YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/88
KARAR NO : 2010/255
KARAR TARİHİ : 14.12.2010
İtirazname : 2010/62521
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : VAN 3. Ağır Ceza
Günü : 10.05.2007
Sayısı : 232-142
Sanık C….U… ‘nın silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 314/3 ve 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2, 62 ve 3713 sayılı Yasanın 5. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2007 gün ve 232–142 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 26.06.2009 gün ve 5702-7463 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 05.04.2010 gün ve 62521 sayı ile;
“Van Özalp İlçe Emniyet Amirliğine 22.09.2005 tarihinde kimliğini bildirmeyen bir şahıs tarafından yapılan ihbarla PKK terör örgütü tarafından Özalp İlçe merkezine yapılacak bombalı eyleme yönelik keşif ve istihbarat yapmakla görevlendirilen D… D… İsimli şahsın ilçe merkezine geldiği, örgüt tarafından talimatlandırılan şahıslarla buluşup eylemin gerçekleş¬tirilmesi için çalışmalar yaptıktan sonra örgütün dağ kadrosuna katılacağı bildirilmiş ve tutanak düzenlemiştir. Bunun üzerine harekete geçen güvenlik görevlileri tarafından, ihbarda verilen eşgale uyan sanık D…. D… bir market içerisinde sanık C….U… ile birlikte yakalanmışlardır.
Sanık C….U… her aşamada atılı suçlamayı kabul etmemiş, diğer sanık D…’yü tanımadığını, markete alışveriş için geldiğinde kendisinden telefonunu kullanmak isteyen panik halindeki D…’ye telefonun kullanmasına izin verdiğini ve yardımcı olmak için insan hakları derneğinden tanık Ö… I…’yı aradığını söylemiştir. Telefon kayıtları ve tanık anlatımları bu beyanı doğrulamaktadır. Sanık D… İse örgüte katılmak için ilçeye geldiğini, ilçede M… isimli bir kişiyle buluşacağını, M… İle buluşamayınca emniyet kuvvetlerinin kendisini önce gözaltına aldıklarını, gözaltında iken işkence gördüğünü, gözaltında M…. isimli şahsın kendisini telefonla aradığını, telefona cevap veremediğini, gözaltında 2-3 saat gayrı resmi olarak kaldıktan sonra kendisinin serbest bırakıldığını ve emniyet kuvvetleri tarafından takip edilmeye başlandığını, ilçeden çıkamadığını, paniğe kapıldığını, bu arada bir markete girdiğini, kendisinden sonra markete gelen sanık C…’den telefonunu istediğini, telefonla daha önceden tanıdığı Avukat S… İsimli kişiyi aradığını, telefonla görüştükten sonra telefonu C…’ye verdiğini, C…’in de telefonla insan hakları derneğini aradığını beyan etmektedir.
Yerel mahkeme sanık C….U… hakkında; sanık D… İle çelişen beyanlarının bulunduğu, sanık C…’nin tanımadığını iddia ettiği D… D…’nın yanına direkt olarak giderek irtibata geçip 10 dakika görüştüğü, D… D…’nın verdiği ifadede ‘C… Bana Dehap’ta çalıştığını kendisine güvenebileceğimi söyledi’ şeklindeki beyanını birlikte değerlendirerek, D… D…’a örgüt üyesi olduğunu bilerek yardım ettiği, telefonunu kullandırdığı, Özalp’ta örgüt adına irtibata geçeceği kişilerden olduğu yönünde delil bulunduğu, PKK KONGRA-GEL terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım ettiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar vermiştir. Mahkumiyet hükmünün ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından verilen hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden bahisle onanmasına karar verilmiştir. Sanık hakkında isnat edilen suç sübut bulmamıştır. Sanığın örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğine dair yeterli delil bulunmamaktadır. Şöyle ki;
Yakalanma sırasında sanık D… D…. güvenlik kuvvetlerine direnmiş, sanık C… İse olay ve yakalama tutanağında belirtilenin aksine, direnmemiştir. Yakalanmadan önce sanıklar market içersinde 5-10 dakika gibi kısa bir süre görüşerek bir şeyler konuşmuşlardır. Görüşme sırasında markette başka müşteriler bulunduğu gibi sivil giyimli bir polis memuru da bulunmaktadır. Ayrıca dışarıda tertibat alan güvenlik kuvvetleri marketin içerisini gözetlemektedirler. Bütün bunlara rağmen görüşmenin içeriği hakkında bir bilgi elde edilememiştir. Tanıklar da sanıkların savunmalarını doğrulamaktadır. Yapılan aramada sanık D…. üzerinde örgüte katılma sırasında muhtemel bağlantıları sağlayacak isimler içeren not kağıdı dışında suç teşkil eden bir bilgi belge ya da başka bir eşya elde edilememiştir. Sanık C…üzerinde ise hiç bir suç unsuruna rastlanmamıştır. Marketteki 5-10 dakikalık görüşme sırasında sanık D… sanık C…’in telefonunu kullanarak Diyarbakır’dan tanıdığı bir avukatı aramış, sanık C… İse insan hakları deneği yönetim kurulu üyesi tanık Ö… I…’yı arayıp, sanık D…’ün yardım isteğini iletmiştir.
