Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/80 E. 2010/198 K. 19.10.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/80
KARAR NO : 2010/198
KARAR TARİHİ : 19.10.2010


Tebliğname : 2010/59073
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DENİZLİ 2. Ağır Ceza
Günü : 10.07.2009
Sayısı : 216-286
Sanık A. Ç..’nın;
Birden çok kişi ile silahlı yağma suçundan 5237 sayılı TCY’nın 149/1-a-c, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 53 ve 63. maddelerinin uygulanmasına,
Birden çok kişi ile silahla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 109/2-3a-b ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 53 ve 63. maddelerinin uygulanmasına,
Sanık A.K..’nın;
Alacağını tahsil amacıyla sanık A. Ç.. ile kimliği tespit edilemeyen Tekin isimli şahsı azmettirmek suretiyle müştekiyi tehdit etmesi nedeniyle 5237 sayılı TCY’nın 150/1 yollamasıyla 106/2-c ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 53. maddenin uygulanmasına,
Hürriyeti kısıtlamak amacıyla A.Ç.. ile T..isimli şahsı azmettirmekten, 5237 sayılı TCY’nın 109/2-3b ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırıl¬masına, hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2007 gün ve 175-291 sayılı hüküm, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 02.03.2009 gün ve 6381-4668 sayı ile;
I- Sanık A.Ç.. hakkında kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma suçundan kurulan hükmün yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına,
“II- Sanık A.Ç..hakkında yağma; sanık A.K..hakkında da kendiliğinden hak alma ve kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde:
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık A. K..’nın suç tarihinden önce mağdura borç olarak verdiği 10.000 Euro’nun 3.000 Euro’sunu sanık A.Ç..’dan aldığı, A..’nin bu parayı A..’den istemesi üzerine, A..’in ‘mağdurun kendisine olan borcunu ödediğinde bu parayı geri verebileceğini’ söyleyerek, borcun ödenmesi konusunda mağdurla konuşmasını istediği, sanık A..’nin de soruşturma belgesi ayrılan T.. isimli kişi ile birlikte mağduru, A..’in yönlendirmesi olmadan kaçırıp zor kullanarak borcun ödenmesini istediği, korkan mağdurun dizüstü bilgisayarını ve cep telefonunu, borcu ödeyene kadar güvence olarak A..’e iletilmek üzere sanık A..’ye verdiğinin anlaşılması karşısında; sanık A. Ç..’nın yağma kastı ile değil, ‘dolaylı alacaklı’ olduğu bir paranın tahsili kastı ile eylemi gerçekleştirdiği sübut bulduğu halde, suçun nitelendirilmesinde ve sanığın kastının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek 5237 sayılı TCK’nun 150/1. maddesi yollamasıyla 106/2-c. maddesi yerine, anılan Yasanın 149/1-a-c maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi,
2- Oluşa, dosya içeriğine, toplanan kanıtlara ve sanıklar A. K.. ve A. Ç..’nın aşamalardaki anlatımlarına göre, mağdurdan alacağını alamayan sanık A..’in, diğer sanık A.. ile kimliği saptanamayan T.. isimli şüpheliden ‘bu konuda mağdurla konuşmalarını’ istediği, ‘mağduru kaçırmaları ve alacağını zor kullanarak tahsil etmeleri’ için bir yönlendirmede bulunduğuna ilişkin anlatımlarının olmadığının anlaşılması karşısında; kendiliğinden hak alma ve kişiyi özgürlüğünden yoksun bırakmaya azmettirme suçlarının sübutu yönünden hükme esas alınan kanıtların mahkûmiyete yeterli olmadığı gözetilmeden, sanık A. K..’nın atılı suçlardan beraati yerine, kanıtların takdirinde yanılgıya düşülerek hükümlülüğüne karar verilmesi,
Kabule göre de;
3- Sanık A. K..hakkında kendiliğinden hak alma suçu için, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 231/5-14. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
4- Sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinin ‘ayrı ayrı’ yerine, ‘müteselsilen’ alınmasına hükmedilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nin 326/2. maddesine aykırı davranılması,” isabetsizliğinden (2) nolu neden yönünden Daire Üyeleri A. Ö.. ve S. Ç..’in karşı oylarıyla, diğer nedenler yönünden ise oybirliğiyle bozulmuştur.
