YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/57
KARAR NO : 2010/75
KARAR TARİHİ : 06.04.2010
İtirazname : 2008/95405
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KARŞIYAKA 2. Asliye Ceza
Günü : 29.06.2005
Sayısı : 165-954
Hırsızlık suçundan sanık N. Y.’ın 765 sayılı TCY’nın 493/2, 522/1 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2000 gün ve 165-954 sayılı hüküm, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.05.2001 gün ve 8144-7765 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Karşıyaka C.Başsavcılığınca yeni yasalar kapsamında hükümlünün hukuki durumunun değerlendirilmesi isteminde bulunulması üzerine, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29.06.2005 gün ve 165-954 sayılı ek karar ile; 5237 sayılı Yasa hükümleri lehe kabul edilerek hükümlünün 5237 sayılı TCY’nın 142/1-d maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 62. madde uyarınca bu cezadan 1/6 oranında indirim yapılarak, hükümlünün 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Hükmün, hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayı ile; verilen hükmün itiraz yasa yoluna tabi bulunduğundan bahisle, dosyanın itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince 11.05.2006 gün ve 516 müt. sayı ile; uyarlama kararına yönelik itirazın reddine karar verilmiş, infaz savcılığının ek kararda 5237 sayılı Yasanın 62. maddesiyle yapılan indirimin hatalı olduğu ve kazanılmış hak da oluşturmayacağına ilişkin itirazı ise, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince 14.06.2007 gün ve 165-954 sayı ile red edilmiştir.
İtiraz mercii olan Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.05.2006 gün ve 516 müt. sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.02.2010 gün ve 15442-787 sayı ile;
“Hırsızlık suçundan sanık N.Y.’ın, 765 sayılı Ceza Kanunu’nun 493/2, 522/1, 59. maddeleri gereğince 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.12.2000 tarihli ve 2000/165-954 sayılı kararının infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, sanığın anılan Kanun’un 142/1-d, 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, aynı Mahkemenin 29.06.2005 tarihli ve 2000/165-954 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.05.2006 tarihli ve 2006/516 müteferrik sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 14.04.2008 gün ve 21928 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığının 02.05.2008 gün ve 2008/95405 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 22.09.2008 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:
Anılan Yazıda;
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında temel cezanın belirlendiği uygulama maddesinin 5237 sayılı Kanun’un 142/2-d maddesi yerine 142/1-d olarak belirlenmesi ve anılan madde gereğince hükmedilen 3 yıl hapis cezasından, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sonucunda 2 yıl 6 ay yerine 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmolunmak suretiyle eksik ceza tayin edildiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması Dairemizden istenilmiş ise de;
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre;
Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.12.2000 gün ve 2000/954 sayılı kararı ile hükümlü Nevzat Yılmazbayhan hakkında anahtar uydurarak araç çalmak suçundan 765 sayılı TCK.nun 493/2, 522/1, 59/2. maddeleri gereğince verilen 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasının hükümlü savunmanı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.05.2001 tarihinde kararın onanarak kesinleştiği, Cumhuriyet Savcısının uyarlama talebi sonucunda, Mahkemece 29.06.2005 gün ve 2000/954 sayılı ek karar ile dosya üzerinde yapılan uyarlama ile hükümlü lehine görülen 5237 sayılı TCK.nun 142/1-d ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği, hükümlünün süresinde uyarlama kararını temyiz etmesi sonucu, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.12.2005 tarih ve 2005/11992 sayılı kararıyla ‘…Kararın 5275 sayılı Yasanın 98/1, 101/1 ve 5252 sayılı Yasanın 9/1. maddeleri uyarınca dosya üzerinde verilmesi doğru ve bu karara karşı itiraz yolu açık olup, temyiz yeteneği bulunmadığından ve 5271 sayılı CMK.nun 264/1. maddesi uyarınca yasa yoluna başvuruda mercide yanılma haklarını sona erdirmediğinden, aynı maddenin 2. fıkrasına göre itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye iletilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İadesine’ şeklinde karar verdiği ve itiraz mercii olarak Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.05.2006 tarih ve 2006/516 sayılı kararıyla itiraz talebini reddettiği, dosyanın infaza verildiği, infaz savcılığının ek kararda 5237 sayılı Yasanın 62. maddesiyle yapılan indirimin hatalı olduğu ve kazanılmış hak da oluşturmayacağına ilişkin yaptığı itirazın, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince 14.06.2007 tarihinde reddedildiği ve Cumhuriyet Savcısının kanun yararına bozma talebinde bulunduğu anlaşılmış ise de;