Her iki sanık kendi beyanlarına göre birbirlerini tanımamaktadırlar. Aralarında bağlantı bulunduğuna dair telefon kayıtları bulunmadığı gibi birbirlerini daha önceden tanıdıklarına dair dosyada herhangi bir bilgi belge ya da bir delil de bulunmamaktadır. Sanık D…’ün buluşacağını söylediği M.. isimli kişi bu sanığın beyanına göre sanık C… D… değildir. Ayrıca dosyada fotoğrafı bulunan, teşhisi yaptırılan kişinin de M… İsimli kişi olmadığı sanık D… tarafından ifade edilmiştir. Sanık D… örgüte katılmak üzere bu amaçla ilçeye geldiğini kabul etmekte, ancak sanık C… ‘i tanımadığını söylemektedir.
Tutanakta belirtildiği gibi sanık C…’in, sanık D… Markete girdikten 10 dakika sonra markete gelerek doğrudan C… İle görüştüğünün kabul edilmesi bile ki bu tamamen güvenlik kuvvetlerinin kanaatidir- her iki sanığın birbiri ile irtibatının bulunduğunu göstermeyecektir. Dosya içeriğinden marketin buluşma yeri olduğuna dair bir bilgi bulunmadığı gibi, sanıklar arasında bir telefon görüşmesi tespit edilememiştir. Sanık D…üzerinde ele geçen notta ise sanık C… İn ismi bulunmamaktadır. Ayrıca sanık C… İlçe halkından olup olayın geçtiği market, akrabası tarafından işletilmektedir. Sanık C…’in markete alışveriş için gelmesi hayatın olağana akışına uygundur. Sanığın doğrudan diğer sanığın yanına gittiği kabul edilerek, varsayıma dayalı mahkumiyet hükmü kurulmamalıdır. Aksi halde iki kişinin yaptığı ve içeriği tespit edilemeyen her görüşmeyi örgütsel nitelikte kabul etmek gerekir ki, bu da hukukun genel ilkelerine ve adalet anlayışına uygun değildir.
Sanıkların beyanları arasında çelişki bulunduğu kabul edilse bile, yine bu çelişki sanığın aleyhine delil olarak kabul edilemez Çelişki bir şüphedir ve şüphe ceza usul hukukunun genel prensibine göre sanık lehine yorumlanmalıdır.
Sanık C…’in sanık D… ‘e Dehap üyesi olduğunu ve kendisine güvenebileceğini söylemesi de örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme anlamına gelmeyecektir. İnsani yardım veya güven sağlama amacıyla böyle bir söz sarfedilmiş olabilir. Sanık C… ‘in insan hakları derneği üyesi olması ya da Dehap partisine üye olması atılı suçu işlediğine dair bir delil olarak kabul edilmemelidir.
