YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2010/260
KARAR NO : 2011/43
KARAR TARİHİ : 12.04.2011
İtirazname : 2008/141634
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : AKHİSAR Ağır Ceza
Günü : 08.11.2007
Sayısı : 416-247
Taksirle ölüme neden olma suçundan sanıklar A. Ç. ve M. Ç.’ın yapılan yargılamaları sonunda sanık A.Ç.’ın beraatına, M. Ç.’ın ise 5237 sayılı TCY’nın 85/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2007 gün ve 416-247 sayılı hükmün, sanık A.Ç. aleyhine katılan A. vekili ile sanık M.Ç. müdafiinin temyizleri üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.10.2010 gün ve 17797-10409 sayı ile;
“Suç tarihinin gerekçeli karar başlığına ‘19.06.2005’ yerine ‘07.07.2005’ olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık M.Ç. müdafii ile katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraat ve mahkûmiyete ilişkin hükümlerin onanmasına” oyçokluğu ile karar verilmiş, Daire Üyesi A.D.; sanık A.nin mahkûmiyetine diğer sanık M.’in ise beraatine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 16.12.2010 gün ve 141634 sayı ile;
“Olay sonrası, olay yerinde bulunan A.Ç.’dan başka kimse bulunmadığından onun beyanı doğrultusunda düzenlenen olay tespit tutanağında ….. plakalı motosikleti M. Ç.’ın kullandığı belirtilmiştir.
Olay sonrası yaralılar hastaneye kaldırıldığından kimsenin ifadesi alınamamıştır.
Mağdur sanık A. Ç. kolluk, C. Savcılığı ve Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanlarında motosikleti M. Ç.’ın kullandığını, kendisinin arkada oturduğunu ifade etmiştir.
Olayın mağdur sanığı Irmak Işık ertesi günü 20.06.2005 tarihinde kollukta alınan beyanında; ‘İstasyon Caddesinden istasyona seyir halinde idim. Motosikleti ben kulanıyordum. Amcamın oğlu A. I. ise arkamda idi. …..Yapı Kooperatifinin önüne geldiğimde ise arkamda sesli bir şekilde gelen motosikleti fark etmem üzerine arkama dönüp baktım. Bu esnada arkamdan gelen motosiklet benim kullanmış olduğum motosikletin arka yan tarafına vurdu. Ben ve A. I. yan düştük. Bize çarpan motosikletin üzerinde iki şahıs vardı. İkisi de yere düştü. Benim gördüğüm kadarı ile motosikleti şahsen tanıdığım soy ismini bilmediğim A. isimli şahıs kullanıyordu. Arkasında ise M.Ç. vardı. A. ayakta idi. M.Ç. ise yerde yatar vaziyette idi. Kaza yerinden bir araç geçiyordu. A. I.’ı ve M. Ç.’ı araca bindirip hep birlikte hastaneye gittik. Motosikleti A. isimli şahıs kullanıyordu. A.den davacı olduğunu’ söylemiş, C.Savcılığı ve Ağır Ceza Mahkemesinde alınan ve değişmeyen beyanlarında da kendilerine çarpan motosikleti A. Ç.’ın kullandığını söylemiştir.
Maruz kaldığı yaralanma nedeniyle ifadesine başvurulamayan mağdur sanık M. Ç. gördüğü tedavi sonrası iyileşerek 04.07.2005 tarihinde kollukta alınan beyanında; ‘… Arkadaşım A.Ç. ile ikametimde buluştuk. Birlikte gezmek için motosiklete bindik. Motosikleti A.Ç. kullanıyordu. Bende arkasında idim. İstasyon Caddesi üzerinden istasyona doğru gidiyorduk. Ben motosikletin arkasında cep telefonum ile oynuyordum. Kaza anını hatırlamıyorum. Motosikleti A. Ç.kullanıyordu’ şeklinde beyanda bulunmuş, Aynı tarihte C. Savcılığında ifadesini tekrarla, motosikleti A. Ç.’ın kullandığına S. K.’nın tanık olduğunu söylemiş, mahkemedeki sorgusunda da benzer şekilde beyanda bulunmuştur.
M.Ç.’ın beyanı üzerine tanık S. K.olaydan onbeş gün sonra 04.07.2005 tarihinde kollukta; ‘Toros marka aracım ile İstasyon Caddesi üzerinde seyir halinde idim. Şahsen tanıdığım I. I.’ın kulanmış olduğu kırmızı renkli motosiklet ile İstasyon Caddesinde karşılaştık. Arkasında A. I.oturuyordu. Kırmızı renkli motosikletin arkasından ise bir mavi renkli motosiklet aynı istikamete gidiyordu. Bu motosikleti ise şahsen tanıdığım ve ismini karakolda öğrendiğim A.Ç.isimli şahıs kullanıyordu. Arkasında ise eczaneden tanıdığım M.Ç.bulunuyordu’ şeklinde beyanda bulunmuş, C. Savcılığı ve Ağır Ceza Mahkemesinde de istikrarlı şekilde beyanını tekrar etmiştir.
Olay tespit tutanağını düzenleyen zabıt mümzileri M.Ü.ve C.Ş., olay yerinde A. Ç.’dan başka kimse bulunmadığını, tutanağı da onun beyanına göre düzenlediklerini ifade etmişlerdir.
Sanık A. Ç.’ın C. Savcılığında alınan ifadesinde olayı gördüklerini söylediği tanıklar T. G.ve E.A., C. Savcısı tarafından alınan beyanlarında, sanık A.’nin beyanının aksine, olayı ve motosikleti kimin kullandığını bilmediklerini söylemişlerdir.
Bunun üzerine olaydan üç ay on beş gün sonra sanık A. Ç.müdafii tarafından, o tarihe kadar olayla ilgili olarak hiçbir yerde adı geçmeyen ve sanık A. Ç.’ın kom¬şusu olan A. K. görgü tanığı olarak bildirilmiş ve adı geçen tanık 06.10.2005 tarihinde Cumhuriyet savcısına verdiği ifadesinde; ‘ saat 23.00 sularında istasyona doğru gidiyordum arkamdan motosikletle hızlı bir şekilde komşum A. Ç.ın ve arkadaşının geçtiğini gör¬düm. A. Ç.’ın arkada olduğunu gördüm, diğer arkadaşı olan ve isminin şu an M. Ç. olduğunu öğrendiğim şahıs motosikleti kullanmakta idi’ şeklinde beyanda bulunmuş.
Asliye Ceza Mahkemesinde ‘A. Ç.’ı komşum olması sebebiyle tanırım, diğer sanıkları hiç görmedim, istasyon tarafına bir motor geçti, rengi mavi idi, komşum olması sebebiyle A.’yi tanıyorum, motoru A. kullanmıyor, motorun arkasında bulunuyordu, onlar yanımdan geçtikten sonra yandan bir motor çıktı ve onların motoruna yandan çarptı… motorun önünde olduğu için duruşmada bulunan M. Ç.ın motoru kullanan kişi olduğunu tahmin ettim, olay anında gece karanlıktı’ şeklinde ifade vermiştir.
Olay nedeniyle, M.Ç. ‘mandibula kırığı ve nazal kırık’ oluşacak şekilde, A. Ç. ise, ‘sağ ön kol ve el ile sol elde multipl abrazyon’ basit tıbbi müdahale ile iyileşecek şekilde yaralanmışlardır.
Olay yerinde sanıklar ile olayın görgü tanığı S.K. hazır edilmeden ve tatbiki ve temsili olarak olay canlandırılmadan yapılan keşif sonucu, trafik bilirkişisi polis memuru M. Ö.tamamen tahmine dayalı raporunda ‘her ne kadar sokak aydınlatması olsa da karşıdan gelen aracın farının da görüşü engellediği düşünüldüğünde, S.K.’nın kendi aracının içinden karşı istikametten gelen motosiklet sürücüsünün tespit edilemeyeceği kanaatine varıldığını ifade etmiştir.
