YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/55
KARAR NO : 2010/116
KARAR TARİHİ : 11.05.2010
İtirazname : 2009/211054
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MALATYA 1. Ağır Ceza
Günü : 10.03.2009
Sayısı : 427-105
Sanık A. Z..’nın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı TCY’nın 81/1, 35/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.05.2007 gün ve 442-173 sayılı hüküm sanık mü¬dafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.11.2008 gün ve 3648-7350 sayı ile;
“Tanıklar H. T.. ve F.T..’ın ifadelerinin alındığı 20.12.2006 tarihli talimat tutanaklarının ilk sayfasının hakim tarafından imzalanmaması ve bu eksikliğin mahkemece tamamlattırılmaması suretiyle CMK’nun 219. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 10.03.2009 gün ve 427-105 sayı ile; bu kez sanığın 5237 sayılı TCY’nın 81/1, 35/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalan¬dırılmasına karar verilmiş, sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 02.02.2010 gün ve 8948-555 sayı ile;
“Sanık A.Z..’nın, mağdura tüfek ile ateş ederek, sol kosta frenik bölgesinde sıyrık, sağ ayak dorsalde giriş ve planter bölgede çıkış, sol uyluk ön yüzde giriş ve arka yüzde çıkış, boyun arka oksipital kemik hattından 3-4 cm altında giriş-çıkış olmak üzere hayati tehlike oluşturmayacak şekilde, basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte yaraladığı olayda; 5237 sayılı Yasanın 9-15 yıl arasında ceza öngören 35. maddesinin uygulanması sırasında meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak, alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayini gerektiği gözetilmeden, 15 yıla hükmedilerek fazla ceza tayini” isabetsizliğinden hüküm bozulmuştur.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 03.03.2010 gün ve 211054 sayı ile;
“Sanık A. Z..’nın mağdura tabanca ile 4 el ateş ettiği, 4 atışta da isabet sağlayarak mağduru sol ayak, sağ ayak, sol uyluk ve boyun arka kısımlarından yaraladığı, alınan raporda sol kosta frenik bölgesinde sıyrık, sağ ayak dorsalde giriş ve planter bölgede çıkış, sol uyluk ön yüzde giriş ve arka yüzde çıkış, boyun arka oksipital kemik hattından 3-4 cm altında giriş-çıkış olmak üzere hayati tehlike oluşturmayacak şekilde, basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte yaraladığının anlaşıldığı, hayati nahiyeler olan sol uyluk ve boyun bölgesine ateş edildiği halde şans eseri mağdurun ağır yaralanmayıp hayati tehlike geçirmediği, ancak meydana gelen tehlikenin büyük olduğu, olayda kullanılan silah, atış sayısı, meydana gelen zarar ve tehlike dikkate alınarak mahkemece teşebbüs nedeni ile 5237 sayılı Yasanın 9-15 yıl arasında ceza öngören 35. maddesinin uygulanması sırasında alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza olan 12 yıl hapis cezasına hükmedildiği halde, Yüksek Yargıtay 1.Ceza Dairesince sanığın olayda tüfek kullandığı ve daha az bir ceza verilmesi gerektiği gerekçesine dayanan bozma kararının yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendi¬ril¬miş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 5237 sayılı TCY’nın 81/1, 35/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın cezasından teşebbüs nedeniyle yapılması gereken indirim miktarının belirlenmesine ilişkindir.
5237 sayılı TCY’nın 35/2. maddesi; “Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklindedir.
Dosyanın incelenmesinde;
Olay öncesinde sanık A.Z.. ile mağdurun ailesi arasında çeşitli sorunlardan dolayı anlaşmazlık bulunduğu, ailesine karşı uygunsuz sözler söylemesi üzerine kendisiyle konuşmak üzere gelen mağdura, sanığın yakın mesafeden tabanca ile ateş ederek, sol kosta frenik bölgesinde sıyrık, sağ ayak arka giriş ve planter bölgede çıkış, sol uyluk ön yüzde giriş ve arka yüzde çıkış, boyun arka oksipital kemik hattından 3-4 cm altında giriş-çıkış olmak üzere hayati tehlike oluşturmayacak şekilde ve basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte yaraladığı, olayın bu şekilde gerçekleştiği konusunda yerel mahkeme, Özel Daire ve Yargıtay C. Başsavcılığı arasında herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, her ne kadar Özel Daire bozma kararında, sanığın mağdura tüfekle ateş ettiği belirtilmekte ise de, dosya içeriğinde bulunan 24.07.2006 tarihli olay yeri inceleme raporu ve tutanağı, muhafaza alma tutanağı, silah taşıma ruhsat fotokopisi, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuarının 17.08.2006 gün ve 2524 ile 21.11.2006 gün ve 1498 sayılı raporları, emanet kayıtları, Malatya Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğünün 29.09.2006 gün ve 3788 sayılı raporu, sanık, mağdur ve tanık anlatımları ve tüm dosya içeriği karşısında sanığın olay tarihinde üzerinde bulunan taşıma ruhsatlı Unique marka 7.65 mm çaplı 770609 seri nolu tabanca ile yakın mesafeden ateş ederek mağdurun yaralanmasına neden olduğu Özel Daire ilamındaki tüfek ibaresinin yazım yanılgısından kaynaklandığı, bu yazım yanılgısının oluş ve kabule her hangi bir etkisinin bulunmadığı görülmektedir.
Yerel mahkeme 03.03.2007 tarihli ilk hükmünde, eylemin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle en az oranda indirim uygulayarak sanığın cezasını 15 yıl olarak belirlemiş, bu hükmün Özel Daire tarafından usule ilişen bir nedenden dolayı bozulması üzerine ise bu kez daha fazla oranda indirim uygulamak suretiyle 12 yıl hapis cezası belirlemiştir.
Yerel mahkeme, Özel Daire ve Yargıtay C. Başsavcılığı tarafından kabul edilip, dosya içeriği ile de uyum sağlayan oluş ve meydana gelen zararın ağırlığı birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, yerel mahkemenin sanık hakkında TCY’nın 81/1. maddesi uyarınca hükmettiği müebbet hapis cezasını, eylemin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle 35/2. maddesi uyarınca 12 yıla indirmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta, bu nedenle Özel Dairenin; “TCY’nın 35. maddesinin uygulanması sırasında meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak, alt ve üst sınırlar arasında makul bir ceza tayini gerektiği gözetil¬meden, 15 yıla hükmedilerek fazla ceza tayini” şeklindeki bozma kararı Yerel Mahkeme uygulaması ile de örtüşmemektedir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin bozma kararı¬nın kaldırılmasına, sair yönleri de usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 02.02.2010 gün ve 8948-555 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2009 gün ve 427-105 sayılı kararının ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.05.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.