5252 sayılı Yasanın 9/3 maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ile bireyselleştirme amacına yönelik takdir hakkının kullanılması ve önceki yasaya göre suçların yasal öğelerinde yapılan değişikliklerin tartışılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu, dosya üzerinde verilen uyarlama kararlarının YCGK ve Dairemizin birçok kararında belirtildiği gibi temyize tabi olduğunun anlaşılması karşısında; kanun yararına bozma isteminin bu aşamada reddine,
Yukarıdaki açıklamalar ışığında Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.12.2005 tarih ve 2005/11992 sayılı kararına yönelik 5271 sayılı CMK’nın 308/1. maddesinin son cümlesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yoluna başvurması olanaklı görüldüğünden, öncelikle bu hususta gereğinin takdir ve ifası için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 05.03.2010 gün ve 95405 sayı ile;
Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.06.2005 tarihli ek kararına yönelik hüküm¬lünün temyiz istemi üzerine temyiz incelemesi yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, kararın itiraz yasa yoluna tabi bulunduğu gerekçesiyle dosyanın itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayılı kararının kaldırılması ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderil¬mesine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, uyarlama kararının tabi olduğu yasa yolunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın;
1. Maddesinde;
“Bu Kanunun amacı, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe konul¬masına ilişkin usul ve esasları belirlemektir”.
2. Maddesinde;
“Bu Kanun, diğer kanunlarda, yürürlükten kaldırılan 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununa yapılan yollamaları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan hükümleri ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulan¬ması için diğer kanunlarda yapılan değişik¬likleri, yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş suçlar hakkında ne suretle hüküm kurulacağına ve kesinleşmiş cezaların nasıl infaz edileceğine ilişkin hükümleri kapsar”.
“Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlıklı 9. maddesinde ise;
“(1) 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmak¬sızın da karar verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü, 1 Haziran 2005 tarihinden önce verilip de Yargıtay tarafından lehe olan hükümlerin uygulanması hususunda değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozularak mahkemesine gönderilen hükümler hakkında da uygulanır.
(3) Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.
(4) Kesin hükümle sonuçlanmış olan davalarda, sonradan yürürlüğe giren bir kanunla ilgili olarak lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla yapılan yargılama bakımından dava zamanaşımına ilişkin hükümler uygulanmaz”.
Hükümlerine yer verilmiştir.
Yürürlük yasaları, suç tarihinde yürürlükte bulunan yasa ile sonradan kabul olunan yasalar arasındaki uyum sorunlarını gidermek için kabul olunan geçici yasalar olup, 5252 sayılı Yasa da, 765 ve 5237 sayılı Yasalar arasındaki uyumu sağlayabilmek için kabul edilmiş bulunan, geçici, süreli ve özel bir Yasa’dır. O halde, uyuşmazlık öncelikle, amacı 5237 sayılı Türk Ceza Ya¬sasının yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, kapsamı ise diğer kanun¬larda 765 sayılı Türk Ceza Yasasına yapılan yollamalar, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yü¬rürlüğe girmesiyle yürürlükten kaldırılan hü¬kümler ve 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının uy¬gulanması için diğer Yasalarda yapılan deği¬şiklikler, bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce iş¬lenmiş suçlar hakkında ne surette hüküm kurulacağı ve kesin¬leşmiş cezaların nasıl infaz edi¬leceğine ilişkin hükümlerden ibaret olan 5252 sayılı Yasa hükümleri bağlamında değerlendiril¬melidir.
