Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2011/143 E. 2011/176 K. 20.09.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/143
KARAR NO : 2011/176
KARAR TARİHİ : 20.09.2011

Tebliğname: 2011/135530
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi : YARGITAY 4. Ceza Dairesi
Günü : 31.03.2011
Sayısı : 25-8
Yargı görevini yapanları etkileme suçundan sanık O. M..in 5237 sayılı TCY’nın 277/son, 43/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 3740 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Yargıtay 4. Ceza Dairesince verilen 31.03.2011 gün ve 25-8 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istemli 27.05.2011 gün ve 135530 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın, yargı görevini yapanları etkileme suçundan mahkûmiyetine karar verilen somut olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığın atılı suçu işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Halen Mardin Cumhuriyet savcısı olan sanık O. M..’in suç tarihinde Van Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı,
Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan 30.10.2006 tarih ve 3176 sayılı işbölümü uyarınca sanığın Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinde, Cumhuriyet savcısı N. K..’ın da 1. Ağır Ceza Mahkemesinde iddia makamını temsil ile görevlendirildiği,
1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/355 esas sayılı dosyasında kasten öldürme suçundan yargılanan ve tutuklu bulunan K.B..ve H.B.. hakkında 28.12.2006 günlü tensip kararı ile tutukluluğun devamına karar verildiği,
Bahse konu dosyanın 12.02.2007 günlü ilk duruşmasında, Cumhuriyet savcısı N. K..’ın ameliyat olması, yerine bakmakla görevli F.K..’ın da nöbetçi olması nedeniyle iddia makamını Cumhuriyet savcısı O.M..’in temsil ettiği ve davanın nakline ilişkin istemin reddi ile tutuklu sanıkların tahliyesi yönünde görüş bildirdiği,
Takip eden oturumlarda ve dosya üzerinde yapılan değerlendirmeler sonucunda sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği ve bu aşamalarda iddia makamını Cumhuriyet Savcısı N.K..’ın temsil ettiği,
04.06.2007 günlü 4. oturuma yine sanık O.M..’in iddia makamını temsilen katıldığı ve tahliye isteminde bulunduğu, tutukluluğun devamına karar verilmesi üzerine sanık Cumhuriyet savcısının bu karara itiraz ettiği, inceleme yapan 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği,
Yargılama sonucunda tutuklu sanıklar H. B.. ve K. B..’ın TCY’nın 82/1-a maddesi gereğince müebbeden hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18.03.2009 günlü ilamı ile kararın sanıklara zorunlu müdafii atanması gerektiğinden bahisle bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda sanıkların beraatlerine karar verildiği, bu hükmün de temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince bu kez eksik araştırma yapılması isabetsizliğinden bozma kararı verildiği, yargılamanın halen devam ettiği,
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bahse konu 2006/355 esas sayılı dosyasında yargı görevini yapanları etkileme suçundan Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesiyle sanık Cumhuriyet savcısı O.M..hakkında son soruşturma açılmasına karar verilmesi isteminde bulunulması üzerine, Erciş Ağır Ceza Mahkemesince sanığın 5237 sayılı TCY’nın 277, 43 ve 53/1. maddeleri uyarınca hakkında son soruşturmanın açılmasına karar verildiği,
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesince; 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasasının 90. maddesi gereğince sanığın Van Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan iş bölümünde ağır ceza mahkemesinde iddia makamını temsille görevlendirilmesi ve bu nedenle ağır ceza heyetinden olması nedeni ile yargılamasının Yargıtay ilgili ceza dairesinde yapılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılan yargılama sonucunda 05.11.2009 gün ve 25-8 sayı ile, sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 277/son, 43/1 ve 62. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Yasanın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ve 5271 sayılı CYY’nın 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Sanığın anılan hükme yönelik itirazının, Yargıtay 5. Ceza Dairesince reddedildiği,