Doktor bilirkişi İ. D.’da dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucu hazırladığı raporunda, motosikleti kullananın muhtemelen M.Ç. olacağını bildirmiştir.
Burada bir değerlendirme yapmak gerekirse; olayın oluşuna ilişkin önemli delillerden birincisi, olayın mağdur sanığı konumunda bulunan Irmak Işık’ın aşamalarda değişmeyen beyanıdır ki, bu beyanda motosikleti A. Ç.’ın kullandığı ifade edilmektedir.
İkinci önemli delil mağdur sanıkların olay nedeniyle maruz kaldıkları yaralanmalardır. M. Ç.’ın olay nedeniyle alt çenesi ve burnu kırılmıştır. Motosiklet üzerinde bu tip yaralanmalar genellikle arkada oturan kişinin çarpma anında önde oturan sürücüye arkadan çarpması sonucu meydana gelmektedir. Doktor bilirkişinin belirttiği şekilde sanıkların çarptığı mobiletin arka tarafında oturan müteveffaya çarpması uzak bir ihtimaldir. Çünkü bu tip çarpmalarda önce motosikletin ön tekeri mobilete çarpacak ve mobileti ileri fırlatacaktır. Motosiklet sürücüsü ile mobilette bulunan yolcu çarpışsalar dahi bu çarpışma motosiklet sürücüsünün alt çene kısmından değil, başın üst kısmıyla çarpması şeklinde olması gerekir. Diğer mağdur sanık A. Ç.ın kollarında oluşan abrazyonlarda, motosiklet kazalarında motosikletin devrilmesi sonucu sürücülerin kol ve bacaklarında sürtünmeye bağlı oluşan yaralanmaların tipik örneğini oluşturmaktadır.
Üçüncü önemli delil ise, M. Ç. ve I. I.’ın beyanlarını doğrulayan tanık S. K.’nın, motosiklet sürücüsünün A. Ç. olduğunu belirten ve aşamalarda değişmeyen beyanıdır.
Bu üç önemli delil haricindeki deliller, sanık A. Ç. müdafii tarafından bildirilen tanıklar olup, olaydan çok sonra kendilerini haklı çıkartmak için bildirilmişlerdir. Ki bu tanıklardan T.G.ve E.A.sanık A.’nin doğru söylemediğini ifade etmişlerdir. Tanık A.K. da sanık A.nin komşusu olup, olayın üzerinden üç buçuk ay geçtikten sonra, A.’nin müdafiinin bildirmesi üzerine olay hakkında sanık A. lehine beyanda bulunmuştur. Bu beyanın da hükme esas alınması mümkün değildir.
Mahkeme gerekçesinde, ‘şüphe sanık lehine yorumlanır’ ilkesinden söz ederek hüküm kurmuştur. Ancak bu ilkenin dosyadaki iki sanık açısından da eşit şekilde yorumlanması gerektiği gözardı edilmiştir. Sanık A.için var olan şüphe, sanık M.için de fazlasıyla mevcuttur. O halde şüphenin fazla olduğu M.’in bu ilkeden yararlanması daha adil olacaktır.
