyle bir olay olmuşsa da uyuşturucu nitelikte uyku hapı kullandığından kendinde olmadığını belirtmiş ve ceza ehliyeti yönünden tereddüt oluşturarak sorumluluktan kurtulmaya yönelik savunmada bulunmuş, alınan raporunda ceza ehliyetinin tam olduğu anlaşılmıştır. Sanığın yukarıda belirtilen olay tarihinde Devlet Hastanesine müracaat edip tedavi olması ve bunu yakalandıktan sonra ilk savunmada kullanıp sağlık karnesini ibraz etmesi birlikte değerlendirildiğinde sanık …’ın diğer sanıklarla birlikte eylemi gerçekleştirdiği ve savunma amaçlı deliller hazırladığı açıkça görülmektedir.
Sanık olay sonrası Salihli Devlet Hastanesinden tedavi gördükten sonra da firar etmiş, kendi beyanına göre de çeşitli illerde tedavi gördüğünü, hocaya gittiğini, suçlamadan ve hakkındaki dava ve yakalamadan haberinin olmadığını açıklamıştır. Oysa sağlık karnesinin incelenmesinde son tedavinin suç tarihi olduğu, devamlı ilaç kullanan ve yeşil kartı bulunan sanığın yakalanıncaya kadar sağlık karnesini kullanmaması gözetildiğinde sanığın olay nedeniyle arandığını bildiği ve resmi sağlık kurumlarına müracaat etmediği açıkça ortaya çıkmaktadır.
…Sanık …’in diğer kararı kesinleşen sanıklar… ve…. … ile birlikte mağdura yönelik yağma eylemini gerçekleştirdiği, eylem sonrası mağdurdan alınan bir kısım parayı kendisi alarak diğer sanıkların yanından ayrıldığı ve diğer sanıkların yakalandıklarını öğrendikten sonra aynı gün Salihli Devlet Hastanesine müracaat ederek psikolojik yakınmada bulunup ilaç aldığı ve ikamet ettiği Salihli ilçe merkezini terk ettiği, yakalanıncaya kadar 3 yıldan fazla süre firarda bulunduğu vicdani kanaatine varılmış, sanığın suçu işlediği yönünde şüpheye yer bırakmayacak şeklide dosya içerisinde yukarıda açıklaması yapılan hukuka uygun delillerin bulunduğu anlaşıldığından sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir” gerekçeleriyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının “onama” istemli 07.06.2012 gün ve 185112 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın yüklenen yağma suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Mağdur …’nın 11.04.2006 günü saat 00:15’de işyerine gelen üç kişinin kendisini bağlayıp, bıçak tehdidi ile 500 TL para ile bir adet cep telefonunu aldıkları yolunda kolluğa yaptığı başvuru üzerine, kolluk görevlilerince çevrede yapılan araştırma sonucunda mağdurun verdiği eşkale uyan…. … ve…’ün saat 00.30 sıralarında yakalandıkları,
Yapılan aramada….’in üzerinde mağdurun belirttiği renklerde bir adet kaşkol ile mağdura ait cep telefonu, mağdur adına düzenlenmiş fatura ve 160 Lira para ile ….’ün üzerinde ise suçta kullanıldığı tahmin edilen bir adet bıçak ile 70 Lira paranın ele geçirildiği,
Mağdurun aynı gün …. ve….’i işyerine gelerek eylemi gerçekleştiren üç kişinin ikisi olarak teşhis ettiği, aşamalarda özetle, eylemi …. ve…. ile birlikte yanlarında bulunan üçüncü bir şahsın birlikte işlediklerini, karanlık nedeniyle üçüncü kişinin yüzünü göremediğini, zararı giderildiği için şikayetinden vazgeçtiğini belirttiği,
Haklarında yağma suçundan verilen mahkumiyet kararı Özel Daire tarafından düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşen…. ve ….’ün kollukta müdafii eşliğinde yaptıkları savunmalarında, yanlarında bulunan üçüncü kişinin arkadaşları olan Seyhan isimli kişi olduğunu, soyadını ve adresini tam olarak bilmediklerini, Atatürk Mahallesinde ikamet ettiğini belirttikleri, sorguda ise Seyhan’ın Hakkarili olduğunu söyledikleri,
12.04.2006 gün ve 2006/147 sayılı karar ile Seyhan isimli şüpheli hakkındaki soruşturma evrakının 2006/1992 esas sayılı dosyadan ayrılarak 2006/2034 esas sayılı hazırlık dosyası üzerinden devamına karar verildiği,
Salihli Cumhuriyet Başsavcılığının 13.04.2006 gün ve 2006/78 esas sayılı iddianamesi ile …. ve …. hakkında yağma suçundan kamu davası açıldığı,
Sanıklar…. ve ….’ün 2006/2034 hazırlık sayılı dosyada 16.06.2006 günü tanık olarak yaptıkları anlatımda, olay sırasında yanlarında olan ve Seyhan ismiyle belirttikleri kişinin 1986 doğumlu … olduğunu, gösterilen resmin ona ait olduğunu, babasının adının Hamit olduğunu, Hakkari Yüksekovalı olduğunu, Atatürk Mahallesinde oturduğunu, evlerinin Hz. Hamza Camiine yakın olduğunu ve Seyhan’ın sürekli olarak Atatürk Mahallesindeki Bayram isimli kişinin kahvesine takıldığını dile getirdikleri,
Sanık ….’ün yargılandığı mahkemede, yanlarında bulunan kişinin isminin Seyhan olduğunu, Hakkarili olduğunu, ancak anne ve baba adı ile oturduğu mahalleyi bilmediğini söylediği,
Sanık….’in ise yanlarında bulunan kişinin isminin Seyhan olduğunu, ancak bu kişinin … olmadığını belirttiği,