Sonuç olarak sanık D… D… Örgütün dağ kadrosuna katılmak üzere yola çıkmış, bu amaçla kendisini örgütün dağ kadrosuna katılmasına yardımcı olacak M… İsimli şahısla irtibat sağlayamamış, güvenlik kuvvetlerince takip üzerine bir markette kendisine telefonunu kullandıran sanık C… İle yakalanmıştır. Olayın oluş şeklinin bu şekilde kabulü hayatın olağan akışına da uygundur. Sanık C…’in eylemi örgüte katılmak isteyen ve henüz örgüte katılamadığı için yolda yakalanması nedeniyle o ana kadarki eylemi Yargıtay uygulamasına göre suç teşkil etmeyen D… D….’a, telefonunu kullandırmaktır. Sanık C…, sanık D…’ün örgüte katılmak istediğini bilmemektedir. En azından bildiği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Sanık C… D…. savunmasında belirttiği gibi markete alışveriş için gittiğinde markette bulunan, kendisinin takip edildiğini söyleyen, panik halindeki bir kimseye, o kişinin örgüt üyesi olduğunu bilmeden, örgüte yardım amacı olmaksızın telefonunu kullandırmış olabilir. Aksine düşüncenin kabulü halinde kendisinden yardım isteyen bir kişiye sadece telefonu kullandırdığı için sanık C…’in örgüte yardım etmek suçundan cezalandırılması, aynı şekilde bir telefon ihbar tutanağına dayanılarak masum kişilerin de cezalandırılmasına yol açabilecektir. Yasadaki suçun unsuru bilerek ve isteyerek yardımdır. Ancak sanık C… U…’ın bilerek ve isteyerek yardım ettiğine dair yeterli delil bulunmamaktadır. Bu nedenle sanığın beraatına karar verilmesi gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Dairenin sanık C… U… Hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, beraatına karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık Cengiz Umaz hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa yüklenen silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun sabit olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından sanığın savunmaları ve tanık anlatımlarının karşılıklı olarak değerlendirilmesi, dosyadaki diğer maddi kanıtlarla karşılaştırılması gereklidir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
İhbar Tutanağı başlıklı 22.09.2005 tarihli belgede; 22.09.2005 günü saat 14.00 sıralarında 155 telefonunu arayan, kimliğini söylemeyen titrek sesle konuşan, sesinden erkek olduğu anlaşılan şahıs tarafından yapılan ihbarda; PKK terör örgütü üst düzeyi tarafından Özalp İlçe merkezinde yapılacak bombalı eyleme yönelik keşif istahbarat yapması için görevlendirilen Tunceli nüfusundan D… D… İsimli şahsın (saçı önden açık, kumral, kalın bıyıklı, 155-160 cm. boylarında, 60 kg. civarında) şu an ilçe merkezine geldiğinin, köylerden kendisine yardımcı olması için örgüt tarafından talimatlandırılan şahıslarla buluşarak eylemin gerçekleşmesi için çalışmalar yaptıktan sonra sınırdan geçerek örgütün dağ kadrosuna katılacağını söyleyip aniden telefonu kapattığının belirtildiği,
22.09.2005 günlü olay ve yakalama tutanağında; alınan ihbarın değerlendirilmesi amacıyla 22.09.2005 günü saat 14.20 sıralarında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinin, Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda yapılan çalışmada 17.30 sıralarında ihbar içeriğinde belirtilen eşgale uyan isminin D… D… olabileceği değerlendirilen şahsın takibe alındığının, şahsın eski garaj içerisinde bulunan Y… Market içerisine girdiğinin, market içerisinde bir süre dolaştıktan sonra, C….U… isimli şahsın direk olarak marketin girişine göre sol taraftaki reyonların arkasında bulunan D… D… nın yanına gittiğinin, yaklaşık olarak 15 dakika görüştüklerinin, bu sırada marketin çevresinde gerekli çevre emniyeti alındıktan sonra marketin içerisine girildiğinin, içeride bulunan şahıslara polis kimlikleri ibraz edilerek teslim olmaları ve haklarında ihbar olduğunun söylediğinin, şahısların marketten dışarıya doğru kaçmaya başlamaları üzerine zor kullanılmak suretiyle etkisiz hale getirildiklerinin, olay esnasında ….. sicil sayılı polis memurunun aldığı darbelerle yaralandığının, yakalanan şahısların kimlik bilgileri kontrol edildiğinde, E….ve M…oğlu, Özalp, 1971 doğumlu, Van-Özalp-Cumhuriyet Mahallesi nüfusuna kayıtlı C….U… ile Müslüm ve Hatice oğlu, Mazgirt, 1980 doğumlu, Tunceli-Mazgirt-Gelinci Köyü nüfusuna kayıtlı D… D… olduğunun tespit edildiği ve adli işlem yapılmak üzere yakalandıklarının dile getirildiği,
22.09.2005 günlü üst arama tutanağına göre, sanık C….U… ‘ın üzerinden, 5 YTL para, 1 adet …………… İmei numaralı Turkcell hatlı ….. nolu 6600 Nokia marka cep telefonu, 1 adet Telsim sim kart, 1 adet cep telefonu kılıfı, 1 adet kimlik, 1 adet plastik tarak, 1 çift kahverengi ayakkabı bağı ve üzerinde 4 adet anahtar bulunan anahtarlığın, sanık D….D… ‘ın üzerinden ise, “arveles” amblemli not kağıdı üzerine el yazısı ile H… Ç… ile başlayan Böl. Faaliyet posta grubu cümlesi ile biten bir yaprak not kağıdı, bir adet …….. numaralı Avea sim kart ile …………… İmei numaralı ………. numaralı Turkcell hatlı Nokıa 26 00 marka cep telefonun çıktığının belirlendiği,
Telefon kayıtlarına göre, sanık C….. U….’a ait ……………. Numaralı telefon ile olay günü saat 18:38 ve 18:47 sıralarında Ö….. I… İsimli kişiye ait (Van İ.H.D. Yönetim kurulu üyesi olduğunu belirtmiş) …………. Numaralı telefonun arandığı, saat 18:45 sıralarında ise, Zoro Özen isimli kişi adına kayıtlı …………… Numaralı telefonun (bu numaranın sanık D…. D…. Telefonunda Avukat S…. olarak kayıtlı olduğu belirlenmiş) arandığının tespit edildiği,
Özalp İlçe Emniyet Amirliği tarafından düzenlenmiş olan 08.11.2005 gün ve 330 sayılı yazıda, ilçe genelinde istihbari bilgilerin değerlendirilmesinde C…. U… isimli şahsın PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütü ile bağlantılarının devam ettiğinin, yakalanmadan önce zaman zaman değişik sınır il ve köylerinde örgüt mensupları ile görüştüğü duyumlarının alındığının, ancak teknik imkanların yetersizliğinden dolayı herhangi bir şekilde suç tespiti yapılamadığının belirtildiği,
Özalp İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenmiş olan 01.11.2005 gün ve 2708 sayılı yazıda, Van İli Özalp İlçesi Cumhuriyet Mahallesi nüfusuna kayıtlı olan Ebubekir oğlu 1971 doğumlu C…. U… hakkında yapılan araştırmada şahsın Dehap üyesi olduğunun, örgüte müzahir bir yapıda bulunduğunun, ancak bu güne kadar her hangi bir eylem veya çatışmaya katılımının tespit edilemediğinin, şahıs hakkında ele geçen her hangi bir belge ve döküman bulunmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık F… Ç…. yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; Özalp İlçe Emniyet amirliğinde amir olarak görev yaptığını, olay günü Özalp İlçesinde buluşularak bombalı eylem yapılacağına ilişkin ihbar alındığını, Cumhuriyet savcısına durumu bildirerek talimatı doğrultusunda ilçe içerisinde polis sayısını artırarak devriye faaliyetine başladıklarını, ihbarda şahsın fiziki özelliklerinin de verildiğini, Özalp İlçesi küçük bir ilçe olduğu için yerleşik şahısların birçoğunun polis memurlarınca tanındığını, akşam üzeri yabancı olan ve eşkale uyan bir şahsı tespit ederek takibe başladıklarını, şahsın ilçe içerisinde biraz dolaştıktan sonra Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Y…. Markete girdiğinin, emniyet amirliğinde görevli sivil giyimli V..G..isimli polis memurunun da içeriye girdiğini, 10-15 dakika kadar geçtikten sonra ilçede ikamet eden C…. U… isimli şahsın doğrudan Y… Markete geldiğini, kendilerinin de ekip olarak marketin çevresinde bulunduklarını, marketin dışından iç kısmının görüldüğünü, D…. D… isimli şahsın marketin girişe göre sol bölümünde bulunduğunu, C…. U… isimli şahsın markete girdikten sonra doğrudan D….’