Delillerin değerlendirilmesi sonucunda, olay sırasında motosikleti A. Ç.’ın kullandığı anlaşılmakla, Sanık A. Ç.’ın mahkumiyetine, Sanık M. Ç.’ın beraatine karar verilmesi gerekirken, A.Ç.ın beraatine, Sanık M. Ç.’ın mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Taksirle ölüme neden olma suçundan yerel mahkemece sanıklar A. Ç.’ın beraatına, M. Ç.’ın ise mahkûmiyetine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç tarihinde ölenin bulunduğu motosiklete çarpan sanıkların bulunduğu…..plakalı motosikleti hangi sanığın kullanmakta olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Olaydan hemen sonra düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında; “……. plakalı motosiklet sürücüsü I. I. 70. Sokak üzerinde tren garı istikametinden gelip ilçe merkezi istikametine seyrederken kaza yeri krokisinde gösterilen yere geldiğinde ters istikamete dönüş yaptığı esnada karşı istikamette seyretmekte olan….. plaka sayılı motosiklet sürücüsü M. Ç. ile krokide gösterilen yerde çarpıştıkları ve sanıkların bulunduğu motora ait 36 metre fren izi olduğu ” tespitine yer verildiği,
A. I.’ın kesin ölüm sebebinin; kafa içi değişimler ve kafa içi kanama olduğu,
Hakkındaki hüküm kesinleşen ve olay sırasında ölenin bulunduğu motosikleti kullanmakta olan sanık I. I.’ın olay sırasında alkolsüz olduğu, herhangi bir yaralanmasının bulunmadığı,
Sanık M.Ç.’ın baş kısmındaki mandibula kırığı ve nazal kırık şeklinde oluşan kırıklarının yaşam fonksiyonlarını orta 2. derecede etkileyeceği, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede yaralandığı,
Sanık A. Ç.’ın ise sağ ön kol, sağ el ve sol eldeki yaralarının basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek nitelikte olduğu,
Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 01.08.2005 ve 24.04.2007 günlü raporlarına göre; sanıklardan hangisinin kullandığı tespit edilememekle birlikte motosikleti kullanan kişi ve diğer sanık I. I. ile ölenin olayda kusurlu olduğu, sanıkların bulunduğu motosikleti olay anında kimin kullandığının teknik olarak tespit edilemediği,
17.11.2006 tarihinde yapılan keşif sonucunda trafik polisi olan bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre; olayda sanıkların (sürücünün tespit edilemediği belirtilerek) bulunduğu motosiklet sürücüsünün 8/8 oranında tam kusurlu olduğu,
Aynı keşif sonucunda tıp doktoru bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise; fren yapan kişinin motosiklet sürücüsü olduğundan ve sürücünün ayrılma işlemini motosiklet durana kadar kaybetmeyeceğinden sürücünün M.Ç.olma olasılığının yüksek olduğu, aynı zamanda diğer motosikletin arka tekerleğinin çarpması ile yine muhtemelen karşı motordan kazaya karışıp ölen şahıs ile çarpışıp kafasında kask da olmadığı için oluşan kafa travması, mandibula kırığı ve dişlerinin kırılması gibi verilerin M. Ç.’ın motosikletin sürücüsü olma olasılığını arttırdığı, yine bu tür kazalarda arkada oturan şahsın tutunacak bir yeri olmadığı için aracın kaza anında savrulma ile bu kişiyi fırlatacağından kazadan sonra motosikletin yanında yaralı olarak bulunmayan kişi olan A.Ç.ın arkada oturan kişi olabileceği şeklinde bilimsel olmayan tahmine dayalı değerlendirmelerde bulunulduğu,
