Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2011/390 E. 2012/52 K. 21.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/390
KARAR NO : 2012/52
KARAR TARİHİ : 21.02.2012

Kasten öldürme suçundan sanık Zeynelabidin Y.’nin 5237 sayılı TCY’nın 82/1-d, 29/1 ve 62. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Elbistan Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.11.2009 gün ve 134-181 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.09.2011 gün ve 3030-5196 sayı ile;
“Sanık Zeynelabidin Y.’nin savunmasının da yer aldığı 13.10.2009 tarihli duruşma tutanağı başlığında 109265 sicil nolu zabıt katibi İzzet A.’nın adı yazılı olduğu halde, tutanağın 60741 sicil nolu zabıt katibi tarafından imzalanarak CMK.nun 219. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.10.2011 gün ve 89907 sayı ile;
“…Duruşma tutanaklarının ancak sahteliğinin iddia edilebileceği hususu gözden kaçırılmamalıdır. Esasen, temyiz incelemesinde bir sahtecilik iddiası da bulunmamaktadır. Hükümlerin sadece hukuki yönün temyize konu edilebileceğine dair CMK’nun 294/2. maddesi esas alındığında, sahtecilik iddiasının bulunmaması halinde, duruşma tutanağının şekline ilişkin itirazlara temyiz incelemesi sırasında bakılmamalıdır. Zira, bozma kararı verilmesi halinde, itirazlara konu olgulara ilişkin yeni işlemlerin yapılabilir olması gerekir. Yargıtay, CMK’nun 302/2. maddesinde de açıkça belirtildiği üzere, temyiz edilen hüküm, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozmalıdır. Yoksa CMK’nun 304/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır. Gerçekten de, CMK’nun 304/2. maddesi uyarınca, bozma sonrasında mahkemece yeniden inceleme yapılması ve yeniden hüküm verilmesi gerekmektedir. Belirtilen hükümden, temyiz incelemesinde, fark edilen belirtilen nitelikteki şekli içerikli eksiklik ve/veya yanlışlıklar için, öncelikle eksikliğin giderilmesinin istenmesi sonucu çıkmaktadır. Yani, duruşma tutanaklarındaki imzaların birbirine uymaması veya tutanak başlığındaki ad-soyad, sicil numarası ile tutanağın altındaki belirtilen bilgilerin birbirine uymaması halinde, öncelikle bu yanlışlığa ilişkin gerçek durum yerel mahkemeden sorularak tutanağa bağlanmalıdır. Yoksa bu şekli yanlışlıklar bozma konusu yapılmamalıdır.
Öte yandan, temyiz incelemesinin ancak hukuka aykırılık hallerine özgü olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. CMK’nun 288. maddesine göre hukuka aykırılık, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır. Bozma konusu duruşma işlemi incelendiğinde, CMK’nun 289. madde uyarınca mahkeme doğru şekilde oluşturulmuş, sadece tutanaktaki şekli unsurlarda bir uyumsuzluk meydana gelmiştir.
Sonuç itibariyle, belirtilen hükümler kapsamında; Yargıtay temyiz incelemesinin hukuka aykırılıklara özgülendiği, yeniden incelenmesi gereken bir durumun söz konusu olmaması halinde, şekli eksiklikler nedeniyle hükmün bozulmaması ve eksiklikler giderildikten veya duraksamaya yol açan yanlışlıklar açıklanıp tutanağa bağlandıktan sonra, elektronik imza kullanılmış ise buna ilişkin bilgiler de belirtilerek esastan karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. Maddi gerçekliği esas alan ceza hukukunda, bir üyenin veya katibin adının veya sicil numarasının yanlış yazılması, tutanağın altındaki bilgilerle başlığındaki bilgilerin birbiriyle uyumlu olmaması, duruşmaya gerçekte iştirak etmeyen üyenin yanlışlıkla duruşma tutanağına imza atması gibi yanlışlıklar, yapılan işlemin maddi yönünü değiştirmez. Belirtilen işlemler, sadece yapılan işlem yönünden sakat işlem olarak kalırlar. Esas olan, mahkemenin hukuka uygun olarak oluşturulması olmalıdır. O halde, duruşma tutanağının şekline ait eksiklik ve aksaklıklar, maddi gerçekliği değiştirmediği cihetle, ancak yanlışlıkların düzeltilmesine konu edinebilirler. Gerçekten de, yapılmış bir duruşmada ileri sürülen deliller, sırf hakimin adının yanlış yazılması nedeniyle yenilenemeyecektir. Sonraki duruşma, başka bir duruşma olacaktır. Oysa sakat olduğu iddia edilen ilk duruşmada her şey usulüne uygun olarak yapılmış, duruşma tutanağı sonlandırılırken istenmeden bir yanlışlık yapılmıştır. Bu yanlışlık, yapılan duruşmayı hukuka aykırı kılmamalıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın savunmasının alındığı 13.10.2009 tarihli duruşma tutanağının başlığında zabıt katibi olarak 109265 sicil nolu İzzet A. yazılı olduğu halde, tutanağın 60741 sicil nolu zabıt katibi tarafından imzalanmasının 5271 sayılı CYY’nın 219. maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; duruşma sırasında katip değişikliği yapıldığının anlaşılması karşısında tutanakta eksiklik bulunup bulunmadığı öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın, kasten öldürme suçundan Elbistan Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı, 13.10.2009 günlü 5. oturumda mahkeme heyetinin yasaya uygun şekilde oluşturulduğu, duruşmaya Cumhuriyet savcısı ve 109265 sicil nolu zabıt katibi İzzet A.’nın katıldığı, sanığın kimlik tespiti yapılıp yasal hakları hatırlatılarak savunmasının alınmaya başlandığı, sorgu sırasında katip değişikliği yapılarak duruşmaya 60741 sicil nolu zabıt katibi Gülten B. ile devam edildiği, katip değişikliğinin duruşma tutanağının 3. sayfasında açıkça belirtildiği, 4 sayfadan oluşan duruşma tutanağının mahkeme heyeti ile zabıt katipleri tarafından imzalandığı, tutanağın 1 ve 2. sayfalarındaki katip imzasının İzzet A.’ya, 3 ve 4. sayfalarındaki katip imzasının ise Gülten B.’ye ait olduğu anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Yargılama Yasasının “Duruşma tutanağı” başlıklı 219. maddesi;
“(1) Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.
(2) Mahkeme başkanının mazereti bulunursa tutanak, üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Elbistan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan 13.10.2009 tarihli oturuma ait tutanakta mahkeme heyeti ve katip imzalarının bulunduğu, tutanağın 3. sayfasında katip değişikliği yapıldığının belirtildiği, katip değişikliği nedeniyle tutanağın 1 ve 2. sayfalarının zabıt katibi İzzet A., 3 ve 4. sayfalarının ise zabıt katibi Gülten B. tarafından imzalandığı, dolayısıyla inceleme konusu duruşma tutanağında CYY’nın 219. maddesine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından Özel Daire bozma kararı isabetsizdir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 15.09.2011 gün ve 3030-5196 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın esastan incelenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.02.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi