Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2011/198 E. 2011/240 K. 22.11.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/198
KARAR NO : 2011/240
KARAR TARİHİ : 22.11.2011

Kararı veren
Yargıtay Dairesi 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 24.11.2009
Sayısı : 119–177

Taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı TCY’nın 85/2. maddesi uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Yasanın 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin 1 yıl süreyle geri alınmasına, mahsuba ve tutukluluk halinin devamına ilişkin, Ereğli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.06.2008 gün ve 160–113 sayılı hüküm, sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.04.2009 gün ve 1380–3904 sayı ile;
“Katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;
Sanık müdafiinin temyizine gelince;
Olayın 28.08.1999 tarihinde meydana geldiği, akabinde jandarmaya yapılan kaza ihbarından sonra olay yerinde düzenlenen tutanakta ölenin kullandığı mobilete bir kamyonun çarptığının vurgulandığı, ancak sanığın ve aracın plakasının belirlenemediği, mağdurun, olayın oluşu ile ilgili kayda değer bilgi vermediği, kendilerine bir aracın çarparak kaçtığını söylediği, sanığın belirlenememesi üzerine evrakın Cumhuriyet savcılığınca daimi aramaya alındığı, 2004 yılında sanığın ağabeyinin muhtar adayı olup seçimi kazanmasından sonra köyde olaya sanığın neden olduğuna ilişkin dedikodu başlaması üzerine jandarmanın olaya yeniden el atıp tarafları dinlediği ve bunun sonucunda sanık hakkında atılı suçtan dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Ölüm ve yaralama ile sonuçlanan olayda, sanığın kullandığı midibüsle içinde köylüler olduğu halde köye dönerken ölenin kullandığı mobilete çarptığı iddiasıyla dava açılmıştır. Olayın köyler arasında meydana geldiği, sanığın kullandığı araç içerisinde düğünden dönen onbeş yirmi kişinin bulunduğu, bu kişiler tarafından olay sırasında ileri sürülmüş bir beyan olmadığı, aynı araçta bulunan tanıklardan bazılarının olaydan beş yıl sonra sanığın mobilete çarptığını, bazılarının ise hiç kaza olmadığını ve böyle bir olayı görmediklerini söyledikleri, köy yerinde onbeş yirmi kişinin bulunduğu midibüsün yolda mobilete çarpmasını görüp olaya seyirci kalmaları veya olayı hemen akabinde ilgililere bildirmemeleri yahut olayla ilgili bir şey söylememeleri hayatın olağan akışına ve beşeri özelliklere uygun olmayıp, hükme esas alınan tanık beyanları arasındaki çelişkiler de nazara alındığında sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden oy çokluğu ile bozulmuş,
Daire Başkanı M. Acar ile Daire Üyesi E. Ertuğrul ise;
“Dosyadaki bilgi ve belgeleri isabetle değerlendiren, yargılama sürecinde sanığı, müştekiyi, katılanı ve tanıkları dinleyip gözlemleyen ve duruşmada ortaya konan delilleri vicdani kanaatine göre değerlendiren mahkemenin; toplanan kanıtların takdir ve değerlendirilmesinde, suçun sübutunun kabulünde, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde niteliğinin tayin ve temel cezanın takdirinde, savunmanın inandırıcı gerekçelerle reddedilmesi ile lehe kanun saptanmasında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği” görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
Ereğli Ağır Ceza Mahkemesi ise 24.11.2009 gün ve 119–177 sayı ile;
“Savunmaya, katılanların beyanlarına, delillere ve tüm dosya kapsamına göre;
Sanık …, olay günü sevk ve idaresindeki ….. plakalı Fiat marka, …… tipi otobüs ile gittikleri Kargacı Köyündeki düğünden Kuzukuyusu Köyüne dönerken, saat 23.00 sıralarında olay mahalline geldiği sırada, kendisiyle aynı istikamette gitmekte olan …’ın sevk ve idaresindeki…… plakalı motosiklete arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada … ölmüş, … hayati tehlike geçirecek, 25 gün iş ve güçten kalacak ve basit bir tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde yaralanmıştır.
Sanık kazadan sonra durmadan olay yerini terk etmiştir.
Olay; kazanın meydana geldiği 28.08.1999 tarihinden 18.05.2004 tarihine kadar yaklaşık beş yıl süreyle faili meçhul olarak kalmıştır.
Trafik Bilirkişisi Erkan Taç tarafından düzenlen raporun ikinci maddesinde belirtilen oluş ve kabul ile Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen rapora göre, olayda sanık … tamamen kusurlu olup, motosiklet sürücüsü maktul … ise kusursuzdur. Mahkememizce sanık …’nun tam kusurlu, motosiklet sürücüsü maktulün ise kusursuz olduğu yönündeki raporlar olayın oluşumuna ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur.
Sanık suçlamayı kabul etmemiş, kazaya karıştığı yönünde beyanda bulunan tanıkların, muhtarlık seçiminden kaynaklanan husumetle kendisine iftira attığı yönünde savunmada bulunmuş, suça konu araçta bulunan bazı kişiler de kazaya tanık olmadıklarını beyan etmiş iseler de; gerek savunma, gerekse tanık beyanlarına göre sanığın sevk ve idaresindeki araç ile olayın meydana geldiği 28.08.1999 günü saat 23.00 sıralarında olay yerinden geçtiği sabittir.