Diğer yönden, herhangi bir ceza normunun hükmün kesinleşmesinden sonra değişmesi halinde yapılacak uyarlama yargılamasına ilişkin genel bir düzenlemeyi içeren 5275 sayılı Yasanın 98 vd. maddelerindeki hükümlerin aynı konuda daha özel bir düzenleme içeren 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmü karşısında, somut olayda uygulanması olanağı bulunma¬dığından, maddenin uygulanma koşullarının da bu somut olay açısından belirlenmesine gerek bulun¬mamaktadır.
Şu durumda uyuşmazlık, herhangi bir ceza normunun hükmün kesinleşmesinden sonra değişmesi halinde yapılacak uyarlama yargılamasına ilişkin genel bir düzenlemeyi içeren, 5275 sayılı Yasanın 98 vd. maddeleri hükümleri çerçevesinde değil, 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesin¬leşmiş hükümlerle ilgili olarak lehe yasanın saptanmasında izlenecek yöntemi belirleyen ve bu konuda özel düzenleme içeren 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi kapsamında değerlendiril¬melidir.
5252 sayılı Yasanın “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul” başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygu¬lanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” şek¬linde lehe yasanın saptanmasında başvurulacak yöntem düzenlenmiş olup,
Bu hüküm uyarınca, kesin yargı haline gelmiş bir hükümde değişiklik yargılaması yapılması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya her iki yasanın ilgili tüm hükümleri birbirine karıştırılmaksızın uygulanmak suretiyle ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini ve bunların karşılaş¬tırılmasını gerekli kılmaktadır.
Görüldüğü gibi; kesin yargı haline gelmiş bir hükümde sonradan yürürlüğe giren ve lehte hükümler içeren yasaya dayalı bulunan değişiklik yargılamasında, her iki yasanın ilgili tüm hü¬kümleri, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya uygulanmak su¬retiyle belirlenmeli, bu belir¬leme herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasının gerekmediği;
Eylemin suç olmaktan çıkarılması,
Ceza sorumluluğunun kaldırılması,
Önceki hükümle belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdir gerektirmemesi gibi hallerde,
Evrak üze¬rinde;
Sonraki yasa ile;
Suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması,
Cezanın tayininde 5237 sayılı TCY’nın 61 inci maddesi gözetilerek cezanın tayin ve taktirinin gerekmesi,
Önceki hükümde cezanın asgari haddin üzerinde tayini nedeniyle bu olguların 5237 sayılı Yasanın 61. maddesi uyarınca tartışılmasının gerekmesi,
Artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdiri gerektirmesi,
Seçimlik cezalardan birinin tercihinin söz konusu olması,
Seçenek yaptırımların ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlen¬dirilmesinin gerekmesi,
Durumlarında ise duruşma açılarak değerlendirme yapılmalı,
Bu değerlendirme yapılırken hükmün gerekçe bölümünde yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak, her iki yasaya göre uygulama ve sonuçları yasal dayanakları ile birlikte belirtil¬meli, lehe yasanın hangisi olduğu saptandıktan sonra, hüküm fıkrasında; lehe olduğu kabul edilen yasa ilgili tüm hükümleriyle birlikte olaya uygulanmak suretiyle hüküm tesis edil¬melidir.
Ancak duruşma açılarak yargılama yapılsa da, bu yargılamanın sonraki yasanın lehe hükümlerinin saptanması ve uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile sınırlı ve kendine özgü bir yargılama olduğu unutulmamalı, lehe yasa¬nın tespiti amacıyla yapılan yargılamada, önceki karar dışına çıkılmamalı, kesinleşen karardaki suça uygulanması olanağı bulunan 5237 sayılı Yasa hükümlerinin tamamının uygulanarak bulunacak cezaların karşılaş¬tırılıp lehe yasanın saptanması ile yetinilmelidir.
