Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2010/30 E. 2010/99 K. 04.05.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/30
KARAR NO : 2010/99
KARAR TARİHİ : 04.05.2010

Tebliğname : 2009/285090
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : MALATYA 2. Ağır Ceza
Günü : 24.06.2009
Sayısı : 186-194
Olası kastla öldürme suçundan sanık O. U..’nun 5237 sayılı TCY’nın 81/1, 21/2 ve 62. maddeleri gereğince 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.11.2006 gün ve 139-381 sayılı, re’sen temyize tabi olan hüküm, katılanlar vekili ile sanık müdafii tarafından da temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.04.2009 gün ve 8132-2436 sayı ile;
“ …B-a) Sanık O..’ın öldürme eylemi yönünden;
Suçun işlendiği zaman ve yer, suçun silahla işlenmesi, kasta dayalı kusurun ağırlığı göz önünde bulundurularak, olası kast nedeniyle uygulanan 5237 sayılı Yasanın 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası öngören 21/2. maddesi uyarınca cezanın alt sınır yerine üst sınıra yakın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5237 sayılı TCK’nun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bıra¬kı¬lan sanık hakkında velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından getirilen kısıtlamanın, 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca şartla salıverilme tarihine kadar geçerli olduğunun düşünülmemesi” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
Bozmadan sonra yeniden yargılama yapan Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 24.06.2009 gün ve 186–194 sayı ile; 1 nolu bozma nedeni yönünden direnilerek, ilk hüküm¬deki gibi karar verilmiştir.
Re’sen temyize tabi olan bu hükmün, Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 15.01.2010 gün ve 285090 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık O. U..hakkında olası kastla öldürmek suçundan verilen hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yürürlükte olan 1412 sayılı CYUY’nın 318. maddesinde, Ceza Genel Kurulunda incelemenin duruşmalı yapılabileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığından, sanık O. U..müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına dair isteminin CYUY’nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verildikten sonra dosya üzerinden yapılan incelemede;
Olası kastla öldürme suçundan verilen hükümde, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında sübut ve eylemin nitelendirilmesinde bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; olası kast ile öldürme suçundan kurulan hükümde, 5237 sayılı TCY’nın 21/2. maddesi ile yapılan uygulamada cezanın alt sınırdan ayrılarak üst sınıra yakın belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
28.08.2006 tarihinde arkadaşının kına gecesine katılmak amacıyla saat 19.00 sıralarında kına gecesinin yapıldığı eve gelen maktûle B. K..’ın, evin demir korkuluklarla çevrili girişindeki beton zemin üzerinde sırtı bahçeye dönük olarak sandalyede oturduğu sırada, saat 20.50 civarında başına isabet eden tek bir kurşun ile vurulduğu,
29.08.2005 günlü otopsi tutanağında, maktûlün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kırığı, beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu öldüğünün belirtildiği,
Olay yeri inceleme tutanağına göre, maktûlenin başına isabet eden bir adet 9 mm çapındaki mermi çekirdeği dışında, olayın meydana geldiği evin ikinci kat balkonunda bir adet ve evin bahçesini çevreleyen çitlerin yakınında bir adet olmak üzere 2 adet 9 mm çapında mermi çekirdeğinin bulunduğu, evin güney-doğu cephesi Malatya Elazığ Devlet Demiryolu istikametinden ateş edildiğinin değerlendirildiği,
Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuarınca düzenlenmiş olan 24.10.2005 günlü bilirkişi raporunda, olay yerinde bulunan 2 adet ve maktûleden çıkartılan 1 adet olmak üzere toplam 3 adet mermi çekirdeğinin 9 mm çapında parabellum tipi mermi çekirdeği olduğu ve namlusu yiv set ihtiva eden çap ve tiplerine uygun ateşli bir silah ile atıldığının belirtildiği,
Olay sırasında yapılan atışların mesafesinin belirlenmesi amacıyla soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılığınca yapılan keşif sonrası alınan 3‘lü bilirkişi raporunda, olayın meydana geldiği evin güney-doğu istikametinden olay yerine 248 ve 257 metre mesafeden 45 derece açıyla, 9 mm çapındaki tabanca ile yapılan atışlarda mermilerin olayın meydana geldiği evin 1. kat duvarına isabet ettiğinin, atış yapılan mesafelerden evin zemin katında oturan bir şahsın kafa ve göğüs bölgesinin görüldüğünün ve suçta kullanılan ancak ele geçirilemeyen tabancanın 9 mm. çapında bir tabanca olduğunun dile getirildiği,
Somut olay nedeniyle, olası kastla öldürme suçuna yardım etmekten hakkında dava açılıp beraatına karar verilen M. D..’in savunmasında, Ağustos ayının son günlerinde sanık O..’la birlikte kayısı ağacının altında otururken içtiği biraları bitiren O..’ın yanından ayrıldığını, 10 dakika sonra 2-3 el silah sesi duyduğunu, sesin geldiği yere gittiğinde O..’ı bir kayısı ağacının dibinde otururken bulduğunu, O..’ın “ateş ettim silahımdan çıkan bir kurşun birine isabet etti hemen gidelim buradan” dediğini ve bu arada olay yerinden gelmekte olan müzik sesinin kesildiğini belirttiği,
M. D.. tarafından yapılan yer gösterme sonucu çekilen fotoğraflar ve tutulan tutanak içeriğine göre sanık tarafından ateş edilen yerin, maktûlenin bulunduğu eve 150–200 metre mesafede olduğunun belirlendiği,
Olay tarihinde Malatya İlinde güneşin saat 19.06’da batması nedeniyle, 5237 sayılı TCY’nın 6. maddesi gereğince gece vaktinin saat 20.06’da başladığı,
Anlaşılmaktadır.