20.06.2006 tarihli son celsede ise, her iki sanığın da … isimli kişiye uyarak bu suçu işlediklerini kabul ettikleri,
Salihli 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 10.05.2006 gün ve 2006/322 değişik iş sayılı kararı ile sanık … hakkında yakalama emri düzenlendiği,
Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince düzenlenmiş olan 05.08.2009 gün ve 13682 sayılı raporda sanık …’in cezai ehliyetinin tam olduğunun belirtildiği,
Sanık …’ın mahkemede; “ben olayı hatırlamıyorum, kendim uyku hapı ve uyuşturucu hapları kullandığım için olay tarihinde ne yaptığımı bilemiyorum,… ve…. …’ü tanırım, birlikte daha önceden yemek fabrikasında çalışmıştık, ben müştekiyi tanımıyorum, müştekinin işyerine diğer sanıklar …. ve…. ile birlikte gidip cep telefonunu ve 500 TL parasını aldığımızı hatırlamıyorum, böyle bir olay olmuşsa da kendimde değildim, ben olaydan sonra rahatsızlığım nedeni ile tedavi olmak için hocalara gitmiştim, bu nedenle 2,5 yıldır Salihli’de değildim. Antalya ve İstanbul da kaldım, ben 3-4 aydır Salihli’de babamın evinde kalıyordum, ben devamlı ilaç kullandığım için olayı diğer sanıklarla birlikte yapıp yapmadığımı hatırlamıyorum, ben olay sırasında Atatürk Mahallesinde oturuyordum, evimiz Hz. Hamza Camiine yakındır, …. ve…. ile lokantada birlikte çalışmıştık, aramızda herhangi bir husumet yoktur, ben Atatürk Mahallesinde bulunduğum zaman içerisinde Bayram isimli kişinin kahvesine gittiğimi de kabul ediyorum, ben olayda müşteki olan hurdacılık yapan …’yı tanımam, ben diğer sanıklarla müştekinin telefon ve parasını gasp ettiğimi kabul etmiyorum, ben ilaç kullanıyorum olayı hatırlamıyorum” şeklinde savunmada bulunduğu, temyiz dilekçesinde ise diğer sanıklarla arasında kız meselesinden dolayı husumet olduğunu dile getirdiği,
Sanık … adına düzenlenmiş olan Yeşil Kart ve Sağlık Cüzdanı içeriğinden, suç tarihinden önce 07.03.2006 ila suç tarihi olan 11.04.2006 tarihleri arasında sanık adına dört kez ilaç yazıldığı, bu tarihten sonra ise Yeşil Kart ve Sağlık Cüzdanının hiç kullanılmadığı,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 148. maddenin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddede ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma ile yağmada değer azlığı yaptırıma bağlanmıştır.
Yağmanın temel şekli 5237 sayılı TCK’nun 148. maddesinin 1. fıkrasında tanımlanmış olup; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştire- ceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malı, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle almaktır. Bu itibarla “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Öncelikle mağdur …’nın tüm aşamalarda istikrarlı bir şekilde eylemin üç kişi tarafından gerçekleştirildiğini belirtmesi, mağdura karşı işlemiş oldukları yağma suçundan haklarında verilen mahkumiyet kararı Özel Daire tarafından düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşen…. … ve…’ün sanık … ile birlikte eylemi gerçekleş- tirdiklerini kabul etmeleri karşısında, somut olayda yağma suçunun üç kişi tarafından işlendiği hususu sabittir.
Sanık … ile arkadaş olan, sanığa ait olup, onun tarafından da doğrulanan bir çok kişisel bilgiyi mahkemeye anlatan ve sanık ile aralarında herhangi bir husumet bulunmayan…. ve ….’ün tüm aşamalarda istikrarlı bir şekilde sanık …’in kendileri ile birlikte eylemi gerçekleştirdiğini belirtmeleri, nitekim sanık …’ın…. ve ….’ün bu beyanlarını doğrulayan ve eylemi gerçekleştirdiği yönünde dolaylı kabul olarak nitelendirilecek şekilde mahkemede “müştekinin işyerine diğer sanıklar …. ve…. ile birlikte gidip cep telefonunu ve 500 TL parasını aldığımızı hatırlamıyorum, böyle bir olay olmuşsa da kendimde değildim” şeklinde savunmada bulunmuş olması, suç tarihinden yaklaşık üç yıl sonra yakalanan sanığın bu süre zarfında tedavi olduğunu belirtmesine karşın, sanık adına düzenlenmiş olan Yeşil Kart ve Sağlık Cüzdanının suç tarihi olan 11.04.2006 tarihinden sonra hiç kullanılmamış olması göz önüne alındığında sanık …’in …. … ve… ile birlikte mağdura karşı yağma suçunu işlediğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın yağma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkin yerel mahkeme direnme gerekçeleri isabetli olup, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul üyesi ise; yerel mahkeme direnme hükmünün bozulması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2011 gün ve 38-46 sayılı kararındaki direnme gerekçelerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.02.2013 günü yapılan müzakerede tebliğna- medeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.