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesince 10.07.2009 gün ve 216-286 sayı ile;
Müştekinin sanıklardan A. K..’ya borcunun olduğu, A. K..nın, A.Ç..’ya olan borcu nedeni ile müştekiden olan alacağını A. Ç..’ya devrettiği ve bu yönde müştekinin özgür iradesi ile rıza gösterdiğinin iddia edilmediği, üçüncü kişilerin iki kişi arasındaki alacak borç ilişkisine yasal olmayan şekilde dahil olmaları halinde yasa dışı tahsilatların bu zemine çekilme ihtimalinin bulunduğu, sanık A. K..’nın, T.. isimli şahsı bulup sanık A. Ç.. ile birlikte müştekiye göndermek sureti ile müştekiden paranın tahsili konusunda baskı kurulması ve belirli bir süre bir yerlerde tutulması yönünde talepte bulunmuş olması karşısında, sanığın kendi alacağını alabilmek için müştekiye yönelik birden çok kişi ile birlikte silahlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve birden çok kişi ile silahlı tehdit suçlarının sabit olduğu, gerekçeleriyle önceki hükümde direnilmesine, sanık A. K..nın hakkını almak amacı ile A.Ç..ve kimliği tespit edilemeyen T..isimli şahsı azmettirmek suretiyle müştekiyi tehdit etmesi nedeni ile 5237 sayılı TCY’nın 150/1. maddesi yollamasıyla 106/2-c ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu suç yönünden, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları nedeniyle yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığından 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesi gereğince hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına, suçtan sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık nedeniyle tekrar suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmadığından sanığa verilen cezaların 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine takdiren yer olmadığına, karar verilmiştir.
Bu hükmün de, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “onama” istekli 24.03.2010 gün ve 59073 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık A. K..’ya isnat edilen suçların sabit olup olmadığı,
2- Sanık A.Ç..’nın eyleminin yağma suçunu mu, yoksa 5237 sayılı Yasanın 150/1. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 106. maddesindeki suçu mu oluşturduğu,
Noktalarında toplanmaktadır.
1- Sanık A. K..’ya isnat edilen suçların sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu;
Mağdur Ş. S..’nın, kolluk ve duruşmadaki anlatımları, 01.06.2007 tarihli yakalama tutanağı, sanık A. Ç..’nın kolluk, C.Savcılığı, sulh ceza mahkemesi ve duruşmadaki savunmaları, sanık A. K..nın aşamalardaki yazılı ve sözlü savunmaları, 31.05.2007 tarihli olay yeri inceleme tutanağı, mağdura ait adli rapor, yakalama tutanakları, 27.10.2005 tanzim ve 29.10.2005 ödeme tarihli, alacaklısı A. K.., borçlusu Ş. S..ve kefili A. S.. olan 10.000 Euro bedelli senet ve tüm dosya kapsamı ile;
Sanıklardan A. K..’nın, taş ocağı irtifak hakkı almak için girişimde bulunduğu esnada tanıştığı, A.. ve Ş.S..’ya 2005 yılında 10.000 Euro para verdiği, bu paranın 3000 Eurosunu kayınbiraderi A.Ç..’dan, kalanını ise Almanya’da bulunan eniştesi O.H..’ın banka hesabından çektiği, karşılığında Ş. S..’dan, Ş..’nün borçlu, A. S..’nın ise kefil olarak imzaladığı 10.000 Euro’luk senet aldığı, ancak senedin vadesi gelmesine rağmen ödenmediği, bunun üzerine A. K..nın alacağının peşine düştüğü, bu arada diğer sanık A. Ç..’nın da işten çıkarılması nedeniyle içine düştüğü ekonomik zorluklardan kurtulabilmek için, eniştesi A.K..ya 2005 yılında borç olarak verdiği 3000 Euro’yu ödemesini istediği, sanık A. K..’nın da Ş. S.. isimli şahıstan 10.000 Euro alacağını tahsil ettiği taktirde borcunu ödeyeceğini söyleyerek A. Ç..’dan, Ş..’nün yerini bulması ve alacağın tahsili konusunda yardımcı olmasını istediği, sanık A. K..’nın, daha önceden tanıştığı ve mağdurdan alacaklı olduğunu iddia ettiği ancak açık kimliği ve mağdurdan alacaklı olup olmadığı saptanamayan T.. isimli şahısla, sanık A. Ç..’yı tanıştırdığı, mağdurun yerinin tespit edilmesi üzerine olay günü sanık A.