ün bulunduğu kısma geçtiğini, hatırladığı kadarıyla 5 dakika kadar konuştuklarını, marketin ön kısmı camla kaplı olduğu için şahısları gördüklerini, bir şey alır verir gibi hareketlerinin olduğu, C…’in, D….’e bir şeyler verir gibi bir hareket yaptığını, ancak bir şey verip vermediklerini tam olarak göremediğini, polis memurunun ve markette bulunan şahısların can güvenliğinden endişe ederek müdahale ettiklerini, C…. U… ‘ın tepkisi, kaçmaya çalışma gibi hareketi ya da direnmesinin olmadığını, D… ‘ün ise polis kimliklerini göstermelerine rağmen V… G… isimli polis memurunun üzerine atladığını ve tekme vurduğunu, yaptıkları üst aramasında hatırladığı kadarıyla D…’ün üzerinden isimler yazılı bir not kağıdı çıktığını, bunun dışında kesici delice alet ya da silah tespit edemediklerini, hatırladığı kadarıyla C…’in üzerinden ise herhangi bir şey çıkmadığını belirtmiş,
Tanık V… G…. Yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; Tanık F…. Ç…’in anlatımlarına benzer anlatımlarda bulunmakla birlikte, tespit ettikleri şahsın Y… Markete girdiğini, kendisinin de şahsın arkasından markete girdiğini, sivil giyimli olduğunu, sakal ve bıyığının bulunduğunu, şahsın marketin sol kısmına geçtiğini, reyonlara bakar gibi gezdiğini, ayrıca sık sık birini bekler gibi kapıyı kontrol ettiğini, kendisinin de market içerisinde alışveriş yapar gibi gezdiğini ve sanık D…D…’ı kontrol ettiğini, hatırladığı kadarıyla 5-10 dakika sonra C…. U… ‘ın geldiğini ve doğrudan sanığın yanına gittiğini, C…. gelmeden önce D… D….’ın telefonla konuşup konuşmadığını hatırlamadığını, C… geldikten sonra D….’le girişe göre sol bölümde kısık sesle Kürtçe olarak konuştuklarını, ancak ne söylediklerini anlayamadığını, ayrıca bir şey verir alır gibi hareket yaptıklarını, C…. U… ‘ın kendisini gördüğünü ve D… D….’a bir şeyler söylemeye başladığını, bunun üzerine polis olduğunu söyleyerek kimliğini gösterdiğini ve telsizle dışarıda beklemekte olan başkomiserleri ve polis memurlarına haber verdiğini, dışarıda beklemekte olan arkadaşlarının da içeriye girdiğini, hatırladığı kadarıyla C…. U… ‘ın panikleme ya da kaçmaya teşebbüs gibi herhangi bir hareketinin olmadığı, sanık D… D… In ise polis olduğunu bilmesine rağmen kendisine birkaç tane tekme attığını söylemiş,
Polis memuru olarak görev yapan tanıklar B… M…, A… A…, Y… A…, M…G…, Y….. A…, Z… S… K…, H… E…, U… E…, C… G…, T… G…., N…Ç… ve S… Ç…de diğer tanıkların anlatımlarına benzer anlatımlarda bulunmuşlardır.
Tanık Y… U… aşamalardaki anlatımında özetle; 22.09.2005 günü 19.10 sıralarında ismini Polis Merkezinde öğrendiği D…. D… isimli şahsın sahibi olduğu markete gelerek kendisine hitaben “beni öldürecekler. Beni ablukaya almışlar” dediği, kendisine “eğer başın belada ise polisi arayalım” dediğini, D…. D… isimli şahsın da bunun üzerine “Aman polisi arama İnsan Hakları Derneğini ara” dediğini, İnsan Hakları Derneğinin telefonunu bilmediğini, istersen ileride Telekom bayii olduğunu, oradan arayabileceğini söylediğini, şahsın bana telefonunu ver ben ararım dediğini, ancak telefonu veremeyeceğini söylediğini, daha sonra amcasının oğlu olan C…. U…’ın içeri girerek Düzgün Doğan isimli şahısla göremeyeceği şekilde arka tarafta karşılaşıp konuşmaya başladıklarını (duruşmadaki anlatımında ise, amcasının oğlu olan sanık C…. U…’ın A… Ç… İsimli şahıs ile birlikte markete geldiğini, İnsan Hakları Derneğini aramasını isteyen sanık D…. D…isimli şahsı gösterip durumu anlattığını, “bunu ne şekilde marketten olaysız bir şekilde göndeririz” diye sorduğunu belirtmiştir. Müzik ve müşterilerin gelip gitmesinden dolayı ne konuştuklarını duyamadığını, daha sonra polislerin içeri girerek D…. D… ve C…. U….’ı almaya çalıştıklarını, D…. D… isimli şahsın polislere direnerek kaçmaya çalışması nedeniyle market içerisinde bulunan mallara zarar verdiğini, polislerin şahsı zorla yakalayarak götürdüğünü belirtmiş,