İTÜ öğretim görevlisi üç bilirkişiden alınan 27.08.2007 tarihli rapora göre, sanıklardan M. Ç.(veya A. Ç.’ın) birinci derecede 6/8 oranında, sanık I. I.’ın ikinci derecede 2/8 oranında kusurlu olduğu, her iki sanığın kazada aldıkları yaralanma tariflerinden motosikleti hangisinin kullandığının tespitinin olanaklı olmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık S.K.’nın 04.07.2005 tarihinde kollukta alınan ifadesinde; “Toros marka aracım ile İstasyon Caddesi üzerinde seyir halinde idim. Şahsen tanıdığım I.I.’ın kullanmış olduğu kırmızı renkli motosiklet ile İstasyon Caddesinde karşılaştık. Arkasında A. I. oturuyordu. Kırmızı renkli motosikletin arkasından ise mavi renkli motosiklet aynı istikamete gidiyordu. Bu motosikleti ise şahsen tanıdığım ve ismini karakolda öğrendiğim A. Ç.isimli şahıs kullanıyordu. Arkasında ise eczaneden tanıdığım M. Ç. bulunuyordu” şeklindeki beyanını C. Savcılığında tekrarlamış, mahkemede; “kırmızı renkli motosikleti I. I. kullanıyordu, arkasında A.I.’ın bulunuyordu, 20-25 metre kadar gittim, kırmızı motorun arkasından mavi renkli ikinci bir motorun geldiğini gördüm. İkinci motoru A.olarak tanıdığım A.Ç. kullanıyordu, arkasında M. Ç. bulunuyordu, sol taraftaki bir marketin hizasına geldiğimde her iki motor da beni geçti. 30-35 metre mesafe oluştu, dikiz aynasından arkada bir karışma olduğunu gördüm, kaza olduğunu tam olarak anlayamadım, o sebeple geri dönmedim, motorlardan mavi renkli olanı diğerine göre daha hızlı idi. Sadece kaza gecesi değil, olay tarihi öncesinde de sanık M. Ç. ile A. Ç.’ı birlikte görüyordum ve her seferinde motoru A. Ç. kullanıyordu”,
Tanık A.K.’nın, sanık A. müdafiinin 05.10.2005 tarihinde verdiği dilekçe üzerine 06.10.2005 tarihinde C.Savcılığında alınan ifadesinde; “…saat 23.00 sularında istasyona doğru gidiyordum arkamdan motosikletle hızlı bir şekilde komşum A.Ç.’ın ve arkadaşının geçtiğini gördüm. A. Ç.’ın arkada olduğunu gördüm, diğer arkadaşı olan ve isminin şu an M. Ç. olduğunu öğrendiğim şahıs motosikleti kullanmakta idi…”, mahkemede ve keşifte;“…A. Ç.’ı komşum olması sebebiyle tanırım, diğer sanıkları hiç görmedim, istasyon tarafına bir motor geçti, rengi mavi idi, komşum olması sebebiyle A.’yi tanıyorum, motoru A. kullanmıyor, motorun arkasında bulunuyordu, onlar yanımdan geçtikten sonra yandan bir motor çıktı ve onların motoruna yandan çarptı. A. Ç.ı çığlık atarken gördüm. Diğer iki sanığı da yüzlerinden kan akarken gördüm. Kaza sonrası kazaya müdahale eden kişiler yararlıları hastaneye götürdüler, sanık A. ise başka bir araba ile olay yerinden ayrıldı… motorun arkasında A.’yi gördükten 1-2 dakika sonra kaza oldu, motorun önünde olduğu için duruşmada bulunan M. Ç.ın motoru kullanan kişi olduğunu tahmin ettim, olay anında gece karanlıktı…”,
Trafik Kazası Tespit Tutanağını düzenleyen görevlilerden Polis Memuru M. Ü. mahkemede “…Olay günü kaza olduğunun bildirilmesi üzerine ekip amiri olan polis memuru C. Ş.ile olay yerine gittik, araçlar olay yerinde bulunuyordu, üzerlerinde kan izi vardı. Yaralılardan sadece A.Ç. olay yerinde idi, diğer yaralılar hastaneye götürülmüştü. A.nin elleri kolları düşmeden mütevellit yaralanmıştı. Bize motosikleti M.Ç.’ın kullandığını, kendisinin motorun arkasında oturduğunu söyledi, kazada mağdurların aldıkları yaralanmalar dikkatlice incelenirse aracı kullanan kişinin tespit edilmesi mümkündür. Kaza sonrası sanıklardan M.’i hastaneyi götüren at arabacısı ve onun yanında 35-40 yaşlarında yine ismini bilmediğim bir bayan daha vardı, her iki motorun direksiyonun arkasında bulunan sepet kısmında biraların bulunduğunu, biraların çarpmanın etkisiyle kırıldığını, sanıklardan M.Ç.’ın sepet ile direksiyon arasına sıkıştığını söylemişti. Ayrıca 21 nolu ekip ile görüşmemizde onların da aracı kullananın M.Ç.olduğunu söylemeleri üzerine tutanağı tuttuk”,