Sanığın, 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasa uyarınca istemde bulunması üzerine dosyayı ele alan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 31.03.2011 gün ve 25-8 sayı ile; sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı geri alınarak sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 277/son, 43/1, 62/1, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca sonuç olarak 3740 Lira adli para cezası ile cezalandırıl¬ma¬sına ve aynı Yasanın 52/4. maddesi uyarınca para cezasının taksitlendirilmesine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle: “ İddialar gerçek dışı, hayal ürünü ve iftira niteliğindedir, Van 1. ve 2. Ağır Ceza Mahkemeleri başkanları ve hakimleri ile duruşma¬larda ve resmi ortamlarda topluluk halinde bir araya geldik, aramızda resmiyet sınırları içerisinde kalan ilişki vardır, bahsedilen dava ile ilgili duruşma öncesi ve sonrasında hiçbir hakimle görüşmedik, herhangi bir telkin ya da talepte bulunmadım, menfaat teklif etmedim, bahse konu dosyanın taraflarını da tanımam bir ilgim yoktur, bu iddialar hayal dahi edilemez… Mütalaalarımda tutuklu sanıklarla ilgili hukuki görüşümü açıkladım, zaten sanıklar yapılan yargılama sonucunda beraat etmişlerdir, soruşturma aşamasında savunma hakkım kısıtlan¬mıştır… Hakimler A. Ş.., E. Y..ve Y. Y..’ın tanık olarak dinlenmesi usule ve hukuka aykırıdır, çünkü adı geçenlerin verdikleri ifadelerle iddia sahibi olup hukuken mağdur veya şikayetçi sıfatına sahip olmaları gerekir. R..ve F.B..ise şikayetçi sıfatıyla değil tanık sıfatıyla dinlenmelidirler… Üzerime atılı TCY’nın 277/2. maddesinde düzenlenen suçu görevim gereği işlemem mümkün değildir. Zira, maddede tarif edildiği haliyle davanın taraflarından biri değilim. Bizzat mahkeme heyetine dahil yargı mensubuyum” şeklinde anlatımlarda bulunmuştur.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı A. Ş.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Mahkememizde görülmekte olan 2006/355 esas sayılı dava dosyasının ilk duruşmasından yaklaşık bir hafta kadar önce Cumhuriyet savcısı O. M.. beni telefonla arayarak ‘başkanım hiç görüşmüyoruz, bir yerde oturup görüşelim, çay içip yemek yiyelim’ dedi, daha önce beni arayıp soran biri değildi, o gün adliyede buluştuk, beni T…Oteli’nde çay içmeye davet etti, birlikte lobide oturduk, bir müddet sonra sanıklar H.. ve K. B..’ın tutuklu oldukları davadan bahsetmeye başladı, dosyayı biliyordu, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını gerektirir yeterli delil bulunmadığını ve bırakılması gerektiğini ileri sürdü, daha sonra da benim düşüncemi sordu ben de ‘ben dosyayı henüz incelemedim, inceleyip gereğini takdir edeceğim’ diye karşılık verdim, bunun üzerine yörenin ileri gelenleriyle iyi geçinmek gerektiği şeklinde sözler sarf etti, bana tahliye karşılığında herhangi bir teklifte bulunmadı, bir hafta sonraki ilk mevcutlu duruşmaya O.M..iddia makamını temsilen katıldı, duruşma sonunda oybirliği ile sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdik” demiştir.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi K. K.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Tutuklu sanıkları H.. ve K. B.. adlı kişiler olan 2006/355 esas sayılı dava dosya ile ilgili olarak savcı O.M.., herhangi bir şekilde bana gelerek, ikili diyalog halinde bir şey söylemedi, bu dosyanın ilk celsesine adı gecen savcı iddia makamını temsilen katıldı ve sanıkların tahliyelerini talep etti, bu talep üzerine heyet olarak şaşırdık, çünkü dava bir cinayet davası idi, deliller henüz toplanmamış ve davaya etki edebilecek bir kısım tanık beyanları da henüz alınmamıştı, duruşmadan sonra mahkeme başkanı A. Ş.. beni ve üye hakim Y. K..’yı makam odasına çağırdı, ilk duruşmadan yaklaşık bir hafta kadar önce Cumhuriyet savcısı O. M..’in onu çay içmeye davet ettiğini, birlikte otururken söz konusu 2006/355 esas sayılı davadan konu açtığını, bu dosyada sanıkların suçsuz olduklarını ve tahliye edilmeleri gerektiğini söylediğini anlattı, konu mahkemedeki bir dava ile ilgili olduğu için bizden saklı kalmasını istemediğini dile getirdi…” şeklinde anlatımlarda bulunmuştur.
Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Y. K..aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Derdest 2006/355 esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak Savcı O.M..bana herhangi bir şey söylemedi, söz konusu dosyanın ilk celsesine iddia makamını temsilen katıldı, ancak ne şekilde yetkilendirildiğini bilemiyorum, duruşmada sanıkların tahliyesi talebinde bulundu, duruşmadan sonra mahkeme başkanı A.Ş..’nin odasında başkan ve üyeler olarak oturup mutat şekilde çay içtik, başkan bey bize, ilk duruşmadan önce Cumhuriyet savcısı O. M..’in kendisini çay içmeye davet ettiğini, birlikte otururlarken söz konusu 2006/355 esas sayılı dava dosyasından konu açtığını söyledi, ancak başka bir ayrıntı hatırlamıyorum” demiştir.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı M. K.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Sanığın 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan bir dosyada H. B.. ile kardeşi K. B..isimli sanıkların serbest bırakılmalarının temini karşılığında başkanı olduğum mahkemenin üyelerine tavassutta bulunduğunu bizzat üyelerden işittim, savcı O. B..’in üyelere gerekirse başkan olarak beni de saf dışı bırakarak tahliye kararı verme konusunda teklifte bulunduğunu, karşılığında maddi menfaat önerdiğini üyelerden duydum, üye hakimler bu olay nedeniyle dikkatli olmamız gerektiğini bana söylediler, yakın zamanda 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına vekalet ettiğim sırada da söz konusu dava ile ilgili olarak tutukluluğa itiraz edildi, bu itiraz hakim E.Y..başkanlığında oybirliği ile reddedildi, belirtilen davanın yani Van 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki H.. ve K.B..’ın tutuklu sanık oldukları davanın son duruşmasına ben vekaleten başkan olarak çıktım, duruşmada savcı O… Bey sanıkların tahliyesini talep etti, ancak tahliye talebi reddedildi…” şeklinde anlatımlarda bulunmuştur.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi E. Y.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Sanık Şubat veya Mart ayında bir hafta sonu beni evimden aradı ve çay içmeye davet etti, ben de ‘hayrola sen pek bizi aramazsın ne var’ dedim ve işimin olması nedeniyle gelemeyeceğimi söyledim, O. M.. bir müddet sonra tekrar aradı ve ‘Hacıbeyaz Lokantası’nda bekliyorum’ dedi, bunun üzerine oraya gittim, kendisine ‘mesele nedir’ dediğimde, önce havadan sudan bahsetti ve daha sonra ‘1. Ağır Ceza Mahkemesinde bir cinayet davası var, sanıklar suçsuz olarak yatıyorlar, bu dosyada tutukluluk haline itiraz edilecek, itiraz da 2. Ağır Ceza Mahkemesine gelecek bunları tahliye edebilir miyiz, mahkemenin diğer üyesi ve başkan ile de irtibat kurulacak, gerekirse siz iki üye birlikte hareket ederek başkanı ekarte edip tahliye verirsiniz’ dedi, bunun üzerine ben neye uğradığımı şaşırdım ve ‘O.., bu işlere girme’ diye karşılık verip böyle olaylara girmemesi konusunda uyardım, hemen ertesi gün de konuyla ilgili olarak 2. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Mesut Kundakçı ile konuştum, üye hakim Y.Y..’a da aynı günlerde benzer şekilde tavassutta bulunulduğunu ondan işittim, Cumhuriyet savcısı O. M.. tarafından bahse konu davada tutukluluğa itiraz dilekçesi verildi ve itiraz başkanlığımdaki heyet tarafından oybirliği ile reddedildi…” demiştir.
Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Y. Y.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Sanık bir gün ben yalnız olduğum bir anda makam odama gelerek 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 2006/355 esas sayılı davada sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildiğini, dosyada sanıkların tutuklu kalmalarını gerektirir bir delil olmadığını, kendisinin dosyayı incelediğini, tutukluluğun devamına ilişkin karara itiraz edileceğini, itirazın da doğal olarak 2. Ağır Ceza Mahkemesine geleceğini, eğer itiraz kabul edilerek sanıklar salıverilirlerse hediye verileceğini dile getirdi, bunun üzerine ben hemen tepki gösterdim ve ‘bunu duymamış olayım’ dedim, O. M..hediyenin ne olduğu söylemedi, tepkim üzerine fazla üsteleyemedi, daha sonra aynı savcı bu dosyayla ilgili olarak sanıkların tahliyelerini talep etti, olayı 2. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı M. K..’ya anlattım…” demiştir.
Van Savcısı F. K.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “… 12.02.2007 günü bahse konu dosyanın ilk duruşması vardı ve benim nöbetim 12.02.2007 günü Pazartesi 08:00 itibariyle bitmişti. Benden sonra da savcı O. M..’in nöbeti başlıyordu. O gün mesai başladığında O.B..’in odasına nöbetçi savcı telefonunu vermeye gittim ve ‘bugün duruşma var’ dediğimde başka bir şey söylemeden sanık ‘bugün duruşmaya ben gireceğim’ dedi ve devamla ‘benim yerime bugün nöbeti devam ettirebilir misin’ diye sordu. Ben de yorgun olduğum için duruşmaya çıkmak yerine nöbeti devam ettirmek uygun geldiğinden o gün O.. Beyin yerine nöbet tuttum..” şeklinde anlatımlarda bulunmuştur.