Tanık A. Ç..yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; Olay günü ………… plakalı aracının arızası nedeni ile Özalp Sanayi Çarşısına sabah saatlerinde götürdüğünü, aracın tamir işi bitmediği için merkeze dönerken daha önceden yine tamir nedeni ile tanıdığı iş yerindeki C…. İle yürüyerek merkeze dönüp alış – veriş yapmak amacıyla Y.. isimli markete girdiklerini, bir köşede huzurda olan sanık D..’ü tedirgin vaziyette fark ettiklerini, bir ara gelip C…. ’e cep telefonunu kullanmak istediğini, avukatını arayacağını söylediğini, korku ve panik içerisinde olduğunu, C…’in de cep telefonunu verdiğini, şahsın telefonu alıp bir numarayı çevirip aradığını, ancak mesafe olduğu için ne konuştuğunu bilmediğini, konuşmanın fazla uzun sürmediğini, bir dakika kadar sonra markete giren polisler tarafından her ikisinin de yakalanıp göz altına alındıklarını beyan etmiş,
Tanık Ö…I… Yargılama aşamasındaki anlatımında özetle; aynı aşiret mensubu olduğu için sanıklardan C… ’i tanıdığını, kendisinin Van İ.H.D.de yönetim kurulu üyesi olduğunu, olay günü akşam saatlerinde C… ’in kendisini arayıp Özalp’taki akrabalarına ait markette tanımadığı ve takip edildiğini söyleyen bir şahsın olduğunu, İ.H.D. yetkilileri ile görüşmek istediğini söylediğini, o sırada kızının üniversite kayıt işlemleri sebebiyle İstanbul’da olduğunu, başkaca o şahısla konuşmadığını, daha sonraki saatlerde merak ettiği için sonucunun ne olduğunu sormak için kendisini arayan numarayı aradığını ancak telefonunun cevap vermediğini, bilahare C…’in göz altına alındığını öğrendiğini dile getirmiştir.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık C…. U… Özalp C. Başsavcılığındaki ifadesinde; diğer sanık D…. D… ’ı daha önceden tanımadığını, Y….Markete alışveriş yapmak için girdiğinde reyonda panik halinde bir şahsı gördüğünü, şahsın kendisini yanına çağırarak telefonunu kullanmak için izin istediğini, telefonu verince bir avukatı arayarak “beni bir kişi takip ediyor” dediğini ve telefonu kapattığını, sanık D..’ün Özalp’ta neden bulunduğunu bilmediğini, E…ve M… İsimli şahısları tanımadığını ve bir irtibatının da olmadığını, D…’ün üzerinde çıkan nottaki isim ve yerleri bilmediğini, notu ona kendisinin vermediğini, D…. D… isimli şahsın telefonla konuşmasından sonra kendisinin İnsan Hakları Derneğinden daha önce tanıdığı Ö… I… İsimli şahsı aradığını, burada kendisinin takip edildiğini söyleyen bir şahıs var diye durumu bildirdiğini, Ö… I… kendisine cevap verecekken yakalandığını, D…. Ün aradığı avukatı tanımadığını, Ö…ve avukatın daha sonra kendi telefonunu arayıp aramadığını bilmediğini, kendisinin polise direnmediğini, her hangi bir yasadışı örgüt ile alakasının olmadığını, sadece 1998 yılında Özalp Dehap ilçe yönetiminde yönetici olarak görev aldığını, iki sene önce yönetim fesh edilince görevden ayrıldığını, markette kısa bir süre kaldığını, telefon ile görüştükten hemen sonra yakalandığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda benzer anlatımlarda bulunan sanık, yargılama aşamasında önceki savunmalarına benzer anlatımlarda bulunmakla birlikte, sanayi çarşısında babasının işlettiği işyerinde oto tamircisi olarak çalıştığını, amcasının oğlu tarafından işletilen Y..isimli markete girip alış veriş yaptığını, bu sırada şu an huzurda olan ve daha önceden tanımadığı diğer sanık D…. D… ’ın yanına gelip telefonu kullanmak istediğini, tedirgin halde olduğunu, o sırada kendisine her hangi bir şey anlatmadığını, sadece avukatını arayacağını, kendisinin beş kişi tarafından takip edildiğini söylediğini, belki kan davası meselesi vardır diye düşünüp insanlık namına yardımcı olmak için cep telefonunu verdiğini belirtmiştir.