Sanığın maktûleyi öldürme eylemini olası kastla gerçekleştirdiği hususunda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup bu kabul ve oluş dosya içeriği ile de uyumludur. Öncelikle, öldürme eyleminin olası kastla işlenmesi nedeniyle hükmolunacak cezanın ne şekilde hesaplanması gerektiği belirlenmelidir.
5237 sayılı TCY’nın “Cezanın belirlenmesi başlıklı” 61. maddesinin 1. fıkrası hükmü,
“ Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suç konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler” şeklinde düzenlenmiş olup, 2. fıkrasında ise;
Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle yapılacak indirim veya artırımın, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılacağı belirtilmiştir.
Olası kastın tanımının yapıldığı 5237 sayılı TCY’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında ise, fiilin olası kastla işlenmesi halinde yapılacak indirim belirtilmiş olup buna göre; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına, diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirileceği hüküm altına alınmıştır.
Suçun olası kastla işlenmesi durumunda; suçun doğrudan kastla işlenmesi halinde hangi ceza verilecekse o ceza verilecek, ancak, temel cezadan 21. maddenin 2. fıkrası gereğince indirim yapılacaktır.
Somut olay bu açıklamalar ışığında ele alındığında;
Sanığın maktûleyi öldürme eylemi 5237 sayılı TCY’nın kasten öldürme başlıklı 81. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup madde metnine göre eylemin cezası müebbet hapistir. Sanık eylemini olası kastla gerçekleştirdiği için 21. maddenin 2. fıkrası uyarınca sanık hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunması gerekmektedir.
5237 sayılı TCY’nın 61. maddesi gereğince işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel ceza belirlenmeli, daha sonrada suçun olası kastla işlenmesi nedeniyle, belirlenen temel ceza üzerinden indirim yapılmalıdır.
Sanığın eyleminin yaptırıma bağlandığı 81. maddede temel ceza, alt ve üst sınırlar olmaksızın kesin olarak müebbet hapis cezası olarak saptanmış olduğundan, 61. madde uyarınca temel cezanın belirlenmesi söz konusu olmayıp, eylemi olası kastla gerçekleştirmiş olması dolayısıyla sanık hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hükmolunacak olan hapis cezası süresinin, 61. maddede “suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik” şeklinde belirtilen hususlar ile aynı Yasanın 3. maddesinin1. fıkrasındaki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” biçimindeki düzenlenme doğrultusunda belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre, olay tarihinde gece sayılan saat 20.50 sıralarında aldığı alkolün etkisi ile yanında bulunan 9 mm. çapında, tesir gücü yüksek tabanca ile içlerinde maktûlenin de yer aldığı kalabalık insan topluluğunun bulunduğu düğün evine doğru, tabancasını denemek amacıyla, yere paralel şekilde en az 3 el ateş etmek suretiyle maktûlenin ölümüne neden olan sanığın, suçu işleyiş biçimi, suçu işlerken kullandığı araç, suçu işlediği yer ve zaman, meydana gelen zararın ve olası kasta dayalı kusuru ile fiilinin ağırlığıyla orantılı ceza verilmesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; kasten öldürme eylemini olası kastla gerçekleştiren sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 21/2. maddesi ile yapılan uygulamada cezanın üst sınıra yakın belirlenmesi zorunlu olup, yerel mahkeme tarafından cezanın alt sınırdan belirlenmesi isabetsizdir. Bu nedenle yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Öte yandan, mahkemece ceza tayin edilirken, cezanın maddede yazılı alt sınır veya üzerinde belirlenmesi halinde Anayasanın 141/3 ve 5271 sayılı CYY’nın 34/1. maddeleri gereğince dayanılan gerekçenin; 5237 sayılı TCY’nın 61. maddesinde öngörülen hususlarla ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması gerekir. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini taşımakta, ayrıca görevi yasaların ülke genelinde hukuka uygun olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyerek hukuk kurallarının uygulamasında birliği sağlamak olan Yargıtay’a da, yargıcın takdir yetkisini kullanırken 61. maddede düzenlenen kuralların dışına çıkıp çıkmadığını denetleme olanağı sağlamaktadır.
Yerel mahkemece, sanığın olası kastla öldürmek suçundan eylemine uyan 5237 sayılı TCY’nın 81. maddesi gereğince müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, suçu olası kastla işlediğinden aynı Yasanın 21/2. maddesi gereğince cezasının 20 yıl hapis cezasına indirilmesine karar verilirken, sadece “takdiren” sözcüğüne yer verilip takdirin nedenleri kararda gösterilmemek suretiyle, 5237 sayılı TCY’nın 61. maddesine aykırı davranılmıştır. Bu şekilde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden, sadece takdiren denilerek alt sınırdan ceza tayini isabetsizliğinden de yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2009 gün ve 186-194 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Sanık Yaşar Ulu hakkında yerel mahkemece bozmaya uyma suretiyle kurulan hükme ilişkin olarak temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.05.2010 günü yapılan müzakerede, tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.