Van C. Başsavcısı Y.A.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “…Ben Başsavcılık konumum gereği Cumhuriyet savcısı O.M..in bu dosyayla ilgili muamelelerini duydum. Bana intikal eden herhangi bir olumsuz husus olmadığından, bunları normal savcılık muameleleri olarak yorumladım. Ben hiçbir savcının mütalaasına müdahale etmem ve önceden sormam. Ancak aylık toplantılarda karşılıklı tartışarak Cumhuriyet savcılarının görüşlerini almak suretiyle uygulama birliğini sağlamaktayız. Ben bu dosya ile ilgili olarak herhangi bir savcıyı özel olarak görevlendirmedim. Görevlendirme genel olarak iş bölümü cetvelinden bakılarak tespit edilir…” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Van Cumhuriyet Savcısı N. K.. aşamalarda benzer olacak şekilde özetle, “Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan ve H.. ve K.B.. isimli tutuklu sanıkları bulunan cinayet dosyası ile ilgili olarak Cumhuriyet savcısı O. M..2. Ağır Ceza Mahkemesinin üyelerine tahliye karşılığında yüklü miktarda para verileceğini söylediğini 2. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı M.K..’dan duydum, bunun dışında O. M.. bir arada bulunduğumuz bazı ortamlarda bu dosyayla ilgili olarak sanıkların suçsuz yere yattıkları, tutuklamalarını gerektirir bir husus bulunmadığı seklinde sözler söylemişti” demiştir.
Şikayetçi R.B.. soruşturma aşamasındaki anlatımında, “…Cumhuriyet savcısı O. M.. hakkında Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/355 esas sayılı yargılamasında adam öldürmek suçundan tutuklu sanıklar H. B.. ve K. B..’ın babaları M.B.. ile yakın ilişkileri halk arasında dile getirilmektedir…” demiştir.
5237 sayılı TCY’nın “yargı görevini yapanları etkileme” başlıklı 277. maddesinde, “Bir davanın taraflarından birinin veya bir kaçının veya sanıkların veya davaya katılanların, mağdurların leh veya aleyhinde, yargı görevi yapanlara emir veren veya baskı yapan veya nüfuz icra eden veya her ne suretle olursa olsun adı geçenleri hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kimseye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Teşebbüs iltimas derecesini geçmediği takdirde verilecek ceza altı aydan iki yıla kadardır” hükmü yer almaktadır.
Tanımlanan suçun maddi öğesi, yargı görevi yapanları emir vermek, baskı yapmak, nüfuz icra etmek suretiyle veya her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak etkilemeye kalkışmaktır. 765 sayılı Türk Ceza Yasasındaki düzenlemeden farklı olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasında bu suçta, “yakınlık”, “düşmanlık” veya “yarar” şeklinde saikler aranmamıştır. Ayrıca iltimas suretiyle etkileme, önceki düzenlemede suça vücut veren seçimlik hareketlerden biri iken, 5237 sayılı Yasada, etkileme teşebbüsünün iltimas düzeyini aşmaması, bir başka deyimle iltimas suretiyle etkileme, suçun daha hafif cezayı gerektiren nitelikli bir hali olarak düzenlenmiştir.
Bu düzenleme ile yargı görevinin bağımsız ve tarafsız biçimde yapılması ve adil yargılanma hakkının korunması amaçlanmış, suçun oluşması için, bir kamu davasının yargılaması sırasında, yargı görevini yapanlara, emir verme veya baskı yapma veya nüfuz icra etme biçimindeki davranışların gerçekleşmesi ya da her ne suretle olursa olsun hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs edilmesi yeterli görülmüş, ayrıca bir zarar meydana gelmesi ve “etkileme” sonucunun doğması da aranmamıştır.
