YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/50
KARAR NO : 2010/95
KARAR TARİHİ : 27.04.2010
İtirazname : 2010/30419
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi : DİYARBAKIR 3. Ağır Ceza
Günü : 25.03.2008
Sayısı : 11-87
Sanık Ş..S..hakkında uyuşturucu madde ticareti suçundan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesine açılan kamu davasının 17.07.2000 gün ve 215-178 sayı ile görev¬sizlik kararı verilerek gönderildiği Diyarbakır 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesince 14.12.2000 gün ve 234-278 sayı ile, Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 2000/135 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, yargılama sırasında ise sanık hakkındaki evrakın ayrılarak 04.11.2003 gün ve 135-173 sayılı karar ile Diyarbakır Çocuk Mahkeme¬sine gönderil¬mesine, bu mahkemece de 17.09.2004 gün ve 2152-1004 sayı ile sanık hakkındaki dosyanın Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/132 esas sayılı dosyası ile birleşti¬rilmesine karar verilmiş 3. Ağır Ceza Mahkemesince 17.04.2006 gün ve 132-194 sayılı görev¬sizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince de 29.06.2006 gün ve 177/115 sayı ile karşı görevsizlik kararı vermesi üzerine çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı Yargıtay 5. Ceza Dairesince 20.11.2007 gün ve 11737-9019 sayı ile;
“İncelenen dosya içeriğine, sanıkların üzerine atılan suçların niteliğine, iddianamede olayın anlatılış biçimine ve Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi kararındaki gerekçeye göre, yerinde görülmeyen Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.04.2006 gün ve 2004/132 Esas, 2006/194 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına” karar verilmek suretiyle çözümlen¬miştir.
Sanık Ş.. S..’in 5237 sayılı TCY’nın 188/3-4, 31/son, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 600 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.03.2008 gün ve 11-87 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 03.02.2009 gün ve 15010-1212 sayı ile;
“Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanıkların müdafilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine ancak;
Adli para cezasının; 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirdiğinden, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince bozulmasına; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından ‘YTL’ ibarelerinin çıkarılarak yerine ‘TL’ ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün düzeltilerek onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 23.02.2010 gün ve 30419 sayı ile;
“Suç tarihinde 12-15 yaş gurubunda bulunan sanık hakkında 29.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki TCK’nun 31. maddesinin 2. fıkrasına göre tayin edilen hapis ve adli para cezasından 2/3 oranında indirim yapılması gerekli iken zuhulen 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle sanığa fazla ceza verildiği anlaşılmıştır.
Suç tarihi ve sanığın suç tarihindeki yaşına göre tayin edilen hapis ve adi para cezasından TCK’nun 31. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle sanığa fazla ceza verilmesi yasaya aykırı olduğu” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın cezasın¬dan yaş küçüklüğü nedeniyle yapılması gereken indirim oranının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
20.03.1985 doğumlu olan ve suçun işlendiği 21.02.2000 tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan çocuk sanığın, yerel mahkemece 15-18 yaş grubunda bulunduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCY’nın 31/3. maddesinin 5377 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki hali uyarınca cezasından 1/2 oranında indirim yapıldığı anlaşılmaktadır.
Oysa, suç tarihinde 12-15 yaş grubunda bulunan çocuk sanığın cezasından yaş küçük¬lüğü nedeniyle, 5237 sayılı TCY’nın 31/2. maddesinin 5377 sayılı Yasanın 5. maddesiyle yapılan değişiklikten önceki halinde yer alan ve TCY’nın 7/2. maddesi uyarınca sanık lehine olan düzenleme göz önüne alınarak “üçte iki” oranında indirim yapılması gerekmektedir.
Adli sicil kaydı bulunmayan sanığın cezasından yaş küçüklüğü nedeniyle “üçte iki” oranında indirim yapılması halinde sonuç ceza üç yılın altına düşeceğinden ve 5395 sayılı Yasanın 23. maddesinde çocuklar tarafından işlenen suçlar nedeniyle hükmedilen 3 yıla kadar (üç yıl dahil) hapis ve adli para cezalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi olanağı bulunduğundan ayrıca 5237 sayılı TCY’nın 51/1. maddesindeki; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır” şeklindeki düzenleme uyarınca, fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olanlar hakkında verilen üç yıla kadar hapis cezalarının ertelenmesi olanaklı bulunduğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme açısından ortaya çıkan bu yeni durumun yerel mahkeme tarafından değerlendirilmesi zorunludur.Bununla birlikte Özel Daire tarafından düzelterek onama konusu yapılan, adli para cezasının 5083 sayılı Yasanın 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesi zorunluluğunun da bozma kapsamına alınması gerekmektedir. Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 03.02.2009 gün ve 15010-1212 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2008 gün ve 11-87 sayılı kararının BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.04.2010 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.