Verilen hükümlere karşı başvurulacak yasa yolu konusuna gelince,
5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde, uyarlama yapılması suretiyle verilen hükümlere karşı başvurulabilecek yasa yolu belirtilmemiştir. O halde, yasa yollarına ilişkin olarak Usul Yasa¬mızda mevcut hükümlerin değerlendirilmesiyle bir sonuca ulaşılmalıdır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası’nda olağan yasa yolları olarak itiraz, istinaf ve temyiz öngörülmüştür. Ancak bölge adliye mahke¬melerinin henüz göreve başlamaması nedeniyle istinaf yasa yoluna ilişkin hükümlerin bu devrede uygulanabilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Ceza Muhakemesi Yasası’nın itiraz olunabilecek kararlara ilişkin 267. maddesinde, “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” denilmektedir. Buna göre, kural olarak bütün hakimlik kararlarına karşı itiraz yasa yolu açıktır. Mahkeme kararlarına karşı itiraz ise, sadece yasanın açıkça gösterdiği hal¬lerde mümkündür. Örneğin; Ceza Muhakemesi Yasasının 5/2. maddesinde mahkemenin görevsizlik kararına, 101/5. maddede ise mahkemenin tutuklama kararına karşı itiraz yoluna başvuru¬labileceği açıkça belirtildiğinden, bu kararlara karşı itiraz yasa yoluna başvurulabilir. Oysa 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde itiraz yasa yoluna başvurmayı mümkün kılan bir düzenleme bulun¬madığından, bu maddeye göre gerçekleştirilen yargılama sonunda verilen uyarlama kararlarına karşı itiraz yasa yoluna başvurulamaz.
Temyiz yasa yolu bakımından ise; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında Ceza Muha¬kemeleri Usulü Yasasının 322. maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ilâ 326. maddeleri uygulanacağı için, konunun, temyize ilişkin bulunan ve halen yürürlükte bulunan bu hükümler yönünden de incelenmesi gerekir.
Anılan Yasanın 305. maddesinde ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra, temyiz edilemeyecek nitelikteki hükümler sayılmıştır. 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının hükümlerini gösteren 253. maddesi yürürlükten kalktığı için, hangi kararların hüküm niteliğinde olduğu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasına göre saptanmalıdır. Bu Yasanın 223. maddesinde, beraat, ceza verilmesine yer ol¬ma¬¬dığı, mahkû¬miyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararlarının hüküm olduğu belirtilmektedir. O halde, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem olarak evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunsun, sonraki lehe yasa nedeniyle yapılan uyarlama yargıla¬masında verilen bu tür kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvu¬rulabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hırsızlık suçundan sanık N.Y..ın 765 sayılı TCY’nın 493/2, 522/1 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.12.2000 gün ve 165-954 sayılı hüküm, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.05.2001 gün ve 8144-7765 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Karşıyaka C.Başsavcılığınca yeni yasalar kapsamında hükümlünün hukuki durumunun değerlendirilmesi isteminde bulunulması üzerine, Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29.06.2005 gün ve 165-454 sayılı ek karar ile; 5237 sayılı yasa hükümleri lehe kabul edilerek hükümlünün 5237 sayılı TCY’nın 142/1-d maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 62. madde uyarınca bu cezadan 1/6 oranında indirim yapılarak, 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Hükümlü tarafından temyiz edilen hüküm, Özel Dairece incelenmeksizin, 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayı ile; verilen hükmün itiraz yasa yoluna tabi bulunduğundan bahisle, dosyanın itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere; Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.06.2005 gün ve 165-954 sayılı uyarlama kararı, 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca hüküm niteliğinde bulunduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca temyiz yasa yoluna tabidir.
Bu nedenle Özel Dairece, 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayılı incelenmeksizin iade kararı isabetsiz olup, bu karar üzerine Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen, 11.05.2006 gün ve 516 müt. sayılı karar ile müteakip kararlar hukuki değerden yoksundur.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayılı kararının kaldırılması ve ilk uyarlama hükmü ile ilgili olarak temyiz incelemesi yapılmak üzere, dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15.12.2005 gün ve 12213-11992 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Karşıyaka 1. Ağır Ceza mahkemesinin 11.05.2006 gün ve 516 müt. sayılı kararı ile müteakip kararların HUKUKİ DEĞERDEN YOKSUN SAYILMASINA,
4- Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.06.2005 gün ve 165-954 sayılı uyarlama hükmünün temyizen incelenmesi için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.04.2010 günü oybirliğiyle karar verildi.