Trafik Kazası Tespit Tutanağını düzenleyen görevlilerden Polis Memuru C. Ş. mahkemede; “A. olay mahallinde idi. Motosikletin birini M.in diğerini .’ın kullandığını ve motosikletlerden birinin dönüş yaparken çarpıştığını söyledi” ,
Sanık .’nin isimlerini bildirmesi üzerine beyanları alınan tanık T. G. ve E. A., olay sırasında motosikleti kimin kullandığını bilmediklerini,
Tanık U.A., talimatla alınan ifadesinde; “A.I.arkadaşımdır. I. I.’ın yönetimindeki motosiklet ile gidiyorlardı. Hızlarının 90-100 km civarındaydı, kazadan sonra biraların motosikletten yere düşmesi ile bu anda alkollü olduklarını düşünüyorum, kaza anında ben yolda yürüyordum, bu sırada A. Ç.’ın kullandığı ve arkasında M. Ç.’ın oturduğu motosiklet arkadan gelip önde gitmekte olan A. ve I.’ın bulunduğu motosiklete çarptı. Ben olayı bu şekilde gördüm”,
Keşifte dinlenen tanık İ. H.; “site önünde otururken iki motosikletin İstasyon Caddesine doğru gittiklerini ve site önünde gösterdiğim yerde çarpıştıklarını gördüm, hemen olay yerine geldim, sanıklardan M. Ç. yolun ortasında motorun altında bulunuyordu. A. Ç. bağırıyordu, ölen şahıs ise motordan fırlamış karşı kaldırımda yatmaktaydı. A. dışındaki yaralıları panelvan minibüsüne aldık”,
Şeklinde anlatımda bulunmuşlardır.
Hakkındaki hüküm kesinleşen sanık Irmak Işık; olaydan bir gün sonra ve henüz kazada yaralanan A.I.’ın ölümünden önce 20.06.2005 tarihinde kollukta; “…Motosikleti ben kullanıyordum. Amcamın oğlu A. I. ise arkamda idi. Birlik Yapı Kooperatifinin önüne geldiğimde ise arkamda sesli bir şekilde gelen motosikleti fark etmem üzerine arkama dönüp baktım. Bu esnada arkamdan gelen motosiklet benim kullanmış olduğum motosikletin arka yan tarafına vurdu. Ben ve A. I.yan düştük. Bize çarpan motosikletin üzerinde iki şahıs vardı. İkisi de yere düştü. Benim gördüğüm kadarı ile motosikleti şahsen tanıdığım soyismini bilmediğim A.isimli şahıs kullanıyordu. Arkasında ise M. Ç.vardı. A. ayakta idi. M. Ç. ise yerde yatar vaziyette idi. Kaza yerinden bir araç geçiyordu. A. I.’ı ve M. Ç.’ı araca bindirip hep birlikte hastaneye gittik. Motosikleti A. isimli şahıs kullanıyordu. A. isimli kişiden şikâyetçiyim” demiş ve C.Savcılığında ve kovuşturma aşamasında bu savunmalarını tekrarlamıştır.
Sanık M. Ç., gördüğü tedavi sonrası iyileşerek 04.07.2005 tarihinde kollukta alınan beyanında; “… Arkadaşım A.Ç. ile ikametimde buluştuk. Birlikte gezmek için bana ait motosiklete bindik. Motosikleti A. Ç. kullanıyordu. Bende arkasında idim. İstasyon Caddesi üzerinden istasyona doğru gidiyorduk. Ben motosikletin arkasında cep telefonum ile oynuyordum. Kaza anını hatırlamıyorum. Motosikleti A. Ç.kullanıyordu, kimseden davacı ve şikâyetçi değilim” demiş, aynı tarihte C. Savcılığındaki ifadesinde motosikleti A. Ç.’ın kullandığına S.K.’nın tanık olduğunu da eklemiş, mahkemede de aynı yönde savunmada bulunmuştur.