İnceleme konusu olayda, 21.05.2007 günü Van Adliyesinde denetime başlayan Adalet Başmüfettişinin çalışma odasının kapısına 15.06.2007 tarihinde “Vanlı bir kamu görevlisi” adıyla tarihsiz ve isimsiz bir yazının bırakıldığı, yazının Van Cumhuriyet savcısı Osman Mermer’in 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen cinayet davasında tutuklu bulunan sanıkların tahliyesi karşılığında menfaat temin ettiği iddiasını içerdiği, aynı tarihte şikayetçi F.. ve R. B..ın Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak, sanık O. M..hakkında Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan 2006/355 esas sayılı dosyada tarafsızlığını şüpheye düşürür biçimde davrandığı iddiasını dile getirerek, yargılamanın sonraki celselerinde savcı olarak görev almasının engellenmesi isteminde bulundukları, bunun üzerine sanık C.Savcısı hakkında soruştur¬maya başlandığı, sanığın Van 1. Ağır Ceza mahkemesinde görülen 2006/355 esas sayılı dosya ile ilgili olarak hakimlere tutuklu sanıkların tahliye edilmesi yönünde telkinlerde bulunduğu, bir hakime tahliye durumunda hediyelerin olacağını belirttiği, diğerine de yörenin ileri gelenleriyle iyi geçinmek gerektiğini ima ettiğinin tanık hakim anlatımları ile belirlendiği, bahse konu dosyanın H.. ve K.. B..’ın adam öldürme suçundan tutuklu bulundukları yargılama dosyası olduğu, sanığın önce mahkeme başkanı ile özel bir cafede görüştüğü, daha sonra başkan ve üyeleri odasına çağırdığı, onlara dosyadaki tutuklu sanıklar aleyhine delil olmadığını ve salıverilmeleri gerektiğini söylediği, 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma savcısının raporlu olması nedeniyle 12.02.2007 günlü ilk duruşmaya çıkarak tahliye isteminde bulunduğu, istemin oybirliği ile reddedildiği, 04.06.2007 günlü 4. oturuma yine iddia makamını temsilen katıldığı, sanıkların tahliyesine karar verilmesini talep ettiği, bu istemi reddedilerek tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği, sanık Cumhuriyet savcısının itirazını da Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin reddettiği, sanığın itiraz öncesi Van 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2 üye hakimi ile görüştüğü, Hakim E..’e “reisi ekarte ederek tahliye sağlarsanız 200-300 bin Euro para sağlayacağız” dediği, hakim Y.Y..’a da itiraz kabul edilirse hediye verileceğini söylediği, adliyedeki başka kişilere de dosyada delil olmadığını o dönemde anlattığı dosya içe- riğiyle sabittir.
Buna göre, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında değişmeyen, tutarlı ve samimi tanık anlatımlarına göre, sanığın meslektaş olmalarından kaynaklanan yakınlığı kullanarak tahliye talebini değerlendirme konumunda bulunan Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı A.Ş.. ile 2. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri olan Y.Y.. ve E. Y..’i hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs ettiği anlaşıldığından sanığın eylemi bu haliyle 5237 sayılı TCY’nın 277. maddesinin son cümlesi kapsamında yargı görevini yapanları etkileme suçunu oluşturmaktadır. Ayrıca suçun bir suç işleme kararı ile birden fazla eylemle zincirleme biçimde gerçekleştirildiği konusunda da duraksama bulunmamaktadır. Bu itibarla sanığın suçun oluşmadığına yönelik temyiz itirazları yerinde olmadığından Özel Daire mahkûmiyet kararının isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, 5237 sayılı TCY’nın “Adli para cezası” başlığını taşıyan 52. maddesinin 4. fıkrasında, “Hakim ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir” hükmü yer almaktadır.
Anılan madde ile para cezasının belirli taksitler halinde ödenmesine karar verilmesi halinde taksit süresinin iki yılı geçemeyeceği ve taksit miktarının dörtten az olamayacağı belirtilmiş, son cümle ile de, tayin edilen süre (taksit süresi), taksit miktarı ve taksitlerden birinin süresinde ödenmemesinin yaptırımı gösterilmiştir. Sanığın kendisine yükletilen yükümlülükler ve sonuçlarından sorumlu tutulabilmesi ve infazda duraksama yaşanmaması için hükümde bu hususların açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Özel Daire hükmünde ise taksit aralıkları açıkça gösterilmeden hükmolunan sonuç 3740 Lira adli para cezasının TCY’nın 52/4. maddesi uyarınca 10 eşit taksitte sanıktan tahsiline karar verilmiştir.
Bu itibarla, Özel Daire hükmünün, hükmolunan sonuç adli para cezasının 10 eşit taksitte sanıktan tahsiline karar verilmesine karşın taksit aralıklarının gösterilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı olduğundan taksit aralıklarının eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 31.03.2011 gün ve 25-8 sayılı mahkûmiyet hükmünün, para cezasının belirli taksitler halinde ödenmesine karar verilmesi halinde taksit aralıklarının açıkça gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasında yer alan “52/4. maddesi uyarınca takdiren” ibaresinden sonra gelmek üzere “birer aylık aralar ile” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2011 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.