YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/68
KARAR NO : 2010/118
KARAR TARİHİ : 25.05.2010
Tebliğname : 2010/44090
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : SİİRT Ağır Ceza
Günü : 18.06.2009
Sayısı : 103-125
Göçmen kaçakçılığı suçundan, sanık H .Ç..in, 765 sayılı TCY’nın 201/a-2 ve 95/2. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 1000 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Siirt Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.02.2006 gün ve 137-27 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.04.2008 gün ve 60-4553 sayı ile;
“Sanık H. Ç.. hakkında kurulan hükme ilişkin temyiz incelenmesinde;
Oluş ve dosya içeriğine göre kaçak göçmenlerin taşındığı kamyonda ikinci şoför olarak bulunan sanığın ‘diğer sanık U. K..’in kendisine Mersin’e gitme teklifini işi olmadığından kabul ettiğine, kamyonun ceviz yüklü olduğunun söylendiğine, arabada göçmen olduğunu yakalanınca öğrendiğine’ dair savunmasını diğer sanık U. K..in doğrulaması ve kapalı kamyonun yakalama anında mühürlü olması karşısında, sanığın savunmasının aksine mahkûmiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyet kararı verilmesi…” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel mahkeme ise, 18.06.2009 gün ve 103-125 sayı ile;
“…Sanık U. K.. savunmasında, isimlerini bilmediği İran’lı ve Doğubeyazıt’lı iki kişinin kendisine gelerek Mersin’e kadar ceviziçi yüklü kamyonu götürmesi için kendisine 1200 Dolar teklif edildiğini, yanına diğer sanık H Ç aldığını belirtmiştir. S.Ç..araç içerisinde göçmen olduğunu bilmediğini, U. K..’e eşlik etmek maksadıyla araçta bulunduğunu savunmuştur.
Sanık U.K..’in kolluktaki ifadesinde kamyonda kaçak malzeme olduğunu bunu Mersin’e götürmek üzere anlaştıklarını ve kendilerine teklif edilen parayı diğer sanıkla paylaşacaklarını söylemiş olması, her iki sanığın araç içerisindeki 65 göçmeni Ağrı’nın Doğubeyazıt İlçesinden Siirt’in Baykan İlçesine kadar (bu 65 göçmenin varlığından habersiz olarak) farkında olmadan götürmelerinin hayatın doğal akışına uygun olmaması, soruşturma aşamasında tanık olarak dinlenen Pakistan ve Bangladeş uyruklu göçmenlerin Yunanistan’a gitmek üzere para karşılığı Türkiye’ye giriş yaptıklarını belirtmiş olmaları karşısında sanıkların bu savunmalarına itibar edilmemiş ve sanıkların aynı irade birliği içerisinde maddi menfaat temin etmek maksadıyla göçmen kaçakçılığı suçunu işledikleri…” gerekçesiyle direnerek sanık H..’in bu kez 5237 sayılı TCY’nın 79/1-b, 35/2, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis ve 2500 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 08.03.2010 gün ve 44090 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık H.Ç..hakkında verilen hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanık H. Ç..’in, göçmen kaçakçılığı suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın atılı göçmen kaçakçılığı suçunu işleyip işlemediğine ilişkin ise de, yerel mahkemece usulüne uygun olarak direnme kararı verilip verilmediği hususu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel mahkemece sanık H. Ç..’in, 765 sayılı TCY’nın 201/a maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hükmün temyiz edilmesi üzerine Özel Daire tarafından bozulmasına karar verildikten sonra, yerel mahkemece bu kez önceki hükümde direnildiğinin belirtilmesine karşın sanığın 5237 sayılı TCY’nın 79/1-b, 35/2, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına hükmolunmuştur.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanmak suretiyle yeni ve farklı hüküm kurmak, suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyizi halinde incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, bozma nedenine karşı direnildiği belirtilmiş ise de, ilk hükümden farklı olarak yerel mahkemece sanığın bu kez 5237 sayılı TCY hükümleri uygulanmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, verilen kararın direnme hükmü niteliğinde olduğunun kabulü olanaksızdır.
Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın incelenmek üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Yerel mahkemenin sanık H. Ç..hakkındaki son uygulaması yeni hüküm niteliğinde olduğundan, bu sanık ile diğer sanık U. K..hakkında yerel mahkemece bozmaya uyma suretiyle kurulan hükme ilişkin olarak temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.05.2010 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.