YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/81
KARAR NO : 2010/151
KARAR TARİHİ : 15.06.2010
Tebliğname : 2010/64735
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 12. Asliye Ceza
Günü : 06.10.2009
Sayısı : 448-762
Sanık B..A..’nın, görevini yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 265/1-4 madde ve fıkraları uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2007 gün ve 308-61 sayılı hükmün, sanık Bülent tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 08.10.2007 gün ve 8675-8014 sayı ile; usuli bir nedenle bozma kararı verilmesinin ardından, İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince bozmaya uyularak, 29.04.2008 gün ve 614-261 sayı ile;
“Sanık Bülent’in, eyleminin bir bütün olarak silahla görevli memura direnme suçunu oluşturduğu kabul edilerek: 5237 sayılı TCY’nın 265/1. maddesi uyarınca takdiren ve suçun işleniş şekli, sanığın ısrarlı davranışı, kastın yoğunluğu göz önünde bulundurularak ve ağırlaştırılarak 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın olayda silah niteliğinde kırılmış cam parçası kullandığı anlaşıldığından sanığa verilen cezanın TCK’nun 265/4. maddesi uyarınca yarı oranda artırılarak 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, olayda hiçbir pişmanlık duymayan ve geçmişte birçok kasıtlı cürüm işleyen sanık hakkında TCK’nun 62, 50 ve 51. maddeleri ile CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, hak mahrumiyetine, zoralıma ve yargılama giderine…” karar verilmiş; sanık Bülent tarafından temyiz edilen bu hüküm, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 02.03.2009 gün ve 335-3639 sayı ile;
“…Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY’nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY’nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY’nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu…” gerekçesiyle başka yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince 06.10.2009 gün ve 448-762 sayı ile;
“…Önceki kararda yer alan ve yukarıda özetlenen kanıtlar, sanık savunması ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde önceki kararda açıklandığı şekilde sanığın eyleminin görevli memura silahla mukavemet suçunu oluşturduğu sonucuna varılmış, mahkûmiyetine karar vermek gerekmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden yapılan değerlendirmede sanığın üzerine atılı suçun niteliği, adli sicil kaydına göre hakkında CMK’nun 231/5-14. maddelerinin uygulama koşullarının bulunmadığı kabul edilmiştir”. açıklamasına dayalı olarak, “Sanık B. A. hakkında mahkememizce verilen 29.04.2008 gün, 2007/614 esas 2008/261 karar sayılı hükmün usul ve yasalara uygun olduğu kabul edilmekle önceki kararda CMUK’nun 326/3. maddesi uyarınca ısrar edilmesine, sanık B. A..’un, 5237 sayılı TCK’nun 265/1. maddesi uyarınca takdiren ve suçun işleniş şekli, sanığın ısrarlı davranışı, kastın yoğunluğu göz önünde bulundurularak ve ağırlaştırılarak 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın olayda silah niteliğinde kırılmış cam parçası kullandığı anlaşıldığından sanığa verilen cezanın TCK’nun 265/4. maddesi uyarınca yarı oranda artırılarak 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, olayda hiçbir pişmanlık duymayan ve geçmişte birçok kasıtlı cürüm işleyen sanık hakkında TCK’nun 62, 50 ve 51. maddeleri ile CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, hak mahrumiyetine, zoralıma ve yargılama giderine…” karar verilmiştir.
Direnme hükmünün, sanık B.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “onama” istekli 23.03.201 gün ve 64735 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca inceleme; sanık B..A..hakkındaki mahkûmiyet hükmüne hasren yapılmıştır:
Sanık B.. A..’un, 30.05.2005 tarihinde, kendisinin karıştığı bir olaya müdahale etmek isteyen Emniyet Amiri M..Y…’a, fiili ve sözlü olarak mukavemet ettiğinden bahisle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükümle ilgili olarak; Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, Özel Dairenin “hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde değerlendirme yapılması zorunluluğuna” ilişkin bozma kararının isabetli olup olmadığına ilişkindir.
Dosya incelendiğinde;
Yerel mahkemece, 5271 sayılı CYY’nın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen 231. maddesini değiştiren, 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 08.02.2008 tarihinden sonra, 29.04.2008 gün ve 614-261 sayı ile; “Olayda hiçbir pişmanlık duymayan ve geçmişte birçok kasıtlı cürüm işleyen sanık hakkında TCK’nun 62, 50 ve 51. maddeleri ile CMK’nun 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına…” hükmedildiği,
Özel Dairece ise; sanık Bülent tarafından temyiz edilen bu hükmün 02.03.2009 gün ve 335-3639 sayı ile; “Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY’nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY’nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY’nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakıl¬mayacağının tartışılması zorunluluğu” nedenine dayalı olarak sair yönleri incelenmeksizin bozulduğu,
Yerel mahkemece de, isabetli bulunmayan bozma kararına karşı direnildiği,
Görülmektedir.
Şu durumda; yerel mahkemece, 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde 5728 sayılı Yasa ile gerçekleştirilen değişiklikten sonra 29.04.2008 tarihinde verilen hükümde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin bir değerlendirme yapılarak, gerekçesi de açıklanmak suretiyle “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına” karar verildiği açıkça anlaşılan somut olayda; aynı konuda yeniden değerlendirme yapılmasını isteyen Özel Daire bozma kararı isabetli bulunmamıştır.
Bu itibarla; tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak yerel mahkeme hükmünün isabetli bulunduğuna ve dosyanın, hükmün esastan incelenerek bir karar verilmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, sanık B.. A. ile ilgili olan 06.10.2009 gün ve 448-762 sayılı direnme hükmünün İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, esastan incelenerek bir karar verilmesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2010 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.