Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/77 E. 2010/86 K. 13.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/77
KARAR NO : 2010/86
KARAR TARİHİ : 13.04.2010

tirazname : 2010/60038
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İZMİR 3. Ağır Ceza
Günü : 12.06.2008
Sayısı : 171-209
Resmi evrakta sahtecilik suçundan sanık F.D.’ın 765 sayılı TCY’nın 342/1. maddesi uyarınca 2 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.11.2003 gün ve 430-548 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 20.03.2007 gün ve 7096-1887 sayı ile;
“Hükümden sonra, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri uyarınca; anılan Kanunlar değerlen¬dirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yeniden yargılama yapan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince 26.07.2007 gün ve 218-325 sayı ile; sanığın lehe olan 765 sayılı TCY’nın 342/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş,
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 28.03.2008 gün ve 1651-2094 sayı ile;
“5237 sayılı TCK’nun 7/2. maddesi gözetilerek; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik CMK’nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” nedeniyle bozma kararı verilmiştir.
Bozmadan sonra yeniden yargılama yapan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesince 12.06.2008 gün ve 171-209 sayı ile; sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCY’nın 342/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın kişilik özellikleri ve mağdur zararının giderilmemesi nedeniyle 5271 sayılı CMY’nın 231/5-6. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş,
Sanık müdafii tarafından temyiz edilen bu hüküm, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 15.07.2009 gün ve 21659-9539 sayı ile; onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 25.03.2010 gün ve 60038 sayı ile;
“Yargıtay Yüksek 11. Ceza Dairesi ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında itiraza konu edilen uyuşmazlık, sanık hakkında işlediği iddia edilen resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı açılan kamu davasının, hükümden sonra yürürlüğe giren ve dava zamanaşımı süresi nedeniyle sanığın lehine olan 5237 sayılı TCK’nun 204/1, 66/1-e, 67 maddeleri gereğince zamanaşımına uğramasından sonra, sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının onanmasına ilişkindir.
765 sayılı TCK’nun 342/1. maddesinde öngörülen ceza süresine göre olağanüstü dava zamanaşımı süresi 765 sayılı TCK’nun 102/3 ve 104/son maddeleri gereğince 15 senedir.
5237 sayılı TCK’nun 204/1 maddesinde öngörülen ceza süresine göre olağanüstü dava zamanaşımı süresi 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e ve 67/4. maddeleri gereğince 12 senedir.
Suç tarihi sahte çekin tanzim tarihi olan 11.07.1997 olup, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 21659-9539 sayılı onama ilamı ise 15.07.2009 tarihlidir. Sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun 5237 sayılı Yasanın 204/1. maddesinde öngörülen yaptırımın türüne ve üst sınırına göre olağanüstü zamanaşımı süresinin,01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren, ‘dava zamanaşımı süresi yönünden’ sanık lehine olan ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri karşısında uygulanması gereken 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e ve 67/4. maddeleri gereğince, 12 sene olduğu ve bu sürenin de, suçun işlendiği 11.07.1997 tarihinden temyiz incelemesinin yapıldığı 15.07.2009 tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmakla, zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekmektedir” gerekçeleri ile itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin onama kararının kaldırılmasına ve zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Özel Dairece incelemenin yapıldığı 15.07.2009 tarihi itibarıyla dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşme¬diğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen olayda:
Sanık F..D.’ın katılan Şekerbank’tan aldığı krediye karşılık sahte olarak tanzim ettiği 11.07.1997 keşide tarihli çeki teminat olarak vermek suretiyle üzerine atılı resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği anlaşılmaktadır.
Sanığa yüklenen suçun cezası suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY’nın 342. maddesinin 1. fıkrasında 2 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis olarak öngörülmüştür. Anılan Yasanın 102/3. maddesi uyarınca bu suçun asli zamanaşımı 10 yıl, 104/2 maddesine göre de kesintili zamanaşımı 15 yıl olup, 11.07.1997 olan suç tarihi ile Özel Daire inceleme tarihi olan 15.07.2009 tarihi arasında bu süre henüz dolmamıştır.
Ancak sanığa yüklenen suç, hükümden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın 210. maddesi aracılığı ile 204. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiş, yaptırımı ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Öngörülen özgürlüğü bağlayıcı cezanın üst sınırına göre bu suça ilişkin aslî dava zamanaşımı süresi de, aynı Yasanın 66. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendine göre 8 yıldır.
Yasanın 67. maddesinin 2. fıkrasındaki dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde bu süre en fazla yarı oranında uzamak suretiyle 12 yıl olacaktır.
Sanığa yüklenen suç bakımından, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’da öngörülen kesintili zamanaşımının azamî süresi itibarıyla 11.07.1997 olan suç tarihi ile Özel Daire inceleme tarihi olan 15.07.2009 tarihi arasında bu süre dolmuş bulunmaktadır.
765 sayılı Yasanın lehe olduğu kabul edilerek uygulama yapılması nedeniyle, zamanaşımı süresinin de 765 sayılı Yasaya göre belirlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.04.2008 gün ve 79/90 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, cezalandırma olanağının bulunduğu bir ahvalde, 765 sayılı Yasa hüküm¬leri sanık lehine ise de, zamanaşımı süresinin 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca gerçekleşmesi nedeniyle anılan Yasa hükümleri uygulandığında sanığa ceza verilebilme olanağı büsbütün ortadan kalkacağından 5237 sayılı Yasa sanık lehine sonuç doğurabilme niteliğine kavuşmuştur.
Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesindeki yetkiye istinaden kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 15.07.2009 gün ve 21659-9539 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.06.2008 gün ve 171-209 sayılı hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca, yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tanıdığı yetki kullanılmak suretiyle, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, 5237 sayılı TCY’nın 66/1-e, 67/3-4 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.04.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.