Sanık A. Ç. ise 21.06.2005 tarihli kollukta; “motosikleti M.Ç. kullanıyordu. Ben de arkasında idim. M.’in kullanmış olduğu motosikletin bir şeye çarptığını fark ettim. Beni öne fırlattı. M. Ç.’ı ise motosikleti ile birlikte sağ yana yatmış durumda olduğunu gördüm. Hastaneye gittiler”, 04.07.2005 tarihli C. Savcılığında; “Yapı Kooperatifinin önüne geldiğimde M.’nin kullanmış olduğu motosikletin bir şeye çarpmış olduğunu fark ettim. Ben öne doğru fırladım. M. yan yatmış olan motosikletin üzerinde idi. Biz motosiklet ile giderken A…. İnternet Kafenin önünden geçtik. Geçerken de T. ve E. bizi gördüler. Bunlar motoru kimin kullandığını gördüler…”, mahkemede; “sanık Irmak yolda giderken arkaya dönüp beni nasıl görmüş anlayamadım, sanık M.Ç. cep telefonu ile mesaj yazdığını söylüyor ancak hastanede cep telefonunu arka cebinden çıkarıp ailesine haber vermişler” demek suretiyle önceki beyanlarını tekrarlamıştır.
Tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Hakkındaki hüküm kesinleşen I. I.’ın aşamalardaki istikrarlı ve birbiriyle uyumlu beyanları, tanık S.K. ve U. A.’ın anlatımları, sanık A.’nin olay sırasında bindikleri motosikleti kimin kullandığını gördüklerini iddia ederek isimlerini bildirmesi üzerine ifadesi alınan tanıklar T. G. ve E. A.’ın olay sırasında motosikleti kimin kullandığını bilmediklerini söylemeleri ve tüm dosya içeriği karşısında; sanıklar A. ile M.’in bulunduğu motosikletin hakkındaki hüküm kesinleşen sanık I.I.’ın kullandığı ve arka kısmında ölen A. I.’ın oturmakta olduğu motosiklete Akhisar İlçesi İstasyon Caddesi üzerinde arkadan hızla gelerek çarpması ile yaralanan A. I.’ın kaldırıldığı hastanede ölmesi şeklinde gerçekleşen olayda, sanıkların bulunduğu motosikleti sanık A. Ç.’ın kullandığının kabulü gerekir.
Bu nedenle, olayda sanıkların bulunduğu motosikleti sanık M.Ç.’ın kullandığı şeklindeki dosya içeriğindeki kanıtlarla uyuşmayan kabulle, sanık A.’nin beraatına sanık M.’in ise mahkûmiyetine karar veren yerel mahkeme kararı ile bu kararı onayan Özel Daire çoğunluğunun kararlarında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Genel Kurul Üyesi O. K. “Olay anında motosikleti kimin kullandığı şüpheli kalmıştır. Sanık A. olay anında cep telefonu ile mesaj yazdığını, diğer sanık ise telefonu ile oynadığını söylemektedir. Motosikleti kullanan kişinin telefonla mesaj yazması mümkün değildir. Bu nedenle her iki sanığa ait telefonlarda teknik inceleme yaptırılarak olay saatinde hangi sanığa ait telefonlarda kayıt olduğunun tespitiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun itirazın kabulü kararına değişik gerekçe ile katılıyorum” düşüncesiyle itirazın kabulü yönünde oy kullanmıştır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyeleri; “yerel mahkeme kararı ile bunu onayan Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle,
Karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.10.2010 gün ve 17797-10409 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 08.11.2007 gün ve 416-247 sayılı kararının BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2011 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.