YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/79
KARAR NO : 2011/54
KARAR TARİHİ : 19.04.2011
İtirazname : 2011/41196
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ANKARA 3. Çocuk
Günü : 10.04.2008
Sayısı : 629-269
Sanık R. Ş.’nin hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b, 143, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, koşulları oluşmadığından 5237 sayılı TCY’nın 51 ve 5395 sayılı Yasanın 23. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Ankara 3. Çocuk Mahkemesince verilen 10.04.2008 gün ve 629-269 sayılı hükmün, sanık müdafiince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.10.2010 gün ve 14490–15018 sayı ile, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 21.03.2011 gün ve 41196 sayı ile;
“Sanık R.Ş.’nin suç tarihinde nüfus kaydına göre 17.03.1991 doğumlu olduğu, suç tarihi olan 27.01.2006 tarihinde 15 yaşından küçük olduğu bu nedenle ceza tayin edilirken hakkında 5237 sayılı TCK’nun 31/2. maddesi uygulanması suretiyle 1/2 oranında indirim yapılması gerekirken aynı yasanın TCK’nun 31/3. maddesi gereği 1/3 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayin edildiğinden kararın bozulması gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılması ve yerel mahkeme hükmünün bozulması talebinde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık R.Ş. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle 5237 sayılı TCY’nın 31. maddesinin hangi fıkrasının uygulanması gerektiğinin belirlenmesine ilişkin ise de, sanık hakkında işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğine ilişkin rapor alınmasının gerekip gerekmediği hususu öncelikle değerlendirilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde;
Nüfus kaydına göre 17.03.1991 doğumlu olan sanık R. Ş.’nin şikayetçi E. K.’ye yönelik hırsızlık suçunu işlediği 27.01.2006 tarihinde 14 yaşını ikmal ettiği, dolayısıyla 12-15 yaş grubu arasında yer aldığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCY’nın tanımlar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca suç işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk olarak kabul edilmekte olup, bu kişiler hakkında yapılacak işlemler ve haklarında hükmolunacak cezalardan ne oranda indirim yapılacağı anılan Yasanın 31. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCY’nın “Yaş küçüklüğü” başlıklı 31. maddesi,
“(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
(3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz”,
Şeklinde düzenlenmiş olup, maddenin 2. fıkrasının açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, suç tarihinde 12-15 yaş grubunda yer alan kişilerin öncelikle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin belirlenmesi gerekmektedir. Zira işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş olan failin ceza sorumluluğu bulunmamakta olup, dolayısıyla bu durumda bulunan çocuk hakkında ceza verilmeyip, çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Nüfus kaydına göre 17.03.1991 doğumlu olup, yargılamaya konu hırsızlık suçunu işlediği 27.01.2006 tarihinde henüz 15 yaşını tamamlamamış olduğundan, 12-15 yaş grubunda yer alan sanık R. Ş.’nin işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, öncelikle bu konuda rapor alınarak herhangi bir değerlendirme yapılmadan sanığın suç tarihinde 15 yaşını bitirmiş olduğu kabul edilerek hükümlülük kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, yerel mahkeme hükmünün belirtilen yasaya aykırılık nedeniyle bozulması yerine, Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.10.2010 gün ve 14490–15018 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Ankara 3. Çocuk Mahkemesinin 10.04.2008 gün ve 629-269 sayılı kararının diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.04.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.