Tanıklar….., ……, ……, …… ve …… görgüye dayalı beyanlarına göre; olay günü saat 22.00 ila 24.00 sıralarında sanık tarafından sevk ve idare edilen araçla Kargacı Köyündeki düğünden Kuzukuyusu Köyüne döndükleri sırada Sazgeçit Köyü yakınlarındaki köprüye varmadan önce önlerinde giden mobilete sanık aracının sağ ön tarafı ile çarpmış, çarpma sonucu mobilette bulunan iki kişiden birisinin kafası sanığın aracının ön camının sağ alt tarafına gelmiş ve aracın camı çatlamıştır. Hatta bu sırada kaza nedeniyle sanık kullanmakta olduğu aracı sola doğru kırdığı için karşıdan gelen bir tır korna çalarak uyarıda bulunmuş ve sanığın kullandığı aracı sıyırıp geçmiştir. Sanık olay mahallinde durmadan gitmiş, babası da sanığa durmaması konusunda telkinde bulunmuştur.
Görüldüğü gibi tanıklar….., ……, ……, …… ve ……’nun kazanın oluşumuna dair görgüye dayalı beyanları ile kazanın olduğu tarih ve saatte sanığın kullandığı aracın olay mahallinden geçtiğinin sabit olması karşısında; sanığın kazaya karışmadığı yönündeki beyanlarına ve bu yöndeki soyut ifadelerden ibaret diğer tanık beyanlarına itibar etmek mümkün değildir. Ayrıca kaza olduğu yönündeki tanık beyanlarının muhtarlık seçiminden doğan husumetten kaynaklandığı yönündeki beyanlara, kazanın olduğu yönünde yer, tarih, saat belirtmek ve olayı anlatmak suretiyle görgüye dayalı olarak beyanda bulunan beş tanığın bulunması, kaza günü ve saatinde sanığın kullandığı aracın olay mahallinden geçtiğinin sabit olması karşısında, tanıkların iftira atmaları değil var ise sanığa olan kızgınlıkla faili meçhul kalmış bir olayı açığa çıkardıklarının kabulü gerekir.
Açıklanan sebeplerle mahkememizde kamu davasına konu kazayı gerçekleştiren kişinin sanık olduğu hususunda tam bir vicdani kanaat oluşmuştur.
Mahkememizin 160–113 sayılı kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 1380–3904 sayılı ilamında belirtilen gerekçeyle bozulmuş ise de, toplanan delillere göre mahkememizce verilen mahkûmiyet kararının yerinde olduğu, suçun gerçekleştiği yerin köyler arası yol değil Konya Ereğli istikametindeki ana yol olduğu, bu yolun güneydoğuyu batıya bağlayan tek yol olup yoğun ve işlek bir yol olduğu, sanığın sevk ve idaresinde bulunan ve kazaya karışan araç içerisinde yolcu olduğunu belirten bir kısım tanıklar kaza olduğunu hatırlamadıklarını beyan etmiş iseler de kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere bu şahısların düğünde çok miktarda alkol almaları nedeniyle aşırı derecede sarhoş oldukları, bu sebeple kazayı hatırlamadıkları, bu konumdaki şahısların kaza olmadığına dair beyanına itibar edilemeyeceği, suç tarihinden beş yıl sonra müşteki ve bir kısım tanıkların sanığa iftira atmaları için herhangi bir nedenin bulunmadığı, dosyaya yansıdığı haliyle köyün ileri gelenlerinden olan sanıktan çekinmeleri nedeniyle beş yıl hiç kimseye söylemedikleri ve hatta kazadan hemen sonra kendi aralarında bu işi kimseye söylemeyelim diye konuştukları ve tembihte bulundukları hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkememizin mahkûmiyete yönelik kararı yerinde görülmekle bozmaya uyulmamıştır” şeklindeki gerekçe ve oy çokluğu ile önceki hükümde direnmiş, bir mahkeme üyesi ise bozma ilamının yerinde olduğu ve sanığın beraatına karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşıoy kullanmıştır.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istemli, 10.07.2011 gün ve 147172 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Olay gecesi, yerleşim yeri dışında, aydınlatmanın bulunmadığı, ancak görüşün açık olduğu, yedi metre genişliğinde, çift yönlü, asfalt kaplama, orta refüjle bölünmemiş düz yolda seyir halinde olan motosiklete, olay yeri inceleme tutanağına göre kamyon türünde bir aracın arkadan çarparak kaçtığı, kaza neticesinde motosiklet sürücüsünün öldüğü, motosiklette bulunan mağdurun ise hayati tehlike geçirecek, yirmibeş gün iş ve gücüne engel olacak ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığı, motosiklete çarpan aracın durmadan yola devam ettiği, failin bulunamaması nedeniyle olayın aydınlatılamadığı, kazanın üzerinden beş yıla yakın süre geçtikten sonra ölenin annesine gelen isimsiz bir telefon ihbarı üzerine jandarmanın yeniden harekete geçerek soruşturmaya devam ettiği, olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki araçta bulunan tanıkların bir kısmının; yer, saat ve oluş şeklini de belirtmek suretiyle kazanın sanık tarafından yapıldığı anlatımında bulundukları, bir kısmının ise olay gecesi herhangi bir kaza veya çarpmaya şahit olmadıklarını beyan ettikleri, sanığın da olay gün ve saatinde olay yerinden geçtiğini beyan etmekle birlikte, üzerinde ölenin ve katılanın bulunduğu motosiklete çarptığı yönündeki suçlamaları kabul etmediği,
29.08.1999 günlü olay yeri inceleme tutanağının; “28.08.1999 günü saat 23.00 sıralarında Sazgeçit Kasabası karşısında trafik kazası olduğunun telefonla bildirilmesi üzerine aynı gün olay mahalline gelindi.