Ç.. ile T. isimli şahsın mağdurla görüşme bahanesi ile mağdurun aracına bindikleri ve mağduru tehdit ile şehir merkezinden uzaklaştırdıkları, bu arada T.. isimli şahsın aracı kullanmakta olan mağduru bıçakla bacağından yaraladığı, mağdurdan, A. K..’ya olan borcunu ödemesini istedikleri, mağdurun haziran sonunda borcunu ödeyeceğini taahhüt etmesi üzerine, T.. ve A..’nin mağdurun yanında bulunan kıymetli şeyleri istedikleri ve mağdurda bulunan cep telefonu ve laptop bilgisayarı aldıkları, sanık A.Ç..’nın, telefonla eniştesi A. K..’yı arayarak durumu bildirdiği, sanık A. K..’nın da kabul etmesi üzerine dizüstü bilgisayar ve cep telefonunu aldıkları, bilahare mağduru şehir merkezine getirdikleri, şehir merkezine geldikten sonra sanık A..’nin aldığı malzemeler ile birlikte araçtan indiği, T.. isimli şahsın ise araçta 15-20 dakika kadar daha beklediği, sanık A..’nin, mağdurdan aldığı dizüstü bilgisayar ile cep telefonunu, diğer sanık A. K..ile buluşup ona teslim ettiği, daha sonra T..’in de mağdurun bulunduğu araçtan inerek kaybolduğu, mağdurun tedavisini yaptırmak için gittiği hastanede durumu polise bildirdiği, kendisini kaçıran şahısların Almanya’lı O..’ın borcunu önümüzdeki ayın 10’una kadar 13.000 Euro olarak ödemesini, çok masraf yaptıklarını, aksi halde ailesini ortadan kaldırmakla tehdit ettiklerini, olayı Almanya’da olduğunu bildiği O..’ın kayınbiraderi A. K..nın yaptırmış olabileceğini, bu şahıstan şüphelendiğini, A. K..’ya borçlarına karşılık verdikleri 10.000 Euroluk senedi 14-15 ay geçmesine rağmen ödeyemediklerini, olayın bu nedenle gerçekleştirildiğini beyan etmiş, şikayetçinin kaçırıldığında 20 … 733 plakalı tempra marka araçla gelen şahısların telefonunu sorarak otların içinde buldukları telefonu alıp kapattıkları yönündeki beyanları doğrultusunda, olay yerine geldiği iddia edilen tempra marka araç saptanarak, araç maliki H. Ç..ile irtibata geçilmiş, H. Ç..’dan alınan bilgiler doğrultusunda eşi A. Ç..yakalanmış, A.Ç.., eniştesi A. K.. ile telefonla görüştüğünde, şahısta para olmadığını, bilgisayar ve cep telefonu olduğunu bildirdiğini, eniştesinin telefon ve bilgisayarı alıp getirmesini söylemesi üzerine, araçtan ayrılırken bunları alıp, götürüp eniştesine teslim ettiğini, Ş. S..’yı tanımadığını, tamamen eniştesi A.K.. için bu işe girdiğini, beyan etmiş, kollukta müdafii huzurundaki savunmasında da, benzer anlatımda bulunmuş, C.Savcılığında da, benzer anlatımda bulunarak, cep telefonu ve dizüstü bilgisayarı aldıktan sonra eniştesini telefonla aradığında, eniştesinin ben sizi görüyorum, yürümeye devam et demesi üzerine 100-150 metre yürüdükten sonra eniştesine ait Toyota aracı görüp, yanına giderek aldıklarını teslim ettiklerini, Sulh Ceza Mahkemesinde ise, mağdurun yanından ayrılınca eniştesinin kendilerini takip ettiğini sonradan anladığını beyan etmiş, duruşmada da olayın gelişimini benzer şekilde anlatmıştır.
Mağdur Ş..S..ve sanık A.Ç..’nın beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanık A. K.., kayınbiraderi olan A. Ç..’yı, tanıştırdığı T.. isimli şahısla, mağdurdan senet bedelini tahsil etmek üzere yönlendirmiş, sanık A. Ç.. da alacağın tahsil edilmesi halinde kendi alacağının da ödenecek olması nedeniyle, A. K..’nın teklifini kabul ederek, onun talimatları doğrultusunda, ele geçirilemeyen sanık T..’le birlikte mağdur Ş. S..’yı hürriyetinden yoksun bırakarak, cebir ve şiddetle mağdurun dizüstü bilgisayarı ve cep telefonunu almıştır. Tüm olaylar sanık A.K..’nın bilgisi ve kontrolü altında gerçekleşmiştir.
Sanık A. K.., kayınbiraderi diğer sanık A.Ç.. ve Almanya’daki eniştesi O..’dan temin ettiği 10.000 Euro’yu Ekim 2005 tarihinde, dosyada fotokopisi bulunan senet karşılığında mağdura borç olarak vermiş, mağdurun senede bağlı borcunu süresinde ödememesi, suç tarihine kadar da ödemeye yönelik hiçbir ciddi girişimde bulunmaması nedeniyle, alacağını yasal yollardan mağdurdan almasının olanaklı olmadığı inancına varıp, açık kimliği, işi ve adresi saptanamayan T.. adlı kişi ile bağlantı kurup, bilahare kayınbiraderi sanık A..ile de tanıştırıp, alacağının tahsili yönünde adı geçenler ile anlaşmış, diğer sanıklar da bu anlaşma doğrultusunda eylemlerini gerçekleştirmişlerdir.
