YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/83
KARAR NO : 2010/101
KARAR TARİHİ : 04.05.2010
Tebliğname: 2007/162250
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MERSİN 3. Ağır Ceza
Günü : 05.04.2007
Sayısı : 12-124
Sanık A. S..’nun, silahla kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY’nın 456/3, 457/1, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.12.2004 gün ve 288-368 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya, Yargıtay C.Başsavcılığınca 05.09.2005 gün ve 21492 sayılı yazı ile 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca lehe yasa değerlendirilmesinin mahkemesince yapılması için, incelenmeksizin mahalline iade edilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucu 765 sayılı TCY’nın lehe olduğu kabul edilerek, sanığın 765 sayılı TCY’nın 456/3, 457/1, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.11.2005 gün ve 398-365 sayılı hüküm ise sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 15.11.2006 gün ve 8857-8458 sayı ile;
“Sanığa atılı suçun üst sınırının cezasının en az beş yıl hapis cezasını gerektirmesine göre Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince talimatla savunması alınırken CMK’nun 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafii tayini gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesince 05.04.2007 gün ve 12-124 sayı ile;
“Sanık A. S..’nun Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince savunması 02.12.2004 tarihinde alınmıştır. Bu tarih itibariyle 5271 sayılı CMK henüz yürürlükte değildir. Yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda ise 18 yaşından büyük sanığın savunmasının alınması sırasında müdafiinin hazır bulundurulmasına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Mahkememizin kararının verildiği 22.11.2005 tarihi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma ilamının verildiği 15.11.2006 tarihinde 5271 sayılı CMK yürürlüğe girmiştir. Usul Yasaları maddi ceza kurallarının aksine geçmişe yürümezler. Usule ilişkin hükümler sanığın lehinde veya aleyhinde olduğuna bakılmaksızın derhal uygulanan hükümlerdir. 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrasında ‘Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesinden önce soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yapılmış olan işlem ve kararlar hukuki geçerliliklerini sürdürürler’ hükmü yer almaktadır. Buna göre henüz sonuçlanmayan davalarda yargılama kaldığı aşamadan itibaren yeni usul kurallarına göre yapılacaktır. Ancak eski yasa zamanında yapılan işlemlerin tekrarına gerek bulunmamaktadır. 5271 sayılı CMK ile zorunlu müdafii atanması genişletilmiştir. Cezanın miktarı nazara alınarak (CMK 150. madde) zorunlu müdafii sistemi getirilmiş olup, bu suçlara ilişkin davalarda, 01.06.2005 tarihinden sonra yapılan oturumlarda müdafii tayin edilecek; ancak 01.06.2005 tarihinden önce usulünce sorgusu yapılan sanığın yeniden sorgusunun yapılması işlemi tekrarlanmayacaktır. Ceza Genel Kurulu’nun 21.03.2006 gün ve 54/48 sayılı ve aynı gün 45/49 sayılı kararları ile benzer kararlarında, 5271 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak işlemlerde uygulanacağı, 1412 sayılı CMUK’nun yürürlükte olduğu dönemlerde yapılan işlemlere uygulanamayacağı kabul edilmiştir. Buna göre 1412 sayılı CMUK’nun yürürlükte bulunduğu 02.12.2004 tarihli oturumda sanığın savunmasının alınması sırasında yasal düzenleme bulunmadığından dolayı müdafii hazır bulundurulmamış ve mahkememizce bu durum usulü bir eksiklik olarak kabul edilmemiştir” gerekçeleri ile önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “onama” istekli 25.10.2007 gün ve 162250 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesine, Özel Dairece de 17.02.2010 gün ve 15053-2443 sayı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; silahla kasten yaralama suçundan 02.12.2004 tarihinde istinabe suretiyle savunması alınan sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafii tayini gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta ise de, direnme kararı olduğu belirtilen hükmün eylemli uyma sonucu verilmiş yeni bir hüküm olup olmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılamada, 05.04.2007 tarihli duruşmada sanık A. S..’nun 5271 sayılı CYY’nın 147. maddesindeki hakları hatırlatılmak suretiyle zorunlu müdafii huzurunda savunmasının alındığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, bozmadan sonraki yargılamada bozma ilamının gereğinin eylemli olarak yerine getirilmiş bulunması karşısında, verilen kararın direnme hükmü niteliğinde olduğunun kabulü olanaksızdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Somut olayda, bozma nedenine karşı eylemli uyularak gereğinin yerine getirilmiş olması karşısında, Ceza Genel Kurulunca uyuşmazlık konusunda herhangi bir değerlendirme yapılması olanaklı görülmediğinden, dosyanın eylemli uyma nedeniyle incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.05.2010 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.