Kazanın Sazgeçit Kasabası karşısından geçen Ereğli–Konya Karayolu üzerinde meydana geldiği,…… plakalı motosikletin, gidiş istikametine göre sağ tarafta yoldan 1,5 metre şarampol kısmında sol tarafına yatmış şekilde durduğu, motosikletin sol tarafında 1 ve 4 metre ilerisinde toplu halde kan lekeleri, kan lekelerinin yanında bir adet siyah renkli erkek pantolonu, motosikletin arka tekerleğinin yanında bir adet erkek ayakkabısı, sağ tarafında 15 metre şarampole doğru bu ayakkabının diğer eşi, yanında motosikletin pedalı, şerit üzerinde yaralılardan birine ait olduğu tahmin edilen 2×3 santim çapında deri ve saç parçaları, motosikletten 15 metre şeride doğru 3×4 santim çapında tampon kırığı parçası, karşı şeritte 10 metre ileride 2×4 santim çapında ve 12 metre ileride 2×3 santim çapında tampon kırığı parçalarının olduğu, gidiş istikametine göre yolun karşı şeridinin şarampole doğru uzanan kısmında 18 metre ileride otlar arasında mavi ince beyaz çizgili erkek gömleği bulunduğu,
Kazanın, motosiklet Ereğli istikametinden Konya istikametine doğru seyir halinde iken meydana geldiği, motosiklet üzerinde … ve … isimli şahısların olduğu, kazanın aynı istikamette seyreden kamyon türü bir aracın motorun arka sepetlik tabir edilen yerin sol tarafına çarpması sonucu meydana geldiği, çarpılan kısmın sağa içeri doğru ezilmiş olduğu, olaya karışan kamyonun yakalanamadığı, plakasının ve sürücünün belirlenemediği, kazanın oluşumuna ve olaya tanıklık edebilecek kimsenin bulunmadığı, motosiklette yaralanan sürücü ve yolcunun olay mahallinde uzun süre beklemiş olabilecekleri, kazanın oluş saati ile karakolumuza bildiriliş saati arasında uzun süre geçtiği, olaya karışan kamyon türü aracın kazanın oluşuna müteakip olay yerinden kaçmış olduğu, yaralıların bekçilerin yardımıyla yoldan geçen bir vasıtasıyla hastaneye gönderildikleri” şeklinde olduğu,
29.08.1999 tarihli kaza tespit tutanağında; “… Sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki…… plaka sayılı motosikleti ile Ereğli istikametinden Karapınar istikametine seyir halinde iken 34. kilometreye geldiğinde yorgun ve dalgın araç kullandığından, aracı gidişe göre sağ banket üzerine devirmesi sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.
Sürücü …’ın, 2918 sayılı Kanunun 84. maddesinde yer alan sürücülere ait tali kusurlardan yorgun ve dalgın araç kullanma kuralını ihlal ettiğinden kazanın oluşunda kusurlu olduğu” tespitine yer verildiği,
29.08.1999 tarihli ölü muayene tutanağından, ölümün, “trafik kazası sonucu oluşan kafa travmasına bağlı gelişen beyin ölümü neticesi” gerçekleştiğinin anlaşıldığı,
09.06.2006 tarihli keşifte hazır bulunan Bilirkişi Erkan Taç’ın; “Trafik kazası tespit tutanağı içeriğine göre; sürücü …’ın, idaresindeki mobilet ile seyri sırasında olay mahalline geldiğinde yola gereken dikkati vermediği, direksiyon hâkimiyetini kaybederek gidişe göre sağ banket üzerine mobileti devirmesi neticesi yaralandığı ve sonradan ölümle sonuçlanan bu olayda; dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle, trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili yönetmelikte gösterilen kural, yasak, zorunluluk ve yükümlülüklere uyma kuralı ile şerit izleme ve değiştirme kuralını ihlal ettiğinden tam kusurlu olacağı,
Olayın tek tanığı olan ve kazada yaralanan …’in 21.04.2000 tarihli ifadesi ile Jandarma Karakol Komutanlığı’nın 29.08.1999 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağına göre; kazadan hemen sonra yapılan olay yeri görgüsünde,…… plaka sayılı motosikletin gidiş istikametine göre 1,5 metre şarampol kısımda sol tarafına yatmış vaziyette bulunduğu, kaza noktasından 15 metre ileride başka bir araca ait tampon kırıkları bulunduğu, mobiletin arka sepetinin sol tarafına çarpılmasından mütevellit sağa içeri doğru ezilmiş olduğu, muhtemelen kamyon veya tamponu yüksek bir araç tarafından arkadan çarpıldığının kabulü halinde motosiklete çarpan araç sürücüsünün, gece şartlarında açık bulunması gereken kısa farlarının aydınlatma mesafesinin 25, uzun farların aydınlatma mesafesinin en az 50 metre olduğu göz önüne alınarak, görüşün açık olduğu, önünde giden …’in 23.12.2004 tarihli ifadesinde mobiletin ön ve arka lambalarının yandığını beyanla ışık donanımı faal olan motosikleti fark etmiş olması ve önündeki mobileti güvenli mesafeden takip ederek, gerekli ikazı yaptıktan ve trafik tedbirlerini aldıktan sonra takip mesafesini koruyarak sollama yapması gerekirken takip mesafesini korumadığından ‘sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli mesafeden izlemek zorundadırlar’ maddesine uymayarak 2918 sayılı Kanunun 84. maddesinde yer alan sürücülere ait asli kusurlardan ‘arkadan çarpma’ kusurunu işlediğinden tam kusurlu olduğu” tespitinde bulunulduğu,
Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 06.07.2006 tarihli rapora göre; “Sanık …, yönetimindeki araç ile aydınlatmanın bulunmadığı çift yönlü yolda seyrini far ışığı altındaki görüşe göre ayarlamadan sürdürmesi sonucunda, olay yerinde önünde sağ tarafta seyir halinde bulunan ve tanık ifadesinden anlaşılacağı üzere ön ve arka farları yanan mobilete arkadan çarptığı olayda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketi nedeniyle tamamen kusurlu, mobilet sürücüsünün ise kusursuz olduğu”,
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 18.02.2008 tarihli raporundan;
“…’in beyninde kontüzyonal ödeme ve komaya neden olan yaralanmasının kişinin hayatını tehlikeye maruz kıldığı, yirmibeş gün mutat iştigaline engel teşkil edeceği, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, uzuv zaafı, uzuv tatili veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tarif ve tespit edilmediği, toraks grafilerinin incelenmesinde kırık tespit edilmediği”,
Tanık beyanları doğrultusunda sanığın ağabeyi …… adına kayıtlı bir araç bulunup bulunmadığının araştırıldığı, 42 HC 218 plaka sayılı Fiat marka, 1975 model, …… tipi mavi krem renkli aracın, adı geçen kişi adına kayıtlı olduğu ve 02.03.2000 tarihinde Atilla Aydıncı isimli bir şahıs adına tescilinin yapıldığı, sanığın ifadesinin alındığı tarihte kendisinde bulunan ve suç tarihinde de kullandığını beyan ettiği…… plaka sayılı Otoyol 50 NM 23 tipi aracın ise 10 TN 598 sayılı plakadan nakil geldiği ve 16.02.2000 tarihinde sanık adına tescilinin yapıldığı,
Kaza anında sanığın sevk ve idaresindeki araçta bulunduğu belirtilen sanığın babası …..’nun 19.10.2002 tarihinde öldüğü,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … talimatla alınan beyanında; “Olay günü …’ın kullandığı mobilet ile seyir halinde idik. Mobiletin arka kısmında oturuyordum. Hava yağışsız ve kararmaya başlamıştı. Bize arkadan çarpan aracı görmedim. Çarpmanın etkisi ile fenalaştım. Bu nedenle çarpan aracın markasını, modelini ve rengini hatırlamıyorum. Mobiletin ön ve arka farları yanıyordu. Hatta bir benzinlikte kontrol etmiştik. Sanıktan şikâyetçiyim, kamu davasına da katılmak istiyorum”,
Katılan … talimatla alınan beyanında; “Oğlum 28 Ağustos 1999 günü meydana gelen trafik kazasında vefat etti. Ancak faili bulunamadı. Bir yıl önce beni telefonla arayan ve ismini söylemeyen bir şahıs, oğlumun kaza sonucu ölmesine sebep olan kişinin Kuzukuyusu Köyünden … olduğunu, vicdan azabı çektiğini, sanığın ailesi tarafından tehdit edildiğini söyledi. Ben de telefon görüşmesini jandarmaya anlattım. Sanıktan şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum”,
Bozmadan sonra da; “Sanık tutuklandıktan sonra Bilgin Kamış, Naci Altınöz, Gülşen Atalay ve Perihan Karagözlü’yü aracı olarak gönderdiler. ‘Biz yaptık siz yapmayın’ dediler. Sanığın bacısı da, sanığın eşinin, sanık hakkında; ‘beş yıl kaçtık, tutuklanınca ben de kurtuldum, o da kurtuldu’ dediğini söyledi” şeklinde beyanda bulunmuş, ancak katılanın beyanında adı geçen kişiler bu aşamada dinlenmemiştir.
Sanığın ağabeyi olan ….. hakkında şikâyette bulunan …… 03.06.2004 günü Cumhuriyet savcılığında; “Şikâyet dilekçemi tekrar ederim. Yaklaşık beş yıl önce tarihi tam hatırlamıyorum ama 26 Ağustos 1999 Cumartesi günü …’ya ait …… otobüs ile Kuzukuyusu Köyünden Kargacı Köyüne …..’ın oğlu……’ın düğününe geldik. Ben alkol almadım. …’nun alkol alıp almadığını bilmiyorum. Saat 22.30–23.00 sularında Kuzukuyusu Köyüne dönmek üzere yola çıktık. Otobüste…..,…….,….., ……,….., …., ….., ….., ……,…..,……, ……, ….. ve adını hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. … idaresindeki araçla Ereğli Karapınar Karayolunu takiben gidiyorduk. Sazgeçit Beldesini geçtikten sonra Kocakanal Köprüsü diye tabir edilen köprüye varmadan yol kenarında bir mobiletin seyrettiğini fark ettim. Ben önde oturuyordum. Fark etmemle mobilete çarpmamız bir oldu. Çarpma sesi duyuldu. Mobilette iki kişi vardı. Şahıslar çarpmanın etkisiyle yolun kenarına savruldular….. mobilete çarpınca ters şeride girdi. Ben durmasını söyledim. Minibüstekiler de ‘bakalım ne oldu’ dediler. Ancak babası durma dedi….. da yola devam etti. Köye varınca evlerimize gittik. Daha sonra mobilettekilerden birinin öldüğünü, diğerinin yaralandığını duydum….. ve yakınlarından korktuğum için durumu hiçbir yere bildiremedim. Otobüsün kaydı sanığın ağabeyi ……’nun üzerineydi. Ancak plakasını bilmiyorum….. daha sonra bu otobüsü sattı ve başka bir araç aldı. Yerel seçimlerden sonra köyde bu durum söylenti şeklinde yayıldı….. hakkında tahkikat yapıldı. …’nun ağabeyi