Bu şekilde, sanık A. K..’nın alacağını almak amacı ile A. Ç.. ve T.. isimli şahsı azmettirmek sureti ile Ş.S..’yı hürriyetinden yoksun kılma ve hukuki bir alacağın tahsili amacıyla tehdit suçlarını işlediği sabit olup, Yerel Mahkemenin sanık A. K..hakkındaki direnme hükmü isabetlidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri;
Mağdurdan alacağını alamayan sanık A..’in, diğer sanık A.. ile kimliği saptanamayan T.. isimli şüpheliden “bu konuda mağdurla konuşmalarını” istediği, “mağduru kaçırmaları ve alacağını zor kullanarak tahsil etmeleri” için bir yönlendirmede bulunduğuna ilişkin cezalandırılmasına yeterli kanıt bulunmadığı, gerekçeleriyle direnmek hükmünün isabetsiz olduğu, yönünde karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanık A. Ç..’nın eyleminin yağma suçunu mu yoksa 5237 sayılı Yasanın 150/1. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 106. maddesindeki suçu mu oluşturduğuna ilişkin uyuşmazlık konusuna gelince;
5237 sayılı TCY’nda, 765 sayılı TCY’nın 308. maddesindeki “kendiliğinden hak alma” suçuna benzer bağımsız bir suç tipine yer verilmemiş, onun yerine yasada belirtilen bazı suçların bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi halinde failin daha az ceza ile cezalandırılması öngörülmüş, bu bağlamda hırsızlık suçunda 144, yağma suçunda 150/1, dolandırıcılık suçunda 159, belgede sahtecilik suçunda 211. maddeler düzenlenmiştir. Nitekim 5237 sayılı TCY’nın “daha az cezayı gerektiren hal” başlığı altındaki 150. maddesinin konumuzu ilgilendiren 1. fıkrası; “kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hüküm¬ler uygulanır” şeklindedir.
765 sayılı TCY’nın 308. maddesinde adliye aleyhine işlenen bir suç olarak koruma altına alınan eylemlerin bir kısmı, 5237 sayılı TCY’nın 150/1. maddesiyle malvarlığına ilişkin bir suç haline dönüştürülmüştür. Bu düzenlemeye göre, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla cebir veya tehdit kullanılması halinde eylem yağma suçunu oluşturmakla birlikte, bu özel düzenleme nedeniyle fail kasten yaralama ve/veya tehdit suçundan cezalan¬dırılacaktır. Böylece, hukuki ilişkiye dayanan bir alacağın tahsili amacıyla hareket edilmiş olması daha az ceza verilmesini gerektiren bir hal olarak kabul edilmiş, başka bir anlatımla failin saikine önem verilmiştir.
Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili yasada belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mağdur Ş.S..’ya, sanık A.K.. tarafından verilen 10.000 Euro’nun, 3000 Eurosu, sanık A.Ç..’dan alınmıştır. Mağdurdan alacak tahsil edildiğinde, sanık A. Ç..’nın da alacağı ödenecektir. Sanık A.. soruşturma evrakı ayrılan T.. isimli kişi ile birlikte mağduru, A..’in yönlendirmesi ile kaçırıp zor kullanarak borcun ödenmesini istemiş, korkan mağdur dizüstü bilgisayarını ve cep telefonunu, borcu ödeyene kadar A..’e verilmek üzere sanık A..’ye teslim etmiştir. Sanık A. Ç..yağma kastı ile değil, “dolaylı alacaklı” olduğu bir paranın tahsili kastı ile eylemi gerçekleştirmiştir. Hal böyle iken yerel mahkemece suçun nitelendirilmesinde ve sanığın kastının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, sanığın 5237 sayılı TCY’nın 150/1. maddesi yollamasıyla 106/2-c. maddesi yerine, anılan Yasanın 149/1-a-c maddesi ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.07.2009 gün ve 216-286 sayılı direnme hükmünün;
a) Sanık Ali Çorbacı hakkında yağma suçundan kurulan hükmün, suç niteliğindeki yanılgı nedeniyle BOZULMASINA,
b) Sanık A. K.. hakkındaki direnme hükmünün İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın sanık A. K.. hakkında verilen direnme hükmü yönünden uyulan kısımların değerlendirilmesi için Özel Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, sanık A.Ç.. yönünden 12.10.2010 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle, sanık A. K..yönünden ise ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 19.10.2010 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.