Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2011/84 E. 2011/55 K. 19.04.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/84
KARAR NO : 2011/55
KARAR TARİHİ : 19.04.2011

İtirazname : 2011/27593
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KARAMAN Asliye Ceza
Günü : 26.03.2003
Sayısı : 61-222
Sanık C.E.’nin inceleme dışı bırakılan sanıklar S.D.ve H. B.ile birlikte işlemiş olduğu hırsızlık suçundan eylemine uyan 765 sayılı TCY’nın 492/1-son, 522, 59/2 ve 81/1-3. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Karaman Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2003 gün ve 61–222 sayılı hükmün, sanık müdafiince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 20.11.2006 gün ve 2551–11586 sayı ile, onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 25.03.2011 gün ve 27593 sayı ile;
“Sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanırken tekerrüre konu edilen Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 2001/94 esas, 2001/68 sayılı kararı, hüküm niteliğinde olmayıp, ceza kararnamesi olduğundan, tekerrüre esas olamayacağı, adli sicil kaydında da sanığın başkaca tekerrüre esas alınabilecek kaydı bulunmamasına göre, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanamayacağının gözetilmemesi nedeniyle bozma kararı yerine, onama kararı verilmesi, isabetsiz görülmekle” görüşüyle, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini itiraz yasa yoluyla talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık C. E. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; ceza kararnamesi ile hükmolunan cezaların tekerrür hükümlerinin uygulanmasında nazara alınıp alınamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkeme tarafından sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasında esas alınan karar, Karaman Sulh Ceza Mahkemesinin 06.02.2001 gün ve 94-68 sayılı, 765 sayılı TCY’nın 456/4 ve 457/1. maddeleri uyarınca 121.680.000 lira ağır para cezasına ilişkin ceza kararnamesi olup, bu kararnamenin itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleştiği ve 18.09.2001 tarihinde de infaz edildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY da düzenlenmemiş olan Sulh Ceza Hakiminin ceza kararnamesi 1412 sayılı CYUY’nın 386 ila 391. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, genel yargılama kurallarından farklı kuralları bulunan, kendine özgü hızlandırılmış bir yargılama yöntemidir. Bu yargılamanın en önemli özelliği, sanık davet edilip sorgusu yapılmadan ve kanıtlar ortaya konulup tartışılmadan, evrak üzerinden karar verilmesidir. Bir başka anlatımla duruşma açılarak yüz yüze yargılama yapılmadan, mevcut kanıtlarla yetinilmek suretiyle dosya üzerinden karar verilmektedir. Bu yolla basit işlerin çabuk çözümlenmesi, mahkemelerin iş yüklerinin hafifletilmesi, basit suçların yargılamalarının hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 10.06.2003 gün ve 184-186 sayılı kararında da belirtildiği üzere; ceza kararnamesi ile verilen kararlar temyiz yasa yoluna değil, CYUY’nın 390. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna tâbidir. İtiraz edilmeyen veya süresinde yapılan itirazın reddedilmesi halinde kesinleşen ceza kararnameleri, son karar niteliğini aldığından hükmün sonuçlarını doğuracak ve infaz edilecektir.
Diğer taraftan yerleşmiş ve tartışmasız yargısal kararlarla da; temyiz yasa yoluna tabi olmayan kararların tekerrüre esas alınamayacağı, dolayısıyla da ceza kararnamesi ile verilen cezaların da tekerrüre esas olamayacağı kabul edilmiştir. O halde yerel mahkemece sanık hakkında daha önce ceza kararnamesi ile verilip infaz edilmiş cezanın tekerrüre esas alınması usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkeme hükmünün, belirtilen yasaya aykırılıklar nedeniyle bozulması gerekirken Özel Dairece onanmasına karar verilmesi isabetsizdir.
İtiraz nedeni konusunda varılan bu sonuç ve yerel mahkeme hükmünün, itiraz yasa yolu üzerine Ceza Genel Kurulunca belirtilen Yasaya aykırılık nedeniyle bozulmasına karar verilmiş bulunduğu nazara alındığında, Özel Daire onama kararı ile kesinleşen ilamın ortaya çıkan bu yeni durum karşısında zamanaşımı yönünden de değerlendirilmesi zorunluluğu doğmuştur. Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken, Özel Daire kararının hukuka aykırı görülerek kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün esastan veya usulden bozulması halinde, itirazın kabulü ile dava derdest hale geleceğinden, dava zamanaşımı süresinin dolduğunun saptanması durumunda kamu davasının düşmesine de karar verilmesi gerekmektedir. İnceleme konusu yapılan olayda, her ne kadar sanık hakkında 765 sayılı TCY’nın 493/1-son. maddesi uyarınca kamu davası açılmış ise de, yerel mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre sanığın eyleminin anılan Yasanın 492. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen geceleyin bina dahilinden hırsızlık suçunu oluşturduğu, dosya içeriği itibariyle de daha ağır bir suçu oluşturma olasılığı bulunmadığı, 765 sayılı TCY’nın 492/1-son maddesinde düzenlenmiş olan hırsızlık suçunun 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirmesi, 765 sayılı TCY’nın 102. maddesinin 4. fıkrasında, beş seneden fazla olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda olağan dava zamanaşımı süresinin 5 yıl olarak belirlenmesi, zamanaşımını kesen en son işlemin ise 26.03.2003 tarihli yerel mahkeme mahkûmiyet kararı olması karşısında, 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca mahkumiyet kararının verildiği 26.03.2003 tarihinden itibaren 5 yıllık olağan zamanaşımı, dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden çok önce 26.03.2008’de dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının sanık C. E. yönünden kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün de sanık C.E. yönünden bozulmasına, ancak zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan, sanık C.E. hakkında açılmış bulunan kamu davasının 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 20.11.2006 gün ve 2551–11586 sayılı onama kararının sanık C.E. yönünden KALDIRILMASINA,
3- Karaman Asliye Ceza Mahkemesinin 26.03.2003 gün ve 61–222 sayılı kararının sanık C. E. yönünden BOZULMASINA, ancak itirazın kabulü ile kamu davası derdest hale gelmiş olmakla, zamanaşımını kesen en son işlem olan 26.03.2003 tarihli yerel mahkeme mahkumiyet kararından itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi, dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden önce dolmuş olup, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık Cemal Eski hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.