Tevfik, beni bu olayla ilgili tanıklık yapmamam konusunda tehdit etmektedir. On gün önce de yanıma gelip, ‘ağzını yüzünü sinkaf ederim, kazayla ilgili hiçbir şey söylemeyeceksin, tanıklık yapmayacaksın, yoksa seni asarız, köyde yaşatmayız, köyden süreriz, ya sen yaşamazsın ya da ben’ diyerek beni tehdit etmiştir. Diğerlerine de tanıklık yapmamaları konusunda telkinlerde bulunuyor. …..’dan şikâyetçiyim” şeklinde beyanda bulunmuş, şikâyet üzerine yürütülen soruşturma sonucunda; adı geçen kişi hakkında, şikâyetçinin soyut beyanları dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Şikâyetçi …… duruşmada tanık sıfatı ile alınan beyanında; “Olay tarihinde sanığın sevk ve idaresindeki araç ile düğüne gittim. Düğünde alkol almadım. Sanığın alkol alıp almadığını bilmiyorum. Saat 22.30–23.00 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki araç ile köye dönerken Sazgeçit Köyünü geçtiğimiz sırada köprüye varmadan sanık aracın sağ ön tarafı ile önümüzde giden mobilete çarptı. Mobilet sağdan gitmekte idi. Çarpma üzerine mobiletin üzerindeki kişilerden birinin kafası aracın ön camının sağ tarafının orta kısmına çarptı ve cam çatladı. Mobiletin ışıklarının yanıp yanmadığını hatırlamıyorum. Bunun üzerine sanık aracı sol tarafa kırdı. Bu sırada karşıdan gelen tır, içinde bulunduğumuz aracı sıyırarak hızla geçti. Daha sonra sanık tekrar sağa kırdı ve aracı düzeltti. Yanımızdan geçen tır ileride durdu. Bizi durduracağı sırada sanığın babası durma gidelim dedi. Sanık da yola devam etti. Köye kadar durmadan gittik. Giderken de arkamızdan gelen giden var mı diye kontrol ettik. Köyde aracın camının ve sağ sinyalinin kırık ve ön camının sağ alt tarafındaki kaportanın ezik olduğunu gördüm. Ancak farın kırık olup olmadığını hatırlamıyorum. Kaza sırasında aracın sağdan ikinci sırasında ve camın kenarında oturuyordum. Sanığın ağabeyi muhtardır ve akraba çevresi geniştir. Bu konudan bahsetmememizi söylediler. Kendilerinden çekindiğim için olayı adliyeye intikal edinceye kadar kimseye söylemedim. Sanıkla aramızda herhangi bir husumet yoktur. Muhtarlık seçimlerinden bir ay kadar önce karşı tarafın adayını desteklemeye başladım. Bu nedenle aramızda bir kırgınlık oluştu. Ancak bu kırgınlık nedeniyle sanığa iftira atmam söz konusu değildir. Olay yargıya intikal ettikten sonra vicdan azabı da duymam sebebiyle doğruları söyledim” şeklinde anlatımda bulunmuştur.
Tanık …… jandarmada; “Dört beş yıl önce Kargacı Köyünden …..’ın oğlu……’ın düğününe davetli idik. Cumartesi günü …’nun kullandığı plakasının hatırlamadığım …… minibüs ile düğüne gittik. Araçta hatırladığım kadarıyla …..,….., ……, …..,….. ve …… da vardı. Düğünde aşırı derecede alkol aldık. … da biraz alkol aldı. Saat 23.00-24.00 sıralarında aynı minibüs ile Karapınar-Ereğli Karayolundan Sazgeçit Beldesine dönüş yaptık. Sazgeçit Beldesinde araçta bir sarsıntı oldu…..’ın daha sonra vefat eden babası …..; ‘oğlum arabayı düzgün sür, sen de mi içki içtin’ dedi….. da, ‘yok baba, çukura düştük’ dedi. Araba durmadan köye devam ettik. Bir kaç gündür köyde o tarihte bir çocuğa çarptığını söylenti olarak duydum. Sanığın şu anda kullandığı araç o tarihte kullandığı araba değildir”,
Duruşmada da; “Olay tarihinde sanığın idaresindeki araç ile düğüne gittim ve alkol aldım. Ancak sarhoş değildim. Yani kendimde idim. Sanığın alkol alıp almadığını görmedim. Saat 22.00–24.00 arasında köye dönüyorduk. Ben aracın en arkasında oturuyordum. Sazgeçit Köyünü çıktığımız sırada bir patırtı oldu. İçeride bir şeye çarptık diye konuşmalar oldu. Ancak neye çarptığımızı görmedim. Karşıdan da bir tır geliyordu. Tır acı bir korna çaldı. Minibüsün tıra çarpma riski oluştu. Ancak son anda kurtulduk. Çarpma nedeniyle ön camın sağ tarafı çatladı. Minibüstekiler çobana mı, mobilete mi, bisiklete mi bir şeye çarptık dediler. Sanığın sonradan vefat eden babası sanığa sür gidelim dedi. Köye gidinceye kadar herhangi bir yerde durmadık. Köyde minibüste bir hasar olup olmadığını kontrol etmedim. Yolda sanığın babası bu olaydan kimseye bahsetmeyelim şeklinde sözler söyledi. Ben de sorulmadığı için olaydan kimseye söz etmedim. Olay adliyeye intikal ettikten sonra gördüklerimi anlattım. Yerel seçimler dolayısıyla sanıkla aramızda soğukluk oluştu. Ancak kendisine kırgın değilim ve selamlaşıyorum. Bunun dışında aramızda herhangi bir husumet yoktur”,
