YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/69
KARAR NO : 2010/84
KARAR TARİHİ : 13.04.2010
İtirazname : 2010/51314
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ANKARA 12. Asliye Ceza
Günü : 08.06.2007
Sayısı : 353-454
Sanık A. S..’nin, elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan 5237 sayılı TCY’nın 142/1-f, 168/2 ve 52/2. maddeleri uyarınca 7300 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2007 gün ve 353-454 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 22.10.2009 gün ve 24643-39632 sayı ile;
“Yokluğunda verilen karar 10.07.2007 tarihinde tebliğ edilen sanık müdafiinin 1412 sayılı CMUK’nun 310. maddesinde öngörülen yasal 1 haftalık temyiz süresinden sonraki 24.09.2007 tarihli temyiz isteminin aynı Yasanın 317. maddesi gereğince reddine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 18.03.2010 gün ve 51314 sayı ile;
“…Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/353 esas 2007/454 karar sayılı adli para cezasını içerir, sanığın yokluğunda verilen mahkûmiyet hükmü, sanık müdafii olarak kabul edilen A.. K..’ya 10.07.2007 tarihinde tebliğ edilmiş ise de; 27.12.2006 günlü dilekçeyle adı geçen müdafiinin görevden çekilmiş olması nedeniyle, sanığın sonradan 28.08.2007 tarihinde vekil tayin ettiği Avukat G. G.’nin mahkemeye müracaat1a, dosyanın fotokopisinin verilmesini ve bundan sonraki tebligat1arın kendisine yapılmasını istediği halde, mahkemece kararın tebliğine ilişkin evrakın 18.09.2007 günü sanığın adresine gönderildiği ve aynı çatı altında oturan kişiye tebligatın yapıldığı, bu durumdan haberdar olan sanık vekili Avukat G. G.nin yasal 7 günlük süre içerisinde 24.09.2007 günü hükmü temyiz ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar sanık müdafii Avukat G. G.’nin 11.07.2009 tarihinde evrakın fotokopisini istediği dosyada mevcut ise de, dosya içeriğinden bu dilekçeden dolayı sanığın ve sanık müdafiinin karardan haberdar olduğunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.06.2007 tarihli mahkûmiyet hükmünün müdafilikten çekilme talebi olan Avukat A.. K..ya tebliğinin, sanık A.S. yönünden hukuki sonuç doğurmayacağından, sanığın vekil tayin ettiği Avukat G.G.’nin temyiz isteminin süresinde olduğunu kabul etmek gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Dairenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılarak, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın vekâletnameli müdafii Av. G. G. tarafından yapılan temyiz başvurusunun geçerli olup olmadığının belirlenmesi bağlamında; yoklukta verilen 08.06.2007 günlü mahkûmiyet kararının zorunlu müdafilikten çekilme talebi olan Av. A.K..’ya tebliğinin sanık yönünden hukuki sonuç doğurup doğurmayacağı noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanık hakkında elektrik enerjisi hırsızlığı suçundan yapılan yargılamada; 5271 sayılı CYY’nın 150. maddesi uyarınca önce Av. Z. T..’nun, bu müdafiin 30.05.2006 havale tarihli çekilme dilekçesi üzerine de Av. A. K.’nın Ankara Barosu tarafından 28.09.2006 tarihi itibariyle zorunlu müdafi olarak görevlendirildiği, bazı oturumlara katılan Av. A. K.’nın 27.12.2006 havale tarihli dilekçe ile müdafilikten çekildiğini belirttiği, ancak mahkeme tarafından bu hususun Baroya bildirilerek yeniden bir müdafi görevlendirilmesinin istenmediği, yoklukta verilen mahkûmiyet kararının zorunlu müdafilikten çekilen Av. A. K.’ya çekildikten yaklaşık yedi ay sonra 10.07.2007, sanığa ise 20.09.2007 tarihinde tebliğ olunduğu, bu tebliğden önce sanığın Ankara ….. Noterliğince düzenlenmiş olan 21929 yevmiye numaralı vekâletname ile müdafi olarak seçtiği Av. G.. G.’nin 11.09.2007 havale tarihli dilekçesi ile vekâletnamesini sunup dosyanın fotokopisinin verilmesi ve tebligatların tarafına yapılması talebinde bulunduğu ve 24.09.2007 havale tarihli dilekçe ile de kararı temyiz ettiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CYY’nın 151. maddesinin 1. fıkrasında “150 nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hâkim veya mahkeme derhâl başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir” hükmüne yer verilmiş olup, bu hüküm uyarınca 150. madde kapsamında görevlendirilen müdafiin görevinden çekilmesi halinde mahkeme tarafından bir başka müdafiin görevlendirilmesi için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir.
5271 sayılı CYY’nın “Müdafiin görevlendirilmesinde usul” başlıklı 156. maddesinde soruşturma ve kovuşturma evrelerinde müdafiin görevlendirme yöntemi gösterildikten sonra, maddenin 3. fıkrasında: “(3) Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi halinde, baro tarafından görevlendirilen avukatın görevi sona erer” şeklinde düzenleme ile görevlen¬dirilen müdafiin görevinin hangi halde sona ereceği hükme bağlanmış, aynı Yasanın 150/4. maddesine dayanılarak çıkarılan ve 02.03.2007 gün ve 26450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” in “Görevin sona ermesi” başlıklı 7/1-ç. maddesinde de; “ Kişinin kendisine bir müdafi veya vekil seçmesi hâllerinde sona ereceği” belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
5271 sayılı CYY’nın 151/1. maddesinde, 150. madde kapsamında görevlendirilen müdafiin görevinden çekilmesi halinde mahkeme tarafından bir başka müdafiin görevlendirilmesi için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir. Somut olayda, mahkeme tarafından yeni bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemler yapılmamış ise de, sanığın kendisine vekaletname ile bir müdafi seçmesi nedeniyle zorunlu müdafilikten çekilen Av. A. K.’nın görevi sona ermiştir. Bu nedenle zorunlu müdafilik görevi sona ermiş olan Av. A.K.’ya yapılan tebligat geçersiz olup sanık yönünden hukuki bir sonuç doğurmayacağından, 20.09.2007 tarihinde sanığa yapılan tebliğ üzerine vekâletnameli müdafii Av. G. G. tarafından 24.09.2007 tarihinde yapılmış olan temyiz başvurusunun geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, itirazının kabulü ile Özel Dairenin temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına ve sanığın vekaletnameli müdafii olan Av. G.G.. tarafından yasal sürede yapıldığı anlaşılan temyiz başvurusu nedeniyle esas hakkında inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 22.10.2009 gün ve 24643-39632 sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,
3- Sanığın vekaletnameli müdafii olan Av. G..G.. tarafından yasal sürede yapıldığı anlaşılan temyiz başvurusu nedeniyle esas hakkında inceleme yapılması için dosyanın, Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.04.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.