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık D…. D… C. Başsavcılığındaki ifadesinde; Özalp’ta bulunma sebebinin PKK KONGRA/GEL örgütünün dağ kadrosuna katılmak olduğunu, bu amaçla 22.09.2005 günü Özalp’a geldiğini, Özalp’a gelmesini kendisini “Mele” ismiyle tanıdığı şahsın söylediğini, bu şahsı Diyarbakır’da Z… G… isimli arkadaşı vasıtasıyla tanıdığını, bu şahsın Van/Özalp bölgesini ve kırsalını tanıdığı için dağa katılmak üzere ondan yardım almak istediğini, M…’nin burada kendisi ile görüşüp köyüne götüreceğini ve daha sonrada dağa çıkaracağını planladığını, Özalp’ta kalamayacağını, daha önce yakalanıp bırakıldığını, takip edildiği için Özalp’tan çıkamadığını, eski garaj diye tabir edilen yerde dolaşmadığını, C… U… ’ı tanımadığını, kendisini tesadüfen markette gördüğünü ve takip edildiğini söyleyip telefonunu istediğini, daha önceden Diyarbakır’da başka bir suçtan göz altına alındığında avukatlığını yapan S.,..isimli avukatı aradığını, “yakalanıp serbest bırakıldığını, ancak takip edildiğini, tekrar içeriye alınacağını” söylediğini, avukatın da kendisine “Van Barosu İnsan Hakları Derneğini arayarak yardım isteyeceğini ve orada beklemesini” söylediğini, görüşme yaptıktan sonra telefonu C….’e verdiğini, onun da panikleyip İ.H.D.yi aradığını, o sırada C… telefonda konuşurken yakalandığını, markette karşılaşmalarından önce C….’in elinde alışveriş yaptığına dair her hangi bir malzeme olmadığını, yanına gelip “yardımcı olabilir miyim?” diye sorduğunu, belki de İ.H.D. tarafından kendisine yardımcı olmak üzere gönderilmiş olabileceğini ve ilk gördüğünde market sahibinin aramış olabileceğini, ilk göz altına alındığında haber almış olabileceğini düşündüğünü, üzerinde bulunduğu iddia edilen notun kendi üzerinde çıkmadığını, notta yazılan isim ve yerleri bilmediğini, daha önceden Diyarbakır ve Adana’da örgüte yardım yataklık ve memura mukavemet suçlamaları nedeniyle yakalanıp hakkında işlem yapıldığını savunmuş, Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda benzer anlatımlarda bulunan sanık, yargılama aşamasında önceki savunmalarına benzer anlatımlarda bulunmakla birlikte, sanık C..’i ilk defa yakalanmadan önce markette gördüğünü kendisine yardımcı olmasını istediğini belirtmiştir.
Sanık D…. D… hakkında PKK – KONGRA/GEL isimli Silahlı Terör Örgütünün Üyesi Olma suçundan kamu davası açılmış, yerel mahkeme sanığın eyleminin PKK-KONGRA/GEL Terör Örgütünün mensubu olarak devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik vehamet arzeden eylemde bulunmak suçunu oluşturduğundan bahisle 5237 sayılı TCY’nın 302/1 ve 62. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş, resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzere Yargıtay 9. Ceza Dairesince 26.06.2009 gün ve 5702-7463 sayı ile; “Sanık D…. D… ’ın terör örgütü PKK’ya katılmak üzere yurtdışına geçişini ve örgütle irtibatını sağlayacak kişiyle buluşmak üzere geldiği Van İlinin Özalp İlçesi’nde buluşma yeri olan markette henüz örgüt mensuplarıyla temas sağlamadan güvenlik kuvvetlerince yakalanmış olması karşısında, örgüte sempati duyduğu, ancak henüz örgüte katılamadığı ve başkaca bir eylemde bulunmadığı anlaşılan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden oyçokluğuyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
5237 sayılı TCY’nın, 314. maddesinin 3. fıkrasında; “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır” hükmüne yer verilip, örgüt kurma suçuna ilişkin 220. maddenin 7. fıkrasında ise “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “Örgüte hakim olan hiyeraşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi kabul edilerek cezalandırılır” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCY’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede, örgütün faaliyetleri doğrultusunda işlenen suçlardan da ayrıca sorumluluk esası kabul edilmiş, yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiş, gösterdiği vahamet dikkate alınarak örgüte silah sağlama şeklindeki yardım fiilleri 315. maddede bağımsız olarak, diğer yardım fiilleri ise örgütün niteliğine göre anılan Yasanın 220 ile 314. maddeleri kapsamında yaptırıma bağlanmıştır.