Tanık…..; “Dört beş yıl önce Kargacı Köyünde …..’ın oğlu……’ın düğünü vardı. Biz de davetli idik. Kuzukuyusu Köyünden …’nun kullanmış olduğu …… otobüs ile cumartesi günü Kargacı Köyüne gittik. Minibüste hatırladığım kadarıyla …..,……, …..,….., ……, ……, …., …… ve …… isimli şahıslar da vardı. Düğün yemekli ve içkili olduğundan alkol aldık. … da alkol aldı. Düğün geç saatlerde sona erdi. Saat 23.00 sularında geldiğimiz minibüsle köye hareket ettik. Aracı … kullanıyordu….. da yeteri kadar alkol almıştı. Alkollü vaziyette aracın başına geçerek köyümüze hareket ettik. Karapınar Ereğli Karayolundan Sazgeçit Beldesine geçtik. O esnada minibüste sohbet ediyordum. Sazgeçit Beldesi ile Konya Yolu arasında bulunan köprü civarında araç içerisinde bir kargaşa ve sarsıntı oldu. Minibüs durmadan devam edince ne olduğunu önemsemedik. Yok bir şey dendi ve yola devam edildi. Olay bu şekilde kapandı. Seçimlerden sonra köyde …’nun eskiden bir adama çarptığı ve adamın öldüğü söylentileri yayılmaya başladı. Bu çarpmanın ve ölümün sarsıntıyla bağlantılı olup olmadığını bilmiyorum. Sanığın şu anda kullandığı araç, o tarihte kullanmış olduğu araç değildir”,
Tanık ……; “Dört beş yıl önce Kargacı Köyünden …..’ın oğlu……’ın düğününe davetli idik. Cumartesi günü …’nun kullandığı …… minibüs ile Kargacı Köyüne gittik. Minibüste….., …..,….., ….., …… ve adını hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. Aşırı derecede alkollü idim. Aracın hangi koltuğunda oturduğumu hatırlamıyorum. Köye dönerken herhangi bir sarsıntı veya çarpma sesi duymadım. Olsa idi duyar mıydım bilemiyorum. Sanığın şu anda kullandığı araç, düğüne gittiğimiz minibüs değildir. Köyde son birkaç gündür sanığın çarpma sonucu adam öldürdüğü şeklinde sözler duymadım”,
Tanık …… kollukta; “Dört beş yıl önce Kargacı Köyünden …..’ın oğlu……’ın düğününe davetliydim. Sanıyorum cumartesi idi. …’nun kullanmış olduğu araç …… idi. Şu anda kullanmış olduğu araç değildi. Araçta hatırladığım kadarıyla….., ……, …..,….., ……,….., ….., ……, …… ve ….. da vardı. Düğünde yoğun şekilde alkol alındı…..’ın alkol alıp almadığını bilmiyorum. Saat 22.00 sularında köye dönüyorduk. Ereğli Karapınar Karayolundan Sazgeçit Beldesine dönüş yaptığımızda şiddetli bir sarsıntı oldu. Arabadakiler durma devam et dediler. Alkollü olduğum için başka bir söz duymadım. Daha sonra köye vardık. Sabah işimize gittik. Araç köyde süt topladığından birkaç gün aracın görülmediği söylendi. Ben de görmedim. On beş günden beri köyde kazanın olay günü düğün dönüşünde meydana geldiğini söylediler. Ancak ölümle ilgili bir şey duymadım. Köyde bu şahıslardan çekinen ve beyanda bulunmaktan korkan olabilir. Neden korktuklarını bilemem. Sanığın ağabeyi muhtardır. Bu nedenle çekiniyor ve beyanda bulunmak istemiyor olabilirler”,
Duruşmada da; “Olay gecesi Sazgeçit Köyünü çıktığımız sırada bir ses duydum. Sanık motosiklete çarpmıştı. Mobiletin önümüzden gittiğini tahmin ediyorum. Çünkü karşıdan gelmedi. Yandan çıktığını da görmedim. Ayrıca mobiletin ışığı yanmıyor olabilir. Bu sırada karşıdan bir araba geliyordu. Sanığın direksiyonu sola kırdığını ve aracın yalpa yaptığını hatırlıyorum. Karşıdan gelen araba yanımızdan geçti. Hatta çarpmaktan zor kurtulduk. Sanık yavaşlayarak duracak gibi yaptı. Ancak babası durma devam et dedi. Sanık da durmadı. Aracın ön camına bir şey çarpmış ve ön cam çatlamıştı. Cama neyin çarptığını kesin olarak bilmiyorum. Görebildiğim kadarıyla insan kafası olabilir. Camın sağ tarafının ortasına doğru çarptı. Ben sanığın hemen arkasında oturuyordum. Köye kadar durmadık. Minibüste, ‘kimse bu olaydan bahsetmesin’ şeklinde konuşmalar oldu. Köyde minibüsün önüne bakmadım. Sanıkla aramda herhangi bir husumet yoktur. Herhangi bir tartışma ve kavgamız olmamıştır. 2004 yılı içerisinde minibüs alarak köye yolcu taşımaya başladım. Bu nedenle aramızda bir kırgınlık oluştu. Selam alıp vermiyoruz ve konuşmuyoruz. Ancak sırf bu nedenle iftira atmam mümkün değildir. Arabadaki konuşmalar ve kimsenin bir şey sormaması nedeniyle şikâyet etmedim. Olay adliyeye intikal ettikten ve sorulduktan sonra gördüklerimi anlattım. Minibüste bulunan kişilerle değişik tarihlerde bu konuyla ilgili konuşmalarımız oldu. Ancak bu kişilerin dışında olayı hiç kimseye aksettirmedim. Çarpma anında aracın hızının ne kadar olduğunu hatırlamıyorum”,
Tanık …..; “Olay günü düğüne …’nun kullandığı minibüsle değil başka bir araçla gitmiştim. Sanığın o tarihte kullandığı araç şu anda kullanmış olduğu araç değildir. Düğünün ertesi günü Sazgeçit Beldesinde trafik kazası sonucu ölen şahsın cenazesine gittim. Cenazede mobiletin farının yanmadığını ve şahısların Kuzukuyusu Köyüne düğüne gittiklerini söylediler. Kargacı Köyündeki düğünle Kuzukuyusu Köyündeki düğün aynı gece idi…..’ın dönüş saati ile ölenin aynı istikamete doğru gittiği saat örtüşüyor. …’ın düğüne giderken saat 23.00 sıralarında arkadan bir aracın çarpması neticesi öldüğü söylendi”,
Tanık …….; “Kazanın nasıl olduğuna dair görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Kaza olduktan sonra olay yerine gittim. Olay yerinde bulanan polis memuru, kamyonun mobilete çarptığını ve bu sebeple tutanak tuttuğunu söyledi. Ben olay yerinde mobileti gördüm. Ancak ölüyü görmedim. İki tane de bira şişesi vardı. Bira şişeleri mobiletin yan tarafında idi”,
Tanık …..; “Olay tarihinde sanığın sevk ve idaresindeki araç ile düğüne gitmiştik. Düğünde alkol aldığım için sarhoştum. Dönüşte herhangi bir çarpma olayına veya çarpma olduğuna dair belirtiye tanık olmadım. Çarpma olsa idi hisseder miydim bilmiyorum. Ben arka koltukta idim. Alkollü olduğum için bir şey hatırlamıyorum. Sanık alkol almadı. Zaten kendisi hiç içki içmez. Sanığın davaya konu olaya sebebiyet verdiğine dair çevrede herhangi bir konuşmaya da tanık olmadım. Olayı ilk defa jandarma ifade aldığı sırada duydum”,
Tanık…..; “Olay tarihinde sanığın aracı ile düğüne gittim. Düğünde aşırı derecede alkol aldım. Sanığın aracı ile mi, yoksa başka bir araçla mı döndüğümü hatırlamıyorum. Kazayla ilgili herhangi bir şey duymadım”,
Tanık….; “Olayla ilgili görgüye dayalı bilgim yoktur. Köyde ……, ……, …… ve….. ile isimlerini hatırlamadığım kişilerden sanığın kaza yaptığını duydum. Sanık ile bu kişiler arasında husumet olup olmadığını bilmiyorum. Sanığın kardeşi ile aramızda ağır ceza mahkemesinde görülen bir dava vardır. Bu nedenle konuşmuyoruz”,
Tanık…..; “Olay gecesi sanığın aracı ile düğüne gitmiş ve düğünde bir şişe bira içmiştim. Ancak sarhoş değildim. Gece de sanığın sevk ve idaresindeki araç ile köye döndük. Dönüş sırasında herhangi bir çarpma sesi duymadım. Sanık düğünde alkol almamıştı. Zaten alkol almazdı. 1999 yılında kullandığı araç ile şu anda kullandığı araç aynıdır”,

Tanık …… asliye ceza mahkemesinde; “Olay gecesi sanığın kullandığı araçta idim. Sazgeçit Köyünden Kuzukuyusu Köyüne ve Konya’ya giden yol üzerinde kaza oldu. Mobilet bizimle aynı yönde yolun en sağ şeridinde gidiyordu. Üzerinde iki kişi vardı. İyice kenarda idi. Minibüs aniden mobilete çarptı. Çarpma meydana geldikten sonra sanık durmadı. Biz durmasını söyledik. Ancak sanığın babası durma gidelim dedi. Sanık durmadan yola devam etti. Sanığın ailesi geniş olduğu için korkumuzdan şimdiye kadar olayı güvenlik güçlerine ve yargıya intikal ettiremedik. Hatırladığım kadarıyla sanık biraz süratli idi. Ancak kaç kilometre hızla gittiğini bilemiyorum. Kaza sırasında önde motorun üzerinde oturuyordum. Ancak yüzüm ön cama dönüktü. Bu nedenle olayı gördüm. Olaydan sonra sanığın kaza yaptığı minibüs kış aylarına kadar kendilerinde durdu. Ancak beş altı ay sonra yani kış aylarında sattıklarını biliyorum”,
Duruşmada da; “Olay gecesi sanığın kullandığı araçla düğüne gittim. Düğünde alkol almadım. Saat 23.00-23.30 sıralarında Sazgeçit Köyünden Konya tarafına geçtiğimiz sırada köyün hemen çıkışı diyebileceğimiz az ilerisinde bir anda üzerinde iki kişi bulunan bir mobilete çarptık. Ben aracın ön tarafında motor bloğunun üzerinde idim. Çarpma sonucu mobilette bulunanlardan sanırım arkadaki, içerisinde bulunduğum aracın camının sağ alt köşesine çarptı. Mobiletin önümüzde yolun sağından gitmekte olduğunu ve mobilete çarptığımızı hatırlıyorum. Mobiletin farlarının yanıp yanmadığını hatırlamıyorum. Kazadan sonra sanık durmadan yola devam etti. Kaza esnasında mobilete çarpmamak için yolun soluna doğru kaydığı sırada karşıdan bir tır geliyordu. Bu tırı sıyırarak geçtik. Köye gittiğimizde aracın ön tarafına baktım. Sağ ön tarafında ezilme vardı. Ön camı da kırılmıştı. Zaten olay sırasında camın kırıldığı içeriden belli oluyordu. Ancak farlarının veya sinyalinin kırık olup olmadığını hatırlamıyorum. Olayı herhangi bir yere ihbar etmedim. İhbar etmek de aklımdan geçmedi. Motosikleti fark ettiğimde aramızda beş altı metre vardı. Öncesinde motosikleti görmemiştim. Kaza sırasında içerisinde olduğum aracın hızı hatırladığım kadarıyla altmış yetmiş kilometre kadardı. Ancak bu beyan tahminidir. Hız göstergesine bakarak söylemiş değilim. Babam mahalli seçimlerde muhtar adayı idi. Sanığın ağabeyi de muhtar adayı idi”,
Tanık……; “Sanık halamın oğludur. Olay gecesi sanığın kullandığı minibüs ile düğüne gitmiştik. Dönüşte herhangi bir kaza veya çarpma olmadı. Olsaydı hepimiz duyardık. Otobüsün en arka koltuğuna yakın bir yerde ve sağ tarafta pencere kenarında oturuyordum. Bir çarpma olsaydı en azından hissederdim. Düğünde alkol almadım. Sanığın alkol aldığını görmedim. Otobüs …… değil İveco idi”,