Somut olay bu bilgi ve belgeler ışığında değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde 155 polis imdat hattına yapıldığı iddia olunan ihbara göre, PKK terör örgütü üst düzey yöneticileri tarafından Özalp İlçe merkezinde yapılacak bombalı eyleme yönelik keşif istihbarat yapması için görevlendirilen sanığın savunmalarına göre ise, örgütünün dağ kadrosuna katılmak amacıyla Özalp İlçesine gelmiş olan D. D..ile sanık C…U… In sanık C… ‘in amcasının oğluna ait markette karşılaştıkları, sanık C… ‘in cep telefonunu arama yapması için D…. D… ‘a verdiği ve aralarında bir süre konuştukları sabittir. D…. D… ‘ı yakalamak amacıyla takip eden ve sanık C… İle birlikte her ikisini markette yakalayan kolluk görevlileri tanıklar ile diğer tanıkların sanık C… İle D…. D… arasında geçen konuşmaların içeriğini duymadıklarına ilişkin anlatımları, sanık C…’in üzerinden herhangi bir suç unsurunun çıkmamış olması, sanık C…. Hakkında her iki kolluk kurumunca gönderilen yazılarda, örgüte müzahir bir yapıda olduğu, ancak bugüne kadar her hangi bir eylem veya çatışmaya katılımının tespit edilemediği ve sanık hakkında ele geçen her hangi bir belge ve dökümanın bulunmadığının belirtildiği, D…. D… ‘ın üzerinde ele geçirilen not kağıdında sanık C… İn isminin yer almadığı hususu da gözönünde bulundurulduğunda, sanık C…. İn, markette tedirgin halde gördüğü, daha önceden tanımadığı ve ne amaçla orada bulunduğunu bilmediği D…. D… ‘a sadece yardım amacıyla cep telefonunu verdiği, örgütle herhangi bir bağının olmadığı, silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmesinin söz konusu olmadığı yönündeki savunması ile D…. D… ‘ın sanık C… ‘i tanımadığına ilişkin C…’in savunmalarını doğrulayan anlatımı karşısında, aksine, sanığın yüklenen suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli kanıt elde edilememiştir.
Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir uzantısı olan “kuşkudan sanık yararlanır ilkesi” ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Kuşkulu ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir olasılığa değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.
Somut olayda sanık C… ile D…. D… arasında yapılan konuşmaların içeriği dosyada bulunan kanıtlara göre kuşkulu kalmış olduğundan, “kuşkudan sanık yararlanır ilkesi” gereği kuşkunun sanık lehine yorumlanması gerekir. Ayrıca, sanık C…’in kendisine yardım etmek suretiyle üzerine yüklenen suçu işlediği iddia olunan D…. D… ‘ın kabul olunan eyleminin Özel Daire çoğunluğunca suç oluşturmadığının, dolayısıyla beraatına karar verilmesi gerektiğinin kabulü karşısında, sanık C… hakkında yüklenen suçtan hükümlülük kararı verilmesi olanaklı değildir.
Bu itibarla, sanık C… U…’ın silahlı örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan hükümlülüğüne ilişkin yerel mahkeme kararı ve bu kararı onayan Özel Daire görüşünde isabet bulunmamakta olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi ise, itirazın reddi yönünde karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin sanık C.U..hakkındaki 26.06.2009 gün ve 5702–7463 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.05.2007 gün ve 232–142 sayılı hükmünün BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.