Tanık …..; “27.08.1999 ila 29.08.1999 tarihleri arasında oğlumun düğünü vardı. Hayvan alım satımı yaptığım için düğüne çevre köylerden çok sayıda gelen oldu. Kuzukuyusu Köyünden de ……, …., ….., ….., ……, ….., …,….. ve ….. ile isimlerini hatırlamadığım çok sayıda davetli gelmişti. Hatırladığım kadarıyla …… otobüs ile 28.08.1999 günü kınaya gelmişlerdi. Kına gündüz saatlerinde başlamış, gece saat 24.00’a kadar sürmüştü. Ancak bu kişilerin saat kaçta ayrıldıklarını hatırlamıyorum. O tarihlerde bir kaza olduğunu da duymadım”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık … 18.05.2004 günü Cumhuriyet Savcılığında; “27.08.1999 günü Kuzukuyusu Köyünden bana ait olan plakasını bilmediğim o tarihte kullandığım araçla…… Kardaş isimli şahsın köyüne düğüne gittiğimizi hatırlıyorum. Gece 22.00 sularında düğünden Kuzukuyusu Köyüne döndük. Tanıkların ifade ettiği gibi dönüşte bir sarsıntı geçirmedik. O tarihte kullandığım aracın plakasını hatırlamıyorum. 27.08.1999 ve 29.08.1999 tarihleri arasında aracı ben kullanıyordum. Ancak düğünden köye dönerken gece geç vakitlerde motosiklete çarpmadım. Aynı gecenin sabahı ve takip eden birkaç gün aracı trafiğe çıkarmadığım doğru değildir. Köyde herkes bizden korktuğu şeklindeki iddiayı kabul etmiyorum. Bizim kimse ile düşmanlığımız yoktur. Bana yapmadığım suçu yüklemek istiyorlar. O tarihteki plakamı hatırlamıyorum. Çekme plaka diye geçici kullanmıştım. Daha sonra…… plakalı M 23 İveco marka otobüsü bu şekilde kullanmaya başladım. O tarihte kullandığım araç budur. Şu andaki araç da aynısıdır. O tarihlerde …… diye bir otobüsüm yoktu. Şu anki aracımı 1999 yılı Ağustos ayında Konya’da galeriden satın almıştım. Olay tarihinde bu araçla düğüne gittiğim ve Sazgeçit Beldesi Ereğli–Karapınar Karayolu üzerinde Kuzukuyusu Köyüne seyir yaptığım da doğrudur. Ancak olaydan haberim yoktur. Suçlamayı kabul etmiyorum”,
Duruşmada da; “27.08.1999 günü M 23 İveco marka otobüsümle Kargacı Köyüne…… Kardaş’ın düğününe gittik. Saat 22.00’a kadar düğünde kaldık. Düğün içkiliydi. Fakat ben içki içmedim. O sırada aracımın plakası yoktu. Daha sonra…… plakasını aldım. Kargacı Köyünden Kuzukuyusu Köyüne giderken Konya–Adana Karayolundan Sazgeçit’e geçtim. Kuzukuyusu’na giderken bir motosiklete çarpmadım. Aracımdan her hangi bir ses gelmedi. Sonraki günlerde aracımla mandıraya süt toplamaya ve yolcu taşımaya devam ettim. Olay sonrasında aracımda çarpma izi görmedim. Tanık beyanlarını kabul etmiyorum. Aracımda kesinlikle çarpma sesi olmadı. Mobilete çarpmadım. Muhtarlık seçimlerinden dolayı tanıklar ile aramızda husumet bulunmaktadır” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılmak suretiyle maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, olayın gerçek failini bulup cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza yargılaması; failin bir suç işlediği yönünde, hakkında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte şüphe bulunup bulunmadığının tespit edildiği soruşturma evresi ile başlar ve kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte kanıt elde edilememesi veya en azından bir kuşku bulunamaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına, dava açılmasını gerektirir yeterlilikte kuşku veya kanıt bulunması halinde ise iddianame düzenlenerek açılan kamu davası sonucunda, yasada belirtilen hükümlerden birinin verilmesi ve bu hükmün kesinleşmesi ile sona erer. Kovuşturma evresi sonucunda mahkemece değerlendirilen deliller, suçun var olduğu ve sanık tarafından işlendiği hususunda yeterli vicdani kanı oluşturuyorsa mahkûmiyet hükmü kurulacak, aksi durumda sanığın beraatına karar verilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde, üzerinde ölenin ve katılanın bulunduğu motosiklete tamponu yüksek bir aracın çarptığına ilişkin olay yeri inceleme tutanağı ve bu yöndeki bilirkişi raporu ile olay gecesi sanığın sevk ve idaresindeki araçta bulunan tanıklardan….., ……, ……, …… ve ……’ın olayın gerçekleşme şekli, yeri, tarih ve saati konusunda ayrıntı vermek suretiyle kazanın sanık tarafından yapıldığına ilişkin oluşa uygun beyanları ve sanığın da olay tarihi ve saatinde olay yerinden geçtiğine yönelik savunmaları karşısında, sanığın üzerine atılı suçun sabit olduğu yönündeki yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğuna ve dosyanın hükmün esasının incelenmesi amacıyla 14.02.2011 gün ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6110 sayılı Yasanın 8. maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14. maddesine dayalı olarak Yargıtay Büyük Genel Kurulunca alınan ve 02.06.2011 gün ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 12.05.2011 gün ve 1 sayılı karar uyarınca Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesinin 24.11.2009 gün ve 119–177 sayılı direnme hükmünün İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.11.2011 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.